gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

You Don't Own Me

28 Mart 2024, 23.19
A- A+



Başlık bulamadım şarkı sözüyle idare edin:)

Sene 2016'ydı galiba, O günlerde her sabah mahalledeki parka yürüyordum. Bazen, daha doğrusu kimsecikler yoksa ve halsiz hissetmiyorsam koşuyordum falan... Ve tabi parkta sabah yürüyüşü ve spor yapan insanlarla tanışıp hikayelerini topluyordum. Bir gün genç bir kadın geldi yanıma selam verdi ve sohbet etmeye başladık. Sanırım 23 yaşındaydı. Aslında İstanbul'da oturuyormuş buraya ablasının yanına gelmiş gezmeye. O, tıpkı onun gibi kilo vermeye çalıştığım için yürüyorum sandı. Ben onun da benim gibi iyi hissettirdiği için bunu yaptığını sandım. Çünkü ikimiz de yaklaşık aynı kilolardaydık. Konuştukça yanıldığımız ortaya çıktı. Nişanlıymış ve nişanlısı onun formda kalmasını istiyormuş. Bunun için de 'Klasik koşullanma', 'Edimsel koşullanma' gibi psikoloji biliminin en vahşi yöntemlerini kullanmaktan geri durmuyormuş. 

Böyle anlatmadı tabi, tamamen benim muzurluğum. Aslında şöyle anlattı. Orta düzey plaza yöneticisi beyimiz davetlerde ve ortamlarda caka satabilmek için yanında 'kadın gibi bir kadın'(?) olsun istiyormuş. Cast ajansına başvurmak yerine stadyumda maç izlerken tanıştığı bu kadının bedeninde küçük rötuşlar yaparak yanına yakıştırmaya çalışıyormuş. Netten bulduğu düşük kalorili bol proteinli; avokadolu, chia tohumlu tarifleri kıza yolluyormuş. Birlikte alışveriş yaparken 'aşkım bak, 36 bedene düşersen sana bu mini eteği alırım' falan diyormuş. Çok zaman geçti, 34 mü dedi 36 mı acaba? Bilemedim şimdi... Galiba bir de bilek fetişistiymiş. Kızın bileklerini kalın buluyormuş. Baldır mıydı acaba? Ha bu arada adam da düzenli spor yapıyormuş, yediğine içtiğine dikkat ediyormuş. O dizilerde gördüğümüz cıbıldak kaslı plaza erkekleri hayal ürünü değilmiş. Gerçi 'Issız Adam'dan sonra erkekler tarafından 'bağlanamıyorum' ile bitirilen ilişki oranındaki artış bu mevzuda da tavuk-yumurta paradoksunu getiriyor akıllara ya, neyse. İlgili karikatür için bknz.'ya melis anlamıyor musun?'

Bir yandan bunları dinliyorum bir yandan içimden söyleniyorum 'ah benim canım ah benim güzelim sen bunu yaşıyorsun da beni niye buna maruz bırakıyorsun?' Kız da bir sempatik, bir cana yakın ki sormayın gitsin. Ve tabi acemi. Bu ilişkide nasıl manipüle edildiğini fark edemiyor haliyle. Çok modern bir kocası olacağı için kendini şanslı hissediyor. Bence de çok modern, benim kafa biraz post-modern olduğundan o anlatırken kaşım gözüm seğiriyordu. Yaşıt olsalar hadi birlikte hata yapıyorlar, deneye yanıla bulurlar kendileri için iyi olanı deriz. Adam 36 yaşındaymış. Bir şey desem mutluluğunu kıskanıyorum sanacak. Çok aşık çook! Sustum tabi. Bu sefer de ablasından bahsetti. Benimle aynı yaştaymış ablası ama evlilik çocuklar falan çökmüş. 'Çökmek nedir?' diye soruyorum kendi kendime ve 'Kuzum sen hiç kendinden bahsetmez misin?' diye tabi... Ne tür müzik dinler? Hayat görüşü nedir? Yaşadığım yeri sevdi mi? Bahsetmiyor. O kendini açmayınca ben de kendimi açmadım haliyle öyle yüzeysel devam etti sohbet. Bölgesel incelme için spor salonu tavsiyesi istedi. Ömrümde gitmemişim, ne diyebilirim ki? Bunun da gerekli olabileceği deli dana gibi koşmalarım sonucu sakatlanan dizimden sonra dank etti. Artık yürümek ve genel eklem ağrılarım için esnemek dışında bir şey yapamıyorum. Neyse, ailesini ve sporu da ekleyince bu sohbet 'bechdel testini' geçmiştir diye umut ediyorum.
Sonra kız gitti. Sanki bunu yaşayan o değil benmişim de kurtulmuşum gibi deriiin bir nefes aldım, ağaçlara baktım, kuş cıvıltılarını dinledim, sonra kulaklığımı takıp müzik dinlemeye devam ettim. Müzik dinlemek hep iyi gelmiştir bana. 

Bir gün de size yine aynı parkta tanıştığım aslen Çorumlu yaşlı bir beyfendinin mafya dizilerinden hallice hayat hikayesini anlatsam. Yoksa anlatmasam mı? Aslında Çorumlu muydu Yozgatlı mıydı onu bile hatırlamıyorum. İstanbul'dan gayrısı hep Anadolu değil miydi zaten? Beyfendi demem de tamamen benim nezaketimden, 'kızım' hitabıyla başlayan sohbet 'akşam napıyon bakışı'na dönünce şöyle topuklamıştım. (https://www.youtube.com/embed/GYpyJJxJzIY)
Hep bu bendeki önyargısız ve eşitlikçi iletişim sevdası!
 Bu adama amca, dayı dediğinizde ortaya çıkan absürtlüğü bir düşünün!
Kiminle romantik ilişki kurulamayacağını 'abla, abi' diyerek sınırladığımızda bu yol çoğunlukla enseste çıkıyor yavrucuğum. Sandığınız gibi ensest, kan baĝıyla sınırlı değildir. Bana hava hoş, rıza varsa, istismar yoksa ona da laf etmem ama çemkiren gene gelenekçi ahlakçılar oluyor. Cık cık cık!
Bu zamanda bağzı sınırları başka türlü nasıl koruyacağını bilemeyen de ne bileyim...
Allah cezamı vermesin, böylece onu da anlattım galiba. 'Tasarruflu insan modu.'


Lesley Gore - You don't own me (https://www.youtube.com/embed/JDUjeR01wnU)

YORUMLAR

01 Nisan 2024, 11.30
Tanzimatla seçkinler  modernleşti Cumhuriyetle devlet modernleşti. Toplumun modernleşmeye başlaması Menderes döneminde kırda kente göç ile gerçekleşti. Atatürk karizmatik liderliğinden gelen gücü Cumhuriyet kadrosu adına kullandı. Sadece o yaptı değil. Bir sürü ideolog vardı. Cumhuriyetin olmazsa olmazı laiklikti ama uygulamada sorunluydu.  Cumhuriyet dönemindeki bazı politikalar türkiyenin geldiği bu noktanın mimarıdır. Kendi döneminde yargıla masalını da bize her yıl anlatırlar. Tamam da hala bunlarla hesaplaşamıyoruz. Ulus Baker'in de dediği gibi SSCB kendi tarihiyle edebiyat ve sanat yoluyla hesaplaştı, biz tepeden inme modernizmle sanat yoluyla hesaplaşamadık.
 Neyse burda bırakayım bunu,  sağdan soldan kürekler geliyor sanki :|
Çok ortak noktamız var aslında,  bakmayın burdaki hanımefendicik pozlarıma, yazıyorum diyelim grammer nazilerden korkuma imlayı düzelteyim diye tekrar okurken 'yok bu olmamış' falan diyorum siliyorum. Ben de  haksızlık yapan bir hocayı nerdeyse dövüyordum, derse dair hocadan daha çok şey bilmeme rağmen dc ile zor geçtiydim. ben orda hakkı yenen diğer öğrenciler için konuşuyorum utanmaz herif bir de sus payi olarak git düzelttir notunu diyor:) Pandemide de öteye beriye şikayet maili atan emeklilere bağladım. Ben de öyle, elindeki yetkiye kötüye kullananlara tahammül edemiyorum.Zaten burda en fazla itibar suikasti ile sonuçlanabiliyor. İtibar da çok umursadığım bir şey olmadığı gibi ben zaten kendimle dalga geçiyorum. Yeni eşitsizler 'bilgi' etrafında şekilleniyor. Bilgiyi kime nasıl verdiğimiz de çok önemli evet. 
Son olarak; 'sen sövmezsen ben sövmezsem nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa...'
Maalesef  bu konuda fikrim değişmiyor galiba ama birbirimizi anladığımıza inancım tam:)
Sevgiler...

Kendi adına konuş Cezbe,  lgbt adına EkremEA efendiden icazet almadan konuşmam ensest hakkında. Sen başla istersen  izin çıkarsa ben de gelirim canım:)
01 Nisan 2024, 12.25
Bak işte yorum yazmış afacan. Ne diyor? Sanırım “kadın olmaktan önce insanız” diye bitirince yorumu, ağlıyorum sanmış :) Ha şimdi benim de bu fikre -hangi fikir:)- saygı duymam mı gerekecek smile Resmi Vallahi çok eğleniyorum .ddd Çay da ikram etmiş bak .dddddd Ya Ekrem kardeşim, kırmak da istemiyorum ama hani bilgi ve birikimin ne ise onlarla ilgili, daha başa çıkabileceğin konularda ve kendine denk insanlarla polemiğe girmeni önerebilirim. Hani eleştirebilirsin de mesele değil, ben yorulmam izah etmeye çalışırım ama tartışma boyutunda ben seninle tartışamam ki. Zaten tartışma olabilmesi için, karşılıklı fikir içeren yorumlaşmalar olması gerekir. Sen şimdi benim saçımı çektin, tamam aferin, hadi git şimdi kumdan kale yap .dddddddd


Şimdi desem ki Bilgem; kural olan her yerde, dayatmacı bir otoritenin varlığından söz edilebilir. Ahahaha gayet doğru söylemiş olurum. Ben genel olarak senin gözlemlediğim yöntemlerinden ve tanıdığım kadarıyla süresizlik içeren bir anarşizm sevdalısı olduğunu düşündüğümden yazdım öyle. Ki hani oluru da var. Beğenmediğin bir kurala denk gelirsen, o komünü yerle yeksan etmek için derhal silahlarını kuşanırsın. Deneyimlenmemiş yol haritaları değil yazdıkların. Her defasında duvara toslanmış çünkü insanın doğası es geçilmiş. Bu yüzden de tüm insan eşitliğine dayalı ideolojiler çalışmıyor. İnsan kendini bir diğeriyle eşit olarak görmek istemiyor çünkü. Ama sen irdelemeye devam et, çıkış bulursan bana da haber et .dddd


Yahu “şiddetin en yetkili makamı” olarak nitelemişsin devlet kavramını. Şimdi söylediğin bambaşka bir şey ki tabii ki haklısın. Konuşmalarımızın spesifik hedefleri olmazsa, genel algılanıyor haliyle ve sen böyle bir şey söylediğinde, ben onu indirgeyip bir mantığa oturtma çabasına giriyorum.

Elbette bireysel olarak zarar da verebilir din adına yapılan zorbalıklar. Senin dediğini değillemedim. Ben daha çok yığınlardan söz ettim ve en tehlikeli olanlar ve fazla sayıda insanı etkileyenlerden, tarikatlar, köktendinci rejimler filan gibi… Ya biraz da kişilik meselesi elbette, böyle bir dayatmaya maruz kalmadım şahsen su içme vs. gibi, maruz kalamazdım da zaten, dikkat ederim böyle şeylere çünkü. Ayrıca her durumda olmasa da bazı konularda, karşımdakinin yanlışına benzer bir yanlışla cevap vermek de yanlış bir eylem gibi geliyor bana.



Şu an aklıma Jim Jones, Manson filan geldi bak, idealini anlatırken komün filan dediğinde .ddddd Yani Allah saklasın. Benden daha umutlusun ‘insan’ denenden.



01 Nisan 2024, 12.38
Allaaa allaaa Bilge bi git! Bu yorumu ne ara yazdın. Laikliğin, hilafetten cumhuriye evrilen yeni bir ülke için o zaman da, sonrasında da sorunlu olabileceği, sorun oluşturabileceği gibi basit bir öngörüyü, zamanında da öngörmüşlerdir emin ol. Vazgeçilemeyecek değerler söz konusu olduğunda, riskler olduğunu bilsen de devam edersin. Bunu en iyi savaşçı bir ruhu olan senin bilmen gerek. Bu konuyla ilgili, orta yerde tartışmak istemem kimseyle, hele hele sevdiğim akıllı insanlarla. Millet olarak en ihtiyacımız olmayan mevzu bunları tartışmaya açmak.
01 Nisan 2024, 14.30
Seninle sadece baktığımız gökyüzü ayni cezbe , tartışmaya çalışan sensin tartışmanın ötesinde saldırıyorsun. Yada oyle hissettirmeye çalışıyorsun . Ben bilgeyide senide on yargili buluyorum. Seviye tespit sisteminizin çalışmadığını dusunuyorum. Nerede ne yapilmasi gerek gibi olgular sizden uzak seyler gibi geliyor bana. Adamin niyetini yanlis anlamis olabilir misin ? Anlaminda bir yorum yaptim . Tecavuze ugradin tacize ugradin . Olayi nerelere cektin. Cekmeyede devam ediyorsun . Afancanim ben sevimli birsey gibi geliyor kulaga senden duymak disinda. Oldugumdan farkli degilim sonucta afacanda de cocukta, ama ipi ve mendili kullan derim. 
01 Nisan 2024, 17.06
Cezbe
Şiddet tekeli siyaset bilimiyle alakalı bir kavram. Weber devleti, meşru güç kullanma hakkına sahip olarak tanımlar. Ustüne çok konuşulmuştur. Hala konuşuyoruz. 

'Beğenmediğin bir kurala denk gelirsen, o komünü yerle yeksan etmek için derhal silahlarını kuşanırsın.'
Tam olarak bu! İnsan hem kendini hem çevresini hem yıkan hem de tekrar inşa eden bir varlıktır. Tabi çevresiyle kurduğu etkilesim sayesinde karşılıklı işleyen bir süreçtir bu. 

Ben öyle mi dedim yahu, laiklik tabi ki olmazsa olmaz ilkedir. Azınlıkları dışlamayan tam teşekküllü bir laiklikten bahsediyorum. Var mı sence  bu laiklik? Böyle bir laiklik olmalı diyorum. Neyse burda açamıyorum bunları. Özelden anlatırım. 
03 Nisan 2024, 17.48
Kavgaya yine geç kaldım ama yettim gari.

Yine isim vermek istemiyorum ama bi kendini bilmez şöyle demiş; "...bir de düdük pantolon giyip... erkeklerden gına geldi"... Bak bak, laflara bak, dur seeeen duuuur.

Şu yazdığını alemin kralı Maykıl Ceksın duyup, hissettiyse, mezarında ters dönmüş, kahrından perperişan olmuştur adamcağız. Kralın meşhur "eni bici bok ye" mahlaslı "Smooth Criminal" şarkısının klibini daha bugün izlemiş bir BİREY (adam dersem cinsiyetçilik yaptığım için Bilge de tetiklenir) olarak, oradaki pantolonu gör de, utan kendinden, utan. Her düdük pantolon giyen, nargile kafede takılmak zorunda değil, biraz Maykıl'a saygınız olsun ya. Sevmeseniz de saygı duymak zorundasınız!

Her hor görülene, ezilene, haksızlığa sözde karşı çıkan Bilgegunes hanımefendi de bu laflara karşı çıkıp, arkadaşına bi "hop" diyememiş. İşte bunlar böyleler, yeri gelir başkalarına laf etmeyi çok iyi bilirler, kimse de gariban Maykıl'ı korumaz zannedip, atıp tutarlar. 

Biri yıkayıp yağlıyor; " Beğenmediğin bir kurala denk gelirsen o komünü yerle yeksan etmek için derhal silahlarını kuşanırsın" diyor, berikinin de çok hoşuna gidiyor bu tanımlama ve "Tam olarak bu!" diyor. Eeee, konu Maykıl Ceksın'ın düdük pantolonu olunca neden o silahlar kuşanmıyor? Yoksa Kral'ı konuşmak korumak, kadının ağzına yakışmayan konulardan mı?

Maykıl Ceksın onurumuzdur!
03 Nisan 2024, 19.29
Kimse bizim adalet sevgimizi sorgulamasın!
Biz Cezbe'yle bir uyumsuzluğun iki eş parçası gibiyiz. O beyazsa ben siyah, o sıcaksa ben soğuk, o Kraliçe Elizabeth'se ben Margaret. Şayet böyle bir şey yapsaydım "bi düdük pantolonu savunmadıydın bana karşı, onu da yaptın bilgem, aferim" diyecekti. Maykıl kusura bakmasın ama statü sahibi adamları prensip gereği savunamıyoruz fakat  "hayırdır nargile kafen mi var?" dedirtecek kadar savundum bu çorapsız babet giyen statüsüz adamları zamanında! Üstelik benim işim bu değilken...Benim görev alanıma daha ziyade memleketi türban, muhalefeti tayt yönetiyor sanıp tayt üstüne türban giyenlere saranlar giriyor. Ayrıca biri düdük pantolon giyenleri savundu da desteklemedik mi? Her şeyi bilge'den beklemeyin! Herkes elini taşın altına koysun! Zaten 'bilgem milgem çiçek böcek', deyip sevgi pıtırcığına çevirdi beni, bu yaşta kendime yabancılaştım. Bir sabah güne şöyle başlamaktan ödüm kopuyor.
https://pin.itsmile ResmigiSCV7yc

Onu bunu bırakalım da bu Gmsnn denen birey neden her bloga kitabın ortasından başlar gibi dalıyor. Yok ayol, resmen kafa atıyor. Hayır bir de yorumu 3 yorum olarak görünüyor, in cin top oynayan blogda afallıyoruz. Aslında fazla bir beklentimiz de yok en azından Çorum'un leblebisine dair bir şeyler karalayabilirdi. Lütfen blogla ilgili en az bir yorum yapmadan almayın bu bireyi bir daha içeri, onaylamayın yorumlarını.
04 Nisan 2024, 04.44
Weber’in devlet tanımında sıkıntı yok zaten. Senin, devleti en azılı şiddeti uygulamaya haiz bir yapı olarak tanımlaman sıkıntılı. Hani bunun olduğu ülkeler ve zamanlar var mıydı veya var mı? Evet elbette. Devlet değil de hükümet desen hiç problem olmayacak. Fakat sen genel bir devlet tanımı yapıyorsun ve o tanımın üzerinden de kendinden örnekliyorsun hatta. E ne anlıyacak okuyan??? Weber’i de alet etmişsin bir de smile Resmi Yani şimdi önce Adem ve Havva’yı sekse .dddddd alet et, sonra da Weber’i kendi anarşist fikriyatına alet et, olacak iş değil! Gerçi ben, Adem ve Havva’yı sekse .ddddd alet ettiğimizi değil; bilakis onların bizi kendi icraatlerine alet ettiklerini düşünüyorum, değil mi ki insanoğlu olarak dünyada yaşıyoruz, her şey ortada .dddd


Gmsnn demek sen de düdük pantolon giyiyosun, yoksa Maykıl filan bahane. Sen onun gibi dans edip şarkı söyleyebiliyorsan helal olsun sana, giy valla dövmicem seni. Ya slim-fit denen bir şey var, illa dar giyeceksen ondan giy aaa, nedir streç pantolon ya! Hayır herkes giymek zorunda mı; biraz da vücuduna göre giyinir insan. Enlemesine 1mt kadınların -Bilge’nin tüyleri diken diken olur- cropların altına tayt giymesinden nefret gelirken, bir de erkeklerin taytı çıktı başımıza, bi türlü de geçemedi modası zıkkımın! Bu da bir görsel şiddettir azizim, maruz kalıyoruz resmen! Sürekli gözlerimiz aşağıda mı yürüyeceğiz nedir yani smile Resmi Ne çabuk unuttuk, kızların dikkati dağılır diye ünili erkek öğrencilerin gömlek yakalarını açmamaları gerektiğini yumurtlamıştı şimdi mevta olmuş yüce bir zat. Sonra kadınların açık-saçık giyinmeme konusu var. Yani neymiş, insanlar giyinirken, diğerlerinin hassasiyetlerini gözetmek zorundaymışmışlar. Cezbe de, eee hani bana hani bana! demiş. Bu yani konu smile Resmi Gerçi kadına yakışmadı bu yazdıklarım galiba .ddddd

Sonra senin niyetin nedir Gemesenene, beni BilgeMMle .dddd kapıştırmak mı istiyorsun. Niye zahmet ediyorsun, biz zaten kapışıyoruz .p Ben siyah-beyaz demeyeyim ama aynı rengin ton sür tonu bile olamayız BilgeMMle biz .dddd Bi önyargılı olduğumuz konusunda benzer suçlamalar var, oysa ikimiz ayrı fikirlerdeyken, iki fikirden biri benimsenir olmalıdır mantıken ama beyin yakıyor bazı düşünme biçimleri, erişemedim o noktaya ben, anlayamıyorum smile Resmi Amman yine çok eğlendim .dddd Ne diyordum haa bak iyelik ekine de gıcık zaten, sevgiye alerjik bir bünyesi var, alışıyor işte, niye müdahale ediyosun Gmsnn. Ayrıca evet, BilgeM doğru söylüyor, yazı yorumların konusunda büyük sıkıntı var, bir tane yazı yorumu yapsan kurban kesicez, o derece. Alalım bu arkadaşı!! Alın bunu! Alın bunu! smile Resmi

04 Nisan 2024, 10.29
Weber' sosyal bilimlerde pozitivizmin tahakkümünu sarsan teoristlerden olsa da sonuçta o da bilim insanı, elbette çözümlemesini bu doğrudur bu yanlıştır şeklinde yapmayacsk. Benim böyle bir misyonum yok bu çözümlemeyi alırım istediğim fikirle sentezlerim. Devlet gücün meşruluğunu toplumla olan sözleşmeden devşiriyor ok. Ben bu sözleşmeye imza attım mı? Bütün topraklar devletler tarafından savaşlarla parsellenirken bana sordular mı? Bir ihtimal daha var o da ölmek mi dersin?  Şiddet doğası gereği eşitsiz bir kavramdır. Kavga eşit koşullarda olur karşı da değilim. şiddet ise güçlünün güçsüzü ezmesidir. Devlet şiddet tekeline sahip olduğu için elinde bulundurduğu gücle ve silahlarla bunları elinde bulunduramayan kişi ve gruplara şiddet uygulayabiliyor. Toplumsalın  rızasını da kendi ideolojik aygıtlarıyla yaratıyor. Yapay zeka yazımı bu bağlamda tekrar değerlendir. Artık zihnimizin her karesine hakimler. Top tüfek de lazım değil çoğu zaman. Dur bakim uluslararası AİHM falan var. Ne kadarı pratikte uygulanabiliyor? Bunlar dikey hiyerarşi ile kurgulandığından oraya ulaşabilmek için bile arkanda sağlam bir destek güç olması lazım. İşin ironik tarafı bu organizasyonu da domates seçer gibi paralı eğitimli dil bilen göçmenleri alıp kalanının Türkiye gibi ülkelerde kalmasını sağlayan ikiyüzlü Avrupa ülkeleri yönetiyor. İdeal devlet masalını anlatma bana, yok öyle bir şey. 

Cezbemmm:p kim demiş sevgiye alerjik bir bünyem var. Ben beni sevmeyeni bile sevebiliyorum, üstelik bir beklentiye girmeden. Düşün yani bu kadar ayrı düşünüyoruz ve ben seni seviyorum:) Sevgi pıtırcığını, olan var olmayan var ulu orta sevişmemiz bu insanları yoksun hissettirebilir diye ahlaki bulmadığımdan şeyettim. Bir de senin hayranlarının tepkisini çekmek istemiyorum. Sevdiğim benim olsun kafası var ya, konuştuk hani:p

Heh hadi bakalım, Cezbe'nin bu beden tahakkümü ıçeren zorbalığından sonra nasıl bir eylemsellik geliştirecek Maykıl hayranları? Hadi  ben 70-80-180' lik mıhteşem ficudumla crop altına tayt silahlarımı kuşanıp Cezbe'yi hayattan soğutabilirim. Peki siz düdük pantolon savunucuları  babet çorabını yakası açık gömlek ve düdük pantolonla  kombinleyip  nargilenizi elinizden bırakmadan eni bici bok ye dansı yapabilecek misiniz? Bir de bana şey diyor... sözde mi diyor gözde mi diyor ne diyor sahi? 
04 Nisan 2024, 14.04
cezbeler, bilgegunesler birbirini ağırlar...

Cezbe önce body shamingin kralını yapmış, üzerine de ben azınlıkları, ötekileri savundum diye, demek ki sen de onlardansın demiş. Haksızlığa uğrayanın, mazlumun yanında duranın ille onlardan mı olması gerekir, bu nasıl bir sığ bakış açısı aman yarabbim, korkunç smile Resmi

Bize burada ötekileri, azınlıkları koruyup kollama dersi veren bilgegunes hanımefendinin de, benim düdük pantolon giyme noktasında suçlanmama da sessiz kalmasını, siz okuyucuların takdirine bırakıyorum.

Blogla ilgili yorumum da istenmiş, al sana yorum; koşucu kızın -tahminen- ilik gibi çocukla birlikte olmasını kıskanmış, hatta çatır çatır çatlamışsın, gelip de bize burada dedikodusunu yapıyorsun. Arayada edimsel koşullanma, klasik koşullanma tanımlarını sokuşturup, ben aslında bilimsel yaklaşıyorum, olayım dedikodu değil demeye getirmişsin ama nafile biz mesajı aldık gözde pardon sözde hanım.
04 Nisan 2024, 15.14
Ah iki gözümün çiçeği, bir kere  koşan o kız değil, bendim. Kız yürüyüş yapıyordu.
Çocuk dediğin tohuma kaçmış  hıyardan hallice bir beyfendidir, nesini kıskanayım:D
Üstelik ilik gibi dediği çocuğu(?)  hiç görmediğim gibi aşkın gözü de kördür. İnşallah güzeldir çocuk(?) yoksa çekilir dert değil. Metni ilk anlamıyla bile okuyup anlayamayan birinin ileri okumalar yapmaya çalışmasının yaratacağı sıkıntı şekilde görüldüğü gibidir. Oysa bize Çorum'un leblebisi yeterdi de artardı bile. Almayın şu pantolonlu düdük beyfendiyi içeri. Yok düdüklü pantolon...? Ay karıştı...




04 Nisan 2024, 17.17
Genel olarak spor yapıldığını anlatmak için koşucu kız tanımlaması yaptığımı bile ayıramayan birinin bloguna yorum yaptığım için bu da bana ders olsun. Napıyormuş kız orada, vegan mangal mı yapıyormuş kilo vermek için smile Resmi smile Resmi Bence mangal kadına yakışan bir şey de değil zaten, evet köz sende, buyur konuş...
04 Nisan 2024, 18.23
Bak tutturdu illa düdük pantolon giyecek. Pişik olursun pişik smile Resmi Sonra bana bebe pudrası getirin’le gelme bize. Seviyorum da söylüyorum smile Resmi

Sonra gelip yazıcam, şimdi vakit yok, topunuzu yazdıklarınıza pişman edicem .dddddd
05 Nisan 2024, 05.54
Bertaraf; benim merak ettiğim, EkremEA yorumlarının neresine ve hangi noktada katılmış olduğunuzdu. Benim tepkimi çeken ilk yorumda; Bilge’nin anlattığı iki konuda da, yani kızın söylediklerini ve yaşlı adamın ona yaklaşımını anlamlandırma noktasında sıkıntı olduğunu ve bu sıkıntının da Bilge’nin önyargılı oluşu ve egosundan kaynaklı olup olmadığını sorguluyor. Neye istinaden, tanımadığı birini böyle tanımlayabilir ki biri??? Ve alt paragrafta Bilge’nin yaşça kendinden büyük olduğunu düşündüğünü ve saygı duyma kriterinin yaşla alakalı olmadığını söylüyor, ne diyor “dünyanın merkezi değilsin”. Şahane bir inciyle de final yapıyor, bazı konulardan söz etmek kadına yakışmıyormuş. Ben size açılımını yapayım bu yazdıklarının, Türkçe meali.


*Bilge önyargılı ve egolu kişiliği dolayısıyla; kız hakkında olumsuz düşünceler geliştirmiş ve yaşlı adamın kendisine olan yaklaşımını, yine kişiliğindeki arızalar dolayısıyla yanlış anlamış.
*Bilge’nin yaşı ondan büyük olabilirmiş belki ama saygı duymuyormuş ona, çünkü yaş, saygı kriteri olmazmış.
*Son zırvada da aşmış artık, kadınların hangi konularda konuşabileceğinin tespit makamı ilan etmiş kendisini.

Bunlardan hangisine katılıyorsunuz Bertaraf??? Kendisinden benim açımdan umut olmadığını kavramış bulunuyorum ama sizinle konuşarak anlaşabildiğimizi gördüğüm için merakımdan sormuştum, hani belki benim göremediğim, atladığım bir haklılık düzeyindedir kendisi diye.

05 Nisan 2024, 05.57
Pozitivist olması gerekmeseymiş, senin vardığın sonuca ulaşacakmış yani öyle mi Bilge;). Weber’in niyetini mi okudun kuzum sen .ddd Weber, her şartta kabul edilebilir bir devlet tanımı yapmış. Sınırlar içerisinde, meşru güç kullanma yetkisine haizdir, diyor. Bu devlet tanımlarından biri olabilir. Üstelik ‘güç’ sadece her türlü, şiddet de dahil baskı aracı olarak kullanılacak elemanları da içermez. Ülkeye yönelik herhangi bir saldırıda misal, vatandaşını ve ülkesini, korumak da bu güç kavramıyla ilgilidir. Şimdi ben desem ki: Devlet, ülke sınırları içersinde, sınırların ihlalini engelleyecek en büyük meşru güçtür. Bak bu da bir devlet tanımıdır. Senin yazdığın “devlet, şiddetin en yetkili merciidir” ancak kendi görüşün olabilir, genel devlet tanımından çok uzak, kabul edilemez ve Weber’in tanımından yola çıkılmış olmaktan da uzak bence. Ama harmanladım diyorsun, tabii herkesin kendi harmanı kendine .dddd
 Devletin iyisi olmaz, gibi bir şeyi de kabul etmiyorum. Seni koruyan da devlet. Diyoruz ki; ayda şu kadar kadın cinayeti, şu kadar tecavüz oluyor. Bir o kadar da önlenen oluyordur. E Bilgem ne yapacaksın, devlet yok, otorite yok. Olabilecekleri tahayyül edemiyorum şahsen. Sen diyelim Almanya’da yaşasan, bu aykırı görüşlere sahip olmayacaktın. Elbette devleti asıl kabul edip siyasallaşmasının getirdiği olumsuzlukları ben de eleştiririm. Bireyin yapması gereken, devlet erkinin siyasiler tarafından nasıl kullanıldığının takibi, sosyal devlet oluşumunun sağlanması. Su kaçıran demokrasinin yamanması ki bu çok önemli. Bunlar için mücadele edilebilir sonuna kadar.

 Sınırları ben mi çizdim, devletten bana ne vs. görüşler kafa güzelliğinden geliyor olabilir. Benim için ayakları yere basmayan her şikayet, her görüş çözümsüzlük üretir. Yapay zekanın ele geçirme yeteneğine benzer, devletlerin ele geçirme yöntemlerinden söz ettin sanırım. Mesele kimin kimi yöneteceği Bilge. Her şartta, bilinçli bireyler gerekiyor. Bilinçli olmak da yetmiyor, insanın tekamül etmesi gerek. Yoksa dünyadaki hiçbir rejim, hiçbir yönetim biçimi, senin idealindekini sağlayamaz. Jim Jones örneğini boşuna vermedim; insan, güçlendikçe dejenere olmasından korkulan her şeyin ilk sırasında yer alır. İnsanların kendi oylarıyla belirlediği kurallardan söz ediyorsun, böyle komün oluşturulacakmış. Bir defa bu kuralları uygulamak için de bir otoriteye gereksinim duyulacak. Uymayanlar için, bir yaptırım olacak, yaptırımları uygulayan bir başka otorite olacak. Ya bırak bunları, daha işin başında, onca insanın kurallar konusunda hemfikir olabileceğini mi düşünüyorsun cidden. 40bin defa söylüyorum, bu insan denenden olmaz, zorlamamak lazım. İnsan, güdülmesi gereken bir varlıktır, insanüstüye bağlarsak her yer gül bahçesi olabilir dediğin gibi.


Bilge, sana hak verdim; uluorta sevişmeler her türlü zararlı. Olan var, olmayan var haklısın, önce olup şimdi olmayanı var, bugün olmayıp yarın da olmayacak olanı var sonra smile Resmi Bu denli sevgisizliğin kol gezdiği bi ortamda, iyelik takıları bile kırıcı olabilir bazı bünyeler için. Bir de evet, sahipleniciliğin getirdiği bencillik duygusunu da eklersek sekans yaratabilir, yıpratıcı olabilir. Haklıyız smile Resmi
 

05 Nisan 2024, 06.03
Badi şeyming sensin Gmsnn! Ben kimseyle alay etmiyorum. Estetik sevdamdan mütevellit, illa bir yakışıklılık ararım her türlü şeyde. Bu da benim zevkim, kimseye dayatmıyorum. Eleştiri iyi bir şeydir, kendini kötü duruma düşüren insanlara, birilerinin de çıkıp “iyi görünmüyorsun” demesi gerekir. Dost acı söyler smile Resmi

Bu arada senin de aktivist olduğunu bilmiyordum. Meğerse düdük pantolonu savunman anme hizmetiymiş, yoksa o kaka pantolonları giydiğin filan yokmuş. Mahçup oldum inan .dddd Bu arada yüzü gözü dolgu-botox karışımı tektipleri de eleştirmiştim. Lüffeen ama lüffen onları da savunur musun, onlara da empati yap smile Resmi

Bu erkek milletinin, biz kadınlardan çok dedikodu yaptığını ve düdük pantolonlarla ve android model kadınlarla dalga geçtiğini, yakın çevremdeki erkeklerden gayet biliyorum. Gmsnn kişisinin bunlardan biri olduğuna adım gibi eminim. Hihahooho lan yeni gelen asistanı gördün mü, iğne batırsan patlayacak kadın mihhaaha şeklinde erkek arkadaşları arasında geyik yaptığını hayal etmek hiç zor değil, hiç! Burada ne yazıyorsa, tersini düşündüğünü biliyoruz zaten, ordan hesap edin .pppp Bu arada Bilgem, Gmsnn’nin sözde-gözde-közde üçlemesine dikkatini çekmek isterim. Sözde demesi, senin aksi yönde ısrarına rağmen kabul edilemez; közde demesi sesteşlik ve konuya paralellik açısından tebrik edilesi bir durum ama ya “gözde”nedir!!! Bende harem çağrışımı yaptı. Ne demek istiyorsun Bilge’ye sen Gmsnn!??? Ahahahhhiihii smile Resmi

05 Nisan 2024, 07.31
Tamam konuşayım o sorun değil de sen hayırdır, neye bozuldun? Sondaki karışıklığa mı? Okuduğunu anlamıyorsun dememe mi? Ne demek böyle birinin bloguna yazmam bir daha. Teessüf ederim, bunu duymamış olayım! Hem zaten buralar hep senin. 'Bozuldum mu ben şimdi, iki tane de gülücük bıraktım' der şimdi:)
Efenim her ne kadar gs uefa şampiyonu olduğu gün aydınlanıp futbol izleyicilik kariyerime son vermiş olsam da 3 yıl artistik buz pateni, 1 yıl jimnastik, 1 yıl tenis olmak üzere izleyicilik kariyerime bir süre daha devam ettim. Ayrıcaa -buraya zoom yapıyoruz- kendi kuşağımda(nesil) karateyi 'karate kid'den öğrenmeyen nadir insanlardan olmakla beraber shaolin kung-fuda sarı kuşak(bildiğin kuşak, normal kuşak). Wing chun'dan Aikido'ya kadar her dövüş sporu kategorisinin ve stilinin felsefesini bilirim. Sintiya Ratrok ve Buruş Li'nin bütün filmlerini izlemiş, Ceki Çen'in ıkınma mimiklerine kadar ezberlemiş biri var karşında. Öyle Tamer Karadağlı gibi tek tip ıkınmayla tüm zihin dünyasını ortaya seren bir zat değildir. Çekiç yumrukta ayrı, döner tekmede ayrı, kelebek stilinde ayrı mimikle ıkınırdı muhterem. "Deli dana gibi koşmayın tempolu yürüyün daha faydalı" diyen TV doktoru enflasyonunu da hesaba katalım Şimdi ben bunları sana niye anlatıyorum? Sor sor, çekinme. 
Sence böyle biri 'koşma ve spor ile aynı şeyi kastediyorum' kıvırmasını yer mi?..
Ben de öyle düşünmüştüm.:)
Sen bunlara takılma şimdi, neyse ne. Geyik işte. Şaka yapıyoruz haliyle.

Aslında ben senle başka mühim bir mesele hakkında konuşmak istiyorum. Ve aslında ben konuşacağım sen dinleyeceksin. Başlıyorum. 
Orda mısın? Alo!...
Neyse, bir haftada tamamlanacak uzunlukta tutayım da geldiğinde fazla yorulmasın. Ah bendeki bu merhamet!
O topukladığına göre izleyiciye hitap ediyorum. 
İzleyici! Nerdesin? Aloo...
Öhüm! 'uzun yazı' okuyucuları olarak kaldık mi gene başbaşa. 
Aslında sessiz kalmakla yazmak arasında baya bir gidip geldim. Sessizliğin bu dönemde bir şey anlatabileceğine inancım sıfır. Eh madem köz de bende insalla anlatabilirim.
Efenim Gmsnn'in son zamanlardaki yorumlarını okuduğumda karışık tepkiler içine giriyorum. Yarısına gülüyorum, yarısına 'ay gene mi' diyorum. 
Son zamanlarda yorumlarında zibilyon kez kullandığı 'birey', 'kadına yakışıyor mu' ifadeleri ile ne anlatmak istiyor mesela? Niye sürekli tekrar ediyor? Yaratma sancıları mı? Nedir? Üstüne bir de 'sözde hanım'! Allah razı olsun! Yani beni bu konudaki duruşumdan ötürü sürekli alaya almasındaki mantığı çözmeye çalışıyorum. Sorun herhangi bir konuda alaya alınmam değil az çok biliyor beni. 
Bir arkadaşım(erkek) var, bir gün 'feminik' demese işi rast gitmez. Feministleri ekler provoke eder, sonra da goygoycularıyla linçler. Linç dediğim gmsnn'in yaptığı gibi alaya almak. O arkadaşıma da sorsam 'yoo hiç öyle bir şey kastetmedim gırgır yapıyoruz' der. O bana 'naber bağğyen' der. Ben ona 'bugün ataerki için ne yaptın mümin kardeşim' derim. Geçinir gideriz. 
Tamam.
Sizin ironiniz ironi, inandım
Sizin mizahınız mizah, inandım
Niyetiniz iyi, amenna
Peki de sizin adınız ne?
Bu mizah kime hizmet ediyor? Nerede konumlanıyor?
 
İlle de açık açık söylemek gerekmiyor bir konudaki rahatsızlığı, mizahın da benzer bir işlevi var. Bknz.bilge'nin ironik yorumları. Hatta rahatsız olmak bile gerekmiyor bir şeyden. Farketmeden yaparız bunu. Rahatsız olsa zaten gelip yazmaz. Beni kıskanç olarak niteleyen ironik yorum kişiliği hedef alan, gülüp geçilecek ironik bir espri iken sürekli tekrarlanan 'birey' ironisi feministlerin ve lgbt'nin eylemsel kimliğini hedef alan kalıpyargılardan besleniyor. Sanki her şeyi abartan her şeye tepki veren agresif insanlarmış gibi benim üzerimden kriminalize ediliyorlar. Ki ben zaten böyle biri olmadığım halde. Ha evet onların da aralarında 'bayan' denildiginde ortalığı yıkan tipler var. Bir-iki kişinin kişisel özelliğini bu gruplara mal edemeyiz. Muhtemelen ek olan 'de'yi ayıranlara kızıp da küfreden tiplerden fazla değiller. Kaldı ki imla hatası yapanların çoğu iyi eğitime ulaşamayan kitlelerdirdir onlara kızanlarsa iyi eğitim alma imkanı bulmuş 'bilgi'nin oyoritesini bu kişileri ezmek için kullansnlardır. 'bayan'ın yanliş kullamı eşitsizliği derinleştiren bir davranıştır. Eskiden ben de kullanmışımdır yanlış şekilde. Esas sorun 'bayan'ın hitap olduğunu cinsiyet yerine kullanılamayacağını bildiği halde arkadaşım gibi ısrarla tahrik ve alay etmek için kullananlar. 'blge birey' gibi. Neden artık Cem Yılmaz'a gülmüyoruz mesela?  Mizah zevki de zihniyetten bağımsız değildir. 'Kadına yakışmıyor' zaten kabak tadı verdi. Ona girmeyeceğim. Bu gruplar her gün bu şekilde aşağılanıyorlar zaten. Benim kimlerin sesi olduğum aşikar. Gmsnn de aşağılayan kitlenin sesi olmaya niyetlendi heralde. Ben burda bu yazıları bunun için mi yazıyorum? Benim üzerimden onlarla dalga geçin diye mi?.. kadin, lgbt, çocuk, hayvan, engelli gibi dezavantajlı grupların hakları tartışmaya bile kapalıdır aslinda. Nesini tartışacaksın hak bu. Ha zihniyet değişsin diye kavramlar, tarihsel arka plan anlaşılsın diye tartışıyoruz o ayrı. Statüsü gereği yani sitenin kurallarını şekillendiren kişilerden biri olması nedeniyle Gmsnn bunları bilmesi gerekiyor zazen, bu yüzden üstünde duruyorum.
Önceki yorumda( yorumda da derin yerine ileri yazmışım zaten) latife ediyordum, tabisi Gmsnn'in zekasından asla şüphe etmem.Tıpkı bu yazdıklarımı anlayacağından şüphem olmadığı gibi. Cevap falan beklemiyorum. Okunup anlaşılması kafi.


05 Nisan 2024, 09.02
Mizah demişken, bu akışı biraz da bağlam belirliyor. Misal o 'kadına yakışmıyor' 'birey' olmasaydı. 
Ben aslında şöyle bir şey yazacaktım:
"Ay teni öbürsüleştirdiler mi? Incindin mi sen? Kıyamamm. Yaklaş yamacımıza. Gel ya korkma, meme açmıyoz  biz. Malum maale baskısı falan. 
Arkadaşa hemen gök kuşağı, A yazılı bayraklardan temin edelim. Kendi bayrağı mı varmış? Düdük pantolonu mu sallayacakmış? Aa şeeyy... Evet...Tamam o zaman.  Arkalarda, ortalarda bir yerde konumlandıralım arkadaşımızı."
Bu da zaten kendi dahil olduğum mücadele alanına yönelik ironik ve eğlenceli bir eleştiriydi. Maalesef gidişat nedeniyle tetiklendim ve bunu yazmak içimden gelmedi. Cezbenin yorumunu okudum şimdi, haklı yani. Şimdi Cezbe'ye ve devlete bomba atmaya gidiyorum. Hatta kalın.

05 Nisan 2024, 09.43
Hala Weber'den uzak diyor. Kızım Weber ve bu fikri ortaya atan diğer 'objektif'(hsni diyorsun düşünürler olmasa hani diyosun ya ideolijik perspektifler yanlı diye) düşünürler olmasa biz devleti hala koruyan kollayan vasfıyla bilip tahakküme direnmeyebilirdik.Bakunin, Marx, Engels ideolojik olduğu için çok da tınlanmıyor zaten. Yani öyle ya da böyle bize hizmet etti. Biz bu yenilikçi insanlara entellektüel diyoruz. Ama ısrarla geleneği ve köhnemiş kurumları savunanlara muhafazakar diyoruz kusura bakma.
Ahlakı dayatan bir güç varsa orda ahlaktan söz edemezsin. Sana ćocuk eĝitiminden bahsettiğim bir yorum yapmıştım. Zulliger'in vicdan gelişimiyle ilgili araştırmalarından, cezalandırmanın vicdan gelişimi üzerine olumsuz etkisinden falan...Yani bu aile kurumundan eğitim kurumuna kadar, dinden devlete kadar girift bir yapıyı çözümlemeyi içeriyor. Meşhur sistem dediğimiz şey.  Bütün kurumları kökten sarsman lazım ki yapamıyorsun dokunulmazlıkları var hepsinin.   Otoriter devlet yapısına sahip toplumların bireysrl yükümlülük konularında ne kadar problemli olduğunu biliyoruz. Öz-yönetim kişinin dayanışmacı potansiyelini ortaya koyması açısında önemlidir. Ve sen sadece bu geleneksrl kurumların borusunu öttürdüğü bir düzende en doğrusu budur diyorsun.Bravo.
Şöyle bir düşünce var: Batıda birey güçlendikçe devlrt de güçlenir. Doğuda birey güçlendikçe devlet zayıflar. Hiç düşündün mü bunu?Devletlerin çoğu ulus temellidir.  Evet ABD Avrupa güçlü de niye güçlü?  Devlet,ulusun çıkarlarını uluslararası arenada ortaya koymak içindir. Ulus nedir?  Eskinin millet temelli birliği gitti ulus geldi değişen bir şey yok. Fransız ulusunun çıkarı bizimkinden daha mı önemli? E kurmuşlar bu düzeni öyle gitsin diyorsun.
 Yatay ilişkilerin olduğu merkeziyetsiz  organizasyonların önemine vurgu yapılıyor artık bu doğrultuda kurumsallaşıyor firmalar. Uzmanlaşmanın yükümlülüğün olduğu yerlerde ćok da verimli oluyor. Gene geliyoruz eğitim kurumuna:)
Jim jones'i açıkladığım yorum geçmedi. Açamıyorum onu. ABD'deki evsizler ordusunu ve anlatmsk istedikletini düşün bi. Doğumumuza karar veremiyoruz. Nasıl yaşamak istediğimize de... Sahip olabilebileceğimiz yegane toprak parçasını bir adet pamukla birlikte veriyorlar zaten. Senin benim gibi düşünenlere sunduğun seçenek bu, allah razı olsun. 
Nryse sen böyle bir dünyada  makul isteklerde bulunarak devam etmek istiyorsan zaten bunun içinde yaşıyorsun sorun yok. Saygılar canımın içi:)
05 Nisan 2024, 12.14
'bu fikri ortaya atan diğer 'objektif' (hani diyosun ya ideolojik perspektifler yanlı diye) düşünürler olmasa biz devleti hala koruyan kollayan vasfıyla bilip tahakküme direnmeyebilirdik."

Yukardaki yorumun İlk paragrafı aslında böyle. Telefonla yazınca herkesinki böyle oluyor. Benimki bir abuk formu oluyor. Pardon.
Bu arada yazmayı unutmuşum, Weber'in Yorumsamacı Kuramı ,Sosyal Bilimlerde Durkeimci Pozitivizmin  karşısında konumlanır. Weber, Durkeim ve Marx için Sosyolojinin Kurucu Babaları derler günahları boynuna. Gene babalara geldik! Neyse kastettiğim objektiflikti. Anlatamadım sanırım.
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın