gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

You Don't Own Me

28 Mart 2024, 23.19
A- A+



Başlık bulamadım şarkı sözüyle idare edin:)

Sene 2016'ydı galiba, O günlerde her sabah mahalledeki parka yürüyordum. Bazen, daha doğrusu kimsecikler yoksa ve halsiz hissetmiyorsam koşuyordum falan... Ve tabi parkta sabah yürüyüşü ve spor yapan insanlarla tanışıp hikayelerini topluyordum. Bir gün genç bir kadın geldi yanıma selam verdi ve sohbet etmeye başladık. Sanırım 23 yaşındaydı. Aslında İstanbul'da oturuyormuş buraya ablasının yanına gelmiş gezmeye. O, tıpkı onun gibi kilo vermeye çalıştığım için yürüyorum sandı. Ben onun da benim gibi iyi hissettirdiği için bunu yaptığını sandım. Çünkü ikimiz de yaklaşık aynı kilolardaydık. Konuştukça yanıldığımız ortaya çıktı. Nişanlıymış ve nişanlısı onun formda kalmasını istiyormuş. Bunun için de 'Klasik koşullanma', 'Edimsel koşullanma' gibi psikoloji biliminin en vahşi yöntemlerini kullanmaktan geri durmuyormuş. 

Böyle anlatmadı tabi, tamamen benim muzurluğum. Aslında şöyle anlattı. Orta düzey plaza yöneticisi beyimiz davetlerde ve ortamlarda caka satabilmek için yanında 'kadın gibi bir kadın'(?) olsun istiyormuş. Cast ajansına başvurmak yerine stadyumda maç izlerken tanıştığı bu kadının bedeninde küçük rötuşlar yaparak yanına yakıştırmaya çalışıyormuş. Netten bulduğu düşük kalorili bol proteinli; avokadolu, chia tohumlu tarifleri kıza yolluyormuş. Birlikte alışveriş yaparken 'aşkım bak, 36 bedene düşersen sana bu mini eteği alırım' falan diyormuş. Çok zaman geçti, 34 mü dedi 36 mı acaba? Bilemedim şimdi... Galiba bir de bilek fetişistiymiş. Kızın bileklerini kalın buluyormuş. Baldır mıydı acaba? Ha bu arada adam da düzenli spor yapıyormuş, yediğine içtiğine dikkat ediyormuş. O dizilerde gördüğümüz cıbıldak kaslı plaza erkekleri hayal ürünü değilmiş. Gerçi 'Issız Adam'dan sonra erkekler tarafından 'bağlanamıyorum' ile bitirilen ilişki oranındaki artış bu mevzuda da tavuk-yumurta paradoksunu getiriyor akıllara ya, neyse. İlgili karikatür için bknz.'ya melis anlamıyor musun?'

Bir yandan bunları dinliyorum bir yandan içimden söyleniyorum 'ah benim canım ah benim güzelim sen bunu yaşıyorsun da beni niye buna maruz bırakıyorsun?' Kız da bir sempatik, bir cana yakın ki sormayın gitsin. Ve tabi acemi. Bu ilişkide nasıl manipüle edildiğini fark edemiyor haliyle. Çok modern bir kocası olacağı için kendini şanslı hissediyor. Bence de çok modern, benim kafa biraz post-modern olduğundan o anlatırken kaşım gözüm seğiriyordu. Yaşıt olsalar hadi birlikte hata yapıyorlar, deneye yanıla bulurlar kendileri için iyi olanı deriz. Adam 36 yaşındaymış. Bir şey desem mutluluğunu kıskanıyorum sanacak. Çok aşık çook! Sustum tabi. Bu sefer de ablasından bahsetti. Benimle aynı yaştaymış ablası ama evlilik çocuklar falan çökmüş. 'Çökmek nedir?' diye soruyorum kendi kendime ve 'Kuzum sen hiç kendinden bahsetmez misin?' diye tabi... Ne tür müzik dinler? Hayat görüşü nedir? Yaşadığım yeri sevdi mi? Bahsetmiyor. O kendini açmayınca ben de kendimi açmadım haliyle öyle yüzeysel devam etti sohbet. Bölgesel incelme için spor salonu tavsiyesi istedi. Ömrümde gitmemişim, ne diyebilirim ki? Bunun da gerekli olabileceği deli dana gibi koşmalarım sonucu sakatlanan dizimden sonra dank etti. Artık yürümek ve genel eklem ağrılarım için esnemek dışında bir şey yapamıyorum. Neyse, ailesini ve sporu da ekleyince bu sohbet 'bechdel testini' geçmiştir diye umut ediyorum.
Sonra kız gitti. Sanki bunu yaşayan o değil benmişim de kurtulmuşum gibi deriiin bir nefes aldım, ağaçlara baktım, kuş cıvıltılarını dinledim, sonra kulaklığımı takıp müzik dinlemeye devam ettim. Müzik dinlemek hep iyi gelmiştir bana. 

Bir gün de size yine aynı parkta tanıştığım aslen Çorumlu yaşlı bir beyfendinin mafya dizilerinden hallice hayat hikayesini anlatsam. Yoksa anlatmasam mı? Aslında Çorumlu muydu Yozgatlı mıydı onu bile hatırlamıyorum. İstanbul'dan gayrısı hep Anadolu değil miydi zaten? Beyfendi demem de tamamen benim nezaketimden, 'kızım' hitabıyla başlayan sohbet 'akşam napıyon bakışı'na dönünce şöyle topuklamıştım. (https://www.youtube.com/embed/GYpyJJxJzIY)
Hep bu bendeki önyargısız ve eşitlikçi iletişim sevdası!
 Bu adama amca, dayı dediğinizde ortaya çıkan absürtlüğü bir düşünün!
Kiminle romantik ilişki kurulamayacağını 'abla, abi' diyerek sınırladığımızda bu yol çoğunlukla enseste çıkıyor yavrucuğum. Sandığınız gibi ensest, kan baĝıyla sınırlı değildir. Bana hava hoş, rıza varsa, istismar yoksa ona da laf etmem ama çemkiren gene gelenekçi ahlakçılar oluyor. Cık cık cık!
Bu zamanda bağzı sınırları başka türlü nasıl koruyacağını bilemeyen de ne bileyim...
Allah cezamı vermesin, böylece onu da anlattım galiba. 'Tasarruflu insan modu.'


Lesley Gore - You don't own me (https://www.youtube.com/embed/JDUjeR01wnU)

YORUMLAR

05 Nisan 2024, 09.02
Mizah demişken, bu akışı biraz da bağlam belirliyor. Misal o 'kadına yakışmıyor' 'birey' olmasaydı. 
Ben aslında şöyle bir şey yazacaktım:
"Ay teni öbürsüleştirdiler mi? Incindin mi sen? Kıyamamm. Yaklaş yamacımıza. Gel ya korkma, meme açmıyoz  biz. Malum maale baskısı falan. 
Arkadaşa hemen gök kuşağı, A yazılı bayraklardan temin edelim. Kendi bayrağı mı varmış? Düdük pantolonu mu sallayacakmış? Aa şeeyy... Evet...Tamam o zaman.  Arkalarda, ortalarda bir yerde konumlandıralım arkadaşımızı."
Bu da zaten kendi dahil olduğum mücadele alanına yönelik ironik ve eğlenceli bir eleştiriydi. Maalesef gidişat nedeniyle tetiklendim ve bunu yazmak içimden gelmedi. Cezbenin yorumunu okudum şimdi, haklı yani. Şimdi Cezbe'ye ve devlete bomba atmaya gidiyorum. Hatta kalın.

05 Nisan 2024, 09.43
Hala Weber'den uzak diyor. Kızım Weber ve bu fikri ortaya atan diğer 'objektif'(hsni diyorsun düşünürler olmasa hani diyosun ya ideolijik perspektifler yanlı diye) düşünürler olmasa biz devleti hala koruyan kollayan vasfıyla bilip tahakküme direnmeyebilirdik.Bakunin, Marx, Engels ideolojik olduğu için çok da tınlanmıyor zaten. Yani öyle ya da böyle bize hizmet etti. Biz bu yenilikçi insanlara entellektüel diyoruz. Ama ısrarla geleneği ve köhnemiş kurumları savunanlara muhafazakar diyoruz kusura bakma.
Ahlakı dayatan bir güç varsa orda ahlaktan söz edemezsin. Sana ćocuk eĝitiminden bahsettiğim bir yorum yapmıştım. Zulliger'in vicdan gelişimiyle ilgili araştırmalarından, cezalandırmanın vicdan gelişimi üzerine olumsuz etkisinden falan...Yani bu aile kurumundan eğitim kurumuna kadar, dinden devlete kadar girift bir yapıyı çözümlemeyi içeriyor. Meşhur sistem dediğimiz şey.  Bütün kurumları kökten sarsman lazım ki yapamıyorsun dokunulmazlıkları var hepsinin.   Otoriter devlet yapısına sahip toplumların bireysrl yükümlülük konularında ne kadar problemli olduğunu biliyoruz. Öz-yönetim kişinin dayanışmacı potansiyelini ortaya koyması açısında önemlidir. Ve sen sadece bu geleneksrl kurumların borusunu öttürdüğü bir düzende en doğrusu budur diyorsun.Bravo.
Şöyle bir düşünce var: Batıda birey güçlendikçe devlrt de güçlenir. Doğuda birey güçlendikçe devlet zayıflar. Hiç düşündün mü bunu?Devletlerin çoğu ulus temellidir.  Evet ABD Avrupa güçlü de niye güçlü?  Devlet,ulusun çıkarlarını uluslararası arenada ortaya koymak içindir. Ulus nedir?  Eskinin millet temelli birliği gitti ulus geldi değişen bir şey yok. Fransız ulusunun çıkarı bizimkinden daha mı önemli? E kurmuşlar bu düzeni öyle gitsin diyorsun.
 Yatay ilişkilerin olduğu merkeziyetsiz  organizasyonların önemine vurgu yapılıyor artık bu doğrultuda kurumsallaşıyor firmalar. Uzmanlaşmanın yükümlülüğün olduğu yerlerde ćok da verimli oluyor. Gene geliyoruz eğitim kurumuna:)
Jim jones'i açıkladığım yorum geçmedi. Açamıyorum onu. ABD'deki evsizler ordusunu ve anlatmsk istedikletini düşün bi. Doğumumuza karar veremiyoruz. Nasıl yaşamak istediğimize de... Sahip olabilebileceğimiz yegane toprak parçasını bir adet pamukla birlikte veriyorlar zaten. Senin benim gibi düşünenlere sunduğun seçenek bu, allah razı olsun. 
Nryse sen böyle bir dünyada  makul isteklerde bulunarak devam etmek istiyorsan zaten bunun içinde yaşıyorsun sorun yok. Saygılar canımın içi:)
05 Nisan 2024, 12.14
'bu fikri ortaya atan diğer 'objektif' (hani diyosun ya ideolojik perspektifler yanlı diye) düşünürler olmasa biz devleti hala koruyan kollayan vasfıyla bilip tahakküme direnmeyebilirdik."

Yukardaki yorumun İlk paragrafı aslında böyle. Telefonla yazınca herkesinki böyle oluyor. Benimki bir abuk formu oluyor. Pardon.
Bu arada yazmayı unutmuşum, Weber'in Yorumsamacı Kuramı ,Sosyal Bilimlerde Durkeimci Pozitivizmin  karşısında konumlanır. Weber, Durkeim ve Marx için Sosyolojinin Kurucu Babaları derler günahları boynuna. Gene babalara geldik! Neyse kastettiğim objektiflikti. Anlatamadım sanırım.
05 Nisan 2024, 15.23
E Bilgem, yazdım o kadar, baştan mı başlayalım. Yazdıklarının, benim yorumlarında cevabı olmayan önemli bulduğum yerine değineyim sadece. Devletin zayıflaması, insanların güçlenmesi demektir elbette, tam tersini söylemek de mümkün. Bunu yanlış okumamak gerek veya iki ayrı noktadan temiz bir bakış yakalamak gerek. Devletin zaafa uğraması, güçsüzleşmesi demek değil bu. İnsanların, bir otoriteye ve her zaman söylediğim gibi güdülmeye olan ihtiyacının azalması demek. Devletin, tahakküm konusundaki gücünü, kullanmaya gerek olmaması demek. Ucu, adil paylaşılan paranın getirdiği refaha, duyulan karşılıklı tatmine bakıyor düz mantıkla. İnsan nasıl basit bir varlıksa, çözüm de bu kadar basit esasında, sen yine de devlete giydirmeye devam et. 


Nasıl bir kafa karışıklığındaysan artık, senin söylemin üzerine Weber’in devlet tanımından, senin geldiğin noktaya gelinmez, diyorum; sen önce harman yaptığından söz ediyorsun, sonra bilimsel kimliğinden ötürü potizitivist yaklaşması gerektiğinden böyle demiş, aslında şöyle demek istiyora getiriyorsun .ddd Daha nasıl anlatacaksın, gayet güzel anlatıyorsun .ddddddd Mesele fikirlerimizin ayrı olması. Yıktığın her neyse, yerine koyabileceğin insanı iyiye götüreceğin bir model yoksa elbette muhafazakar olup olanın defektlerini onaracaksın. Klasik bir muhafazakarlık tanımı olabilir mi bu ya. Beni böyle tanımlayan ilk insan ödülünü de sana verecekler haberin ola .ddddd Pragmatist muhafazakarım ben .dddddd Jim Jones olur başka tarikat diye nitelenebilecek oluşumlar olur, hiç fark etmiyor. Fikir tartışması yaparken kullanılan kişi veya kişilere dayalı aktarımlar, deneyimler, konuyu dağıtmaktan başka işe yaramıyor aslında, boş yere emek harcamışsın yorum yapmak için Jim Jones hakkında. Denenmiş başarılamamış yöntemleri, ideal diye sunarsan, ben sana ayakların yere basmıyor, derim. Sırf bu yüzden sosyalist olmaktan değil ama sosyalizmin insan için çıkar yol olduğunu düşünmekten vazgeçtim, sosyalizm nireee insanoğlu nireee!! Sen de bana muhafazakar de tabii bu konuda, hiç sıkıntı yok :) Muhafazakar, pragmatik sosyalist ahahahaha
 


Gmsnn’yi biçmişsin bu arada yine. Hiç hak etmiyor söylediklerini. Karışmam normalde ama çok ağır buldum yazdıklarını. Geyik çeviriyoruz şurda iki. Senin söylemlerini de ciddiye alırsa millet ne olacak Bilge? 30 yaş üstü erkekleri, tohuma kaçmış vs. türü betimleyen sözlerin yenilir yutulur cinsten değil. Ciddiye mi almalıyız bu sözleri? Bu, şaka yollu olsa bile bir kadına söylenmiş olsaydı ortalığı yıkmıştın.

05 Nisan 2024, 17.00
Kafası karışan sensin, hem de idroloji de değil somut bilgi alanında, açıklıyorum hala tutturmuşsun pozitivizm mozitivizm...Sen git Weber'i oku özümse ondan sonra konuşalım onu. Muhtemelen vikipediden falan aldın bilgiyi çorbaya çevirdin, sonra da bu kadın bu kapitalist herifin kavramlarıyla niye konuşuyor, diyorsun. Düşünce dünyası böyle düşünseydi vay halimize. Mevzu Weber değil, önce bunu bir anla. Ne yapayım tekeri yeniden mi icat edeyim? Bulunmuşu var zaten kullanıyorum. Senin orjinal fikir takıntın olduğu için takıldın biraz da buna. İnsan başkasının aklını kullanma cesaretini de göstermeli. Tam senin tarzında girdim mevzuya Cezbe'cim. Hoşuna gitti mi? İstersen hep böyle tartışırım:)

Neyse diğer konulara atlıyorum Cezbe'cim, Bertaraf'a yazdığın yoruma teşekkür ederim ben üşendim yazmaya açıkçası. Bir karışıklığı daha gidereyim. Bodyshamingci sensin, gmsnn lgbt-feminist trollemeye soyunmuş, fakat kendisi bile bilmiyor bunu.
 
Bu mevzu  Gmsnn ile beni ilgilendirir. Sen karışma istersen. Ben seni de eleştirdim hatta daha ağır. N'olmuş? Birbirimize şaka yapabiliyorsak bunu da yapabilmeliyiz. Bu kadarcık eleştiri kaldıramıyorsak hiç konuşmayalım. Sen muhtemelen onun da diğerleri gibi kırılgan erkek egosu olduğunu düşündün. Seni eleştirip de onu eleştiremeyecek oluşuma başka bir açıklama bulamadım. Bilmiyorum belki de vardır. Kırılgan egosu olan benle iletişimi kessin zaten çok kırılır:)

05 Nisan 2024, 18.23
Ooo şahaneymiş .dddd Potizivizm diyen sensin, beni Weber ve düşünceleriyle tanıştırdığın için teşekkür ederim, sayende iki viki karıştırdım bilgi edindim .dddddddd Orijinal fikir takıntım elbette var, ki senin bu sapı samanı birbirine karıştırma alışkanlığının devamını gördükten sonra, ne kadar da haklı olduğumun bir kez daha farkına vardım. Okuduklarından sonra, kendi orijinal fikrini oluşturmak çok önemlidir, onu oluşturduktan sonra feyz aldıklarına ihtiyaç duymazsın, çünkü orijinallik tekrar içermez ve feyz aldıklarınlan başka bir boyuta geçer. Bir aralar da Nietzshe ve Sopenhauer malzemesiyle kadını savunduğunu görmüştüm bir yazında .ddddd harika(!) bir yazıydı ve yorumlar da şahaneydi .dddddd Değişen bir şey yok yani, bir doğruya oturmayan, kendiyle çelişen düşünceler yumağı benim gözümde bu konuyla ilgili fikirlerin. 


Ben karışmıyorum, gördüğümü dile getirdim, yoksa ne haddime hiç sana karışabilir miyim. Korkuyorum senden çok smile Resmi .dddd Geçen yazının altında, onun ahlak geyiği üzerine eklediğin karikatür de berbattı mesela. Senin bu tepkilerini ayarsız buluyor olmam da seni ilgilendirmiyor, ifade etme özgürlüğüne sahibim. Mesele Gmsnn olsun, başkası olsun; kendi tepkilerini haklı buluyorsun madem, gelen tepkiye de hazırlıklı olacaksın, ortaya yazıyorsun sonuçta. Gmsnn’nin bu konu hakkında ne düşündüğü de beni ilgilendirmez, ben kendi baktığım noktadan bir eleştiride bulundum. Bertaraf’a yazdıklarım için teşekküre gerek yok, fikrim öyleydi öyle yazdım, tıpkı Gmsnn ile ilgili yazdıkların ile ilgili fikrimin bir önceki yorumumda olduğu gibi…
05 Nisan 2024, 19.00
İyi işte iki şaşkın bulduk birbirimizi:)
O değil de bir şey bulamadın eskileri mi açtın? Teessüf ederim ben Niçe'nin adını yazamıyorum hala, ne ara onunla bir şey savunmuşum. Cık cık cık! Asla kabul etmiyorum. Ay dur getirme belgeleri sakın! Hayır yani sırf şu belgeleri çarpayım diye blog da silmiyor. Bence sil onları, geçen bana yazı göndercektin iki gün mü sürdü bulman:p

İyi karış hadi seni mi kırıcam. 
Ay ben çok severim o karikatürü. Berbat mıydı gerçekten? Valla mı? Yemin et! Niye söylemiyorsun ki ben de 'ne karikatür koydum beh' deyip gurur duyuyordum kendimle Çık utandım:l
Ya o bir gelenektir aslında forumlarda, gruplarda. Ahlak, mahlak diyen yahut sepepsiz gerginlik yaratanlara ille de yapıştırılır Sırf bu karikatür gelsin diye şakacıktan gerilmiş taklidi yapanlar bile var.
Zevk meselesi tabi ama teessüf ederim beğenmediğini söylemek için bu kadar beklemene gerek yoktu.:p
09 Nisan 2024, 19.03
Yine mi anlatamamışım kendimi? :))

Cezbe, uzun uzun açılım yaptığınız kısımlar için teşekkür ederim ama aptal değilim okuduklarımı anlayabiliyorum ve merak ediyorum bunu neden bana soruyorsunuz? Ekrem’e sormanız daha sağlıklı olmaz mı? Benim söylediğim bir şeyi neden bu kadar çarpıtıp buralara getirme çabasındasınız anlayamıyorum. Görmek ve çekmek istediğiniz yere odaklanıp manipüle etmeye çalışıyorsunuz. Ekrem’in sert eleştirisinde de bunu yaptığınızı görüyorum. Ben ne Ekrem’i tanırım ne de sizi… Burada yazılarınızı okuyorum ve şahsi olarak hiçbirinize yaftalama yapamam, haddimi bilirim.

Ha illa ki bir yorum istiyorsanız genel bir bakış açısıyla şunu söyleyebilirim ki; her birimizin eğitim düzeyi, ilgi alanları, yetiştirilme tarzı ve yetiştirildiği yöre farklı farklı. Bu da kültürel açıdan farklılıklar oluşturuyor. Kimimiz asimile olurken, kimimiz özümüzü koruyor ya da kökten değişimler geçiriyor. Bunların yanı sıra bir de yaş farkımızda devreye giriyor. 10 sene önceki benle şu an ki benin düşünce olarak arasında dağlar fark varken genç bir arkadaşımızın sivri bir dille yazmış olduğu bir yorumu kişisel bir saldırı olarak almanızı ve beni de içine çekmeye çalışmanızı doğru bulmuyorum. Kaldı ki o yorum içersin de kinaye olduğunu ben görebiliyorum. Sizin atladığınız bu sanırım.

Bilge de siz de sivri dilli ve alaycı/aşağılayıcı bir üsluba sahipsiniz. Yazılarınızın çoğunluğunda eleştirel yaklaşırken (dozunu da kaçırabilirken) birilerinin damarına basabileceğinizi düşünmeksizin içinizden geldiği gibi yazma hakkını kendinizde görüyorsunuz. Ekrem sizin silahınızla sizi eleştirdiğinde olay oluyor. Bana göre -kadını erkeği yok- bir üslup kullanılırken, Ekrem’in “kadına yakışmıyor” söyleminde sezdiğim, sizi üstün görmesinden kaynaklanıyor. Bir erkek her şeyi söyleme hakkına sahip değil aksine, “Arsızlık hiçbir insana yakışmazken sizler gibi narin, ince zevkleri olan kadınlar grubuna hiç yakıştıramıyorum” anlamı görüyorum.

Olayların, söylenenlerin kötü taraflarını cımbızla çekmek çok kolay, peki ya iyi taraflarını bulmaya çalışmak? İçinde sitem barındıran her yazıda mutlaka bir iyilik vardır. Sizlerin sivri yazılarınızda da görmeye zorladığım bu. Anlayamadığım yerde de muhatabım sizken, sizler de sadece benimle ilgili yorumlarda muhatap alın. “Şu hakkında ne düşünüyorsun?” diye sormanızı hoş bulmuyorum. Şu ana kadar yaptığım yorumlarsa demodur. Beni biraz olsun tanıyabilmeniz için…

Tekrar altını çizerek söylüyorum, Ekrem’in özellikle “BUNLAR DERİN KONULAR” cümlesini baz alarak kendi yorumuma eklemiştim ama ve (çokta rica ediyorum bir daha asla beni bu tarz konulara en azından bu şekilde çekmeye çalışmayın ki) “öyle dedi/böyle dedi/ne düşünüyorsun”a getirmeyin. Bir yorumu bir kez değil, 10 kez okuyup, 10 farklı yorum yapabilirim. Objektiflik bu değil midir?

Barış ve sevgi dolu bir bayram olsun... 


10 Nisan 2024, 03.49
Eleştirilen bir yoruma veya yorumun bir kısmına katıldığınızı söylerseniz; katılmayan biri de neyi onayladığınızı merak edebilir. Manipüle etmek nerden çıktı bilmiyorum Bertaraf, niye böyle bir niyetim olsun? Ben, benim anladığımı yazdım size, siz de sizin anladığınızı yazmışsınız cevaben, bu cevap da manipüleye giriyor o zaman. Yani çok rica ederim “aptal değilim” yazmışsınız, bunu mu demek istedim sizce? Şahsım adına durduk yerde, benim eleştirdiğim bir yorumu nasıl bulduğunuzu niye merak edeyim ki?? Bana ters gelmiş yazmışım, kimin canı isterse aksi görüş belirtebilir. Kendinizi ifade etmek için, iki kocaman yorum yazmışsınız. Neyse ki ikincisinin sonunda ancak anlayabildim “derin konular” kısmına katılmışsınız. Evet bence de katılınmayacak gibi değil .ddddd benim de katılasım geldi bi an. Ben dediğim gibi, hangi konuyu ortak düşündüğünüzü merak etmiştim sadece ama bu son yazdığınız yorumla beraber, getirdiğiniz eleştiriler silsilesiyle, genel görüşünüzü öğrenmiş oldum ve bunun da “derin konular” ifadesininden çok daha fazlasının, total olarak sizin de fikriniz olduğu sonucuna vardım. Buna göre efendim, neymiş;

*Yaşı küçük arkadaşların ifade yetersizliğinden veya da hadsizlikten, tanımadığı insanlar hakkında kişilik analizi boyutunda ileri geri konuşmalarını görmezden gelecekmişiz.
*Kadın kısmı olarak naif olacakmışız çünkü erkekler bizi daha üstün görüyorlarmış .ddd
*Yazı yazarken, okurların hassasiyetlerini dikkate alacakmışız. En çok da bunu sevdim:) Hani sürekli çocuk masalı yazsan bile, illa ki birinin hassasiyetine dokunursun. Mesela annesi hiç ona masal okumamıştır veya veya smile Resmi hiç annesi olmamıştır. Bu durumda hiç yazmasak daha iyi olabilir, çünkü kalem dediğinin ucu, -tabii kalem kalemse, akıl akılsa- illa bi yere dokunur .ddddd

Hani şöyle de bir şey var: Şimdi bu iki eleman Cezbe ve Bilge, herkesin hoşuna gidecek şeyler yazmayabilirler, kalemleri de sivri zaten, yazdıklarında kimsenin hassasiyetini de gözetmiyorlar. Eeee güzel kardeşim, bu kaka insanların yazdıklarını okumama gibi bir tercihiniz var, ben mesela herkesin yazısını okumam, siz de okumayın karşılıklı rahat edelim. Herkesin zevki başka, bizim yazdığımız tür yazıları da seven insanlar var, onları da göz ardı etmeyelim ayrıca di mi di mi ;) Özgürlüğe saygı duyacağız, bunu öğreneceğiz. Bu ayar verme sevdasından vazgeçmemiz gerek. Herkes kendi meşrebine ne yakınsa onu okusun, hayat bayram olsun.

 Bayram demişken;
İyi bayramlar Gamyun cümleten.

10 Nisan 2024, 07.56
Bertaraf 
Sizi tartışmaya çeken yok, bile isteye kendiniz katıldınız. EkremEA'ya yaptığım yorumu kişiselleştirip içinde İslamofobik (benden çıkmaz o) bir şeyler arayarak açmamı istediniz oysa o yorumun bağlamı sizle ya da başka biriyle ilgili değildi, EkremEA'nın haddini aşan yorumu bağlamında yazıldı. Kaldı ki benim yazdıklarım onunki kadar saldırgan değildi. Alabileceğim kadar alttan aldım zaten. Gönül gözüyle mi okuyorsunuz? Beyfendi 17 yaşındaysa tamam, 30 yaşında olduğunu kendisi söylemedi mi? Bu yaşta ülke yönetenler var. Biz EkremEA'nın annesi babası değiliz. Kimse kimseyi pışpışlamak zorunda da değil. Ama işte kadınlar sürekli alttan almak zorunda değil mi, erkeklerimiz kırılmasın gücenmesin yeter ki(?) Hep söylerim bir gün yazdıklarımın sorumluluğunu almak yerine hoşgörü talep edecek kafaya ulaşırsam telefonu elimden alsınlar bir zahmet.

'Sizin silahınız' derken? Blogda sivri dilli sürekli öteye beri sataşan erkekler de var gidip onları kınıyor mu EkremEA? Ben kimseyi aşağılamam! Bilakis bir iletişimde eşitsizlik varsa eşitlemeye çalışırım bunu da olabilecek en zarif yöntemle ince alay ve ironi ile yani söz sanatlarıyla yaparım... Yukarda Cezbe'yi provoke eden yorumum mesela. Bilakis benim bilmediğim bir konuda konuştuğumu ileri sürmesi yüzünden yazdım onu. Niçe'yi getireceğinden de adım gibi emindim. okuyunca kızmak bir yana baya bir güldüm.:)) Niye güldüm, şapşikliğimizi gördüm. Bu bende utanca yol açmıyor. Utanacak rencide olacak olsam sonunu bildiğim bir şeyi yapmazdım zaten? Vasat bir toplumun vasat çıktısı olduğumu her zaman kabul etmişimdir. Özeleştirisiz bir toplumuz bu da vasata mahkum ediyor. Tartışmalar öğrenmek için değil karşıdakini değiştirmek ve ezmek için yapılıyor maalesef. Şekilde görüldüğü gibi fikir özgürlüğü zaten yok. Yani asla Cezbe'in Weber'i bilmediğini düşünmedim. Düşünsem de NŞA'da öyle bir yorumu kimseye yapmam. Bağlamdan bağımsız davranış analiziniz sorunludur.
Mesela size bir saygısızlık yaptım mı? Aşağıladım mı? Teşekkür ettim yorumunuz için. EkremEA o saldırgan yorumu yazana kadar onunla alay ettim mi?  Kimi aşağılamışım? Haksız yere burdan birine bunu yaptıysam telafi etmek isterim. Madem böyle ağır bir ithamda bulunuyorsunuz kanıtlayın. Kanıtlayamazsanız bana haksızlık yaptığınız için siz de hazır olun alaycı yorumlarıma. Hatta bunun bilincinde olarak yazın bir daha. 

İşin ironik tarafı yazının ana fikri 'bir erkeğin bir kadına emir veremeyeceği' iken böyle bir yazıda 'kadına yakışmıyor ensest konuşmak' diyor ve bizi kısıtlamaya çalışıyor. Hangi konuyu nasıl işleyeceğim beni ilgilendirir. Eleştiriniz varsa yaparsınız. Onunki düpedüz ayrımcılık. Bu arada ayrımcılık eleştiri değildir. Ha eleştiriye layık görmeyen hiç okumayabilir. Okumayanı, yok sayanı dövüyor muyuz? Emin olun siz kendiniz yaklaşmadıkça taraf olmadıkça kimse sizi bu tartışmalara çekmez. 

Ensest istismar mağdurlarının oranı: Dünyada kadınlarda %20, erkeklerde %5, Türkiyede oran %40 diyorlar. Genellikle erkekler, bu erkekler içinde de çoğunlukla babalar istismarcıdır. EkremEA bey kalkmış böyle önemli bir konuda esas konuşması gerekenleri yani kadınları susturmaya çalışıyor. Bu travmayı yaşayan erkekler erkeklik rolünün altında ezikdiklerinden bu konularda nadiren konuşurlar. Yani konu kapansın öyle mi? Bundan âlâ alay ve küçümseme mi olur!? Siz aşağılama özelliğini yanlış kişilerde arıyorsunuz. Peki Cezbe ve ben ordan aptal gibi mi görünüyoruz size? 


Empati ve adalet ile...
İyi bayramlar.

10 Nisan 2024, 09.26

:))) 

Söylediğim onca şeyden bunu mu anladınız? :D Çok hoşsunuz. Bence ne demek istediğimi de çok iyi anlıyorsunuz bana kalırsa da... neyse uzatmanın anlamı yok. smile Resmi

İyi bayramlar olsun. 
10 Nisan 2024, 12.06
:)
Haklısınız Bertaraf, hiç uzatmanın alemi yok ama şey yani beni boşverin de nasıl desem EkremEA'dan bir özür dileyin bence konuşmayı beceremiyor falan diye aşağılamak falan hoş şeyler değil bunlar, Hediye şarkımı kabul edin de bu güzel bayram günü hadi barışalım. Ben zaten hiç kin tutamam.
Nazan Öncel-Demir Leblebi
https://youtu.be/ol3L7R-4Jwo?feature=shared

Cezbe'cim bu da sana canım, öptüm.
Nazan Öncel-Sen Beni Öldürüyorsun https://youtu.be/FM60eXdBTDc?feature=shared
10 Nisan 2024, 16.11
Durum özeti;
Ekrem yorum yapıyor, ben kendi yorumumda Ekrem’in sadece bir cümlesini alarak “bu cümlede haklı” diyorum (ki orada Rune’de var. Rune’nin yorumlarına nerede katıldığım sorulmuyor.) Cezbe’yi ilgilendirmezken araya girip Ekrem’in yorumlarında neresine katıldığımı soruyor. Ardından Bilge de merak ediyor ve cevap vermem kaçınılmaz oluyor. Diyorum ki; “Eğer şahsınıza yönelik bir hakaret ya da saldırı varsa bununla ilgili yorum yapma hakkına sahip değilim. Siz kendi haklarınızı savunursunuz.” Gayet açıklayıcı olduğumu düşünürken Cezbe’den ikinci bir ısrar geliyor. Bana Ekrem’in yazdıklarını algıladığı şekilde maddeler halinde döküyor. “Bunlardan hangisine katılıyorsunuz Bertaraf???” deniyor. Aralarda Bilge ve Cezbe yine ismimi sıkça geçiriyor. Haliyle bir cevap daha gönderiyorum.

Uzun uzun anlatıyorum. Benim farklı bir bakış açım olduğunu, kötüsü içinde iyisini de aradığımı ifade etmeye çalışıyorum ve bunu yaparken herhangi bir savunuculuğumda yok üstelik. Onu bile belirtiyorum; “Ne sizi tanırım ne Ekrem’i…” Cevabım aslında Cezbe’ye hitaben…

Elinde cımbızla dolanan Cezbe (söylediklerim bu kadar zekice çarpıtılabilirdi) benim yorumum üzerinden yine kendi algısı doğrultusunda Ekrem’i gömüyormuşum gibi bir algı oluşturuyor.
Ardından Bilge’yi ilgilendirmeyen mevzu içerisinde O’nuda görüyoruz. Benzer şeyler döşeyerek ve hatta tehditvari cümleler savurarak… (Ha bana kimse taraflı ol dememiş, ben kendi kendime bulaşmışım buralara… birde o var)

Sonuç olarak; Ekrem’den özür dilemem gerektiğine varılıyor. Neymiş; “Yazmasını becerememiş” demişim. Bu durumda yazmasını beceremeyen benim oysaki… Ne hadsizmişim yahu!

Ne oldu şimdi ben anlamadım? Ekrem’in üzerine salmaya çalışıyordunuz şimdi de B planı mı? Ekrem’i mi benim üzerime salmaya çalışıyorsunuz?
Ya farkında mısınız? Sizin bloglarınızda sürekli ikili yorumlar dönüyor. Bunun nedenini hiç düşündünüz mü? Ben düşünüyordum ve sanırım sorun tam da bu. Bu benim bloglarınıza yaptığım son yorumdur. Okur geçerim.

Benim vardığım yere gelirsek; Cezbe ve Bilge,

Gerçek birer provokatörsünüz, algı yönetiminiz müthiş. Burada ziyan olduğunuzu düşünüyorum. Yazık oluyor burada sizlere. O müthiş manipülatif diliniz, savunduğunuz değerleriniz/yargılarınız var ya… siz siyasette olsanız uçururdunuz Türkiye’yi.



10 Nisan 2024, 20.53
Noldu şimdi ben anlamadım. Barıştık sanıyordum.:(
Her neyse kararınıza saygı duyarım ama lütfen kamuoyunu yanlış bilgilendirmeyelim. Yaftalama konusunda çok hassasım. Bu nedenle bir iki yanlışı düzeltmek istiyorum.
Provokatör olan benim, Cezbe Polemik bölümünden sorumlu. 'Algı yönetimi' konusunda eksiklerimiz olduğunu düşünüyorum, ilerleyen zamanlarda daha verimli olacağımızı düşünüyorum. Manipülasyon hizmetimiz yok maalesef. Hayır, haftaya da gelmeyecek.

Hayırlısı artık Bertaraf, fikriniz değişirse gene beklerim, birkaç yazı daha yazacağım. 
Burdaki iletişim sorunuyla boğuşmaktan farkındalık yaratmak istediĝim konulara odaklanamıyorum. Gerçi ileşim üzerine konuşmak da önemli bence. 
10 Nisan 2024, 22.05
Bayram bayram bulduk kaybetmesek! Yazılarınızda gayet güzel anlaşıyorduk, birbirimizi anladığımız için, hak verdiğiniz noktada görüşünüzü almak istedim alt tarafı, nedir sıkıntınız sizin, ortalığı ayağa kaldırıyorsunuz?? Ne çok bizimle ilgili içinizi dökesiniz varmış.


İnsan bir defa kendine sorar; bu insanlar neden benimle, bu düşündüğüm şekilde uğraşsınlar?? Her türlü eleştiriyi yapmışsınız bize, ki yapabilirsiniz mesele yok fakat kendinize yönelik bu denli hedef alınma hissine nereden kapıldınız siz??? Madem sizce hiçbir sakınca yok, sizi tanımadığım halde kişiliğiniz hakkında şöyle bir tespit yapabilirim: Kendinizi önemli kılmak için mi bize sardırdınız, niye bizim için önemli olasınız ki, niye durduk yerde Bertaraf denilen biriyle uğraşalım? Ekrem bey kardeşimizin prototipi olsanız kaç yazar yani, hiç mi görmedik sizin gibileri sanıyorsunuz?? Acaba ilgi konusunda takıntılı bir sıkıntı mı yaşıyorsunuz???


Bu kişilik analizini yapacak kadar hakkınızda bilgi sahibi değilim. Öylesine yazdım, gayet hak ettiniz ki yazdım. Veyaa yazdımm işte yeaaaa. Nassıı olsa Bertaraf beyefendi, her şeyin içinde iyi arıyormuş. Sanırım benim için de böyle iyi niyetle düşünebilirsiniz .dddd Gerçekten bir konuda haklısınız ki, mümkünse muhatap olmayın benimle. Böyle saçmasapan konulara vakit ayırmaktan nefret ediyorum.
Siyasetçi olan insanlar tam da size benzerler, ben ve Bilge mesela çifte standart, adil ve objektif olmayan bakış açıları, mağdur edebiyatını kafasına göre kullanmak ve daha bir yığın konuda, sizin gibi insanların yanında yaya kalırız. Siyasilerden yeterince benzeriniz olmasa, aynı konuda ben de size aynı öneride bulunabilirdim ama bezdik sizin gibilerden.

11 Nisan 2024, 08.58
Baştan başlayalım. Bilge size hitaben yazıyorum;

İçsel bir döküş yapmışsınız, kendinizce eleştirmiş, fikirlerinizi dile getirmişsiniz, kendi yaşanmışlıklarınız ve tecrübeleriniz doğrultusunda. Herhangi sıkıntı görmüyorum (şahsi fikrimdir). İçimden yorum yapmak geldiği için konunuza dahil oldum. Bu bir mecburiyet değil kişisel bir tercihtir. İlerleyen günlerde konunuzun saptığı yerde şahsi fikirlerime ters düşen birkaç şey oldu ve bunları dile getirdim. Sizde beni aydınlatmak ve kendinizi de daha iyi ifade edebilmek için cevaplamalarda bulundunuz. (buraya kadarda bir sıkıntı yok) Sıkıntı, Cezbe’nin, Ekrem’e yaptığı yorumla beraber, benim kafama takılanlar kısmında “bunlar derin konular” vurgusunu Ekrem’den alıntı yaparak dile getirmemle başlıyor. Ekrem’e nerede nasıl hak verdiğimi ısrarla soruyorsunuz. Sormanızda da sıkıntı yok fakat bunu yaparken Ekrem’e belli başlı kızdığınız noktalar varken benimle alakası olmayan bir konu hakkında sanki tarafınıza geçmem gerekiyormuş gibi bir algı oluşuyor. Bunu iyi niyetli ya da kötü niyetli yapıyorsanız da önemli değil. Sonucu değiştirmiyor. 2 artı 2 eşittir 4 ediyor.

Yine de, hem sizi tanımak hem de kendimi ifade etmek adına genel bakış açımı dile getiriyorum. Ekrem’i aşağılamak ne haddime? Ben sadece O’nun da kendi bilgi birikimi ve oluşmuş düşünce sistemi tarafından bir eleştiride bulunduğunu dile getirmeye çalışıyorum. Üstelik sizlere çok ters gelebilir ama çok sıkıntılı şeyler değil bunlar. Ben bir aşağılama görmüyorum. Sadece feminist damarınıza basıyor. Benimde kadınlarda görmek istemediğim şeyler var mesela, sizin nasıl erkeklerde görmek istemediğiniz şeyler varsa… Bu tamamen karşı cinsinizi nasıl görmek istediğinizle alakalı bir durum. Şahsi bir şey yok ortada. Bununla ilgili tartışmaya da gerek yok. Çünkü ne yaparsanız yapın şunu değiştiremezsiniz; yaradılışımız farklı, beyin kodlamalarımız farklı, eşitlik bir yana birbirimizi tamamlayıcı unsurlarız aynı zamanda. Gerisi kişinin kendisini yetiştirme, geliştirme kapasitesidir (bunu da şimdi sakın Ekrem’e kapasitesiz demişim gibi algılamayın, genel konuşuyorum) Ekrem’le, siz Bilge, karşılıklı ve tadında bırakarak anlaştığınız noktada Cezbe araya giriyor ve aşırı sert bir dille eleştiride bulunuyor.

Şunu da eklemek isterim; Psikolojide yeri var, özellikle bir kadının asla atlamadığı ve hatta tedavisinin çokta mümkün olmadığı tek travmatik olay, tecavüzler/tacizlermiş. Hele ki işin içinde pedofilik bir vaka varsa eyvah eyvah… Kaldı ki günümüzde çocuk istismarlarına bakıldığında bunun artık cinsiyeti olmadığını da görüyoruz. Erkek çocukları da bu tarz olaylara maruz kalabiliyor. Üstelik genellikle en yakın çevreden, eşten/dosttan saldırılara uğruyor bu çocuklar.

Gerçekten bu tarz olaylara maruz kaldınız mı bilmiyorum ama kalınmasına da gerek yok çünkü bende en az sizin kadar bu olaylara karşı aşırı hassas bir insanım bir erkek olarak, bir de böylesi bir dünyaya evlat getirmişseniz bu hassasiyet üçe dörde katlanıyor. Çünkü empati kısmında istemsizce kendi evladınızı koyuyorsunuz onun yerine. Cezbe size hitaben yazıyorum;

Tarafların karşılıklı olarak hallettiği bir konuda, siz devreye girip Ekrem’i yerden yere vururken ilgi çekmeye mi çalışıyordunuz da benim yaptığım bir yorumda, sizin zekanıza yakışmayacak bayağılıkta böyle bir tahrikte bulunuyorsunuz? İyi niyetli bakış açımı sizin içinde işlemesini istemişsiniz bunu yapmadığımı nereden biliyorsunuz? Yaptığım yorumu kafanıza göre bir yere çekip, Ekrem’i de beni de zora düşürecek cümleler kuruyorsunuz. Bunun neresinde iyi niyet aramalıyım? Bende size soruyorum o vakit. Bilge ve Cezbe, sizlere hitaben;

Ekrem, kalemi güçlü, kafası çalışan, üretken bir arkadaş. Sizlerde öylesiniz. Farklılıklarımız fikir çatışmalarımız illaki oluyor. Hele ki yazı üstündeyken bedensel veriler olmaksızın anlaşmak işimizi daha da zorlaştırıyor. Ekrem’in yorumunu defalarca okudum az önce yeniden, “Acaba atladığım gözden kaçırdığım bir şey var mı?” diye. Hala bulabilmiş değilim. Çocuk açıkça yazmış; “Sadece bu yazdığınızı baz almıyorum yorum yaparken, diğer bloglarınızda da genel olarak önyargı seziyorum” demiş. Bunda bu kadar alevlenecek ne var? Tamam şunu da anlıyorum; şahsi olarak bu size bir saldırı gibi de gelmiş olabilir de… ben niye Ekrem için yorum yapmak zorunda bırakılıyorum? Hadi oda önemli değil, iyi kötü yapıyorum, peki neden çarpıtılıyorum.

Çok sabırlı ve sakin bir insanımdır da bir yerden sonra benimde tepem atabiliyor. Provoke edin, manipüle edin hatta polemikte yaratın eyvallah… Bunu kişilerin eleştiri ya da saldırısı (artık nasıl görürseniz görün) üzerine yapmayın ve başkalarını da çekmeyin. Bu size naçizane tavsiyemdir.

Sizin sivriliğinize eleştiri yaparken bile “ya böyle yazmayın işte” gibi bir yaklaşım içerisinde olmadım, olamam da… Ne haddime? Hoş, bu hadsizliği yapsam siz zaten bildiğinizi okuyacak insanlarsınız. Okuyun da zaten… Yazdığınız her sivrilik ilgimi çekmeyebilir, o zamanda yorum yapmam. İçimden gelir, konuyu beğenirim, fikir olarak terste düşse kendi fikrimi beyan edebilirim. Buna da siz karışamazsınız saygıyı aşmadığımız sürece…

Sizler burada benden daha eskisiniz bu doğru. Nelere maruz kaldığınızı, benim gibilerle ne kadar karşılaştığınızı ben bilmem. Ama herkes bir değildir, mutlaka farklılıkları vardır. Bende sizin için şu an kendi tecrübelerime dayanarak bir sürü yaftalama yapabilirim ama yapmayacağım. Farklılıkları görmek istiyorum, önyargısız… Lütfen, olumsuz bir yorum da yapılsa, körü körüne savunma mekanizması yaratmak yerine birazda kendimizi eleştirelim. Sevgi, saygılar...
11 Nisan 2024, 18.36
Muhatap olmayalım, demiştim Türkçe olarak. Türkçe anlayabildiğinizi ve aptal olmadığınızı dile getirirken ciddi miydiniz??? Ne oldu hem size, ayağınıza mı bastım; alt tarafı hiçbir noktasında sıkıntı bulmadığınız Ekrem yorumunun benzerini size yönelttim. Kasten yaptım empati kurabilin diye. Hemmen “zekama yakışmayan aşağılık yorum” şeklinde bir tanımlama cümlesi geldi. Ben hiç olmazsa böyle “aşağılık zeka” kabilinden bir tanımlama kullanmamıştım Ekrem yorumunu eleştirirken. İade ediyorum size. Herkes kapasitesini, fikriyatını ortaya koymuştur benim gözümde. Konuyu uzatmanın alemi yok. Benim sizinle fikriyat yönünden bir orta nokta bulabilmem imkansız, hem kapasite hem zeka açısından da başka başka yerlerdeyiz, bu da çok açık, beş yorumdur anlattığımı idrak edemediğinize göre ilk cümleye döneyim: Muhatap olmayın benimle.

11 Nisan 2024, 21.44
Cezbe'nin cevabını bekledim o da yazdığına göre eh bir de ben analiz edeyim.:) 
Öyle keyfime göre değil psikoloji biliminden destek alacağım.

Evet biz malum şahısla tartışırken bana soru sordunuz.
Ben de size şöyle cevap verseydim mesela:

'Tarafların karşılıklı olarak hallettiği bir konuda, siz devreye girip ilgi çekmeye mi çalışıyorsunuz?'

Tartışmaya tekrar  baktım, Cezbe size hakaret etmemiş sert girmemiş mevzuya. Keza bende zaten olmaz... Karşılığını en ağır hakaretler şeklinde almışız: 'Siyasetçi', 'manipülatör' 'İlgi manyağı' 
Biz değerlere saldıramayız ama sizin bize hakaret etme hakkınız var(?) Bu mu sizin saygı ve ahlak anlayışınız? Aman değerler incinmesin, üzülmesin. Ben saygı duymayınca bazıları için daha mı az değerli oluyor bağzı şeyler?

Hadi beni geçelim de Cezbe bloglarınıza gayet nahif ve içtenlikle yorumlar yaptığı halde onu da kötü niyetli olmakla suçladınız. Öyle olsa niye gelsin yazsın onları? Belli ki size karşı hiçbir önyargısı yok.

Blogları okuduğunuz halde Cezbe ile benim farklı hayat görüşlerimiz olduğunu, ayrı düştüğümüz konular olduğunu gördüğünüz halde bizi bir grup gibi algılayıp tek tipleştirdiniz. bknz.İç grup yanlılığı. Zihindeki gruplamadan bahsediyorum. Hadi gene beni bırakalım, Cezbe yerleşik değerlere, geleneğe saldıran biri olmadığı hemen her konuda ölçülü eleştiriler yapan biri olduğu halde onu da benimle aynı kefeye koydunuz. 

Sonra hiçbir şey olmamış gibi sevgi pıtırcığı tadında kahve ikram etmeler 'hadi barışalım' şeklinde yaklaşmalar
Ne yaşıyorsunuz bilmiyorum ama modern zamanlarda ağır abilik, bilgelik, dervişlik imkansız. Bir yerde patlak verir. Sadece bazıları daha iyi oynar. Nuri Bilge sineması çok güzel anlatır bu 'arada kalmışlığı' 'zorlama dervişliği'. Derin sorgulamalar yapan karakterimiz bir bakmışız 'google bana karı bul' dan hallice çıkar karşımıza. Yahut misafirinin ayakabılarını ayakabılığa tıkıştıran agresif bir ev sahibi şeklinde...

Şahsiyet çok sorun değil benim için fakat  kimliklere saldırı, ayrımcılık, cinsiyetçilik mazur görebileceğim şeyler değil. EkremEA ile herhangi bir konuda zaten bir daha karşı karşıya gelmem mümkün değildi. Alttan aldım kapattım.  Nefret, öfke, kin duyduğum için değil, iki tarafa da zarar veren kısır tartışmalara yol açabileceği için. Nefret kin toksik duygular zaten, öfkeyi de gerekli yere kanalize etmesini bilmek lazım. Yani zihniyete, öyle ya da böyle hepimize zarar veriyor zehirliyor maalesef. 

Son olarak yaptığınız 'özeleştiri çağrısı' trajikomikti. Sahi ne yaşıyorsunuz siz? Cevap yetiştirme telaşına girmek yerine bir düşünseniz, bir sorgulasanız, özeleştiri yapması gerekenin siz olduğunuzu anlardınız. Sorun hata değil hata yapa yapa öğreniriz, sorun hatayı savunma ve hatada ısrar.

Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın