gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

You Don't Own Me

28 Mart 2024, 23.19
A- A+



Başlık bulamadım şarkı sözüyle idare edin:)

Sene 2016'ydı galiba, O günlerde her sabah mahalledeki parka yürüyordum. Bazen, daha doğrusu kimsecikler yoksa ve halsiz hissetmiyorsam koşuyordum falan... Ve tabi parkta sabah yürüyüşü ve spor yapan insanlarla tanışıp hikayelerini topluyordum. Bir gün genç bir kadın geldi yanıma selam verdi ve sohbet etmeye başladık. Sanırım 23 yaşındaydı. Aslında İstanbul'da oturuyormuş buraya ablasının yanına gelmiş gezmeye. O, tıpkı onun gibi kilo vermeye çalıştığım için yürüyorum sandı. Ben onun da benim gibi iyi hissettirdiği için bunu yaptığını sandım. Çünkü ikimiz de yaklaşık aynı kilolardaydık. Konuştukça yanıldığımız ortaya çıktı. Nişanlıymış ve nişanlısı onun formda kalmasını istiyormuş. Bunun için de 'Klasik koşullanma', 'Edimsel koşullanma' gibi psikoloji biliminin en vahşi yöntemlerini kullanmaktan geri durmuyormuş. 

Böyle anlatmadı tabi, tamamen benim muzurluğum. Aslında şöyle anlattı. Orta düzey plaza yöneticisi beyimiz davetlerde ve ortamlarda caka satabilmek için yanında 'kadın gibi bir kadın'(?) olsun istiyormuş. Cast ajansına başvurmak yerine stadyumda maç izlerken tanıştığı bu kadının bedeninde küçük rötuşlar yaparak yanına yakıştırmaya çalışıyormuş. Netten bulduğu düşük kalorili bol proteinli; avokadolu, chia tohumlu tarifleri kıza yolluyormuş. Birlikte alışveriş yaparken 'aşkım bak, 36 bedene düşersen sana bu mini eteği alırım' falan diyormuş. Çok zaman geçti, 34 mü dedi 36 mı acaba? Bilemedim şimdi... Galiba bir de bilek fetişistiymiş. Kızın bileklerini kalın buluyormuş. Baldır mıydı acaba? Ha bu arada adam da düzenli spor yapıyormuş, yediğine içtiğine dikkat ediyormuş. O dizilerde gördüğümüz cıbıldak kaslı plaza erkekleri hayal ürünü değilmiş. Gerçi 'Issız Adam'dan sonra erkekler tarafından 'bağlanamıyorum' ile bitirilen ilişki oranındaki artış bu mevzuda da tavuk-yumurta paradoksunu getiriyor akıllara ya, neyse. İlgili karikatür için bknz.'ya melis anlamıyor musun?'

Bir yandan bunları dinliyorum bir yandan içimden söyleniyorum 'ah benim canım ah benim güzelim sen bunu yaşıyorsun da beni niye buna maruz bırakıyorsun?' Kız da bir sempatik, bir cana yakın ki sormayın gitsin. Ve tabi acemi. Bu ilişkide nasıl manipüle edildiğini fark edemiyor haliyle. Çok modern bir kocası olacağı için kendini şanslı hissediyor. Bence de çok modern, benim kafa biraz post-modern olduğundan o anlatırken kaşım gözüm seğiriyordu. Yaşıt olsalar hadi birlikte hata yapıyorlar, deneye yanıla bulurlar kendileri için iyi olanı deriz. Adam 36 yaşındaymış. Bir şey desem mutluluğunu kıskanıyorum sanacak. Çok aşık çook! Sustum tabi. Bu sefer de ablasından bahsetti. Benimle aynı yaştaymış ablası ama evlilik çocuklar falan çökmüş. 'Çökmek nedir?' diye soruyorum kendi kendime ve 'Kuzum sen hiç kendinden bahsetmez misin?' diye tabi... Ne tür müzik dinler? Hayat görüşü nedir? Yaşadığım yeri sevdi mi? Bahsetmiyor. O kendini açmayınca ben de kendimi açmadım haliyle öyle yüzeysel devam etti sohbet. Bölgesel incelme için spor salonu tavsiyesi istedi. Ömrümde gitmemişim, ne diyebilirim ki? Bunun da gerekli olabileceği deli dana gibi koşmalarım sonucu sakatlanan dizimden sonra dank etti. Artık yürümek ve genel eklem ağrılarım için esnemek dışında bir şey yapamıyorum. Neyse, ailesini ve sporu da ekleyince bu sohbet 'bechdel testini' geçmiştir diye umut ediyorum.
Sonra kız gitti. Sanki bunu yaşayan o değil benmişim de kurtulmuşum gibi deriiin bir nefes aldım, ağaçlara baktım, kuş cıvıltılarını dinledim, sonra kulaklığımı takıp müzik dinlemeye devam ettim. Müzik dinlemek hep iyi gelmiştir bana. 

Bir gün de size yine aynı parkta tanıştığım aslen Çorumlu yaşlı bir beyfendinin mafya dizilerinden hallice hayat hikayesini anlatsam. Yoksa anlatmasam mı? Aslında Çorumlu muydu Yozgatlı mıydı onu bile hatırlamıyorum. İstanbul'dan gayrısı hep Anadolu değil miydi zaten? Beyfendi demem de tamamen benim nezaketimden, 'kızım' hitabıyla başlayan sohbet 'akşam napıyon bakışı'na dönünce şöyle topuklamıştım. (https://www.youtube.com/embed/GYpyJJxJzIY)
Hep bu bendeki önyargısız ve eşitlikçi iletişim sevdası!
 Bu adama amca, dayı dediğinizde ortaya çıkan absürtlüğü bir düşünün!
Kiminle romantik ilişki kurulamayacağını 'abla, abi' diyerek sınırladığımızda bu yol çoğunlukla enseste çıkıyor yavrucuğum. Sandığınız gibi ensest, kan baĝıyla sınırlı değildir. Bana hava hoş, rıza varsa, istismar yoksa ona da laf etmem ama çemkiren gene gelenekçi ahlakçılar oluyor. Cık cık cık!
Bu zamanda bağzı sınırları başka türlü nasıl koruyacağını bilemeyen de ne bileyim...
Allah cezamı vermesin, böylece onu da anlattım galiba. 'Tasarruflu insan modu.'


Lesley Gore - You don't own me (https://www.youtube.com/embed/JDUjeR01wnU)

YORUMLAR

29 Mart 2024, 12.51
Merhaba Bilgegunes;

Yazınızı okudum, kadının nişanlısının onu manipüle ettiğini ve bedenini değiştirmesi için baskı kurduğu gerçeğine odaklanmaya çalışmışsınız. Yaşlı adamla aranızda geçen olayda, iletişimde kibarlık ve anlayışın önemini vurgularken, toplumdaki cinsiyet rollerine ve toplumsal normlara da eleştirel bir bakış atmışsınız.

Takıldığım yerler ve konular var. Geçmiş yorumlar, geçmiş yaşanmışlıklar ve bakış açınız... Kadının yanan dilini kendinizce betimleyerek biraz da içsel bir yargıya kapıldığınızı hissettim. "Ego mu denir" ön yargımı denir anlayamadım. Yaşlı adamla olan polemikte ise sanırım o şekilde. Yine biraz ön yargı, kendini farklı görmek, olduğundan farklı hissetme gibi geldi. "Kızım" hitabıyla başlayıp "akşam napiyorsun" bakışı mesela, nerden anladınız, neye göre, kime göre. Sizdeki önyargısız eşitlikçi iletişim sevdası değil Bilgegunes.

Olayın geçtiği tarihte bende kızla aynı yaşta olduğum için bu kanıya vardım, sanırsam benden büyüksünüz. Ama şunu öğrendim çok eskiden, "yaşı büyük olana değil, sana büyüklük edene saygı duy." Unutmamak gerekir ki kimse dünyanın merkezi değil. Dünya eksenimizde dönmüyor. O yüzden daha geniş bakmak lazım diyorum ben. Bugün varız, yarın yokuz. Ortalama 80 yıl içinde ölen varlıklarız. Sanalda göz önüne alacak olursak birkaç satır java akabinde birkaçta HTML kodundan ibaret varlıklarız. Burada herkes eşit ve her şey sanal...

Abi, abla, ensest, Adem, Havva gibi konular derin konular Bilgegunes. Kendimce bir kadının ağzına yakışmayan konular... smile Resmi smile Resmi
(Çay ve çiçekte birkaç satır kod bilgegunes yanlış anlaşılmasın.)
29 Mart 2024, 13.23
Merhaba EkremEA 
Adem, Havva nerde bu yazıda? 
Eskiden erkektim, sonradan kadın oldum. Eski günlerin hatrına da mı yazamam yani, kalbimi kırıyorsunuz ama :( 
Sanal çay foodporn'a giriyor mu acaba? Caiz mi değil mi bilemedim. Çiçek olur, denk yu.
İçimden geldi ben de size şarkı hediye edeyim:)
Fredy Mercury- İn my defence
https://youtu.be/NaaViaCjYFs?feature=shared




29 Mart 2024, 13.25
İnsanların fiziksel görünüşleri üzerinde baskı yapmanın sağlıklı bir ilişki oluşturduğunu düşünmüyorum. Herkesin önce kendi bedenine saygı duyması gerekir. Kendilerini iyi ve sağlıklı hissetmeleri için spor yapmaları önemli tabi ki ama bir başkasının beklentileri veya koşulları yerine getirmek için değil.

Bunun sebepleri tartışmalı... Önce adamın neden böyle bir istekte bulunduğunu ele alırsak;
Adam kontrol manyağı olabilir ve bu tarz insanlar ilişkilerinde kontrolü böyle ellerinde tuttuklarını düşünürler. Kadını, istekleri doğrultusunda değiştirme çabası aynı zamanda kendi eksikliklerini tamamlama çabası olabilir. İdeal eş arayışındaki eksikleri, kadını hiçe sayarak tamamlamaya çalışıyor olabilir. Kendi toplumunun/çevresinin baskısına kendisini kaptırmış ve eş seçtiği kadına da bu baskıyı uyguluyor olabilir.

Kadının bunları kabul etme sebeplerini ele alırsak;
Fazla iyi niyetli ve yanlış bir ilişkiye fazla empatik yaklaşıyor olabilir. Kadının özgüveni olmayabilir ve sürekli yönlendirilmeye ihtiyaç duyuyor olabilir. İdealindeki eşi bulduğuna inanıyor ve her şeye katlanması gerektiğini düşünüyor olabilir. Adamda ki etiket ve o hayata özeniyor ve bunun için her şeyi yapmayı göze alıyor olabilir.

Cinsiyetsiz bir bakış açısıyla düşünmek gerekirse;
Özellikle dijital üzerinden yapılan paylaşımların veya reklamların, insanları özendirdiğini ve kendilerindeki muhteşemliğin olumsuz bir algıya dönüşmesine sebep olduğunu düşünüyorum. Kendimize olan özgüvenimiz yanında özsaygımızı da kaybediyoruz. Özetle; kendimizi insanların beğenisine odaklıyoruz.

Algı yönetimi asıl burada başlıyor. Adam etkileniyor, kadını etkiliyor, kadın doğacak çocuklarını etkiliyor. Bir etiketin ardından, bir çevrenin bir parçası olma sevdası uğruna koca bir hayat heba ediliyor. Sonra şu soruyu sorarken buluyoruz kendimizi; "Bu toplum nereye gidiyor?"

Son değindiğiniz konuya hiç giresim yok. Paylaşım için teşekkürler.


29 Mart 2024, 13.30
bilgegunes ne güzel oldu denk geldi, ben de tam parka gitmeyi düşünüyordum :)

"Bence de çok modern, benim kafa biraz post-modern olduğundan o anlatırken kaşım gözüm seğiriyordu. "  bu kısmında komple saldım artık kendimi :))) yüz ifadenizi hayal etmedim de değil ama hani.
Bu içsel diyaloğunuzun dışsal yansımalarını da merak etmeden duramıyor insan, keşke biraz da sizin cevaplardan bahsetseydiniz eminim heralde gülümseme modumdan bol kahkaha moduna geçerdim.

"just let me be myself " şarkıda zaten tane tane anlatmış, altın vuruş miss..

Al gülüm ver gülüm durumu. Adam bu güne yatırım yapmış kadın da geleceğe, hem de geleceğin kesinliği de yok:) Üzerine bir de yatırımı boşa çıkarmamak için mobing, adam akıllı çıktı yine ben neyapayım. Hayal işte şimdi insanların hayallerini mi bozcaktınız. Nasıl olsa düşe kalka öğrenir herkes ve ne olup ne olmayacağının olasılığını tahmin etsek de  kesinliğini bilecek yetide  değiliz ya. Herkesin değişme potansiyeli var evet  Adamın da var  ama burda yaşa vurgu yapıp 36 ya 23 oranı bundan bir cacık olmaz dediniz heralde... 
Bu arada şekilciliğe her alanda karşıyım, insanların kusurlarıdır onları güzel ve  özel kılan. Bu konuya girmeyeceğim yoksa yazıdan çok yazı çıkar. Spor, esneklik, beden sağlığı elbette önemli dünyayla daha yumuşak iletişim kurmamızı sağlar ayrıca zihnin bedende olduğunu iddia eden de birsürü araştırmacı var.

Tabiki bu yaşadığınız tarz durumlar iletişim değil, itekleşim oluyor, haliyle fazla ittirilip düşmemek için direnç gösterdiğinizden bir gerilim oluşmuş olmalı,  temiz hava iyidir,  üzerine de kuş cıvıltılarından ve müzikten bir sorbe ohhh mis mis....
Teşekkürler keyiflendim yazınızla.smile Resmi


29 Mart 2024, 15.16
Bertaraf
Haklısınız herif kontrol manyağı. Elle tutulur yanı yok yapıştırır geçerim. Bu tip herifleri çözümlemek için harcadığım zamana acırım. Bana uzak fitnes salonuna yakın olsunlar. Acaba evlendiler mi? İnşalla kız düğünde Julia Robert performansında bir kaçak gelin olmuştur.:) 
Son paragrafa muhalefet edeyim. Çocuk babadan da etkilenir.
Teşekkürler yorum için.

Rune,
Ya bir de bütün duygularım okunuyormuş yüzümden. Öyle diyor tanıdıklar. Kıza gülümsemişimdir muhtemelen, sen esas o beyfendiye nasıl baktığımı görmeliydin:)
Cinsiyet eşitsizliğine, erkeğin lehine yaş hiyerarşisi de eklendi mi o ilişkiden bir cacık olmaz, adam zenginse o başka tabi dediğin gibi geleceğe yatırım. Kadının yaşı büyükse iyidir, gerçi ben daha denemedim diyenlerin yalancısıyım. İlk fırsatta test edip onaylarım, her şey toplumbilim için.:p
Hiç tahammül edemiyorum 40'ını aştığı halde mabadı tavana değen bu heriflere. Ay gençse enerjikse bakıyoruz içimiz açılıyor bari:) 
Bir de ben bedensel özelliklere kusur olarak değil de farklılık olarak bakıyorum. Spor konusunda aynı fikirdeyim. Abartmamak kaydıyla tabi, aşırısı modern dünyanın bir dayatması ve birden bırakınca beden için yıkıcı oluyor. Şekil1.a.bilgegunes. Yürümenin felsefesi de güzeldir.
Teşekkürler yorum için.

29 Mart 2024, 15.53
"Takıldığım yerler ve konular var. Geçmiş yorumlar, geçmiş yaşanmışlıklar ve bakış açınız... "
Gecmiste okudugum ve sizin taranizdan yazilmis olan yorumlar, diyorum bilgegunes smile Resmi
Birde arkadasimiz eslik etmis ,onuda âlet eymeyeyim simdi , siz anladiniz aslinda ama neyse...
Elma mi deseydim kıssadan. Anlarmiydiniz o zaman. Bilemiyorum. smile Resmi 
Ben iyisi bir çay daha ikram edim size. smile Resmi (ama bu koddan ibaret degil.)
Belki birgün bir metroda karşılaşmak ümidiyle diyerekten de sonlandırayım.
( Merak etmeyin bos yer olmazsa ben yer veririm...)

29 Mart 2024, 16.51
EkremEA
 Blog Cezbe'nindi eşlik eden bendim.  Biz çok eğlendik Cezbe'yle orda, siz de gelseydiniz ya, orda anlatırdınız meramınızı. Hem Cezbe benim gibi dönme de değil kadına yakışıyor mu yakışmıyor mu cevabını o verirdi. Burda metro yok, raylı sistem gelcek diyorlar o da bizim maalenin sınırında bitecekmiş:)
İnternet olmasaydı bazı karşılaşmaların milyonda bir ihtimali bile yoktu. Sanal mekanları hafife alıyorlar ama bence çok önemli. Kod falan değilim, hisseden, düşünen bir insanım.
29 Mart 2024, 17.18
Ben eglenilecek bir durum goruyorum ama bu yorumlar degildi.
Bana gore sanal mekanlar tamamen hafiften ibaret,  cunku guc tekbir kiside.Tarayiciyi kapattigim anda 15-20 milyon kod uzantisi yok olabiliyor. Guc sizde ,guc bende ,guc sahislarda...
smile Resmi
29 Mart 2024, 19.52
bilgegunes, o beyefendiye muhtemelen bakmakla kalmamıssınızdır :)
Bu arada aynen ben de kusur olarak görmüyorum zaten anlaşılması adına öyle yazdım, özellik olarak görüyorum, farklılık diye de düşünülebilir, farklılıklar farkındalık yaratır.

Yürümenin felsefesi kalbimden vurdunuz. Bütün felsefeciler değişik tarzlarda yürümüş zaten, bazıları takıntılı bir şekilde bazıları yürümeyi düşünmeye endekslemiş, bazıları doğa içinde - Kierkegaard, nietzsche, kant, aristo niceleri  ama benimki Bertrand Russella benzer yürüyeceksem yeşillik şart, kuş cıvıltısı şart, şükür ki yaşadığım yerdeki parkların bir çoğu orman içi, tartan pist mi ıııghhh ...

" Yaşamak için ayağa kalkmadıysan yazmak için oturmak ne kadar beyhude" Henry David Thoreau.


Bu arada tartışma çıkan konuyla ilgili de kısaca fikrimi söylemek isterim. Sanal ortam da bir nevi sokaktır buraya da picamalarımızla çıkamayız :) özellikle böyle yazıyorum gamyun bir ara kabul etmiyordu.Herkesin herkese ve değerlerine saygılı olması şart. Ama ben saygı duyuyorsam benim de uslubunca eleştirmeme saygıda bulunulacak ( küçümseme, aşağılama, hakaret vs içermeden bilgi aktarımı)  Samimiyiz adı altında bir otantiklik yaratarak ağzına gelenin rahatça söylenmesini de hoş bulmuyorum.  Hele ki hiç tanımadığın bilmediğin insanlara ve bilmediğin konulara karşı... Ama bu demek değil ki istanbul türkçesiyle beyefendiler, hanımefendiler havada uçuşsun, robot değiliz nihayetinde.

Şu anda geldiğim noktada, feminizm, maskulizm, din, dil, ırk hepsinin fanatizm boyutlarına karşıyım...


30 Mart 2024, 02.41
Ne diyorsun afacan sen? Ne komikmiş de ne değilmiş de kim alet olacakmış da… Ya boşverin de asıl mesele şu. Bu yazdıklarım ağır ciddiyet içerir: Sen hiç kadın oldun mu? Fiili olarak taciz veya tecavüze maruz kalmış olan erkeklerden değilsen; haddini bileceksin. Bilge’ye mi öyle gelmiş yani. Kendiyle ilgili egosal, kişisel durumları sebebiyle mi “amca dediği birinin, akşam ne yapıyorsun’a bağlamasını” yanlış anlamış yanii???? Yok mu senin kızkardeşin, arkadaşın filan??? Sor bakalım küçük yaşından beri nelere maruz kalmış, sor da öğren, belki biraz empati yapabilirsin o zaman. Mesela; 7 yaşında mahalle bakkalı, 12 yaşında okul hademesi, 18 yaşında abisinin arkadaşı tarafından taciz edilen sonra da ömrü billah tacizden kurtulamayan “kadın” bilmeyecek de bir erkeğin kendisine nasıl yaklaştığını; şurada iki satır okuyup kişilik analizi yaptığını sanan sen mi bileceksin, bir erkek mi bilecek bunu?? Hadi ordan! Yapay zekaya sorsaydın ya, belki daha az batırırdı!


Bilgem bak şimdi; başlık seçimin süper. Bir defa konu içeriğiyle bire bir örtüşmekte, Melis ve Abidin hikayesine gayet denk düşmekte. Müziğin, metinlerde kullanılması ile ilgili güzel bir örnek .ddd Yalnız şarkıyı dinleyip -yani herhalde dinleyip- sana nelerin yakışıp yakışmadığını söylemek de akıl sınırlarını zorluyor elbette .ddd Ben dediğin gibi dönmedim yolumdan .dddd o yüzden, merak sahipleri sorup öğrenebilir ne yakışır ne yakışmaz vs. Antrparantez; sövgüyü, ağır argoyu kadına yakıştırmama fikrimde ısrarımla beraber, “söyleyene değil, söyletene bak” özlü sözümüz de aklımın bir köşesinde duruyor .ddd Bağğzıları cidden istiyor yani :) Bu arada sen olduğun yerde ve kendi etrafında mı döndün Bilgem .ppppp
Bir defa, böyle bir muhabbete dayanabildiğin, kıza sövüp kovalamadığın için tebrik ederim. Ben yapabilir miydim bilmiyorum. 25 yaşında bir kadın hiç de küçük sayılmaz. 36 yaşındaki bir adam da kazuletlik mertebesine yaklaşmış demektir. Birini diğerinden hiç ayırmadan -eşitlikçi bir insanım .p- her ikisine de beyin nakli önerebilirdim. Yani düşünsene, ne isteklere maruz kalabiliyor insan hayat boyu. Her isteyen, istediğiyle kalmamış olsaydı, bu dünyanın hali ni’colurdu smile Resmi Bu yüzden, yine erkeği fasulyeden sayıp -talep eden olduğu için-, hanım kızımıza giydireceğim. A be salak! senden bunları isteyen adamdan adam mı olur, bilekler spora gidip incelir mi hiç kemik denen bir şey var, iki gün sonra “ben 4 memeli kadın istiyorum” dese, onu da yaptıracak mısın gibi sonsuz sorular :) Yani Bilge, kadın akıllı olacak şart şart. Elbette, sağlıklı, fit olsun herkes, sporla da derdimiz yok, obezite hastalıktır ayrıca. Ama tüm kadınlar tahtakurusu gibi de olmasın yav di mi .p Hiç sevmem hiç. Bak Mozambik’te bir kadının evlenebilmesi için en az 60kg olması gerekiyormuş .dddd

Benim güzellik anlayışım çok değişti bu arada. Nerde bir yamuk kaşlı, ince dudaklı kadın görsem bayılıyorum. Hiç kafa bulmuyorum, cidden bu raddeye geldim. Kişiliksizleşmenin bir nedeni de aynılaşmaktır, farklı olanın çirkin de olsa güzel gelmesi, aslında bir kişilik barındırdığı için. Nasıl kendilerini bu hallere sokuyor bu kadınlar, anlamam mümkün değil. Gözlerinin dış kenarları aşağıya bakan bir bünyenin, kaşları kafasına kadar kalkık olabilir mi allasen, bir dudağı yerde, bir dudağı gökte olduğundan konuşamayan, elmacık kemiklerini şişirteceğim diye maymuna benzeyen -maymunlardan özür dilerim, çok tatlıdır onlar:)- kadın dolu etrafımız. Bir bu tür kadınlardan, bir de düdük pantolon giyip malum tarz sakal bırakan erkeklerden nefret geldi bana, cidden bakamıyorum. Anlattığın olayın kahramanları da benzer modeller. Neyse artık, cübbeliye sorsunlar bi bakalım, caiz midir değil midir, cennet tapusu getirisi olur mu filan- festek .dddd Ya bu ülkede yaşıyoruz Bilge ya, emin miyiz cidden. Aman konuyu nereye getirdim, akıl bırakmıyorlar insanda .ppp

Amma yazmışım ha! smile Resmi

30 Mart 2024, 12.23
Rune, 
Maalesef bakışta kaldı, kişisel alanımı 20 cm ihlal edince topukladım. Hiç hoşlanmam kişisrl sınırlarımın aşılmasından ya dalarım ya kaçarım. Açık açık söylese  otur şöyle be adam heycandan bir yerine inme inecek deyıp 112'yi arayacaktım ama adfghjjkğin herifi üstü kapalı bir üslup geliştirmiş. Sosyal medyada da genç kadınların sayfalarında arzı endam ediyor bunlar, bir yakınlarının akışına düşene kadar kimse görmüyor sanıyorlar. 'Abi napıyon o fake hesap'la rüyadan uyanıyorlar. Sonra da gençler toplu taşımada neden yaşlıya yer vermiyor. Cık cık cık! Modern dünyanın yaşlı erkeğinin  dramı da bu. Genç adamlarla her konuda rekabet etmek.:)
Fikirlere değerlere saygı duymam. Saygı insana duyulur, fikirler değerler değişebilir ama şahsiyet değişmez bu nedenle kim olursa olsun karşımdakinin koyduğu kişisel sınırları aşmamaya gayret ederim istisnası onun benim sınırlarımı aşıp asgari müştereklerde buluşma anlaşmasını bozmasıdır.
Açıkcası egemenin karşışında konumlanan her ideolojiye hangi boyutta ve eylrmsellikte olursa olsun sıcak bakıyorum. Özellikle kadın, lgbt, etnisite konularında...
Ben eskiden Thoreau'yu çok severdim ta ki ekşi sözlük incelinden  hallice duruşunu öğrenene kadar.Kime elimi atsam bir şeyi çıkıyor:/

Cezbe
EkremEA'nın yorumuna sabretmişim o kıza niye sabretmeyeyim, yavrum bir de tatlıydı ki kıyılır mı hiç ona. Ha tesiri olacağını bilsem söyleyeyim derdim ama olmazdı. Hani bir kerecik nişanlısını eleştirse gireyim mevzuya da istenmeyen bir düşünceyi dayatamam valla
Her gün bir tur dönüyom kendi çevremde ahahah.. Yazdım ya neyden döndüğümü. İlle açıklatacaksın kestirdim anam kestirdim:)
Çok şükür kaştan yırttım, demek hala bir şansım var. Bir kaşım  'sen hayırdır ne diyon?' der gibi hep yukarda.:p Ay sen yoksa doğala mı vurgu yapıyon? Kızım donumuz da sonumuz da plastik. Öyle iyi hissediyorlarsa bırak yaptırsınlar kime ne zararı var? Ayrıca gene ayrımcı bir şekilde kadınlara giydirmişsin. Neyse diğer yazımda açıklıyorum hepsini. Bomba atıcam bu fikirlerine hazır ol. Gerçi sen Rambo gibi o enkazdan da sapasağlam çıkarsın. Olan gene bana olur.:)
Bu arada ilk paragrafının altına imzamı atarım. Ağzına sağlık! Ellerin dert görmesin...




30 Mart 2024, 12.25
Ademle Havvayi sekse alet edip bunun uzerine eğlenen sizden iyi bileceğime emin olabilirsin Cezbe.
Olayı iyi anladiğını dusunuyorum ama isine nasil geldi allahla senin aranda.
Yapay zeka surada okuduklarim karsisinda daha gercekci.
Oyle saptiriyorsunki 66+44 ün 100 etmemesi kadar sacma.
Etmesi gerekiyor aslinda degilmi?
Haa cezBee?
30 Mart 2024, 14.57
Bilgegunes, o kadar çeşit çeşit insan var ki kimseyi de bir sınıfa veya kategoriye dahil edemiyorum yani... Hergün bir acayip durumla karşılaşıyor insan.

" Fikirlere değerlere saygı duymam. Saygı insana duyulur." 

Bu ikisine de katılmıyorum. Mecbur saygı duymak durumundayız hindu mahallesinde inek kesemezsiniz yani :) Sıkıyorsa saygı duymayalım, elbette ki fikir olarak katıldığımız olur, katılmadığımız olur, fikir diye saygı duymak zorundayız anlamında değil,  ama topluluk içinde yaşıyorsak  etik kurallara,  etik olmayan  kurallara, devletin milletin kurallarına, değerlerine saygılı olmak durumundayız, medeniyetin getirisi zaten bu kurallar, yasalar... He beğenmediklerim yok mu çooookkk var...
lgbt ye sıcak bakmayı geçtim her bir harfine ayrı bir sempati ve saygı duyuyorum diyebilirim.
Etnik gruplar da olabilir buna da saygı duyarım ama kendi adıma hiçbir gruba dahil olmam.
Oshoyu çok severim yazar olarak gel de oluşturdukları gruba dahil ol yani ne diyim...

Örnek bizi bozmasın,
 Hİndiuzimde erkek öldükten sonra kadını da öldürüyorlar çünkü kadın erkeğin malı gibi erkek ölünce yaşama hakkı yok, böyle bir duruma  elbette ki saygı duyulmaz ama aynı hindiuzmi komple elinin tersiyle de itemezsin,  bir kolunda  tantra diye bir kavram var. Bu kavram isteklere karşı koymak yerine istekleri doygunlaştırarak tutkulardan kurtulmak, yani gel de bu kavrama saygı duyma şimdi. Tutkuları severim ayrı dava da her tutku eninde sonunda doyduğunda söner he sönmüyorsa da bu senin değişmeyen parçandır. Benim pencerem bu kavramda bardak dolmadan taşmazla aynı.

Demek istediğim bir şeyin sıkı savunucusu oluyorsan bence objektif olamıyorsun, subjektif bakıyorsun demektir.

Kişilere gelirsem de Thoore un neyini okudunuz ekşide bilemiyorum. Bir kişi kendi hayatıyla ilgili istediğini yapabilir, he 2 kişi de 2 kişinin rızası varsa istediğini yapabilir arttırıyorum 3 kişi 3 kişinin rızası varsa yapabilir. Ben bunlara hiç takılmıyorum. Ayrıca kimseyi kendimize rol model seçmek durumunda da değiliz, her düşüncenin, felsefenin, fikrin, kişinin güzel taraflarını alırız,  beğenmediğimiz kısımlarını kenarda bırakırız yani bu kadar da basit gözümde. İnsan bir arkadaşıyla bile her şeyini paylaşamıyor, herkesle paylaşacabileceğimiz şeyler farklı, bunun ayrımına varalım diyorum sadece.
Teşekkür ederim sade olarak düşüncemi paylaşmış oldum.





30 Mart 2024, 20.28
Rune
"Demek istediğim bir şeyin sıkı savunucusu oluyorsan bence objektif olamıyorsun, subjektif bakıyorsun demekti"
Neden savunuruz bir şeyi? Ne olduğu fark etmez. Haksızlığa uğrayan birini savunuruz mesela... yahut doğru olduğunu düşündüğümüz bir düşünceyi. Sıkı savunucu derken de aşırı olan kastediliyor sanırım. 'Dur ben şunu biraz ölçülü savunayım' falan mı diyeceğiz? Marjinal bir örnek vereyim femen kilise haçlarını devirir mesrla bence bir zararı yok. Sarı yelekliler atmleri, durak camlarını indirdi bunun da bir zararı yok. Ha masum bir insana hayvana zarar vermek dersek orda duracağız işte. Haksızlığa direnirken başka bir haksızlik yapmaya hakkımız yok. Burda da şu soru geliyor akla, devleti temsil eden guvenlik güçleri ve protescular araaındaki çatışma? Saygı duymam beklenen devlet nedir, kimdir? Bize hizmetle yükümlü bir organizasyon mu? Hayır? Devlet, şiddet tekeline sahip en üst mercidir. Ben neden bu kuruma saygı duyayım? Güvenlik güçleri bana zarar verirken bir dakka düşünmüyorken ben doğru bildiğim şey için neden ölçülü olayım? Bu ölçülülük felsefesi  de bir çeşit kontrol aracıdır. Aman aşırıya kaçmayalım ki bağzı şeyler muhafaza edilsin. Eğer tarihin seyrini değiştirenler ölçülü olsaydı tek bir taş yerinden oynamazdı. Bilakis bugün bireyi devlet ve diğer otoriteler karşisında güçlendirenler o 'aşırı' dediğimiz hak arayıcılarıdır. Ölçülü olmak değil de adil olmak gerektiğine inanıyorum. Bu objektiflik meselesi de biraz sıkıntılı. Insana dair subjektif olmayan çok az şey vardır. Hani en objektif alan 'bilim' derler orası bile özellikle sosyal bilimler baştan aşağı yorum. Yani devlete ve millete (hangi devlet hangi millet?)saygı duymadığım için kuralları da umrumda değil. Bütün toplumsal kurallar doğru olacak diye bir kaide de yok. Esas önemsememiz gereken senin de değindiğin etik, sonra adalet, eşitlik, dayanışma, karşılıklı yükümlülük, vicdan, sağduyu vb gibi kavramlardır. 

Beğenmediĝim bir şeye neden saygı duyayım? Her Ramazan'da foodpornun dibine vuran yurdum insanı 'oruç tutmayan da saygı duysun' der.Daha kendi ibadetine kendisi saygı duymuyor ki? Marketler kıtlık çıkmışcasına tıka basa insan doluyor, akşama kadar aç kalmanın gerilimini bastırmak için ziyafet sofraları kurulsun diye. Sigara kafaya vurunca trafik birbirine giriyor hep bir kavga dövüş. Orucun en genel işlevi nedir mesela? Bütun dinlerde nefs terbiyesi değil mi? Oruç tutan biri 'bana saygı duy yemek yeme' diyerek  benim  nefsimi neden terbiye etmeye çalışıyor mesela? E bir ayı 11 aya sultan yaparsak olacağı budur. Halbuki bir alışkanlık bir ayda kazanılır. Oruç tutmak kendini kontrol edebilme eğitme açısından verimli bir kişisel gelişim  yoludur. özünü anlayıp yapabilene... Onların bir ay dayanamadığını, karşılıklı yükümlülük duygusuyla 365 gün yapmaya çabalayanlar var.
İnek kesmek mevzusu, hımm şimdi bir vegan olsa burda her canlının yaşam hakkına saygı duymak lazım bu ikiyüzlülük der.:) Ahlak yereldir ve 'saygı duy' dayatması sorunludur. 'Sıkıyorsa yapma' yaptırım varsa saygıdan söz edemeyiz zaten, zorunluluktur bu, çatışmamak ve çıkarlarımızı korumak için -mış gibi yaparız.
İnsana saygıdan kastım kendini ifade etme hakkına ve kişisel sınırlara saygı. Sevmek zorunda değiliz ama iletişim kuracaksak bazı asgari müştereklerde buluşmak zorundayız. Yahut iletişimi keseriz. 
Ekşide okumadım, ekşide bir tipoloji vardır kadınlar tarafından reddedildiği için kadınlardan nefret eden erkekler, Ekşici inceller derler bunlara paso alay ederiz bunlarla. Thoreau da böyle biriymiş. Ayrımcılık yapanlar da eksik kalsın bende ne yapalım:)
Güzel bir tartışma oldu  ben teşekkür ederim yorumlar için.
30 Mart 2024, 22.44
 “Devlet, şiddet tekeline sahip en üst mercidir. Ben neden bu kuruma saygı duyayım? Güvenlik güçleri bana zarar verirken bir dakka düşünmüyorken ben doğru bildiğim şey için neden ölçülü olayım?” derken devamında “Eğer tarihin seyrini değiştirenler ölçülü olsaydı tek bir taş yerinden oynamazdı. Bilakis bugün bireyi devlet ve diğer otoriteler karşısında güçlendirenler o 'aşırı' dediğimiz hak arayıcılarıdır. Ölçülü olmak değil de adil olmak gerektiğine inanıyorum.” Böyle bir cümleyle bitiriyorsunuz ve bir tezat oluşturuyorsunuz. Sonra tarih yazanlar derken tam olarak kimlerden bahsediyorsunuz? Devrimciler mi, kendilerine yeni devletler kurup kendi düzenlerini kurallarını koyan yeni otoriteler mi?

“Beğenmediĝim bir şeye neden saygı duyayım? Her Ramazan'da foodpornun dibine vuran yurdum insanı 'oruç tutmayan da saygı duysun' der.” Ya özür dilerim ama yiyecekle porn u bileşik kelimeye çevirmek aklınıza nereden geldi? Nasıl bir düşünce sisteminiz var affedin ama zorlanıyorum. İnsanların yaptıkları yanlışlar neden bir şeylere mal ediliyor sonra ve siz bu kadar savunucu ve doğrucu bir yaklaşım sergilerken nasıl bunu atlayabiliyorsunuz. Ya da okurken benim atladığım bir şey mi var?

“E bir ayı 11 aya sultan yaparsak olacağı budur.” İnancınızı bilmem, bilmekte istemem çünkü neye inanırsanız inanın benim saygım sonsuz. Peki ya sizin? Beğenmediniz bir fikir diye binlerce insanın (ama doğru ama yanlış) yaşamaya çalıştığı ve inandığı bir sistem için insan uydurması gibi konuşmayı da size yakıştıramadım açıkçası. (Ha orucun nefs terbiyesi olması konusunda ek olarak yazdıklarınıza sonuna kadar katılıyorum. Herkes bu terbiye için savaşırken bir takım yansımalar elbette olacaktır. Hoşgörü burada devreye giriyor ve ramazan ayı aynı zamanda hoşgörü ayıdır.)

“Ahlak yereldir ve 'saygı duy' dayatması sorunludur. 'Sıkıyorsa yapma' yaptırım varsa saygıdan söz edemeyiz zaten, zorunluluktur bu, çatışmamak ve çıkarlarımızı korumak için -mış gibi yaparız. İnsana saygıdan kastım kendini ifade etme hakkına ve kişisel sınırlara saygı. Sevmek zorunda değiliz ama iletişim kuracaksak bazı asgari müştereklerde buluşmak zorundayız. Yahut iletişimi keseriz.” Burada da kendi tezinizi çürütmüyor musunuz?

Savunuculuğunda bir ölçüsü olması gerektiğine inanıyorum, sayenizde bir kez daha…

Ekrem’i ya da Rune’yi savunmak amaçlı söylemiyorum ama Ekrem bunlar derin konular derken tam da bunu kastediyordu. Rune’yse beğenelim ya da beğenmeyelim, bir düzen var ve o düzeni bozmaktan kaçınmalıyız diyordu. Geri kalanlarsa teferruattır ve böyle batıp çıkamayız. Yoksa her cümle kendi başına bir blog konusu olur, günlerce tartışsak içinden çıkamayız. Fikir ayrılıklarına saygım sonsuz, fütursuzca olmadığı sürece…

31 Mart 2024, 01.09
Bilgegunes, 
Aslında demek istediğim noktayı çok da güzel yakalamıssınız sıkı savunuculuktan kastım işte tam da bu nefret duygusu ve nefretin karşı nefreti doğurması.
Açıkçası monolog olmaması adına tek tek kopyaladım, üşenmedim uğraştım. Ne gerek vardı diyebilirsiniz de :)

-femen kilise haçlarını devirir mesela bence bir zararı yok.? Yani şimdi kliseleri cami, camileri klise yapalım, tüm dini sembolleri kaldıralım, deforme edelim.  İskenderiye kütüphanesi yakıldı sıkıntı değil. Tarihi de ortadan kaldıralım ki zaten kaldırılıyor.
 
-Sarı yelekliler atmleri, durak camlarını indirdi bunun da bir zararı yok. -vergiyi protesto edeceksin sonra devlete verdiğin vergiyle yapılan durakların camlarını indireceksin cana gelmedi ama mala mı gelsin diyeceğiz.

-devleti temsil eden guvenlik güçleri ve protescular arasındaki çatışma?
Devleti temsil eden baştakiler de değişir,  güvenlik güçleri de bir emir kulu sonuçta. Emirler değişir. Zaten bizde yasalar çatır çutur değişiyor.  Devletin milli değerlerinden bahsediyorum, her ülkenin istiklal marşında ayağa kalkarsınız. Tüm ülkelerin kurucularına saygı duymak durumundasınız, hiçbir yerde hakaret edemezsiniz  gibi gibi. Kültürel geneleklere saygı duymalıyız çok güzel geleneklerimiz var ama işte uygulamada sıkıntı var. Şekilcilik konusu bu ya zaten, her şey şeklen yapılıyor...

Ben sizi anlıyorum aslında otoriteye, yaptırıma, devlet oluşumuna, dine karşısınız. Bana kalsa felsefi boyutta ben de külliyen herşeye karşıyım :) İnsanoğlu kendini birbirinden ayıracak, toprak parçasına sınırlar çizecek sonra bu sınırları korumaya çalışarak birbirini öldürecek. Ha tabiki her sınır sahibi de kendini üstün insan görecek, sınır sahibi olmayanlar da bizim neyimiz eksik biz de değişik türüz özeliz diyecek ayaklanacak, böyle bakınca dünya düzeni çok komik duruyor.

Bütün toplumsal kurallar doğru olacak diye bir kaide de yok. Esas önemsememiz gereken senin de değindiğin etik, sonra adalet, eşitlik, dayanışma, karşılıklı yükümlülük, vicdan, sağduyu vb gibi kavramlardır.  buna da imzamı atarım.

Her Ramazan'da foodpornun dibine vuran yurdum insanı 'oruç tutmayan da saygı duysun' der.Daha kendi ibadetine kendisi saygı duymuyor ki? Marketler kıtlık çıkmışcasına tıka basa insan doluyor,


Ya şimdi bir kesim nefsi terbiyeyi anlamadı diye, orucun faydalarını bilmiyor diye anlayan bilen öğrenen kesimi de mi protesto edeceğiz? Yani Müslümanlıkta orucu kavramış bir grup yok mu, her şeyi genelleyemeyiz.  Ama şunu biliyoruz bilgi edinmek zahmetli iş, aktarmak da öyle ne yapalım yani eğitim şart. Hoşgörü de şart ama.

Halbuki bir alışkanlık bir ayda kazanılır.-   kesin bilgi tamı tamına 45 günde alışkanlık oluşuyor.

Sıkıyorsa yapma' yaptırım varsa saygıdan söz edemeyiz zaten,  - eh tabiki bir insanın içine zorla saygı da sokamazsın, tepeden indirme olan hiçbir şeyin  kalıcılığı olmuyor o yüzden de sizin bahsettiğiniz gibi bireysel farkındalık şart. Tarih istediğimiz ve istemediğimiz bir şekilde yazıldı ve yazılmaya devam ediyor.  Herkesin kendi çıkarını kolladığı yerde de nasıl bir bilinçli özümseme olacaksa onu da bilemiyorum. Uyum sağlama modunda hiç değilim,  ama zamanı gelmemiş bir dünya düzeni  için kahraman da olmayı gerekli görmüyorum. Bu da benim tercihim tabiki, kahramanlarım var mı, hepimizin vardır.

Kadınlar tarafından reddedildiği için kadınlardan nefret eden erkekler . Thoore un Emersonla yakınlığı olduğunu biliyorum, doğa insanlarım. Belki de gay olduğu için kadınlardan nefret ediyordur, rakip sonuçta. Bilemedim bilgi doğru olmayabilir. 

 Evet keyifli bir tartışma oldu ben teşekkür ederim asıl.
Yarın ola hayrola diyeyim...
31 Mart 2024, 14.42
 Bertaraf
İki devletin savaşması iki otoritenin halklarını harcadığı çıkar savaşıdır bence. Pardon da savaş gibi saćma sapan bir şey varsa 'Uluslararası ilişkiler' nafiledir.
Devlet'in şiddet tekeline sahip olması insan hakları bağlamında bir tezat değil mi? Tarih Patriyarkanın ve otoritenin  tarihidir. Tarih yazıcılığı da genellikle iktidarların başarılarını tecrübelerini geleceğe aktarma amacıyla milliyetçi bir güdüyle gelişmiştir. Evet bu seyri değiştirenler siyasi aktivistler, filozoflar, sanatçılar falandır. Yani yıkmayı şiar edinenler. Bireyi otorite karşısında güçlendirenlerdir. Eşitlik ve özgürlükten bahsediyorum. Tarih biliminde bakış açısının değişmesi de bununla ilintilidir. 'Belge yoksa tarih yoktur' perspektifinin zayıflaması da bireyin otorite karşısında güçlenmesiyle ilintilidir.  Sanki kanıtlar liderlerin kontrolünde yahut  insan tarafından oluşturulmadı... 

İnternette, gazetelerde, tv'de görmüyor musunuz reklamları; instagram sayfalarında gösterilen yiyecekleri. Nasıl ki seks iki insanı ilgilendiren bir şey olduğu için sanatsal bir nitelikten yoksun olarak sunulmasına porno deniyorsa. Bu iftar menülerinin yiyeceklerin sunulması da foodporn olarak kavramsallaştırılmıştır. Olan var olmayan var ulaşabilen var ulaşamayan var. Fiziksel bir ihtiyaçtır kultürel, sanatsal değilse ulu orta paylaşmanın manası ne? Kapitalizmin bizi getirdiği noktaya bir eleştiriydi bu. Elbette tek tek insanları suçluyor değilim, hiçbir hatadan muaf da değilim. İnancını nasıl yaşarsa yaşasın farketmez, haddime değil söz söylemek. Bu inancı öteki üstünde baskı kurma amacıyla yaşamayan insanlara -ki bunlara dindar deniyor diğerine dinci- bir sözüm yok. Kendimi bildim bileli de islamofobiyle mücadele ediyorum. Beni ahlaksızlıkla saygısızlıkla suçlayan olursa da hiç affetmem ve çelişkiyi göstermek benim için ayrı bir zevktir. 
Bu ülkede din kurumu( kurum sosyolojik anlamda) ötekine baskı kurma anlamında sıkıntılıdır. Evet resmi olarak laiklik var ama devletin bir diyanet kurumu (resmi kurum, teşkilat anlamında) var ve sadece sünni islama hizmet ediyor. Hatta ilk zamanlar onu da tahakküm altında tutuyordu. İktidar toplumsal kurumları denetlemekle yükümlüdür. Dinin toplumsal mühendislik niyetiyle iktidarın çıkarlarına göre kullanılması sorunludur. Bizde dindar toplumu sekülerleştirmeye çalışmak(ilk zamanlar) yahut sekürleşen bir toplumu dindarlaştırmaya çalışmaktan(son zamanlarda) başka bir halt yemediler. Aleviler, Hristiyanlar vs neden kendilerine hizmet etmeyen bir kuruma vergi veriyorlar mesela? Bu bir baskı ve haksızlık değil midir? Toplumsal alana geçelim. Varsayalım ki ben makarna canavarına inanıyorum. Aleviler de oruç tutuyor bundan haberim olmuyor ama huşu sukunet içinde geçmesi gereken her Ramazan ayı bir curcuna, bir şenlik, bir 'saygı duy' dayatması. Sizi bilmem ama bunlar beni rahatsız ediyor. Yukarda belirttiğim gibi inancını, kendi ahlakını başkasına dayatmayanları tenzih ederim. 

EkremEA'nın yorumu haddini aştı. Ben de kırıp dökmeden ironik(pek çok anlama gelebilir)bir şekilde eleştirdim. Tepkimde büyütülecek bir şey yoktu ki o da büyütmedi mevzuyu zaten. Ensest elbette derin mevzu isterse derinleştirebilirdi de esas sorun bu konuda konuşmayı ataerkil ahlakından bakarak kadınlara yakıştırmaması ve benim deneyimimi, samimiyetimi yargılaması. Siz ne düşünüyorsunuz bu konularda? 

Kendi tezimi çürüttüğüm falan yok. Asgari müşterek dediğim şahsi sınırlar, misal EkremEA 'kadına yakışmıyor' diyip ayrımcılık yaparak bu sınırları aştı. İzahı olmayanın mizahı olur derler. Hangi konuyu nasıl irdelediğim benim tasarrufumdadır. Sizinle ve Rune ile hala tartışıyorsam kişisel sınırlarımı ihlal etmediğiniz, sadece fikirlerimi eleştirdiğiniz içindir. Fikirlerimi de her şekilde eleştirebilirsiniz. Benim inandığıma saygı duymak zorunda değilsiniz. 

Rune
Liderlere hakaret edebiliyorum maalesef, içine at at nereye kadar:)
 Muhtemelen kırılıp gücenmiyorlardır. Bizim konumumuzda olan insanlar onlara zarar veremez kolay kolay. Keşke o itibarı ve otoriteyi biraz olsun sözle sarsabilseydik. O zaman fiziksel şiddete vs gerek kalmazdı.
Etkileşim kurduğum yaşayan, hisseden birine yapamam bunu. Kırmaktan korkarım. Yukarda da söylediğim gibi istisnası bana yapılmasıdır. Geçmişte yapmışımdır, tekrar karşıma çıkarlarsa gerekli özeleştirimi yapıp özrümü diliyorum.  
Bir lideri eleştiriyorsam kimse bunu kişisel almamalı. Liderlerin büyük zararları oldu/oluyor insanlara, toplumlara. Hakaret ediyor olmam da bu yüzden. Onlara da kişisel olarak değil aslında rolleri gereği... 'Siyasi aktör' denmesi bundandır. Bunu göze alarak çıkıyorlar sahneye. Yani hedefte temsil ettiği ideoloji söz konusu aslında. Benim sorunum devlet ve her türden otorite aslında. Zaten insanın insanı yönetmesini, kontrol etmesini aklım almadı bir türlü. Valla tek kahramanım kendimim, beni benden başkası kurtaramaz, herkes için geçerli bu. Destek, dayanışma dersek o başka. 
 Foodporn mevzusunu Bertaraf'a yazdığım yorumla anlattım. Tekrar edip yorumu uzatmayayım.
Sevgiler...
31 Mart 2024, 21.07
Merhaba,
Ben yaptigim yorumda haddimi astigimi dusunmuyorum.Ön yargili oldugunuzu dusunerekten elestirimi sundum ve bunun hâla arkasindayim. Fikirlerimde degisme olmadi simdilik :)
Ama sunu belirtmeliyimki hakli oldugunuz bir konu var haddini asmakla ilgili, yukardan asagi tekrar edip gelirseniz fark edeceğinizi dusunuyorum.  Agzina saglik ellerin dert gormesin falan filan...
WWE sampiyonasindan firlamis guresci yorum goruyorum yukarilarda. Multi attack acmis birileri.
Desteklemissiniz. smile Resmi
Ama sasirmiyorum  artik.
Kimsenin kisilik haklarina saldirmadim, hakaret etmedim. Saygimi yitirmedim. İnsan ne ederse kendine. 
 
01 Nisan 2024, 05.03
En büyükkk Beşiktaşş!!! :) Yok, yanlış slogan oldu galiba smile Resmi Bilgem, yine blogun altı karışmış bakıyorum .ddd Dur eksik kalmayayım ben de.
Şimdiii :) bilemeyeceğinin ne olduğunu bile bilemeyen veya anlatamadığım -yani lafın gelişi anlatamadığım, yoksa gayet net anlattım :)- bir Ekrem vak’ası var. Bu neyi bilemeyeceğinin idrakinde olamayan Ekrem, Adem ve Havva’yı sekse alet eden -bu da ne demekse- Bilge ve Cezbe’den iyi bildiğini iddia ediyor. Neyi biliyormuş peki???? Başa dönüyoruz; bir kadının, bir erkeğin kendisine ne niyetle yaklaştığını, gerek beden diliyle gerek sözlerle ne demek istediğini, deneyimle de elde ettiğimiz “ kadınsal sezgi” denilen şeyle gayet rahat çözebileceğini ve bunu ben ve Bilge’den daha iyi bildiğini iddia ediyor .ddddddd

Sonra Adem ve Havva elbette seksi çağrıştırır, misyonları, hikayeleri bu. Ne gelecekti akla, 100.yıl Koşusu mu??? Hayır buna “üreme eylemi” desek rahatsız olunmayacak mıydı ki. Ama insanlar sadece üreme ihtiyacından seks yapmıyorlar. Zaten her seks yapan çift de üreyemiyor, malum kadın-erkek dışında da tercihler var. Ne tabulaştırılıyor ki bu konuşmalar rahatsız ediyor acaba? Rahatsız olan, rahatsız olduğu yerde rahatsızlığını dile getirse, belki bir ortak nokta bulunurdu. Üzerinden bir yığın zaman geçmiş, o zamanı da tanımadığınız insanları sorgulamadan yargılamak, kişiliği ve kimliği hakkında, okuduğu iki geyikten sonuçlara varmak için kullanmamış olurdunuz. Bunu burada dile getiren ve aklından geçen herkes için yazıyorum. Bu arada Bertaraf selam. Bilge de sormuş size bu konuyu, ben de öğrenmek isterim hak verdiğiniz kısımla ilgili düşündüklerinizi.
Dağılan konuyu biraz daha dağıtayım, tuzum olsun .dddd Bilgem, bence düşüncelere saygı duymak gerekir ve fakat önce düşünce olduğu iddia edilen zikrin niteliğini incelemeli. Bununla ilgili bi yazı yazmıştım ama düzenleyip eklememiştim. Daha izah gerekirse eklerim bi ara. Her zikrin, fikir olmadığını düşünüyorum. Her saygı duyduğun insanın, her düşüncesine saygı duyabilir misin mesela veya saygı duymadığın birinin, her düşüncesini saygı duyulmayı hak etmiyor diye addedebilir misin? Zırvaya saygı duymam ben de elbette, zırvalayana da saygı duymam ayrıca. Hatta nezaket bile hak edilir bir şeydir. Saygı duyma konusu, insan ve fikir bağlamında ayrı ayrı değerlendirilmeli bence.
İrritasyona sebep olmuş inanç konusunda yazdıkların bir miktar. Femen haç devirsin, öteki Kuran yaksın, yeter ki cana bir şey olmasın, kimsenin canı yanmasın mı yani? Can yangısı illa madden olmaz ki Bilge, manevi olarak da yanar insanın canı. Dindar bir insanın, inancına ait kitabın yakılması, sembollerinin devrilmesi de berbat bir şey. En hafifinden hoyratlıktır bu ve şiddettir de aynı zamanda. Bunun olabilirliğini savunuyorsan, senin değerlerine de böyle saldırılırsa tepki vermeye hakkın olmaz. Din zorbalarının zorbalık ettiği insanlar sen-ben değiliz; onlar, kendi aralarında mevki-çıkar çatışmalarında, kendi çocuklarına, gençlerine, oradan buradan topladıkları çaresiz insanlara zorbalık ediyorlar bence. Ama o insanlar da bunu zorbalık olarak düşünmüyor, eğitildiklerini/karınlarının doyduğunu düşünüp yarabbi şükür diyorlar. Bu konu derin malum, geçeyim. Kendi adıma saygı duyarım inanç konusunda insanlara. Oruçtan örnek vermişsin, ondan devam edeyim. Dediğin türden bilinçsiz bir dinci bile olsa, saygıyı ve nezaketi hak etmediğini düşünsem de nihayetinde aç ve susuz bir insandır, onun tuttuğu sözde oruca değil ama aç oluşuna empati yapabilir, gereksiz ve yakışıksız davranışlarda bulunmam. Bu kadar irdeleyip uç örnekler vermezdim yerinde olsam. Tamamen haksızsın demiyorum tabii, tam da dediğin türden ibadet mi yapıyor, diyet mi yoksa gösteriş mi bilinmez bir yığın bilinçsiz sözde dindar insan var. Hem de öncelikle dindar kesim tarafından eleştirilmesi gereken insanlar.
Söz ettiğin devlet tanımı, dejenere olmuş bir yönetim ve sisteme denk düşmez mi Bilge. Devlet ve hükümet diye bi ayrım da gerekiyor ayrıca. Şimdi sen anarşik.p bir bünye olduğun için, bu konuyu neden böyle değerlendirdiğini biliyorum. Ama ben nasıl ki sosyalizmin ideal ama ütopik olduğunu kabul etmişsem, sen de anarşizmin yeniden doğuş için ancak araç niteliğinde olabileceğini ve ideal olmadığını kabul etmelisin. Yok etmiyorsan seni dövmek zorunda kalacağım .dddd Sonra çağıracak bir güvenlik gücü de bulamayacaksın tabii ki, kaos var ya çünkü .p Ya insan denen varlık güdülme ihtiyacındadır. Bu şart, çünkü beceremiyoruz. Senin, onun, diğerinin her konuda saldırgan bir şekilde kural tanımazlığı, bumerang olup dönüp seni, onu, diğerini vurur, vurulduğunuzla kalırsınız. Günü iyileştirmeden yarını nasıl kuracaksın, bi şeyleri değiştirmek için sistemin içinden ve onun kurallarıyla başlayıp gücün, aklın yettiğince ilerlemek daha mantıklı değil mi? Hep yüksek bir buluta odaklanıp; ona varacağım diye yeryüzüne dikey çizgide gidiyorsun. Merdiven şart, fakat merdivenin basamaklarını da önemsemiyorsun. Fikirlerin insanları ikna etmeli ki, basamaklar çoğalsın, merdiven yükselsin. Takiyeden asla söz etmiyorum, irritasyon yaratmadan eleştirmenin faydalarından söz ediyorum. Sen daha bunu yapmayı bile tercih etmezken bi de kendine newmakyavelist mi diyorsun .ddd Yapıcılık içermeyen yıkıcılığı, iş makinaları da yapıyor.
*Bu arada ensest hakkında konuşalım Bilgem, madem sadece kadına yakışmıyormuş, ikimiz de kadın olmaktan önce insanız ne de olsa!!

01 Nisan 2024, 09.48
Bilgegunes,

Düşünceyi, milliyetçiliği, fikri, ideolojiyi, dinleri bunların kurdukları otoriter güçleri, yıkımı  her türlü hakaret etmeden eleştirin ona kimse birşey diyemez. İşin tuhafı Yukarıda eleştirmişsiniz son yorumunuzda katılmadığım cok da birşey yok, .
-Hakaret de kişiselliğe  bir saldırıdır o bağlamda bari bunu kabul edin :)
İçine at at nereye kadar demişsiniz de öfke öfkenin mayasıdır, çok fazla doğu felsefesi okuyup vahşi taraflarımı törpülemeye çalışıyorum, he doğuya bunun faydası olmuş mu durum da ortada. Gandi uğraşmış didinmiş uzun vadede birşeyler kazanabilmiş. Benim düşüncelerin hepsi zaten paradoxa çıkıyor :) yaratabildiğim utobik dünyalarda bile.

Bu sanal ortamda 2 kelimelik laflarla kimse kendini doğru düzgün ifade edemiyor ve bir birimizi tanımıyoruz, bu yüzden de yalnış anlaşılmalara, ön yargılara mahal veriyor. Elbette ki hak veriyorum çok da güzel demişsiniz benim kişisel alanıma saldırılmasın ben de burda kimseyi kırma amaçlı bulunmuyorum. Bu çok önemli ve ilk tepkiyi karşıdan bekliyor olmanız da önemli! Benim burda kimsenin kişiliğinin hassas noktalarını eşelemeye niyetim yok, kaldı ki özellikle hassasiyetine bakarım ve buna göre davranmaya çalışırım, ama işte hepimizin genetik ve oluşturduğu bir karakter var hassas noktaları var, ben adalet konusunda çok hassasım bazen belki de dinlemeden ani çıkışlar da yapabiliyorum, küçümsemeye de sanırım tahammülüm yok hassas olan bir diğer noktam da bu, sadece bana değil birine yapıldığını görürsem bile  onu da savunmaya çalışıyorum, bir güç bile yapsa ona karşı da susamıyorum, nerdeyse bölüm başkanıyla tartışıp dersinden geçmemiş olsam okulu uzatacaktım :) çıkarımı da yani kollayamıyorum. Bilginin ezici gücünü bile kullanmamaya özen gösteriyorum ama yapmıyor muyum, yapıyorum. Hak edene hak ettiği kadar ölçüyle karşılık vermeye de özen gösteriyorum, yapabileceğim tek şey de bu. Ayarlarım kaçıyor mu o da kaçabiliyor :)  Ben sizin bakışınızı anladım Bilgegunes sıkıntı yok, niyetinizi de yazdığınız yorumda gayet açık ifade etmişsiniz.

Diyorsunuz ki aktivistler, sanatçılar, filozoflar değiştirebilir,
ee yine katılmadığım bir durum çıktı :)
hangi biri değiştirebilmiş şu an geldiğimiz dünyada hakim olan düzen,  modern kölelik ve her türlü din, ekonomik, işgücü sömürüsü vb vb. paranın hakim olduğu kapitalizm.
“imagine all the people living life and peace” diyen Jhon Lenon mu değiştirmiş, hani huzur hani barış. İslamiyeti yayan Hallacı Mansuri En El Hak, "Ben Hakk'ım", "Hak'tan gayrı değilim." demiş idam edilmiş. Nasıl ki şir koşmak gibi algılanmış, aslında  tasavvuftaki aynı düşünce..  Sokrates gençlerin toplumun ahlakını bozduğu, kafasını karıştırdığı, Tanrılara saygısızlık yaptığı için öldürülmüş, ne demiş kendini bil, kendini tanı demiş tek şey hiçbirşey bilmediğimdir demiş. Şu anda ne değişmiş bilinçli bir toplum  mu olmuşuz. Hypatia matematikçi, pagan filazof  "dinsizlik" ve "şeytanlık" la suçlanarak hristiyanlar tarafından katledilmiş. ay yoruldum benim kahramanların  hepsi dinlerden türü gitmiş :) O zaman neymiş Laiklik şartmış, Atatürk bile değiştirememiş şu an geldiğimiz düzende din devlet birbirine karıştı .

Ay keyfim de çok gıcır zaten :)
Sevgiyle kalınız..

Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın