gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Charlie Hebdo Neden Kalabalık Olmuştu?

13 Ekim 2015, 15.07
A- A+
Kitleler arasında bir tanışma olması, birbirlerinin ne istediklerini anlamaları için çok önemli. Yaşadığımız Türkiye'de insanların Türkiye adına neler beslediğini öğrenmek için o insanlarla sohbet ortamı kurmaktan başka bir çare yok. Bölünmek mi istiyorlar, beraber mi yaşamak istiyorlar, benden nefret mi ediyorlar, benim onlardan nefret ettiğimi mi zannediyorlar, bütün bu soruların cevabı konuşmaktan geçiyor. Terör örgütlerinin uzak kaldığım insanlar namına benimle konuşmasına tahammül edemem. 10 Ekim Ankara Barış ve Demokrasi Mitingine katılım amacım işte budur. Diyarbakırlı Mardinli bir yurttaşın Samsunlu benden beklentilerini öğrenmeye tahammül edemezsem, o Diyarbakırlı yurttaşla kendi aramda açtığım boşluğu terör örgütleri yalan yanlış algı yönetimleriyle doldurur. Terör örgütlerinin aynı ülkede yaşadığım insanlar ile benim aramda ara bulucu olması, beni ve uzak tutulduğum insanları öldürüyor. Farklı şekillerde öldürülüyoruz. Kimimiz bir terör kurşunu ile, kimimiz ise bir patlama ile Türkiye için şehit oluyoruz. Yakınlarımızın, sevdiklerimizin, doğacak çocuklarımızın daha huzurlu bir Türkiye'de yaşaması için ölüyoruz. Ölmek zorunda bırakılıyoruz. Neden öldürüldüğümüzü yine birbirimizden öğrenmek zorundayız. Radikal adımlar atmak zorundayız. Bizim namımıza savaştığını iddia eden devlet ile, Kürtlerin namına savaştığını iddia eden terör örgütünün lider kadrosu arasında neler döndüğüne dair hiçbir şey bilmiyoruz.


İnsanın yönettiği hiçbir değer kusursuz ve kutsal değildir. Söz konusu eğer insan ise, o insanın yönettiği değerler her zaman sorgulanmalı ve denetlenmelidir. Birbirimizin diğeri için neler düşündüğüne dair hiçbir veriye sahip değiliz. Bilmediğimiz gerçekler var. Bilinmeyen gerçeklere ölerek gerçeklik katmak zorunda değiliz. Parti mitinglerinin hepsinden nefret ederim. 10 Ekim Ankara Mitingi tek bir partinin organizasyonu ile yapılmadı. Orada herkes vardı. 2 parti seçmeni hariç orada Türkiye'nin her kesimi hazır bulundu. Bu herkes dediğimin içinde teröre şehit vermiş Mehmetcik yakınları da vardı. Türkiye'de teröre şehit veren bir Chp'li veya herhangi sol partili bir ailenin o mitinge katılma özverisini yok sayamayız. Ben isterdim ki Akp ve Mhp seçmeni de o mitinge katılım göstersin. Partiler üstü bir Türkiye tablosunu orada gerçek anlamda görmek isterdim. Ama bu yapılamıyor. Çünkü insanların birbirlerini tanımaması için tepeden inme marjinal siyaset dayatılıyor. Herkesin, herkese düşman olarak lanse edildiği dünyadaki birkaç ülkeden birisidir Türkiye. O mitingdeki Mersin kafilesinin Antalya kafilesine saldırdığını görmedim. Aynı şekilde Samsun kafilesinin de Diyarbakır kafilesine saldırdığını görmedim. Ama hepsine birden saldırıldığını gördüm. Ben şu satırları belki hiç yazamayacaktım. 10 dk önce kortej olarak yanından geçip gittiğimiz o yerde bombalar patladı. Şanslı mıydım, yoksa yaşayacak günüm mü vardı bilemiyorum. Tek bildiğim, orada ölen insanların oraya ölmek için gitmedikleridir. Türkiye tarihinin en kanlı katliamını Türkiye'nin başkentinde yapanlar aslında sana bana herkese açıkça meydan okudular. Ön yargı temelli algı kontrolü ile birbirlerinden kopartılmış parçalanmış kitlelere meydan okudular. Yerde akciğerine veya soluk borusuna bomba parçacığı isabet edip yerde ölümle pençelenen insanların gözlerimin önünde bir de sıkılan gaz bombalarıyla cebelleşmeleri Türkiye'de insan hayatına değer veren herkese açık bir meydan okumadır. Ve o yaralılardan büyük kısmının o gaz bombaları yüzünden solunum yetmezliğinden dolayı öldükleri bir gerçektir. Devlet kendisinden nefret edilmesini sağlarken, bu nefret dalgasından kendisini korumak için karşıt nefret kitlelerini dizayn ediyor. Bu oyunda tek kazanan var. Türkiye'de terörden hayatını kaybedenlerin, yani bizlerin dışında her kim varsa onlar kazanıyor. Siyaset kazanıyor, siyasetten tuğla çekemeyen Türkiye kaybediyor. Karşımızda sana veya bana düşman olarak lanse edilen insanların senin veya benim için aslında neler düşündüklerini gerçekten bilmiyoruz.


Bilmek için yakından tanışmak gerekiyor. Bu yazıyı sadece 10 Ekim katliamı için yazmadım. Terör yoluyla can veren her Türkiye yurttaşı için yazdım. Devlet odur ki, terör örgütlerince kandırılan ve terör örgütlerince şehit edilen her yurttaşının can ve mal güvenliğini sağlayıcı politikalar üretebilsin. Her yurttaşını tek bir bayrak altında toplayabileceği kapsayıcı politikalar üretmekten uzak bir devlet ile karşı karşıyayız. Karıştırdığımız nokta, devletle beraber devleti yönetenleri de kutsuyoruz. Yanlış. Devleti yönetenleri teftiş etmesi gereken partileri de kutsuyoruz. Bu da yanlış. Devlet idarecilerini de, devleti denetleyen müfettişleri de (muhalefet partilerini de) kutsarken,  geride kalan herkesi ise lanetliyoruz. Yani bizi, kendimizi lanetliyoruz. Hiçbir kimse mutlak doğru değildir. Siyasi partilere mavi boncuk dağıtma lüksümüz yok, ki bunun gereği de yok. Mantıklı yönetişimin şartları gelişmiş dünya ülkelerinde bir standarta oturtulmuştur. Gelişmiş ülkelerde böyle katliamlar sonrası hiçbir kitle diğeri dediği ölülere sövmez, diğeri dediğinin acısı ile dalga geçmez. Böyle katliamlarda toplumun her kesimi tek bir hoparlörden devlete anons geçer. Düzgün yönetim isteyen uygar dünya ülkelerinde yaşayan insanlar, öncelikle birbirleri arasında kitlesel nefret oluşturulmasına izin vermediler. Çünkü izin verselerdi her kafadan bir ses, herkeste küçük birer hoparlör, her kitlenin dediği diğerine karışarak uğultu çıkarırdı. Uğultu çıkarmadıkları içindir ki dünyayı Paris'e toplamayı başardılar. Hoparlörlerinden tek ses, net ses, kararlı bir ses çıktı ve tüm dünya bunu gördü. Anlamak gerekiyor, Paris'teki o birlik yürüyüşünün Müslüman ve Hristiyan ittifakı olmasıyla bir alakası yok. Eğer ülkemizde tam bir birlik olsaydı Müslümanı Hristiyanı Hindusu Mao'su ile bütün dünyanın devlet başkanları şu anda Ankara'da yürüyor olurdu. ''Yurtta sulh, dünyada sulh'' vecizesini biraz da bu açıdan kullanışlı yapmamız gerekiyor.


Ülkemizde uyumu yakalayamazsak tüm dünya ile uyumsuz oluruz. Paranoyak oluruz. Yok gladyo, yok üst akıl, yok o, yok bu diye bize daha çoook polisiye roman okuturlar. Bizi temsil eden partilerin her biri mükemmelse, her biri mükemmel politikalar üretiyorsa, o zaman soru şu: Teröre can veren bütün bu insanlar mı mükemmel değil? Suç ölenlerde değildir. Suç öldürten birilerindedir. O birilerini görmek çok zor değil. İnsan tanımadığı şeyden korkar. Korkumuzun kaynağındaki gerçekliğin boyutlarını öğrenmediğimiz müddetçe maalesef ölmeye devam edeceğiz. Aslında ne için bizi birbirimize öldürttüklerini bilmiyoruz.

YORUMLAR

14 Ekim 2015, 08.36

Anlatabilmek adına
verdiğin çaba için, bir insan olarak teşekkür ediyorum sana
Kurpiyer. Fakat anlamak isteyenlerin gerçekten var olduğu konusunda
uzun süredir umudumu yitirmiş bulunuyorum ben. Uzlaşma dediğin
şeyin, karşındaki anlamak olduğu ve bunun için dinlemek gerektiği
elbette doğrudur, ki böyle tanırız birbirimizi. Fakat cehaletin
hangi unsurlarla oluştuğunu bilemiyoruz. Bu unsurların içinde
eğer söz ettiğin kutsama ve dolayısıyla biat kültürü var ise,
hiçbir şekilde karşındaki insana ulaşabilmen mümkün olamıyor
maalesef. Çünkü seni anlamaya çalışmak için düşünmesi
gerek, fakat düşünmeyi çoktan terketmiş bünyelerden söz
ediyoruz. Çokça konuşulan kutuplaşma işte aslında böyle
oluşuyor. Ben, sadece iki gözü, iki kaşı olan birisiyle insan
olma paydasında birleşebiliyorum ve bu kadarcık bir ortak payda
bile beni utandırıyor zaman zaman. Mide bulandırıcı insanlara
tahammülüm kalmadı bildiğin, cahillik kimsenin kaderi falan
değildir, herkese akıl vermiş Allah. Şurada oyun oynayabilme
lüksü olan hiçkimse benim gözümde cahilliğine kılıf
uyduramaz. Ankara'daki katliamın ardından yazdığın önceki
yazının altında yazılan şaheser yorum sahipleri örneğin; benim
onlarla uzlaşabilmem mümkün müdür? Ben kutuplaşmayayım da ne
yapayım? Şu dövülen İrlanda'lı turist yazının altında
olanları hatırla; vatansevmez ilan etmişlerdi seni. Başlığı
bile okuyup anlasa, idrak olacak ama ne mümkün! Yazıları okumaya
zahmet bile etmeyenler için uzun uzun başlık attığını
düşünmüştüm son attığın başlıklarla alakalı, hani yazıyı
okumuyorlar, bari başlığı okuyup fikir sahibi olsunlar vs. diye
Komik yani... İşte burası bu ülkenin prototipi, gel de uzlaş
Kurpiyer, gel de uzlaş! Gel de umutlan!



Devlet halk için
vardır. Değişmez değer devlettir. Hükümetler bu değeri halk
için taşırlar yine ve geçicidirler, ki geçici olmaları
demokrasinin gereğidir. Hiçbir hükümet, olup biten olumsuzluklar
için bir şeylere sığınamaz, çünkü yönetim sorumluluğunu
kendi istekleriyle almışlardır. Şu geldiğimiz vahim tabloda,
kandırıldıklarını iddia edenleri görüyoruz. Bu trajikomik bir
şey. Erk sahipleri ağlıyor, paralel bunları kandırmış, terör
örgütü kandırmış, dış güçlerin hain planları varmış vs
vs. Bütün bunlar elbette olabilir, fakat siz ne için varsınız o
zaman? Mevcudiyetinizin sebebi nedir? Biz vatandaş olarak kime
ağlayacağız peki? Yıllardır süregelen yanlış dışpolitikanızı,
şu olup bitenlere hiç mi gerekçe olarak görmüyorsunuz, hiç mi
sorumluluk hissetmiyorsunuz? Biz kime ağlayalım ey efendiler????
Ekranlara çıkıp “3 değil 33 terör örgütüyle baş ederiz
Allah'ın izniyle” demek, vatandaşla bildiğin dalga geçmektir.
Daha kendi bir tarafını toplayamayan bir ülke, Ortadoğunun
liderliğine soyunamaz, bunu dile getirmek de bildiğin vatandaşla
dalga geçmektir. Atatürk'ün konuyla alakalı düşünce ve
tutumundan feyz alması gerekir her siyasinin.



Siyaset konuşmak
istemiyorum, fakat artık akıllı olmak zorundayız, ölüyoruz
çünkü, bildiğin ölüyoruz, ötesi var mı?? Ben hiçbir
siyasinin, ülkesini sevmediğini düşünmüyorum, düşünmek
istemiyorum. Mutlaka herkes iyi olduğunu düşündüğü şeyi
yapıyordur. Fakat yanılgı; herkesin, her şeyin en doğrusunu
kendinin bildiğini düşünmesi noktasında başlıyor. Bir ülkede
bu kadar yanlış giden şey varsa ve bunlar hayati konularsa,
yönetenlerde yüzde yüz sıkıntı var demektir. Bu kadar basit
yani. Bütün partileri değerlendirebileceğimiz önemli süreçler
yaşadık. Sorumluluğu almayıp kırk dereden su getirenler,
uzlaşmayanlar, yangına körükle gidenler gördük. Herkes elini
vicdanına koyup öyle oy versin seçimlerde, aklını kullanmayı
tercih etmeyenler bile, bu defalık düşünmeyi denesin. Vatandaş
olarak yapabileceğimiz tek şey bu. Allah bu ülkenin insanlarına
akıl ve vicdan versin.


Okumak isterseniz bir de yazı;


http://cezbee.blogspot.com.trsmile Resmi15smile Resmi/dua.html











14 Ekim 2015, 13.38
Batılılar, ortadoğuda savaş çıkarırlar. orda kendi ajanlarından müslüman bayraklı örgüt kurdurup insanları katladerler. Bunlardan şanslı ve paralı olanar kaçar, yollarda paralarını kaptırır- türkiyeye gelirler. Devlet yardım eder bunlara, yıllarca..
Sonra bunların içindeki ajanlar, Türkiyede bişey kalmadı batıda sigorta-ev-iş-araba veriyorlar der... bunları batıya göçe tahrik eder..
kendi şirketlerinin üretimini yaptığı botları satarlar göçmenlere (10-15 bin dolara)..
sonra can yeleklerini ve erzağı satar denize sürerler..
sat komandolarına botu alttan deldirirler. kendi adamları olan ( ve civarda yakın yerde gezen) balıkçı tekneleri bu göçmenleri görür, kurtarır.
bu saf göçmen kardeşler, kendilerini kurtardıkları için minnet duydukları balıkçıya teknelerini verirler. ( bu deliği bi daha yamayıp bi daha 2. el diye satacaklardır bunlara :) (8-10 bin dolara)
bu dümen defalarca tekerrür eder yani.
şansı iyi gidip te avrupaya ayak basanlar ( kendilerini şanslı hissedenler), orda yabani bir bekleme ortamında, tren garlarında, sınır boylarında bekletilip sömürülür.
işe yarar gençleri avlayıp kaçırırlar. çok fazla ilaça haşır neşir olanları denek diye ayırırlar, Hristiyan olana yerleşim vereceğiz derler falan ..
yani Öz'ün Söz'ü..
Evveliyattan beridir bu toprakların hayranı, dininin düşmanı, tilki beyinli dostu olan batıyı.. asla ciddiye de almam, inanmam da !

içimizdeki terörün cesaretini, gücünü, silahını bombasını destekleyen-körükleyen bu batı guruhunun, ve farkındasız bir toplumumuzun varlıgına ragmen, hala nasıl bu ülke ayakta durur hayret eder dururum. klavye başına gelindiginde herkesin EN herşey kesildiği bu zamanda, demek gerçekten bu ayakta kalabilmişliğe  sebep ve destek olan varlıklar-insanlar var ki bunlara selam olsun..
14 Ekim 2015, 14.38
  Barış ve kardeşlik mitingini organize eden  DİSK,KESK,TTB vb.  Charlie Hebdo için de eylem
yapmıştı bunda bir sorun yok, sorun bir takım illegal örgütlere hayli sempati duyanların konu kendi ülkesinin şehit edilen asker ve polisi olunca gösterdiği samimiyetin gerçekliğidir.Vahim
olaydan kısa  süre sonra DİSK genel sekreteri ''katiller polistir bu çok açık' 'diyerek bilinçaltını zaten faş etmiştir...Yaklaşık on beş gün önce  Kandil'den gelen '' Metropollerde ölümsüzler
taburu harekete geçer'' tehdidine,  sırtını sesin geldiği yere dayayan Eş Başkanların küçük
frekansta bile olsa tepki veremeyip sonrada BARIŞ mitingine lokomotif olmaları ve yitip giden
canlar toprağa girmeden, ertesi gün neşeli yüzleriyle Sıhhiye Meydanı'nda 1 Kasım hesabını dillendirmeleri ahlaki bir soruna işaret etmiyor mu?
  Şahsen Woody Allen'a taş çıkartacak bu performansa gülmemiz gerekir ancak bu komedi
özünde bir pespayeliği barındıryor ve yüreklere ateş düşmüşken imkanı da yok......
14 Ekim 2015, 15.28
Ben idrak edemiyorum, cidden idrak edemiyorum! Burada ölenlerin büyük kısmının cenazesinde bölücü örgüt bayrak müsvettesi örtüldü.

Bu müsvetteyi üstüne örtenlerin ideolojik düşünceleri ya da fiili eylemleri neticesinde son aylarda enaz 150 tane aslan gibi evladını kaybetti bu ülke.

Burada gelip yine düşüncelerinizi yazdınız, yine üzüldünüz. Ben sahte üzüntülerinize inanmıyorum. Ben Türküm diyebilen bir insan faaili mechul, cenazesinde terör örgütü bayrağı altına giren, ölüm anında sarı kırmızı yeşil poşu takan insana üzülemez.

Ben bu ülkede ki birçok şeye sevmem eleştirir ve neticesinde üzülürüm. Fakat bir terorist yandaşına ya da terorristte pkk bayrağıyla gömüldüler. Ki ben bunlara üzülmem, iyi ki geb...miş derim.

Sahteliğinize katılmıyorum, askerime kurşun sıkma fikrine, vatanımı bölme fikri sahip bir insanın ölümüne üzülemiyorum, bu kadar genişlemedi mezhebim.
14 Ekim 2015, 18.39

 Dün milli maçta saygı duruşunda  ölenlere yuh çektiklerinde hakikaten bu tür insan müsveddeleri var mı diye düşünmüştüm, olamaz böyle şey! Ben yanlış duymuşum ve hiç bir şey duymamışım gibi maçı seyrettim? Taki profesyonel yorumcunun ölenlere‘’gebermişler’’ diyene kadar. Bari biraz dürüst ol lafın gerisini içinden bırakma, tamamını söyle en azında bu kadar korkak olmadığını ortaya koy! Ölen insanlara hakaret ederken bile korkuyorsun! Bir insan bu kadar tutarsız olabilir, kendi düşünceleriyle çelişen bu kadar dönemeçli yapıya sahip olabilir! Senin biz ‘’kardeşlik tohumları ekiyoruz’’   dediğin bu mu gerçekten?! Kimse senden mezhebini genişletmeni istemez en azında vicdanını genişlet. Bu toplumsal infiali kendi bildiğin yere çekiyorsun, hamasi vatanseverlik yapıyorsun!  

Sen ve senin gibilerin inan ki, ne Asker nede Polise ağlayacak vicdanı yok. Irkçı faşizan düşüncelerin zerre kadar samimiyetine inancım yok. Sizlerin gıdası budur işte, derdiniz şehide ağlamak değil onların sayesinde yaşamaktır, bütün korkularınız budur işte. Şayet ülkeye huzur ve refah gelirse sizler de yok olacaktınız.

Fazla bir şey yazmaya gerek yok. Bu söz senin insanlık adına utancın olsun! Yazıklar olsun sana!

14 Ekim 2015, 18.52
Duk45 Yerleşik ön yargıların ile beni suçlama yoluna gitmişsin ki bu komik bile olmamış. Her etnikten insanın, 10 ile 80 yaş aralığında olan herkesin kolayca benimseyeceği bu yazıda hangi terörist sevici ifadelerim olduysa bunu hemen buraya yaz. Eğer bir lümpen değilsen vatan sevgime hangi ifadelerimi baz alarak halel getirdiğini buraya hemen yaz. Kimin aklı genişmiş, kimin mezhebi kendi iradesi dışında genişletilmiş bir görelim ölçelim. Kim mezhebini alelade okuduğu birkaç Dede Korkut miti ile monarşiye ipotek vermiş bir görelim. 
14 Ekim 2015, 20.41

Ne öğrendin kurpiyer, neymiş o mitinge katılan Diyarbakırlının, Mardinlinin senden beklentileri? “Demokratik ve barış ortamında herkesin eşitçe yaşaması” gibi yıllardan beri süregelen yuvarlak ve içi bir türlü doldurulamayan sözler dışında ne söylenildi? Aslında akıllarından geçen tek şeyin “(güney)doğu benim olsun, batı ikimizin”i dürüstçe ve mertçe faş eden oldu mu mesela?


“Barış mitingi”... İsminden başlıyor sakatlık. Barış, Eski Türkçedeki “bar” kelimesinden gelir. Bar ise “gitmek” manasında kullanılır. Şu halde “barış”, “karşılıklı gitmek”, “birlikte yapmak” manasına gelir. Yani barıştan söz edebilmek için tarafların ilkelerinden, düşüncelerinden makul ölçülerde feragat etmesi gerekir. Kavramları iğfal ederek istediğimiz yöne o kadar güzel çekiyoruz ki, tam zamanı geldiğinde gerçekten meramımızı anlatabilecek bir kavram bulamıyoruz. Mesela Sevr de, Versailles de literatürde “barış” antlaşması olarak geçer ama antlaşmanın bir tarafında olanlar için o kadar kabul edilemezdir ki Sevr yüzünden Kurtuluş Savaşı; Versailles Barış Antlaşması yüzünden de İkinci Dünya Savaşı yapılmıştır. Ama ne yapacaksınız, tarih bu şekilde yazıyor: Sevr Barış Antlaşması, Versailles Barış Antlaşması... Son yıllarda biteviye “barış” sözünü kullanan tarafın davranışlarını görünce aklıma hep bu iki antlaşma geliyor. Çünkü “barış” lafını diline pelesenk eden çoğu Kürt; meydanlarda rahatça Apo posteri sallamak, istediği yerleşim alanında özerklik ilan etmek, örgüte alenen yardım etmek, canı sıkıldığında askeri, polisi, doktoru, öğretmeni öldürebilmek gibi isteklere sahip. İşte bunları yapabilme özgürlüğünün adını da “barış” koymuşlar. Yoksa “barış” diyen taraf meydanlarda Apo posteri salla(ttır)maz, tek kelime Türkçe bilmeyen birini [Feleknas Uca], sırf Abdullah Öcalan ile aynı soyadı taşıyor diye onun yeğenini [Dilek Öcalan] meclise sokmaz, Apo'nun heykelini dikeceğiz demez. Hal böyleyken hangi barıştan söz ediyorsunuz?


Ben, Kürtlerin geçmişten [Osmanlı'dan, Türkiye Cumhuriyeti'ne varana dek] bu zamana kadar çok defa haksızlığa uğradığını, çoğu mücadelelerinde haklı olduklarına inanan biriyim. Burada yayınlanacağını bilsem tamamen objektif yaklaştığıma inandığım Kürt dosyasını eklerim ama altında istenilmeyen tartışmalar çıkacağını düşünerek onaylanmayacağını öngördüğüm için paylaşmıyorum. Bununla beraber geldiğimiz şu noktada özellikle Kürt siyasetçilerin ikiyüzlülüğünü, şımarıklığını, sırf politik rövanş almak için yediği haltları kabul edemiyorum. Bugün ülke bu haldeyse, çoğu akl-ı selim insan mevcut hükümetten nefret eder pozisyona gelmişse tek neden işte bu “politik rövanş”ın uzantısıdır... Onun için benim nazarımda halka yaklaşım anlamında HDP ile AKP arasında zerre fark yoktur. Tuhaftır seçmen tabanları da birbirine yakın, ki birbirlerinden oy araklamaya en müsait iki parti de bunlar... Patlama sonrası “güvenlik zaafiyeti yoktur”, “elimizde canlı bombaların isimleri var ama eyleme geçmedikleri için yakalayamıyoruz” diyen bir güruh ile yüzlerce kişinin öldüğü, fiziksel ve ruhen yaralandığı bir alanda ertesi gün yaptığı mitingde “1 Kasım'da bize oy verin” diyen zihniyet arasında fark olabilir mi? İki taraf da sürekli mağdur, iki taraf da sürekli haklı, iki taraf da ölümlerden rant sağlıyor. Fazla hayalci sanmayın ama öngörüm tutarsa seçime en yakın zamanda AKP mitinginde kesin bir bomba patlar... [Bunu buraya yazdım ya, ilerde gerçekten böyle bir şey olursa “nereden biliyordun sen bombanın patlayacağını” diye beni içeri alırlarlar buna şaşırmayacak olmama şaşıyor olmam şaşkınlık verici :) ]


İki gün önce Uluslararası Af Örgütü hazırladığı raporda, HDP Eş Başkanı Figen Yüksekdağ'ın “Sırtımızı YPG'ye, PYD'ye yaslıyoruz” diyerek taltif ettiği YPG ve PYD'nin savaş suçu işlediğini, Suriye'nin kuzeyindeki yerleşim alanlarını kullanılmaz hale getirdiğini ve halkı bölgeden cebren tehcire zorladığını belirtti. YPG kanadı da suçlamayı kabul etti ve “yöre halkı IŞİD'e destek veriyordu” gibi bir karşı cevap verdi. Hani yıllardan beri “TC bizi zorla köylerimizden sürdü” diyen, 100 sene önceki Ermeni Tehcir'ini sürekli gündeme getiren ve “soykırım” olarak niteleyen Kürt siyasilerini, fikir adamlarını falan takip ediyorum, hepsi mi üç maymunu oynar, hiçbirinden en ufak açıklama yok. İşte bunlar hep barış, sevgi, kardeşlik...


Terörü kınayan Hükümet [bir hükümetin/devletin terörü kınaması aczini gösterir], kandan nemalanan, hiçbir şekilde uzlaşıya yanaşmayan muhalefet.. Aslında vatandaşı olmasan çok komik ülke burası... Bir parantez açmalıyım, geçmişten beri zerre sevmiyorum kadrosunu ama şu son bir senede hele ki son patlama sonrası duruşuyla, uzlaşmacı tavrıyla, ülke adına, insanlık adına gerçekten bir şeyler yapmaya çalışan CHP'ye, daha doğrusu partiye de değil, sadece Kemal Kılıçdaroğlu'na özel teşekkür etmek gerekiyor.

14 Ekim 2015, 20.53
   sendromu ilk nils bejerot tanımlayıp literatüre eklemişti.. kendisini ölüm tehdidiyle altı gün rehin tutan banka soyguncusuna aşık olup; sonrasında da onu savunarak,cezaevinden çıkmasını bekleyerek adını psikiyatri tarihine yazdıran kadının hikayesi..
   kimden gelirse gelsin; öncelikle her türlü fizîki,maddi,manevi terörü lanetliyorum.. ne yazık ki buradaki bazı yazar/yorumcu arkadaşlar arasında da stockholm sendromuna tutulmuş yurtseverler görüyorum..o meydana bir tane türk bayrağı sokmayarak,tabutlara örtülmüş terör örgütü paçavrasını görmezden gelerek hümanizma nutukları atanları görüyorum..(siyaset yapmak istemiyorum derken bile) siyasetin ağababasını, retoriğin kralını yapıp; ötekileştirmenin manifestosunu yazanları görüyorum..sıcak koltuğumuzdan klavyeye eğilip bizler burada geyiğin beline vurup, pis yedili, okey,kastet oynarken,hümanizma sarmalında barış, özgürlük,kardeşlik mottoları düzerken; gözümün önünden siperde eli tetikte, cansiperane nöbet tutan ,operasyonda, çatışmanın içinde, yaralanan,şehit olan askerim geçiyor; başka da bir şey göremiyorum...

15 Ekim 2015, 16.50
Büyük kısmı tabutlarında ki terör örgütü bayrağıyla gömüldüler diyorum gelmişsiniz burada kimi savunuyorsunuz!

Bana açık ol demiş utanmadan, sen açık olsana sana mı düştü terör örgütünü savunmak? Sen ne hakla savunuyorsun? De ki ben sempatizanıyım bilelim.

Yönetimden de ricam bu bir düşünce değildir, bu bir ideoloji savaşı değildir. Bölücü örgüt bayrağıyla gömüldüler lafıma bunu yalanlamadan savunanları niye yasaklamıyorlar?

Bölücü örgüt propagandası suçtur, kimse sempatizanlığını açık seçik ifade edemez. Devlete kızıyoruz bu kadar yüz verilir mi diye, ee burasıda aynı şeyi yapıyor.

Belirttiğim ırk yok, kültür yok! Ne hatle terör örgütüyle bezenmiş tabutlara laf atmama kızabilir. Bu hümanizm değildir, bölücü örgüt hümanizmi olmaz sempatizanlığı olur.

Kimse cevap vermesin, iki kere iki dört. Herkes biliyor bu ülkede sarı kırmızı yeşilin bir arada  anlama geldiğini, terörist tabutuyla gömülmenin ne anlama geldiğini! Bu vatanın evladıyım diyip, bu görüntü size sinir bozucu gelmiyorsa bir şey diyemem. 150 yi aşkın şehit verdik, hiçmi kin beslemediniz bu örgüte...
15 Ekim 2015, 17.06

         Hah, süper yorumlar, beklenen gibi. Eyyy yazar kişisi!! Sen niye katıldın o mitinge, niye yazdın bu yazıyı!! Terör örgütü sevicisi misin!!!! Yıkıl, gözümüz görmesin! Hem zaten sen niye patlamadın ki!!!


          Bu noktaya gelmiş, tebrikler sayın yorumcular. Kafatasçılıkla milliyetçiliği ayıramayanlar, bir ülkenin başkentinin göbeğinde olan büyük çaplı terör olayını göremeyen, orada ölenlerin sivil olduğunun ayırdına varamayanlar, o mitinge katılan her Kürdün veya her Türkün terör örgütü elemanı/sempatizanı olduğunu varsayanlar, "eğer bu katliama üzülüyorsan, polis/asker şehitlerimize üzülme hakkın yoktur" diyen sığ beyinli, milletin vatanseverliğini sorgulayan hadsizliği terbiyesizlik boyutuna taşıyanlar, siyaset nasıl yapılır bilemeyip laf ola beri gele satır arası gönderme yapanlar, düşüncesini fayda noktasına taşıyamayan aydın kişilikler.... Hepinize en içten selamlar, saygılar.


         Konuşmak istiyorsanız konuşsanıza neden Işid'in hedefi haline geldiğimizi, terör örgütüne karşı başka bir terör örgütüyle aynı cephede yer alan, terör örgütü uzantılarını meşru kılan politikaları, yol geçen hanı haline gelen ülkemizi vs. Yani konuşacaksanız bunları konuşun bari. Yazdıklarınız kutuplaşmayı katmerlemekten başka neye yarıyor, uzlaşmaktan başka çaremiz olmadığını göremiyor musunuz? Ne yapalım; bütün Kürtleri terör örgütü mensubu veya sempatizanıdır diye öldürelim mi?  Eli kalem tutanı ayrı, ömründe kalem görmemişi ayrı problem ülkem insanının, süpersiniz!


         Ey insanlığım; sen yan koltukta otur, ben ölüler üzerine bıt bıtlayacağım!
15 Ekim 2015, 20.03
       Evet, Ne olmuş? Saflar iyice sıklaşmış,Neden olmuş? Bir insanın ve çevresindekilerin huzur ve refahı için olmuş.Neyi kaybetmişiz? Vicdanımız kaybolmuş.Vicdan kaybolduysa zaten konuşacak birşey yok demektir.Tehlikenin boyutu şudur ki ''senin terör örgütün,benim terör örgütüm'' muhabbeti üzerinden idrar yarışı başlamış olması.Çözüm Sürecinin adı gayet güzeldi fakat uygulaması yanlıştı,bu uygulama yanlışı yüzünden T.C de terör örgütü yol kesti,kimlik sordu,güvenlik birimi oluşturdu,yere-göğe mühimmat yığınağı yaptı.Sonuç? Terör örgütleri (ayırım yapmaksızın) gövde gösterilerini güzel Ülkem'de yapıyorlar.Peki bu savaş ne savaşı? Kesinikle Mezhep savaşı,hatırlayın Reyhanlı sonrası ''53 sünni vatandaşımız şehit edilmiştir'' diyen zihniyeti,hatırlayın Berkin'in Annesi'nin başka Annelere yuhalatılmasını ve birazcık vicdanınız varsa Ankara'da 9 yaşında katledilen Veysel'in tebessüm eden suratını hatırlayın,hatırlayalımki hatta hiç unutmayalımki vicdanımız küllerinden doğsun.
16 Ekim 2015, 00.02
BirAdamYaratamamak barış hakkındaki söylediklerine kendi açımla katılıyorum. Kürtlere dayatılan bu barış sloganı zemini kaygan ediyor. Barış savaşan devletler veya savaşan etnik kökler arasında olur. Tarafların daha öncesi birbirlerinden ölesiye nefret ettikleri bir süreç yaşamış olmaları lazım ki ortaya barış kavramı atılabilsin. Türkiye'nin sosyal sakinliğine uyumlu bir kelime değildir. Uyum veya ortaklık kelimeleri kullanılabilse diyaloglar daha verimli geçebilir. Hadi bakim birbirinize uyum sağlayın derdi bir teyze her tanıştırdığı çocuğa bana da dedi. O ara tetris oynuyom düşünürdüm onun gibi mi diye. Bir gün gelecek bizi tetris yapacak makinelere hapsedecek sanırdık. Uyum şimdi kulağa daha tutumlu daha sorumluluk hissi duyuruyor. 

Mitingden ne öğrendiğime gelirsek yazdım işte yazıda yine yazim:) Ölülerini, gerillalarını mücahitlerini şehitlikle sıfatlandırıp cennet resesyonu sorunu çıkaranları unutmayalım 1- Ben anlamıyorum nedir bu kavganın adı bulamıyorum bir sebep. İsim de bulamıyorum kutsiyette. Ortada bir sorun var çözemiyoruz başarısızlık var kabullenemiyoruz kendimize söylemeye. Tarihimize baktığımda iç savaşa girsek bile ülkemiz adına bütünü hatırlayamayız. Amerikanın yaptığı gibi iç savaştan tam halk koalisyon yönetim biçimini hızla benimseyemeyiz Biz bunu yapamayız. Bencil akıl olduğumuzdan. Akıl ölçümüz gerçekten yüksek ama herkes kime neye hizmet edeceğini bilmez Türkiyesini yükseltiyor. Paçadan tutup kazana çekme muhabbeti yine. Almanya'nın deneyimini de tecrübe edemeyiz bize hiç kimse zamanı har vurup savurma lüksünü tanımaz. Türkiye çok sinirli bir ülke de işte keskin sirke küpüne zarar. Doğası gereği bugünlere geldik. Sistem araştırmasına gidilmeli. Belirli ülkelerin anayasalarını inceleme komisyonu oluşturulur. Ülkemizin demografik yapısıyla hangi ülkenin hangi yasası uyumlu onu alır geliştiririz uygularız. Bunun nesi ayıp. Onlar da her taraftan bir şey buldular onu geliştirdiler kendilerine uyarladılar. Bu işe bir yerden başlanmak zorunda. Uğultu var ülkede. Herkes internetten edindiği komplolarla savaşıyor devlet uyuyor devleti internet yönetiyor çünkü devlet ketumluğu abartıyor. Öncekilerin ve şu anki devlet vekillerinin abartarak devam ettirdiği ketumluk huyu millete onun bunun kucağında masal dinletiyor. Komplolara sarılan her millet korku manyağı olur kimseye güvenmez, devleti çalıştırmaz partisini çalıştırmaz. Devlet bunun önüne geçmeli. Çok merak ediyorum yukarıda dediğim ülkelerin ana yasalarını meclis komisyonu kurarak incelemenin nesi zor bu eylem etrafında birleşmek niye zor. Devlet bu incelemeyi halkın önünde yapacak komisyon 7smile Resmi vardiyalı vekiller ile insanlara seyrettirilecek. Olay bu kadar basit olmasa da basit aslında. Yaa!!!! şu varya kapalı kapılar arkasında şöyle demiş, öbürü de ona şunu demiş biliyon muu olayını yaşayan her millet bizim şu anda olduğumuz konumda. Afrika. Balkanlar. Bizim problemlerimizin aynısı oralarda. Devlet milletle hiçbir şey paylaşmaz, ama millet her nasıl oluyorsa ülkenin her sorununda mutlaka devletten daha çok biliyor. Hırsız yalancı küstah ukala tutarsız bilgisiz cahil kaba laubali sonradan görme terbiyesiz ve gaddar olmayan her devlet adamı o milletin filozofu oluyor. Böyle bir devletle her milletten insan mutlulukla çalışmak yaşamak ister. Benim o mitingden anladığım milletten maaş alan her devlet vekilinin tembelliği yüzünden ölmeyi hak etmiyoruz demeleridir. Komplo teorisyenleri tarafından kandırılan teröristin kurşunundan komplo teorisyenlerince kandırılan Türk şehit ediliyor. Devlet pratik aklın milletten çıkma fikrine şans tanımıyor. Millet bilinmezliğe karşı savunmaya geçiyor. Gelsin tevatür gitsin kulis dedikoduları. Benim aklım durdu çalışmıyor daha. Ben şaşırdım kaldım bu işe. İlerleyemiyoruz var mı böyle bir şey. Nasıl olacak bu işler bu milletle bilmiyorum. Yazıyorum yazıyorum ne anladın deniyor. Dükün dediği gibi geberip gitsem aniden korkusuz bilinç firar etse mutluluk çıksa başka boyutta falan filan. İnsan Türkiyede çok yoruluyor. Birilerinin safiyane veya isteyerek artniyetle köpeği olanlar yorulmuyor. Dağda silah alma sırası hiçbir zaman çekirdek ailesine gelmeyecek olanlar yorulmuyor. Bugüne kadar kaç tane birinci derecede medyatik şehit cenazesi gördük. Dağdaki terörist peki sen bugüne kadar imralının veya kandilin lider kadrosundan birinci derecede kaç tane vurulmuş ölü gördün. Yorulmanın Türkiye sözlüğündeki anlamı budur. Biz komplolara mı ölüyoruz sorusudur. Söz konusu kendi ülkenin sınırları içinde olan bir ölümse, hiçbir şey es geçilmemeli her teferruat açıktan incelenmeli konunun hiçbir argümanı ile dalga geçilip sulandırılmamalı. Söz konusu ölümse ölmemenin alternatiflerini aramakta kimse birbirine had bildirmemeli çünkü diğerini dinlemeyen insanın kendisine ait soruları azalır keskinleşir durur kalır. Keskinleşen insan davasına marjinal duygularla bağlanır bu koşulsuz sadakati birilerince mutlaka kullanılır. Kullanılmaya alışmış olandan her şey beklenir. Bana göre Türkiye şu anda adı konulmayan teşhis edemediğimiz  bir çeşit illegal veya geçici yurttaşlığa geçiş yapmıştır. Şu anda iç savaşın tam olarak arefesindeyiz herkes hazır startın verilmesini bekliyor. Belli olmaz verir mi verir. 
16 Ekim 2015, 16.52

İşte tamda anlatmak istediğim buydu! ‘’Yasaklamak’’ yok etmek, sindirmek, pasifize etmek. Bu düşüncenin temelinde ırkçılık, faşizanlık yatıyor.  Başkada izahı yoktur. Çünkü tarih boyunca hep bu yöntemler denendi. Dersimde, Maraş’ta, Çorumda, Taksimde, Ankara Bahçelievler’de, Roboskide, Digor’da, Diyarbakır’da, Suruç’ta, nihayetinde Ankara’da. Ya Allah aşkına nereye kadar yasaklamayı düşünüyorsunuz, yetmedi mi?! Bu kadar mı çok korkuyorsunuz? Sözün bittiği yerde işte böyle çılgınca susturma planları yatıyor. Sana yazacaklarımın hepsinin içinde ‘’senin bu ‘’Yasakçı’’ zihniyet yatıyor. Tek bir istediğim Allah sen ve senin gibilere fırsat vermesin yoksa BAYIn söylediği kehanet ve kurpiyerin söylediği ‘’herkes hazır startın verilmesi bekliyor’’ sözü yatıyor.

İnadına inadına sözleri çarpıtıp kendi art niyetli düşüncelerinin arasında boğuyorsun. Senin gördüğün yada ‘’çoğu kişi’’ dediğin sadece bir cenaze töreninde PKK bayrağı örtülmüştü. Senin hesaplarına göre en az 50 cenazede aynı görüntüyü görmüş olman lazım. O görüntüleri de zaten  tv ler manşet manşet verdiler. Buda ırkçı kesim için bulunmaz nimetti. Bu felaketin genelinde bu detayı çıkarıp neden ırkçı gösteri yapıyorsun onu anlamadım. 9 yaşındaki Veysel’de Kürt’tü, ta Batmanda babasıyla gelmişti buda mı teröristi. Yurdun her yerinde üst düzey meslek gruplarında insanlar gelmişti bunlarda mı teröristi? En azında; adli tıp kapısında yakınlarının parçalarını bekleyenlere saygı duymayı öğren! Ha şunu söyleyim ölenlerin bazıları, tomalarda sıkılan gazlarda nefessizlikte ölmüşler.

Kusura bakmayın konuda uzaklaştım, uzun bir yazı yazmıştım sanırım gerek kalmadı, kime neyi anlatacaksın ki!
16 Ekim 2015, 18.38
Neyse barış mitinginde bir tane Türk Bayrağı sallanmayıp bölücü örgüt bayrağı sallandığıda oluyormuş.
Ve ben bunu belirttiğim için faşisttim. Hem ne barışı bu ülkede kim kime haksızlık yaptıda bu barış mitingi düzenlendi diye soran olmuyor mu? 
Barış mitingi, bölücü örgüt bayrağı ve terorit başı posteri ama onlar barış güvercini ben ise faşisttim..

Blog sahibi arkadaş bu detayları neden belirtmiyor acaba? Acaba o poster somalide mi açılmış? 

Ölen çocuğa çocuk olduğu için bende üzüldüm ve sizede tek o masum gelmiş olacak ki acıtasyonu yapılmış 
İyide kardeşim bu çocuğun orada ne işi var? Pkk bayrakları sallanıp, apo posteri asılan bir yerde o çocuğun ne işi var? 
Bumudur Kemalizm, bumudur Atatürkçü düşünce? Bay dışında ülkeyi düşünen bunların aslında orada eylem yaptıklarını gören yok. Aslında varda Atatürkçüyüm diyip savunan çok...
Neyi aklıyorsunuz anlamadım. Evet devlet suçludur ve ben devletimi sevmiyorum. Fakat devletimi sevmiyorum diye savunulmaması gereken şeyleri savunmayacağım.
Yeter artık bu acıtasyon
17 Ekim 2015, 13.10
emeğine sağlık Duk45 , emeğine sağlık biradamyaratamamak.
17 Ekim 2015, 23.49
Gerçekten güzel yazı olmuş ellerine sağlık ama eksik kalan tarafı o yörenin  insanlarını miting de tanıyamazsın . Güneydoğu insanını tanımak için o yörede belirli bir süre yaşamak lazım  o zaman ne istediklerini anlayabilirsiniz Onların ne yaşadıklarını kimse bilemez ,İstanbulun göbeğinden Ankaradan vesaire  yerlerden konuşmak kolaydır sanki 100 yıldır orada yaşıyor gibi ayrıca kitaplara bakıp da  yok bilmem hangi savaşta neler olmuş yok kürtler neler yapmış gibi saçmalıklar bitmez . Öncelikle o kadar insan ölmüş hala hdp li sosyalist diye  iyi ki ölmüş diyen zihniyet! Gerçekten sizin yatacak yeriniz yok ! Bir oyun safhası var orası kesin bu oyunun içindeki aktörler  bizi yönetenlerdir. Eğer biri sırf görüşü farklı diye ülke toplumundan çıkarılmaya çalışılıyorsa sona yaklaştığımızın resmidir. Düşünün ki bir TV kanalı sunucusu hdp lileri  televizypna çıkaramıyoruz çünkü teröre destek oluyorsunuz eleştirileri geliyor . G.doğu halkı Hdp yi neden seçiyor hiç düşünüyomusunuz silahları bitirsin artık huzur bulalım diye güzelim insanları artık acıdan başka bişeylerin olduğunu bilmek istiyor. Ama gel gör ki 100 yıl da geçse acıdan başka bişey bu halka reva görülmeyecek .Çünkü  bu ülkenin insanları hepimiz kardeşiz kürt kardeşlerim der ama ilk fırsatta ırkçılığını gösterir .Üniversiteler de görmeyenimizi yoktur. Türk ırkı daima üstündür anlayışını yok etmemiz gerekiyor, hepimiz bu ülkeyi seviyoruz beraber yaşamak mücadele ediyoruz tüm  insanlarımız bu düşünce de olursa Türkiye Türklerin değil tüm yaşayan insanlığın olacaktır.....
19 Ekim 2015, 11.41
Duk45 bana orada Türk bayrağı niye yok muhabbetini hâlâ niye yapıyorsun. Orada Türk bayrağı olsaydı bu sefer de Türk bayrağı ile bölücü terörün bayrağı niye yan yana diye savunma yapılacaktı. Şurada 80 milyonuz birbirimizi biliriz değil mi. Problem orada Türk bayrağı olmaması değil. O yürüyüşe izin veren devlet orada Türk bayrağının açılmayacağını zaten biliyor. Sen bana izinli bir yürüyüşte devletin legal gördüğü bir davranışın hesabını soruyorsun. Konuya level atlatmalıyız artık. Türk bayrağının orada olmamasının alt nedenlerini konuşmalıyız. Ben elimden geldiğince bu alt nedenleri yazımda ve yorumlarımda ele almaya çalışıyorum. İstanbul'daki bir cenazede bölücü terörün bayrağının kardeşinin tabutuna konulmasına izin vermeyeni izlemişsindir. Başka yerlerde kılınan cenazelerde de tabutlara o renkler serilmedi. Bu örnekler bahsettiğim alt nedenleri araştırıp bulmak adına iletişimi makul paydalarda sürdürmeye gerekçe olmalı. Daha fazla bir şey bilmiyorum.
20 Ekim 2015, 10.44
Türk Bayrağı acıyasyonu yaptığımı mı sanıyorsun? Ya da sizler gibi süslü cümleler kurmuyorum, saray ahalisi gibi davranmıyorum diye beni cahil mi sanıyorsun? Bayrağımı savundum diye sizce ben kafatascı mı oluyorum?

Türk Bayrağı olmaması bir alt neden değil, en üst nedendir. Aslında orada ki senin gibi hümanist, sosyalist insanların Türk Bayrağını görmemelerini sorgulamamak-terör bayrağına kızmamak araştırılması gereken alt nedendir.

Kişiler ve düşünceleri sevilmeyebilir. Yönetim şekli eleştirilebilinir. Fakat ülkelerde dini olmayan kutsal semboller vardır. Bunlar bayrak ve marştır.

Yani ben ülkemi seviyorum, size düşman değilim insan normal olarak bunlarıda sever. Fazlası aklıma gelmiyor. Medeni gösterdiğin, örnek almamız gerektiğini savunduğun gelişmiş avrupa ülkelerinde(bende öyle düşünüyorum) terör örgütü bayrağı açmak terör suçudur.

Gidip Berlin'in, Londra'nın göbeğinde onlara karşı olan örgütün bayrağını açtırmıyorlar. Ki Abd'de el kaide sakal bırakmak bile birkaç gün tutuklu kalmanın sebebi olabiliyor.

Demek istediğim şey şudur. Örgüt bayrağının açılması ve iyi niyetlilerin buna tepki vermemesi aslında gelişmiş ülkelerde terör suçuna giriyor. Bunu yukarada ki anayasamızın avrupadan harmanlama olduğunu bilmeyen ve gelişmiş ülkelerden alınmasını isteyen insan için istiyorum. Orada eylem değil, tüm gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere göre terör suçu işlenmiştir.

Ben devleti savunmuyorum, orada ki insanlarında kafası çalışıyor sonuçta. Tabi alışmışlar apo poster açarız kim karışır diye. Eylemciler devleti iplemiyor ki


20 Ekim 2015, 17.40
amma da alengirli yollar kullanmışsın aklındakileri dökmek için kim ne derse desin barış yürüyüşümü pkknın bombalanmasını protesto yürüyüşümü tanımak yerine görmeyi bilmek lazım bazen 
21 Ekim 2015, 00.47
Duk45.
 

hep aynı şeyleri konuşup duruyoruz seninle digorla dağlıca konulu yazımda yaşadığım kısır iletişimi seninle de yaşamaktayım şu anda. Dön dolaş aynı şeyler. Sizin ikinizde olan bu marjinal durum içimizdeki ayrışmanın cevabı aslında. Beni saraycı olmakla yaftalıyorsun anlatamıyorum mu ben ya yoksa gıcıklığına mı çarpıtılıyor okunmuyor mu yorumlarım es mi geçiliyor anlamadım. Sana diyorum ki eğer bir yerde Türk bayrağı yoksa oraya gidersin bunun nedenini sorarsın anlamaya çalışırsın. Türk bayrağının adı yanlıştır bu 1. Adı başka bir şey olabilir. Demek ki aidiyet hissetmiyor orada dalgalandırmıyor. Bunu anlamayı kendine kabullendirirsen rahatlarsın azcık. Bu gerçek durumu benimseyeceksin cevaplar bulacaksın sonra ay yıldızlı bayrağa ortak bir isim bulacaksın. Sonra o bayrağı Türkiye'nin her yerinde en güçlü en kudretli kim dalgalandıracaksa onu devletin kendisi yapacaksın. Şehrini en güzel çalıştıran belediye başkanını adına ister başkanlık de istersen başka bir şey de o adamı o yetkiyle donatıp onu Türkiye'nin şehirlerini imara yönelteceksin. İç üretimde şehir ekonomileri dengesiz. Bu dediğim olay özerklik denen heyula sisini dağıtan onlarca örnekten sadece bir tanesidir. Anayasa demişsin. Dışarıdan topladıkları 12 Eylül anayasasını masa başında kırpıp biçen generalleri yok mu sayalım. Şu cevap istiyor: Yasaların alındığı ülkelerden üniter bütünlük şartıyla oluşturdukları süper yetkili ombudsmanlık sistemleri neden alınmamış? Bu sorun neden gözardı edilmiş? Devleti takmıyorlar biliyorum bunu devleti sadece onlar takmamazlık yapmıyor ama. Devlet kendisini takmıyor milletin hiçbir kesimini takmıyor usulsüzlük yolsuzluk her belediyeye her parti myk sına sıçramışken ve bunları cezalandıracak tutarlı bir ceza yasası yokken bana devleti niye takmıyorlar diyorsun. Devlet gömleğin üst düğmesini yanlış iliklerse milletin duruşu şıklığı zarafeti bozulur. Demokrasi tüm Türkiye'ye eşit oranda çok büyük eksiklikler ile indiğinde böyle manzaralar olur. Terörist deaşın İstanbul'un göbeğinde cenaze namazı kılınmasını belki sen onaylamamışsındır ama onların kimler tarafından çok sevildiğini biliyoruz değil mi dük !  Şimdi olay şu: Terörist ayrımı yapmadan karşında terörden ezilen ve devlet düşmanı dediğin bana veya birilerine terör grupları arasında tercih yaptırılıyor bunu görmelisin. 10 Ekim Ankara katliamı sonrası ortaya hiç öyle yorumlar atılmamışken devletin üstünde bir tartışma konusu başlatıldı. Ben şaşırdım bunlar ne zırvalıyor diye. Deaş da pkk da terör örgütüdür seçim yapılmamalı filan diye polemik başlatıldı. Millet sonra birbirine küfür etmeye başladı. İnsanların arasına fitne sokuyorlar Türkiyede hemen herkesin iki grubu da terörist gördüğü bilindiği halde böyle açıklamalar yapılıyor. 


Dinkin katiliyle hatıra çektiren devlete elbette itaat edilmeyecek ki katillerle devletin iş birliğini bozalım devlet kendisini hakim zannetmesin. Zaten kendine hep böyle kudret devşirdiği için bu haldeyiz. Tek kudret millettedir. Şu diyeceğimi kabul edersen bu konuyu aşıp yeni şeyleri düşünebilirsin. Türkiyede her köke aynı limitle çok kısıtlı su veriliyor. Ağaç çürüyor ağaç. Ağaç nedir sence tahta satranç takımı yapmaktan başka işe yaramayacak mı bu ağaç? Türkiye sulanmıyor. Bir yorumumda başka şeyler demiştim. Onay almamış. Duvara yapıştırsaydım bakardım edit ederdim sakıncalı bir şey varsa filan. Uzun bir şeydi üşendim yeniden yazmaya. Devletin kafası çalışmıyor. Devlet şu anda belki gelecek 300 senemizi çöpe atacak bir gerilikte vizyonsuzlukta. İnsan var orada ya buradakiler gibi. Tüm Türkiye'de olan insanların birer prototipiler işte. Beni zorla güldürdün. Devletin milletin emaneti olan hiçbir taşınır taşınmaz değere saygısı yok. Bu saygısızlığın cevabı ise bazen bu tip yürüyüşlerde bazen başka yürüyüşlerde açığa çıkıyor. Birikiyor şişiyor tahammül zarı inceliyor patlıyor.



Kör noktada bulamadığın ipucu şu: Devletten nefret ettikleri için orada Türk bayrağı yoktu. Türk milletinden kimse nefret etmiyor. Devletle alıp veremedikleri var seninle benimle değil. Devleti korumak sana veya bana veya başka birilerine düşmez. Devlet eğer kendi yurttaşıyla kavgalıysa, emniyet güçlerini o posterlere müdahale ettirmediği halde bu netlik yurttaşı tarafından hâlâ iknacı bir tablo değilse o zaman burada iki yüzlülük var derim. Birileriyle kavga eden bu devlet bir gün benimle de bir sebep bulacak kavga edecek derim ben. Ben bu devleti neden savunayım ki şimdi. Devleti savunacağıma devletle kavgalı olanlar dediklerime yaklaşırım haklıyı haksızı ayırt ederim devleti onunla tekrar dizayn ederim. Ben devleti dağdan dizayn etmiyorum tamam mı anladın mı. Dağa çıkacaklara ben her zaman her nerede olursa olsun soru sorarım neden derim. Beni askerde neden öldürmek istediğini sorarım ona. İkimize de söylenen bir şeylerde ne kadar doğruluk payı var onu öğrenmek isterim herkesten. Bunu yapmalıyız ki bir gün bizimle de kavga edecek olan devlet karşısında yanımızda birileri olsun. Devleti takmıyorlar dediğin o insanlar bir gün sana da lazım olur, ki olacak unutma. Şayet birbirimizi kılıçtan geçirme niyetimiz yoksa devlet yağdanlığı yapmanın alemi yok. Devleti efendi bizi ise köle zannediyoruz. O dediğin Stokholm sendromu sadece filmlerde olmuyor maalesef. Kitlelerde de oluyor. Devlete nedensiz platonik aşkla bağlılık sonrası diktatörler üremiyor mu zaten. Devlet benim kültürüme şehrimin işleyişine kendisini uydurmak zorunda. Şimdiki devlet olmayan bir masadır tamam mı? Türkiye isimli yaşadığımız odada masa olmadığı içindir ki dökümanlarımız yerlere düşüyor ayak üstü konuşuyor buluyoruz kendimizi. Klasörleyemiyoruz sorunları. Önce şu diyemiyoruz. Bilgilerimizin her biri bir yerde bölük pörçük dağınık. Bu yüzden pratiğe erişemiyoruz. Bu durum değişmedikçe problemleri tasnif etmemiz imkansız. Devlet bir kap olmalı Türkiye'nin her şehrine dalmalı o şekli almalı. Türkiye'de bu yapılamıyor çünkü aslı astarı olmayan bölünme senaryoları paranoyaları hâkim herkeste. Tehdit üzerine tehdit yağıyor herkese. Biz seçilemezsek beyaz toroslar etrafta gezecek diyorlar şantaj yapıyorlar. Bu şantaj tüm Türkiye'ye yapılıyor. Kim yapıyorsa o bizden değildir Anadolunun insanı değildir düşmandır o. Bak her partiden bu biçimde lakayt vatan millet Sakarya propagandası yapılıyor ve insanlar kökten ırkçı oluyor. Veya 'mücahit' veya 'terörist' oluyorlar. Ortada bir suç var terör. Devlet bu suça ceza verirken suçun bataklığına sinek üreten genele yaptığı zorbalık huyu tam gaz devam ediyor. Hapishane gibi düşün. Hapishanelerde devlet suç işleme tekniklerini mahkumlara öğretmez. Rehabiliteler kurslar öfke kontrolü vs şeyler uygulanıyor çıktıklarında dışarıya motive olmaları için. Kısmen işe yarıyor. Devlet aynı ölçüde teröriste ve herkese değişik ağırlık birimleriyle aynı kilo oranında baskı uyguluyor. Kafamızın karıştığı nokta bu. Devlet yurttaşının kafasını her konu başlığında her gün seksen tane yaparsa, ana gündeme ulaşmaktan bizi alıkoymak için başımıza deli dumrul kesilirse bunun sözlükte bir karşılığını aramak lazım. Bunun adı yerli emperyalizmdir. Devlet şu anda Türkiye'yi bölüp parçalayıp yönetiyor. Bizi böldü azalttı yönetiyor. Devlet çoğunluk Türkiye ise azınlıktır. Herkesi azınlık yaptı bu açıktır. Türkiye'de şu anda olan budur. Devlet sömürgeci oldu biz ise mandasıyız. Devlete bentley direksiyonlu hacı murat mı dersin bilmem. Bu tanım uydu bence. Devlete hakaret etme suçu engizisyondan kalma bir saçmalıktır. Feodalite ürünüdür. pkk da da var bu sistem. Başkanlığa itaat zorbalığı onlarda da var. Devlete bu yetkiyi verdiğin anda kaşının üzerinde gözün var der ceza keser. Limon satanı da uzay aracı üreteni de istediği anda devlet düşmanı yapar. İnsanlara kendi kendine düşmanlık yapma diyor haberimiz yok. Devlet kim ki ona düşman olacağım. Yasa var bozuk görüyorum onu düzeltin diyorum anlamıyorlar bağırıp aşağılıyorum suç işledin deniyor. Suçu kime işliyor bu insanlar. Kağıt üzerinde gördükleri daktilo mürekkebine mi düşmanlık ediyoruz. Evet evet evet evet skandal pratikleri bize dayatan anayasa denen  o mürekkeplere düşmanlık besliyoruz evet evet evet:)) Kimsenin kimseyle bir alıp veremediği yok. Herkesin tek bir şeyden alıp veremediği var o da anayasada olmaması gereken saçma daktilo kartuşu.


Avrupadaki terörü önleme yasalarını uygulasınlar benlik bir durum yok bunu ben yapamam. Yasama yürütmeye hâkim değilim ki bana görev hatırlatıyorsun.


Sen gerçekten rahat ol e mi dük. Ben bayrağımı da marşımı da tahmin edemeyeceğin bir akılla seviyorum. Üst akılla sevenlere yazıyorum ne yazıyorsam. Sorun bayrakta değil. Sorun şu: İnsanlarda ego vardır. Ezilmeye gelmez. Anadolu'nun savaşlarda kurtuluşu için savaşan bütünden kopmayan her etniğin köklerinde ego vardır. Bayrağımızı tüm insanların egolarıyla donatmalıyız. Büyük Anadolu Bayrağı veya İstiklal Bayrağı veya Hürriyet Bayrağı Hür bayrak filan diye değiştirilebilir. Ay yıldızlı bayrağın her yurttaş tarafından gönül rızası ile dalgalandırılması söz konusu olacaksa isim değişebilir inadın anlamı yok. Ülkelerinin tarihinde bayrak yoluyla saf dışı edilen etnikler kendilerini mahcup hissederler. Neden derler biz ne kötülük yaptık derler küs kalırlar. Enerjileri zayıflar bütüne giremezler. Çocuklarına cevap veremezler. Anadoludaki her insan her kültür çok özeldir. Birisinin diğerine bayrak ismi ile bile baskın çıkması doğru değildir. Tek bayrak ama kapsayıcı bir isim gerekiyor bize. Türkiye ismi de yanlıştır. Çok dedim yine diyeceğim. İstanbul olsun Türkiye'nin adı. Başkentimiz de İstanbul olsun sorun olmaz. Veya başka bir isim de olabilir. Türkiye'ye bu ismi vermeleri bir hata olmuş. Bu öteleyici kibir kokan bu isim bize zarar veriyor. Değişmek zorunda. Üniter yapımızın ana sütunu bu olmak zorunda. Çok geç kalmadan bayrak ve ülke ismini revize etmezsek bir gün gelir ki onu yapsak bile iş işten geçmiş olur. Ya o kadar da basit olamaz diyenler çıkacak şimdi. Gerçekten bu kadar basit. Düzelt ve huzuru uyumu adaptasyonu sağla bu kadar basit işte. Zaman hızlı akıyor. Hızla her şey özünden koparılıyor. Anadolu'nun öz parçaları kopartılmak isteniyor ve biz %100 gerçekliklerde bile sıkıntı yaşıyoruz.


Lütfen biraz daha sakin olun hem sen hem de digor.


Careula

Şu alengir dediğin ifadelere olan takıntı yüzüme çok vuruluyor ama yapacak bir şey yok. Böyle seviyorum ve yazıyorum. Uzun yazmak isteyince tutamıyorum kendimi. Diğer yazdıklarını gündemi takip etseydin cevaplardın suçlular çıkıyor işte. Metal fırtına okumaya okutmaya gerek yok.

Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın