Aşksız Kadına "HİÇ" Denir
11 Temmuz 2014, 06.22 A- A+ Evet... öyle denir. Kendi başına bir şey olamadığı için değil; ancak onunla olduğunda "tamam" olacağı için.
Sürekliliğin düğümü elbette özlemdir. Ama mesele; özlenmeye değecek olanın ta kendisidir, varlığında veya yokluğunda...
Mesela;
Uykunun arasında gözünü açıp tepende tek gözü hala kapalı olduğu halde dondurma yiyebilen ve bunu gayet doğal karşılayan ve fakat senin bu duruma gülüyor olmanı fevkalade anlamsız bulan :) güzel erkeğini ne kadar özlersin? Uyurken kazara kollarından sıyrılmaya çalışırken, uyanıp seni kendine çekip koklayan daha bir sıkı sıkı sarılan sevgiliyi... Ne kadar özlersin?
Onun, senin ıslak saçlarını taramasını, kurutmasını... Bir bebek gibi kucağında oturup uyuklamayı... Sana sarılmaktan arta kalan zamanlarda gitarını alıp sana şarkılar söylemesini... Saatlerce tek kelime konuşmadan nefis müzikler dinlemeyi... Onunla iki kişilik cennet hapsini... Ne kadar özlersin?
Motosiklette arkasına atlayıp vücudunu ona yaslamayı, uyluklarına dokununca kasılan kaslarını hissedip "seni taciz edebilir miyim" demeyi, akabinde tacizin ağa babasını görmeyi :) gülüşmeyi... Gömleğinin ütüsünü düzeltirken parfüm kokusuyla karışık onun kokusunu duymayı... Mahrem sözlerini, mahremin en mahremi gözlerini, kollarını, ellerini... Ne kadar özlersin?
Bu aşkı, bitse de, bitmese de çok özlersin.
Gitse de, gitmese de çok özlersin.
Onla da, onsuz da çok özlersin.
Ey aşksızlar! Ne kadar da zavallısınız! Özellikle de kadınlar... Neden "aşık" veya "aşık olunan" olmuyorsunuz? Neden aşık olsanız da aşkınıza sahip çıkamıyorsunuz? Neden ebedi vuslatı tek aşk biçimi sanıyorsunuz? Aşk lütuftur halbuki; içindeki şekerle de, zehirle de lütuftur. Dilinize biraz acı değdi diye size tattırdığı onca güzel lezzeti bir çırpıda nasıl heba edebiliyorsunuz?
Aşkı tatmış biri sadece hasretten ve özlemden şikayet edebilir, ötesi aşka ihanettir.
Bu şarkıyı güzel dinlemeli, hissederek...
YORUMLAR
"Hiç" yerine "Piç" deseydin, ben bu kadar yorulmayacaktım.
Piç kelimesinde bir sahiplenilmemişlik var, dışlanma var ve aşksızlıkla uygun düşer kanımca. Peki ya "hiç"? Çoğu kişi takılmamış ne güzel ben takıldım işte, yapacak bir şey yok... Ben de senin aksine "piç" i "hiç"e tercih ederim cezbeCİM :)
Not: gerçi takılmamış olsaydım alanıma girmeyen, sıkıcı bulduğum aşk içerikli bir yazıya 4 yorum düşürmezdim zaten.
Cezbe; bana edebiyatı öğretirken bari öğrenseydin verdiğin örneklerden birşeyler..:))Emin ol edebiyatı tek bilen, yada en iyi bilen değiliz burada. Sana mecaz olan , bana hicaz olacak değil.
Yorumuma tekrar bak. Bilge'ye katıldığım içinde sadece özet bir yorum yaptım belki anlarsın diye. ''Aşksız kadın hiçtir '' demeni tölera edebiliriz.Ama bu başlıgı atıp, içini '' aşkın anasıymış'' gibi doldurursan; seninki toplumsal bir konuya parmak basmak değil, bu konuda var olan eksiğini kapatmaya yönelik kişisel bie mesaj kaygısı taşıdıgına işaret eder.:) Dediğin gibi, bu yazı böyle bağlanmamalı.Çünkü, yine dediğin gibi ,bu konudaki başarısızlığına işaret eder. Bunlar senin dediklerin...aklın yolu bir.:) Aynı şeyi konuşuyoruz.
Gmsnn; gelip sana soracağım uyluk kemiğini.:)
Yumurta mı civcivden çıkar, civciv mi yumurtadan?
“Dolu” kışın yağarsa mı normal olur baharda ya da yazın yağarsa mı?
Kral mı kralcılık mı?
Aşk hormondan ibarettir/değildir.
Yazı altındaki tartışmalar bana bu tarz soruları/tartışmaları hatırlattı nedense.
Toplum olarak “namus”,”ahlak” gibi kavramlarla sınavdan geçiyorken -ve hala olumsuz sonuçlar gösterirken sınav- ; ve bu kavramlar, temelinde yatıp duran cinayetler de eklenerek hatırlandığında, ve denildiği gibi “Gözlemlediğim kadınların %90 ı erkeğin saçmalıklarına, şiddetine, aşağılamalarına, yalanlarına tek bir nedenden katlanıyor. Bildiniz değil mi? ‘Aşk’ ” olunca; bu tarz yazılar bir tür dayatma olarak algılanabiliyor “mağdur kişiler” ve “mağduriyete sebep olan kişiler” tarafından ne yazık… Toplumsal acı gerçekler ele alındığında ve vicdanı da unutmadan derinlemesine düşünüldüğünde ve eldeki veriler de göz önüne alındığında, aşkın ve cinselliğin aslında bir medeniyet boyunca sandığa kaldırılması gerektiği sonucuna el birliğiyle varılabilir. Benim şahsi düşüncem de bu yönde. Aşk'ın tek başına suçu ne diyebilirsiniz ki, haklısınız.
Aşk, özünde güzel bir duygudur(anlatanların yalancısıyım), yaşanması da yaşatması da özel hisler uyandırabilir kişide bazen hormonsal bazen başka şeysel sebepleriyle. Ve aşk gibi hassas duyguları kaleme almak ve bunu yaparken de sıkmadan, bayağılığa kaçmadan becermek de her yiğidin harcı değildir biliyorsunuz…
Aşk adı verilerek -ya da eskiler bunun adına her ne diyorsalar- yapılan ve aslında köklü ve yıkılamayacak kadar sağlam -ama aslında kötü, rezalet olan- bazı “adet”lerin arkasına sığınılarak başlanılan ilişkiler ele alındığında; aslında aşk o kadar da kutsal olamayabilir bu bağlamda. Muta ilişkisi/evliliği desem anlar mısınız… kötücül bir düşünce mi dersiniz, her ne diyorsanız deyin ama vicdanım ve beynim beni yanıltmadığı sürece aksini düşünmeyecek ve istemeyeceğim toplum yararı için.
Yazının duygu yoğunluğuna saygı duyduğumu da eklemeden bitirmeyeyim yorumu. Cümlelerin ahengi müthiş. Yanlış anlaşılmalara açık bazı iddialar yer alması yazı içerisinde, keşke olmasaymış dedirtse de kalemin sahibi yabancı olmadığından ve ne demek istediği az çok empati ve birkaç yazı geçmişi sayesinde anlaşılabilir olacağından çok fazla takılmamak gerekebilir. Bu sefer parçalara değil tüme dikkat edip özel olduğunu yeniden hatırlıyor ve ayrılıyorum.
Yönetime not: “Arkadaş arıyorum” reklamı ne iş? Sekreterim Arzu yazısına yapılmış olan en yetkin yönetici yorumu, site içi/dışı bu tarz reklamlardan mı kaynaklanıyor acaba… Amacım sululuk yapmak kesinlikle değil; reklama dikkat çekmekti sadece. Hayırdır, diyesim geldi. Ne olur ne olmaz diyerekten tıklamadım, tıklayanı neler karşılayacağı hakkında da bu yüzden bir fikrim yok. Umarım iyi, yararlı bir şeydir..belki de uylukları anlatıyordur reklam içeriği, kim bilir..her neyse.
Cezbe'ye not: Sanırım bu durumda(yorumumdaki bir ayrıntıya dikkat edilecek olunursa) ben de bir "hiç"im. Tabi bu göreceli bir kavramdır. "Hiç" olmak senin veya bir başkasının nazarında beni bozmaz, bozmayacağı gibi beni boşluğa, yokluğa da it(e)mez. Kısaca benim için nema problema. Problemden sayılan/sayılacak durumları dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım zaten... Aşk'ına sağlık deyip kaçarım.
Cazibe şöyle diyor; '' Aşkı tatmış biri sadece hasretten ve özlemden şikayet edebilir, ötesi aşka ihanettir''.
Gerisi, bu gerçeğin teferruatıdır. Aşk onusunda tevazu göstermeyeceğim. Bana aşk nedir diye sorduklarında, o benim diyorum rahatlıkla. Hemen surat şekli değişiyor bu sözümü duyunca soru soran. Sen sin desem, sahte tevazuya bürünecek çarçabuk.
Yorummlar ise, yazı ile ilişkisiz. Normalde yorum yapanların yorumlarına yorum yapmamm. Ama konu aşk olunca, hepsini harmanlar yerden yere vururum aşk için.
Aşk, rakının dibinde değil, aşk güzel olmuş bu demelerle eşlenmez. Aşk, kıskandım itiraflarının gölgesinde de yeşermez. Aşk öyle her hissettiğini paylaşmakta değil. Aşk cinsiyetsiz bir yazı hiç değildir. Aşk, hiç kavramı ile yada piç kavramı ile anlaşılacak kadar da sınırları dar bir olgu değil. Aşk hormonsuz da değildir. Aşk, kuruluk değildir.
Aşk benim. Hayır, aşk benim diyecek kadar güçlü değilseniz, yalandan yere bana paragraf paragraf yazı yazmayın.
Çiçek ahçeme bir arıcık gelmiş. Bir polen alıp gitmiş.Beni o polenle aşk sanmış. Oysa ben nice arılara polen vermiş aşk bahçesiyim.
Aşk benim...
İtirazı olan var mı?
gerçi bir erkek yazmış olsaydı yinede üç aşağı beş yukarı aynı şeyler çıkardı. aslında tüm yazdıklarınız yazınızın sonunda kurmuş olduğunuz bir cümlede özetlenmiş
demişsiniz ya "aşk bir lütüftur" diye
aşk gerçekten bir lütuftur. o yüzden lütfedilmeyenler aşkı tanımadan geçer bu dünyadan...güzeldi.. kaleminize sağlık