gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Cılk...

19 Ekim 2016, 14.38
A- A+


Artık altına benzer bir şey bulabilmek imkansıza yakındı. Bu dünyada kimse mucize yaratabilen bir simyacı da değildi zaten. Dünyanın bütün karaları, denizleri cılk pislikle dolmuştu. "Dünyanın rengi nedir" sorusunun cevabı; elbette ki "beyaz" olabilirdi. O göz alıcı beyaz, her kılığa girebilen ve bizi, o iç bulandırıcı balçık çukuruna itip kendine dahil eden kör edici beyaz... İnsandık, illa ki bu kılıkların birine kanacaktık. Kimsenin cennetin kapısını açabilecek bir anahtarı yoktu. Bebekken ölmeyi dileyemezdik ki; kirsiz, günahsız bu dünyadan göçüp gidebilelim. Aldatıcı beyaz, kendinden başka hiçbir parlaklık kalmayıncaya dek; insanı, yine  bizzat insan eliyle, miadı dolmuş bir teneke rengine çevirmeye devam edecekti.


Ve geride kalan, biraz parıldayanlar... Onlar, bir an önce yok edilmesi gereken şeyler olacaktı haliyle. Değeri, değersizleştirene kadar örselemek gerekirdi çünkü. Birazcık parıldayanı, pis bir kahverengiye ulaştırana kadar zımparaya tabi tutmalıydık. Her şeyi ve herkesi kendimize benzetmek zorundaydık. Belki o zaman, benzerlerinin içinde ayırt edilemeyecek paslı birer teneke parçası olduğumuz gerçeğini görünmez kılabilirdik. Belki o zaman, o cennet vaadinin, vaad edileni olmayı, aradan bir şekilde sıvışmayı deneyebilirdik. İşte bu bilinçle, parlaklığını alana kadar törpülemeye, yontmaya başladık her değeri ve parlaklığını muhafaza etmeye çalışan her şeyi.


Kimse; bahçesinde, yanında yöresinde parıldayan bir şeyin sonunu iyiye yormamalıydı. Çok yakın bir zamanda ölecek olan bir insanın veya ölü bir balığın fersiz gözleriydi şimdilik parıldıyor gibi görünen. Bütün kokuşmuşlar, ellerinde eğeleri bekliyorlardı öldürme ve yok etme sıralarını. Kimse "sevgi şarkısını hep birlikte söyleyip bu dünyayı güzelleştirebileceğimiz" gibi bir vehme kapılmamalıydı. Artık her şey ve herkes; paslı, orası burası metal yorgunluğuyla dökülmüş, eciş-bücüş, şekilsiz, mat ve donuk birer teneke parçası, birer nesne kalıntısıydı.

                                                 -----------------------------------------------

Dünya ve insan; Tool'un "46 ve 2"sindeki; kabuklarının tutulup tek tek soyulduğunda, bir çorap gibi ters-yüz edildiğinde, iğrenç bir yaratığın, bir yok edicinin, bakmaya bile tahammül edilemeyen çirkinlikteki bir ucubenin görüntüsünden ibarettir. 44 +2 ideal olan değil, sadece tanımlanmış sayılardır. Güzel rüyalar, yalnızca  görülüp unutulmak içindir.

https://www.youtube.com/watch?v=sTxMO8Ei_4Y


Fortysix & Two

Üstümdeki deriyi çıkarıyorum / Yara kabuklarımı kaldırıyorum tekrar
Aşağıdayım / O yaşlanmış kaslarımın İçini kazıyorum / Bir ipucu arıyorum
Karnımın içine doğru kıvrılıyorum / Olduğum şeyden arınıyorum
Kendi karmaşamın ve güvensiz saplantılarımın içinde debeleniyorum
Benimle kesişen bir yama için / Ya da bana rehberlik edecek bir tek kelime için..
Değişimin geldiğini hissetmek istiyorum / Neyin içinde saklandığımı bilmek istiyorum...
Gölgem / Değişim gölgemin içine doğru geliyor
Gölgem derimi soyuyor -bir elbiseyi çıkarır gibi-
Yara kabuklarımı yine kaldırıyorum
Değişimin beni yuttuğunu-özümsediğini- hissetmek istiyorum
Dışarısının içime kıvrıldığını hissetmek / Metamorfozu hissetmek istiyorum
Katlandığım şeyden arınmak istiyorum.
Gölgem / Değişim geliyor / Şimdi tam zamanı / Kas hafızamı dinle
Üstüme yapışanları -bu giysiyi- düşünüyorum kaç zamandır
Ve işte 46 ve 2 tam karşımda duruyor..
Yaşamayı seçtim / Büyümeyi, alıp vermeyi / İlerlemeyi, öğrenip sevmeyi,
Ağlamayı, öldürmeyi ve ölmeyi / Paranoyak olmayı ve
Yalan söylemeyi, nefreti ve korkuyu / İlerlememi sağlayacak ne varsa yaptım..
Yaşamayı seçtim / Yalanı, öldürmeyi ve vermeyi
Ölmeyi, öğrenmeyi ve sevmeyi / Bir adım atmamı sağlayacak ne varsa yaptım...

                                            ------------------------------------------------

YORUMLAR

09 Mayıs 2025, 16.47
Gmsnn teşekkür ediyorum, bu blog portala dahil olan biri olarak sana. Adaletin, egosuz özeleştirin ve ilgilendiğin için. Bir de izninle yaptığın yorumu buraya kopyalıyorum. Nickini, kimliğini değiştirmeyen, yazdığı yazı ve yorumlara kendisi tarafından bir müdahalede bulunmayacağına en çok  emin olduğum birinin, yani benim .d yazımın altında da dursun.


“”””””””Herkese merhaba,
Son zamanlarda blogları ve yorumları pek takip etmediğim için burada yazılanlardan ve altındaki tartışmalardan oldukça geç haberdar oldum.

Bu blog, aslında NightCall tarafından yoruma kapatılmıştı. Ancak yazının geleceğe dönük bir mesaj ve bilgilendirme niteliği taşıdığını düşündüğüm için, yazarın kapatma kararını bir yönetici olarak aşmak zorunda kaldım.

Amacım, Gamyun yönetimi olarak kendimizle ilgili bazı öz eleştirileri dile getirmek.

Öncelikle, bu yazının altında Rune’nin daha önce yayınladığı ve ardından kendi isteğiyle yayından kaldırttığı bir yorumu bulunuyordu. Oysa biz, ilke olarak yazıldıktan sonra pişman olunan hiçbir yorumu kaldırmıyoruz. Çünkü bu tür silmeler, sonradan yazılmış cevapların havada kalmasına ve konunun bütünlüğünün bozulmasına neden oluyor. Okuyucular neyin söylendiğini merak ediyor, konu eksik ve anlaşılmaz hale geliyor. Ayrıca yorum kaldırma talepleri zamanla üyeler arasında bir baskı aracına dönüşebiliyor. Örneğin, “Nasıl böyle bir yorum yazarsın, beni zor durumda bıraktın” gibi ifadelerle kişilere baskı uygulanabiliyor. Bu yüzden, ne yorum sahibi ne de blog sahibi böyle bir talepte bulunsa bile yorum kaldırmıyoruz. Blog sahibi isterse yazısını tamamen kaldırabilir, ama yorumlar olduğu gibi kalır. Rune’den gelen yorumu yayından kaldırarak bu ilkemizi ihlal ettiğimizi ve bunun hatalı bir karar olduğunu açıkça belirtmek isterim.

Bu açıklamayı buraya yazıyorum çünkü ileride birileri yorum kaldırmak isterse ve bu blog altındaki durumu örnek gösterirse, konuyla ilgili ilkemiz net bir şekilde bilinsin istiyorum: Yorum kaldırmıyoruz.

Bir diğer öz eleştirim ise şu:
Uçurum_’un yazısının altında, Yelove tarafından yazılmış ve blogla ilgisi olmayan, blog sahibini ve muhtemelen Jezebel’i de zan altında bırakan bir yorum kesinlikle onaylanmamalıydı. Aslında Yelove’nin ilk yorumu onaylanmamış, ancak nedense daha sonra yazdığı başka bir yorumu onaylanmış. Bu da kişisel bir konunun bloga taşınmasına ve oradan büyümesine neden olmuş.

Geçtiğimiz günlerde Uçurum_, destek bölümüne bir mesaj göndererek, blog yazısının altındaki yorumlardan rahatsız olduğu için üyeliğini iptal ettirmek istediğini belirtti. Ben de kendisine nasıl iptal edebileceğini açıkladım; ancak isterse blog yazısını kaldırarak da bu durumun çözülebileceğini söyledim. O ise üyeliğini iptal etmeyi tercih etti.

Bu olaylar yaşanırken ben ne blogdan ne de altındaki yorumlardan haberdardım. Bugün yazılanları okuyarak konuya tam anlamıyla vakıf oldum. Gördüm ki, bizim onay vermememiz gereken bir yoruma onay vermemiz, yazının bağlamından tamamen kopuk bir tartışmanın başlamasına ve bir anlamda bir üyemize karşı itibar zedelenmesine yol açmış. Sonuçta hatalı bir kararımız nedeniyle bir üyemiz üyeliğini iptal etti.

Bu yazı, o hatalı kararın kayıtlara geçmesi adına burada dursun istiyorum. Gmsnn “”””””””
09 Mayıs 2025, 17.49
Enerjisini almış gelmiş, Profilinden bahsediyorum hani yazar yazmışsın kendine, nasıl hatırlatayım malum isim kullanamıyorum;) Gamyun değil hani şu arkadaşlarımızı ekliyoruz :))
Yani insan kendi profilini de hatırlamıyorsa benimle ilgili söyledikleri kabul görür mü? Akli meleke raporu alması gerekir mi?
Bir de ne demişsin bakimmm yazılarımla baş başa kaldım, gerçekten de bunu hak ediyorsun.

Uyduruk kitap, takoz kitap özetle kitap demeyi Cezbeye engelleyemiyor muyuz Gmsnn? Sonuçta sürekli büyük, küçük yazar, uyduruk, takoz kitap, para verip çıkarttıyı açıklayabildik de önü kesilemiyor. Rica ediyorum her türlü terbiyesizliğe evet de artık bunun da bir yaptırımı olmalı. 

09 Mayıs 2025, 18.24
Ya bildiğin tebelleş. Ya sen rahatsız mısın, nerden söz ettiğini bile bilmiyorum. Face’e birkaç yazı koymuştum yıllar önce, oradaki profilimde de öyle bir şey yazmıyordu. Hele hele “yazılarımla baş başa kaldım” nevinden bir şey asla yazmadım. Tarzım değil bir defa, insan neden kendi yazılarıyla baş başa kalmak istesin ki yani iyi yazabilen bir kalem yazılarını paylaşmak ister. Senin türündekiler baş başa kalabilir yazılarıyla ancak. Artık beni nasıl kafana takmışsan, gidip sağda solda araştırıyorsun heralde. O bahsettiğin her nerde yazmışsa, ben değilimdir. Bu durumda yazılarımı almış biri olabilir, haberdar olmak isterim, gidip ağzının payını vereyim .dddd


Küçük bir insansın işte. Benim yazdıklarım terbiyesizlik hiç değil. Asıl senin bunca mesnetsiz iftirayı atman terbiyesizlik. Bunca yaptığın rezillikten sonra, hala gelmiş sıyrılmaya çalışmak şöyle dursun, saçmasapan yeni bir yalanla ortalığa düşüyorsun. Seni ciddiye alıp cevap verende hata tabii de işte iftira atınca, mecburen yazmak zorunda kalıyorum. Bu iftiralarını ıspat etmeyeceksen meşgul etme burayı. Ayrıca kimi ben sanmışsan o profili kesin olarak öğrenmek istiyorum.
09 Mayıs 2025, 19.10
Hala iftira diyor gerçekten şuursuzsun, kelimesi kelinesine alıntı yapılıyorsa onu da yaparız izin varsa. Hala da direnmen insan kendini bilir ya bu kadar da değil, Cezbe sensin linkini atarım şimdi çakma profil ayağına yatma;) ya da bana mesaj attı bak diye kobide dolanma? Bulamıyor musun kendini sayfayı. Ekran görüntüsü aldım bak silersin diye;)))anca böyle kurtarırsın zaten. Onu da inkar edersen yuh artık diyeceğim:) yok sana daha bir sözüm
09 Mayıs 2025, 22.36
İspat istediğin için yazıyorum : 2018 tarihli 22 takipçisi olan kendine yazar denmiş,  yazılarını paylaştığın, yazılarının beğenisi 1-2-3-5 -6 sürekli teşekkür arkadaşlar demişsin.

Birinci yorum
“Ben teşekkür ederim …., Biliyorsun ben geri dönüşlere alışkınım, bu yüzden yazılarımı, kendimle bir başıma bırakmayıp yorumlarını eksik etmiyorsun.”

Çoğu yazında da yorum yok, sadece kendinin kendine yaptığı çiçek var, yani tek yorum kendinin. zaten 22 takipçi epi topu.

İkinci yorum
Beğeniler için sağolun arkadaşlar, kendi kendimi beğenmişim bir de yanlışlıkla, nasıl bir kibirliysem artık…..) öğrenemedim bu face’i ki!

Bu profil sana mı ait? Resmin yazıların var.

10 Mayıs 2025, 02.05
Yok cidden korktum ben artık. Hani korktum çünkü çekememezlik, takıntı denen şeylerin boyutlarının nerelere varabileceğini düşününce endişe ettim. Sonuç olarak burada yazıdan ibaretiz ve kimin nasıl bir travması, düşünce bozukluğu olduğunu bilmiyoruz ve bize nasıl zarar verebilir bunu da bilemiyoruz. Adresimi de bulur bana bir şey yapar mı acaba ya .ddddd 


Face’de asıl profil değil de sadece yazılarım olduğu bir bölümden bahsediyor. Bölümü açma sebebim de burada sakıncalı bulunan bazı yazılarımın onaylanmıyor oluşu ve benim o yazıları da paylaşma isteğim. Bir iki yazı ekledim, bir süre sonra da ilgilenmedim, Face’e bile girmedim. Söz ettiği sayfa herkesin hesabına bağlı olarak açabileceği ilgilendiği ve paylaşmak istediklerini kaydedebildiği gibi bir şey. Yani biri gidip tığ örneklerini de paylaşabilir .dddd 


E şimdi o sayfayı açarken sorulan belli sorular var, o sayfayı neden açtığına ve ne paylaşacağına dair klişe sorular ve seçenekli cevaplar var. Yazı yazacağım bir sayfada, sorulan ve cevaplanması gereken bir profile ne yazacaktım ki, araba tamircisi mi yazacaktım. Hem tabii ki yazar kimliğim var. Alçakgönüllülük gerektirecek bir durum yok, uzmanlık gerektirmeyen her türlü yazıyı hakkını vererek yazabiliyorum. Suç değil sanırım. Kendini yazar olarak niteleyen birinin illa kitap çıkarma zorunluluğu yok diye biliyorum. Yazarım, diyen birine gelebilecek 2. soru olabilir “kitabınız var mı” sorusu. 


Diğer söz ettiği -saçmaladığı daha uygun- “yazılarımla baş başayım” gibi ifadeyi nerede kullandığımı iddia ediyor ki, hiç bana uygun bir tabir değil, kim bilir nereden tıraşladı da anlamı bozuldu yazdığımın yazmışsam da. Merak eden gidip baksın, bana da yazsın nasıl kullandığımı bi koşu. Hiç uğraşamayacağım şifre bul, yok yeni şifre al filan… Kendine yorum yapıyorsun gibi bir şey pırtlamış, o da sanırım bir yorumcuya cevaben yazdığımı, o sayfadaki üyeliğimden değil de asıl face profilimden cevap vermiştim. Hatırladığım bu. 

*********** face’deki sayfamın adı. Merak edenler bakabilir. 

Final: Çirkindin, düşündüğümden daha çirkinmişsin ve hep öyle kalacaksın.

——

Hırsını alamamış 2.yoruma geçmiş. O daha da bi şahane. Ne halt söylemek istiyorsa, 3 yorumda anca anlaşılabilir olmuş kusmak istedikleri. 


2018 yılı diyor, fi tarihinden biraz sonraki bir zaman. 1-2 yazı yazmış sonra ilgilenmemişim belli ki, kalmış öyle sayfa. Bir yığın insan, Face’in bilgi sızıntısı yapması gerekçesiyle üyeliğini iptal etmişti, ben de ettim diye hatırlıyordum. Şifremi bile hatırlamıyorum o derece, girip bakamadım bile sayfaya.


Neymiş efendim şu kadar beğeni varmış da şuymuş buymuş. Ya arkadaş nasıl bir mantık var, nasıl bir motivasyon var ki bana karşı bunları yazabiliyor. Ben, dünya beni okuyor filan mı dedim ki. Burada yazılarımı seven insanlar, şeklinde başlayan bir cümle kurdum alt tarafı. Gitmiş secere araştırmasına girmiş. Tam saykoya bağlamış yeminle.


Orada gayet yorumlar mevcuttu, yani ben kendi kendime teşekkür eden bir şuursuz olamam. Ama, yukarıda da yazdığım nedenle veya başka sebeplerle insanlar üyelik iptali yapmış olabilirler. Bu yüzden benim teşekkürlerim öyle tuhaf duruyordur orada. Ben şuursuz değilim ama bunu algılayamayan biri şuursuz olabilir gayet.


Birisi bana teşekkür etmiş, büyük ihtimal buradan da takip eden birisi, ben de ona ben teşekkür ederim demişim kibarca, geri dönüşlere -yorumlara- alışkın olduğumu bildiğinden, beni yazılarımla baş başa bırakmayıp yorum yazmışsın, demişim. Öyle bir yansıtmış ki ilk yorumda, sanki ben melankoliye kapılıp “ahh yazılarımla baş başayım. Böhhhüü kimse beni okumuyor” vs. demişim. …. ya bildiğin! Yine de girip bakamadığımdan, yazılan ifadeye dayanarak alt yazı geçtim buna. Ya kadına her şeyi alt yazı geçiyoruz. Bu şu demek, o deyim bu demek, yazar burada şunu demek istiyor, yazar burada bunu demek istemiyor vs. Bu nedir ya! 


Neymiş; Face kullanmayı bilmiyorum, yanlışlıkla kendime çiçek yollamışım, kibire bak, yazmışım, kendimle kafa bulmuşum. Ki gerçekten de kullanmayı bilmiyordum, bulunmaktan hoşlandığım bir yer değildi, yanlışlıkla çiçek göndermişim işte. Nasıl bir anlama-algılama bozukluğu varsa artık, bu yazdığımı bile bana karşı kullanabileceği bir ayıp olarak görebiliyor. 


Vallahi şu an sinirlendim, kaybolan vaktime sinirlendim. Şu yazılan şeye bak: Profilinde kendin için “yazar” demişsin. Kendi kendine teşekkür etmişsin. Yazılarımla baş başayım, demişsin. Takipçin yokmuş, yok şu kadar okunmuş. Eeeee yani???? Ne yapmışım yani???? Suçlama ne??? Oturmuş ben de cevap yazıyorum bu melliğe! Neyse, yazdım artık.


Bildiğin zavallısın, yardım al sen. Pc, telefon başında ömrünü geçiriyorsun sanırım, şu uğraştıklarına bak. Sen ne halt edersen et, uğraş da beni uğraştırma. Senin her hezeyanında her iftiranda her abukluğunda her çirkefliğinde yetişip kendimi izah mı edeceğim ben. Git ne halin varsa gör, bulaşık. Senin gibi sap ve aylak birisi değilim ben, işim gücüm sorumluluklarım var benim. Öyle olsam oturur kitap yazarım, sen de paşa paşa para verip alırsın, ne de olsa eski “Cezbe yazılarını okumayı seven”lere dahilsin. Bu çirkin hale gelmeden önce elbette.

10 Mayıs 2025, 04.43
Yahu delirdiniz mi siz? 
10 Mayıs 2025, 10.05
Senin kadar uzun makale döktüremeyeceğim bu konuyla ilgili. Yıllar önce kim bu bana sataşan diye baktığım profildi, sevenlerim okuyucularım var deyince tekrar bakayım dedim, ama evet ilgilenmemişsin ve zaten gerektirecek bir kitle de yokmuş, toplayamamışsın, bırakmışsın işin ucunu, işte tam da busun. Burada benimle uğraşacak kadar yazılarına odaklansan belki başarırdın.

Birincisi yazar değil “blog yazarı” yazman lazım
İkincisi bilmediğinden kendini beğenip espriyle kibrini tiye almışsın.
Üçüncüsü yazılarını beğenecek kitle yok, o kişi de beğenmiş yorum yapmış, yazılarımla yalnız bırakmadınız demişsin zaten yalnız olduğun da ortada.

Ben de tüm bunları tiye almışım yukarda. Şimdi sabrımın sonuna geldiğim tiye aldığım basit bir konuya bu uzunca yorumunla üste çıkmaya çalışma çabanı takdir ettim.

Benim tarafıma gelince “ uyduruk yazar, uyduruk yayınevi, takoz kitap, beş para etmez yazar, büyük yazar Rune ;), Para verip kitap çıkardı, kendini bilmeyenleri de yayınevleri kandırıyor bunlar da kendini yazar sanıyor, uyduruk kitap (okumadığı kitap) gibi gibi itibar zedelemeleri ve mesnetsiz iddiaların karşısında konuyu artık yönetime havale etmeyi uygun buluyorum”

10 Mayıs 2025, 16.33
Evet, ben de onu diyorum Isientus .ddd akıl sağlığı çok önemli.
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın