gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

İki Ayrı Et Yemeği Tarifi

15 Nisan 2024, 16.06
A- A+

Çeşitli müslüman ülkelerde kadın giyim kuşamını belirleyen iklim koşullarından söz edeceğim size. Giyimle alakalı dini motivasyon etkisine dokunmadan, iklim-kadın-kadın giyimi-erkek bakışı noktasından hareketle, bizzat görüp şahit olduğu üç ülkeye ait giyim-kuşam ve yansımaları mevzumuz. Fikir edinilmesi açısından link ekleyecektim ama baktım ki, netteki görseller, oraların gerçeğiyle pek de örtüşmüyor, daha ziyade modernize edilmiş, moda sektörünün üzerlerinde epey bir değişiklik yaptığı amorf kılıklar. Bu yüzden dilim döndüğünce detaylı anlatmaya çalışacağım.



İlk ülkemiz Pakistan. Kadınlar şalvar kamis denen bir kıyafet giyerler. Uzun ve bol, dizlere kadar inen düz bir elbise ve altında da şalvar veya rahat bir pantolon diye tabir edebileceğim bir kıyafettir bu. Başlarına da en az 2 metreye 1 metre geniş bir şal atarlar. Saçlarını saklayana rastlamadım, rahatça başlarına atar ve bir omuzlarından sırtlarına doğru sarkıtırlar şallarını, havanın durumuna göre nasıl gerekiyorsa öyle bağlarlar veya. Düğün-dernek olmadıkça sadece pamuklu giyiyorlar, çünkü çok çok sıcak ve rüzgarlı bir iklimde yaşıyorlar. Cidden o kadar rahat ve kullanışlı bir kıyafet ki, orada kaldığım zaman boyunca, arada sırada da olsa, onlardan biri gibi giyinmekten çok mutlu olmuştum. Kadınlara karşı nazik ve saygılı olan Pakistan erkeklerinin kıyafetleri de kadınların giydiği gibi şalvar kamis. Erkek veya kadın, farklı giyinene rastlamadım desem yeridir.



Fas kadınlarının tamamı, eskiden callabi denilen bir kıyafet giyiyorlarmış. Uzun, bolca, başı tamamen saran kapüşonlu bir elbise gibi düşünebilirsiniz. Kapüşon olmasının nedeni, hem güneşin hem de rüzgarın ülkelerinin ikliminde etken olması. Fakat Pakistan’ın aksine, belki kadınların belki % 10’unda bu kıyafeti görebilirsiniz, erkekler tarafından daha sık kullanılan bir kılık callabi. Sömürge olmaktan payını kötü bir dönüşüm biçimde almış bu kültür, kadın giyimi konusunda da dönüşmüş ve müthiş dejenere olmuş durumda. Beyaz pantolon içine tanga giymiş, full makyaj ama başında örtü olan kadınlar her yerdeler. Evlenene kadar başları açık oluyor, evlenince kapatıyorlar. Fas’ta kadının, kendini birey olarak tanımlama şansı asla yok. Bunlara şahit olup; bir kadın olarak üzülmemek, isyan etmemek mümkün değil. Tam bir ahlaki çöküş yaşıyorlar. Kadınlıklarıyla var olabildiklerinden, onlar da erkeğin her isteğine cevap veren kadın modeli olmuşlar, oldurulmuşlar. Erkekler, tam da bu yüzden kadınlara karşı müthiş cüretkar ve hadsizler.



Bae kadınlarının büyük bir kısmı ortalıkta kara çarşafla boy gösterirken, bir kısmı da abaya denen uzun siyah elbiseler giyip, başlarına siyah bir şal atıyorlar. Çok ortalarda gezdikleri söylenemez ama çıkan da bu iki kıyafetlerle çıkıyor sokağa. Neyse ki bu zengin ülkenin zengin kadınları, özel şoförlü Lamborghinilerle arzı endam ettikleri için, sıcak vs. sıkıntıları olmuyor pek. Bu yüzden de çok da dert değil ne giydikleri. Erkekler, cellabiye benzeri, beyaz, bileklere kadar uzun elbiseler giyiyor ve başlarını, ince bir kuşakla sabitledikleri beyaz bir şalla, ülke ikliminin getirdiği sıcak, kum fırtınası vs. etkilerden koruyorlar. Çalışan yabancı kadın oranı çok yüksek ülkede, bu kadınların belli bir kısmı da; zengin ülke erkeklerinin, hazla alakalı isteklerine cevap vermek için oradalar. Şaşalı mekanlarıyla bildiğimiz bu ülkenin, şaşalı mekanlarında çalışan kadınlar da yine yabancı kadınlar tahmin edersiniz ki. Ve akla gelebilecek her türlü yerde yabancı kadınlar ve erkekler çalışıyor.



Bana en acayip gelen örnek olduğu için Bae’nin kadınlarından yola çıkıp bana düşündürdüklerini yazmak istiyorum. Süper mini etekli bir kadınla çarşaflı bir kadın, aynı vitrine bakıyor oralarda. Dikkatimi çeken; bir kadının sadece gözleri görünüyor, diğerinin bence görünmemesi gereken her yeri aşırı derecede görünüyor. İşin garip tarafı, bu iki kadın görüntüsünün her ikisinin de erkekler tarafından normal karşılanıyor olması ve hatta olması gereken gibi düşünülmesi. “Evdeki kadın ve sokaktaki kadın” durumu sanırım.



Sonuç olarak; söz ettiğim iki kadın kimliği de arızalı bence. Gerektiğinden fazla açık saçık giyinen bir kadınla, sıkı sıkı kapanmış bir kadın kendilerini tanımlama noktasında aynıdır. İkisi de kendini “insan” olarak değil “kadın” olarak tanımlar. Hele hele örtünmenin ve açılmanın, erkeğin dikkatini çekebilecek biyolojik farklılıklar odaklı olduğunu düşündüğümüzde; her ikisi de kendilerini “cinsiyet/seks” üzerinden konumlandırmışlardır bile diyebiliriz. Kadını bu noktaya getiren her ne sebep olursa olsun, sonuç değişmez; ön plan kadın olmalarıdır. Bu iki uç kadın profili, sadece erkeğin zaafından ötürü biçimlenmiştir bir de: Erkeğin zaafı yüzünden kapananlar ve yine erkeğin zaafı yüzünden açılanlar. Çok acayip değil mi. Bence erkeğe hakarettir bu bir yerde de; girdikleri biçimle, karşılarına çıkan her erkeği, sadece cinsellikle ilgili mesajlar alan, akılları seksten başka bir şeye çalışmayan, potansiyel sapık, ilkel bir canlı yerine koyuyorlar. Erkeğin tekamül sürecine bence sekte vuran bu iki uç biçimi Bae’de gördüğümde bunlar gelmişti aklıma. Fas’ta gördüğüm tanga/başörtüsü kombinasyonuna şahit olduğumdaki kalakalmışlığımı da eklersem, epey bir şaşkınlık yaşamıştım o zamanlar.



Şimdilerde bu ülkelere gitmiş olsam, ülkemizin ahvalini bildiğimden, ne bunları düşünecek ne de şaşılacak bir şey bulacaktım aslında. Malum; Türkiye, dört mevsimi aynı anda yaşayan bir ülkedir ve iklim dediğimiz şey, sadece coğrafi, meteorolojik bir terim değildir. Demografik yapımızın da değiştiği düşünüldüğünde, en şaşırılası şeylerin bir arada vuku bulduğu yerlerden biri de maalesef ki ülkemizdir. 

YORUMLAR

23 Nisan 2024, 08.17
Sonuçlar:
*Çocuk Bilge’den değildir. Olma ihtimalinin düşünülmesi sonucu gelişenler için, her şerde bir hayır vardır diyorum. Şüphenin kıskacında, halının altına süpürülen her şey, ileriye dönük birbirine güvenle alakalı risk barındırır. Konudaki şer’in ismi Rune olur, ebegümeci olur, hiç fark etmez; benim için hayal kırıklığı yaratma ihtimali olan bir durumda, gerçeği öğrenmek noktasında faydalı olduysa, o şer’e teşekkür ederim ben. Sonuç olarak benim için sadece tüm bu karmaşanın içinde sadece, aklına, fikrine, kişiliğine değer verdiğim insanlar önemlidir, diğer unsurlar tırt ve geçici bir baş ağrısıdır. Mügüüünlü programlarında gazoz ve elmalı turta veriyormuş Bilge, parası da iyiymiş, ikimizi yazdırdım ben, paralı şakşakçı olacağız programda hazırlan .dddd
*Babettem garkolduğu bu tenhalık merakından derhal kurtulmalıdır. Tenhalar tekinsizdir ve ayrıca insanı bencilliğe iter. Doğru düzgün akıl-mantık-yetenek sahibi insanlara duyulan ihtiyaç böyle gün gibi ortada dururken, kenarda çekirdek çitlemek olsa olsa tembelliktir. Kınıyorum! Derhal bu bencil tembellikten kendini kurtarmalı, iki yazı yazmalı, yanan beyinlerimizi yerine getirmelidir. Yoksa onu ısırmak zorunda kalacağımdır .p

23 Nisan 2024, 08.41
Göz Yaşartan Sonuçlar: 
***Bir insanın, hiç hazzetmediği, onaylamadığı biriyle bağlantı kurma, arayı düzeltme çabasının ardında, çıkarcı bir İKİYÜZLÜlük gizlidir. Öyle olmasa, her şey tatlıya bağlanır, uzlaşma kaçınılmaz olurdu zaten. Hanımefendinin mesajında bulunan bağlama cümlesini -hem mesajı hem beni .ddd- olduğu gibi kopyalıyorum:
“Lütfen rica ediyorum birazcık büyü ya...
düşmanını yakın tut demişler bak beni yanına al miss gibi geçiniriz :)))
Ne hoş ;) Cezbe gel barışalım, bak sana şeker vereceğim, şeker fabrikamız olacak. Bizim ürettiğimiz şekerlere bayılacaklar, bayılmayanları beraberce zehirleriz.-TATLISU KURNAZI- Hele beni böyle şeker verip yanına çekebileceğini düşünmek tam bir SAFlık.  
İnsan, bu denli eleştirdiği birini niye yakınında ister?? İşte tam da bu noktada düşünmemiz gereken şey, böyle bir insanın karşısındakini anlattığı gibi “kötü, berbat” olarak düşünmediği, onu yanına çekmek istemekte bir çıkar, yarar gördüğü ve bir YARANMA ÇABASInda olduğu, hatta içten içten ona karşı bir HAYRANLIK beslediği bile olabilir.

***Eğer cidden değer bulduğun biriyse, fikriyatının örtüştüğü, arkadaşlık etmek istediğin vs., bunca yıllık aşağı çekme, baltalama, mobing çabasında niye bulunuyorsun, derler adama. KISKANÇLIK

*** Cezbe’nin karşı durduğu konularda, misal son yaşanılanlardan örnekleyelim: Kadına yöneltilen “kadına neyi konuşup neyi konuşmaması gerektiğini dikte eden, Bilge’ye bir erkeğin ona yaklaşımını değerlendiremeyecek kadar kendinden bihaber ve önyargılı olduğunu” söyleyen, ne dediğini bilmez bir fikriyatla ben baş etmeye çalışırken, bu hanım dut yemiş bülbül gibidir mesela. Kendi içinde eleştirdiği, Cezbe’ye hak verdiği konular, eğer ittifakta olduğu bireylerle Cezbe arasında bir tartışma yaratmışsa, gizlice kenara çekilir, sesi bile çıkmaz. Çıkarına göre pozisyon belirleyen, kendinden yaylı oportünist davranış biçimini kişiliğinin bir parçası haline getirmiş olan hanımefendi; fikir olarak benimsemediği halde, sırf ittifakın getireceği kazanımları düşünerek aklının onaylamadığını, örneğin bir üslup eleştirisine döndürüp şeytanı aklamaya çalışır. Ve hatta bir sonraki çemkirmesinde -Cezbe herkese saldırıyor- klişesini desteklemek adına, diyelim örnek verdiğim konudaki tartışmayı malzeme olarak kullanabilir, ki kullanmıştır da. Bundan ala OMURGASIZlık, bundan ala OMURGASIZ İTTİFAKÇIlık olur mu!


***Eğer söz konusu Cezbe’yse, boş iddialarla bir şekilde eleştiriliyorsa hemmen orada biter. Ne de olsa, ne yanına çekebildiği, ne de bir türlü üzerine çıkamadığı bir Cezbe’ye laf söylemek, mevzu b.ktan bir çekişme olsa bile, kendini onunla bir konuyu konuşur halde bulmak; kendisiyle Cezbe arasında bir eşitlik kurma fırsatıdır. AŞAĞILIK KOMPLEKSİ
 “Ben kitap yazdım, senin belgen var mı, çıkardığın kitap var mı, bir dergide yazıyor musun” gibi acıklı bir kendini beğenmişlikle üste çıkmaya çalışan, sidik yarıştırma telaşına düşen birinin aczi ve ezikliği karşısında bu insana acımaktan başka ne yapabilirim.

*Hanımefendiye tek bir hakaret etmediğim halde bana yöneltilen “bayağı” tabirini iade etmekle yetindim. Böyle çirkin bir hakareti yapabilen birinin üslup bekçiliği yapması akıllara zarar bir durum. Cidden çok ağır bir kelime ve hakaret kapsamındadır bence, herkese cıss yapan ben bile böyle yekten kimseye söylemişimdir bu kelimeyi. Bir de aynı hakareti, kutsal ittifak üyesi bir beyefendiden(?) duymuştum yakın zamanda. İttifak çerçevesinde ortak hakaret kelimesi olarak kullanılıyor olabilir :) Neyse, ne diyorduk: Kendisinden, benim de “tebelleş” tabirini kullandığım gibi, bu iki kelimenin benzer olduğunu iddia eden, şahane(!), kelime bilgi yoksunluğunu ortaya koyduğu bir savunma cevabı geldi. Böylece edebini, seviyesini ve kapasitesini bir güzel göstermiş oldu. .ddddd Gülmeyeyim de ne yapayım.


Kendisiyle ilgili yaptığım tespitlerlerin altını gayet güzel doldurduğumu düşünüyorum. Bu kadar kendiyle çelişik ve ardışık berbatlık içeren duygu durumlarının, elimden geldiğince psikolojik analizini yaptım, daha üst bir analiz için klinik boyutta yardım alınabilir. Hiçbir şekilde uzlaşamayacağım bu tür kafa yapısına sahip biriyle, beyaz da dahil olmak üzere hiçbir renk sayfa açamayacağımı son kez belirtiyorum. Epey zaman önce, benzer bir olay üzerine bana yolladığı mesajda yine beyaz sayfadan söz ediyordu. O zaman kendimi iyi ifade edememişim ki, bu ikinci mesajı aldım. Şimdi uzun uzun, bu beyaz sayfa ısrarının, hiçbir türlü istediği gibi sonuçlanamayacağını nedenleriyle anlattım ki üçüncüye dönülmesin.


Yazarın kişiliği, yazılan bloglarla var olduğumuz bir yerde benim için öncelik değildir. Berbat olduğunu düşündüğüm bir insan, şahane yazılar yazıyorsa, yine zevkle okurum, yorumlarım ama mesafeli yaklaşırım. Hem davranış biçimini hem yazılarını beğenmiyorsam, benim için zerrece değer ifade etmez ve görünmez olur. Bu görünmez taifeden birinin ağzımın tadını kaçıracak ölçüde saçmalayıp vaktimi aldığı noktada da hiç üşenmem ne kadar dipte olduğunu örneklerle izah ederim. Gerçekten de vakit kaybı, emek ısrafı olan bu çekişmelerin kendi adıma tek yararı, kalemimin bilenmesidir. Kalemtraşım olmaktan başka bir işe yaramayanlar, tüm bu yazdıklarımdan sonra lob ve motor korteks bağlantısını senkronize edebilir veya aynen devam edebilirler.

Lafın tamamını söyledim, lafın tamamı kime söylenir onu söylemeyeyim.

23 Nisan 2024, 08.42
"Galiba yine salaklık yaptım .dddddd Nerden anladım salaklık yaptığımı? Senin ve özel mesaj kutumda ismini her daim görmek istediğim .ddddd süfeer zeki ve şirin bir insanın da aynı konuyu, aynı şekilde yorumlamasından. Ben de arada kalınca ceryan yaptı .pppp Yani aşağılamak adına benzetme yapmışmış Cafo meğerse -şu algı türünü bir yakalayamadım gitti arkadaş!!!- "

yorumsuz....................
23 Nisan 2024, 19.24
Aman da ne tatlıdır, belge getirmiş. Kuaförde çalışıyorsun di mi sen, cımbıza bak, minicik maşallah .dddd İlla yazacaksan komple paragrafı alsaydın bari, olur mu öyle hiç köylü kurnazı seniiii .dddd

“”””””Cafo’nun son silinen blogunda, yaptığı geyik kurgusuna göre “””başkanlardan biri olarak Cezbe’ye gidip şehri farelerden kurtarmak için ricacı oluyor. Cezbe de diyor ki; yerel yönetimlerle, genel yönetimin parti uyumu şart, yoksa bir halt olmaz fareler kulaklarınızı yer.””Bu nadide söylemi eleştiren bloguma istinaden böyle bir geyik çevirmiş, bahse konu inciyi, benim diyaloğuma nakşeylemiş Cafo. Ben böyle algılamıştım açıkçası, benzetme adına bunu yaptığını düşünmemiştim. Galiba yine salaklık yaptım .dddddd Nerden anladım salaklık yaptığımı? Senin ve özel mesaj kutumda ismini her daim görmek istediğim .ddddd süfeer zeki ve şirin bir insanın da aynı konuyu, aynı şekilde yorumlamasından. Ben de arada kalınca ceryan yaptı .pppp Yani aşağılamak adına benzetme yapmışmış Cafo meğerse -şu algı türünü bir yakalayamadım gitti arkadaş!!!- .ddddd Ben şimdi böyle ikiniz pişti olunca, hanginiz daha zekisiniz, bu dahiyane yorum hanginizden çıktı diye merak ettim. Soruyu bu yüzden ısrarla soruyorum sen de ısrarla geçiştiriyorsun ama “kaldı ki bu bir soru, ille öylesin anlamına gelmiyor, saçmalama lütfen” diyerek soruma cevap verdiğini düşündüğün cümleni görünce, neyse içime bir su serpildi. Allahım benzemiyorum, benzemiyormuşuuum, bu bir soruymuş, yoksaa yoksaa ben o değilmişimm diye sevinçten ellerimi çırpıp zıplamaya başladım, minnet ve şükran hislerine gark oldum dddddd”””””””


Bu benim Bilge’nin You Don’t Own Me blogunda yaptığım yorumların bir paragrafı. Alıntıladığın yer Cafo’nun geyik yaptığı yazısında, benim cumbaşkan eleştirisi yaptığım bloga gönderme yapmak adına bu benzetmeyi yaptığını düşündüğümü yazmışım. Sonra senden gelen mesajda Cafo’nun benimle alakalı düşüncelerini, hatta benden korktuğunu .ddddd -Cafo’nun birinden korkabileceğini düşünen senden başka var mıdır acaba- .dddddd beni cumbaşkana benzetmesinin kaka niyetlerle yaptığına dair şeyleri okuyunca, bana bir gülmek geldi. Güldüğüm de sendin safcım. Orada “yakalayamadım şu algı türünü arkadaş” derken, mizah içeren bir yazıdan, ayrıca kesin olarak benim Dangadanak isimli yazıda yazdıklarıma gönderme yapan bir benzetme olduğunu düşündüm, hala da öyle düşünüyorum. Zaten bana yolladığı mesajda, birilerinin bizim aramızı bozmak istediğini, onları açığa çıkarmak istediğini ve bu yüzden bana sataşacağını yazmıştı açık açık. Hatta bunu da yazmıştım yorumların birinde. Bu durumda acaba sen miydin ki o arabozucu acaba, şu an merak ettim. Cafo’ya kızdım mı, elbette kızdım, neden sinirlendiğimi de açıkça yazdım. Sen mesaj atıp ortaya nifak tohumu soktun diye, ben o benzetmeyle alakalı fikrimi değişmedim ama. Çünkü sen kimsin!!!!! .dddddd Senin yaptığın dedikodu üzerinden fikrimi şekillendirmiyorum ben. Okuduğunu anlamak şarttt .dddddddddd 
23 Nisan 2024, 20.46
Öyle ya da böyle, kamuoyunda bilge hakkında olumsuz bir algı oluştu ve benim bu konuda kendimi aklamam paklamam lazım. Çünkü kendimden şüphe ettim bir ara ve kuliste olduğuma dair iddiaların doğruluğunu her zamanki gibi gidip teyit.org'dan teyit ettim:

İddia: "bilge biriyle kulis çevirdi"

Bu iddiaya yönelik bilge'nin savunması:

"Eyy Bay Blog Portal!
Bize layık gördüğünüz kulisçi, lobici, bilmem neci gibi yakıştırmalardan ötürü sizii kınım kınım kınıyoruz! Ne olduğumuz, ne yaptığımız konusunda bundan sonra sadece  bizim beyanımızı esas alacaksınız. Her insanın bir şerefi, onuru, haysiyyeti, gururu, bilmem nesi vardır.
Buraya zoom yapalım=>
Şunu açık ve seçik olarak son kez söylüyorum. Şimdiye kadar hiçbir kulise dahil olmadım. Niye? Çünkü prensiplerim var! Aldığım duyumlara göre kulislerde mayış yok, sikorta yok, sendika yok. Bayat bir tuzlu kurabiyeyi bilem çok görüyorlarmış.  İşte bunun içündür ki hesabıma 50000 fıstık yollamayan hiçbir kulise girmedim, girmem! Tam 50000 fıstık, bir fıstık aşağı bir fıstık yukarı olmaz! Dediğim gibi herkesin bir onuru vardır. Bu da asla pazarlık konusu edilemez. Bunları 'Şahsiyyetim' isimli kitabımda hep anlattım. Okumuyorsunuz! Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi oluyorsunuz.
Bahsettiĝim şartları sağlayan kulisler bana özelden ulaşabilirler. Sosyal bilimlerden kaktüs yetiştiriciliğine kadar bütün bilgi birikimimi ve donanımımı blog portaldaki iktidar mücadelenizin hizmetine sunacağımdan zerre şüpheniz olmasın!"

Teyit.org'un araştırmaları sonucu bilge'nin geçmişte ve bugün herhangi bir kulise dahil olmadığı, fakat uygun koşullar oluştuğunda gelecekte böyle bir aidiyete yeşil ışık yaktığı bilgisine ulaşılmıştır. Bilge'nin gündem dahilindeki kulise katılmış olduğu iddiasının doğru olmadığı belgeler ışığında teyit edilmiştir.
Manipülatif bilgiden uzak duralım. Bol bol teyit sitelerini kullanalım!

Sizi bilmem ama ben şahsen ikna oldum.

Teşekkür ederim Cezbe'cim. Boşver müge'yi  yukardaki işe girek biz, fifti fifti.:)

Sonuç olarak bugün geldiğim noktada, blog yazmaya başladığım ilk günlerde beni sinirlendiren ve burun kıvırdığım "dış kapının mandalı" rolünün ne kadar cazip geldiğini kelimelerle ifade edemiyorum. Fabrika ayarlarına dönüp "dış kapının mandalı" olarak devam edebiliyor muyuz? 

24 Nisan 2024, 18.31
Ahahaha süper iş, anlaştık Bilgem. Hatta şöyle yapalım; kulis+istenilen farklı hizmetler. 

Klasik kulis hizmeti:

Kişi veya konu hakkında, tüm duyumların birleştirilmesi, katılımcı 3.şahısları, hedefteki kişi üzerine doldurmak, birlikte manipülatif yorumlar yapabilmek için gerekli ortamı sağlamak üzere belirlenen Gamyun salonlarının birinde buluşturmak ve üstün verim alınabilmesi adına yoğun gaz vermek.
50.000 fıstık

Ekonomik Vur-Kaç Hizmetleri:

 Blog altında yazıya eleştirel yorum yapmak.
 10.000 fıstık
Blog yazarının şahsına yönelik eleştirel yorum yapmak
15.000 fıstık
Blog yazarına yekten hakaret etmek
25.000 fıstık

Gömme Hizmeti:

Müşteriler, yukarıdaki her hizmetten, paket program dahilinde faydalanabilirler. Yanısıra “kalkışma” diye niteleyebileceğimiz geniş kapsamlı bir eylem planı dahilinde; bol elemanlı oluşumlarla, gömmek istenilen kişiye karşı, yönetimi mümkünse yanlarına, değilse karşılarına alarak “ya o ya biz!” şeklinde bir dayatma, bezdirme ve tehdit yöntemiyle, istenilen blog yazarının sonunu getirebiliyoruz. Siz yeter ki isteyin!
200.000 fıstık

Kadromuz konusunda yetkin, belgeli ve bilgili, konunun kitabını yazmış uzman bir kadrodur. Her türlü döveriz, söveriz, gömeriz!!! Bize güveniniz, güven esastır!

*15 yıllık tecrübe
*Yüzde yüz sonuç alma garantisi
*Yüzde yüz müşteri memnuniyeti
*Memnun kalmazsanız, fıstığınızın tamamı anında Gamyun Fıstık Merkezine iade ediyoruz. Fıstığın hesabınıza yansıma hızı Gamyun’un işleme sırasına göre değişkenlik gösterebilir.


Hasetlik ve fesatlıkla kalın.
Hoşçakalın smile Resmi
Ay kızım yine nasıl blog yazdın, bi dur nefeslenelim. Duyguya hasret kaldık, hayallere dalıp abuk-subuk şeyler yazmak istiyorum, bi dur smile Resmi Ben de mandal olmak istiyorum izninizle smile Resmi

25 Nisan 2024, 12.19
Ha şöyle! neydi o öyle o onu dedi, bu bunu dedi, ne dedin sennn...içim şişti valla
Zaten böyle şeylerin peşine düşmeyi bırak gülüp geçiyordum hep. Bir blogcu 'çok düşmanın var' dediğinde sağıma soluma baktım 'bana mı diyor' diye. Kim niye düşman olsun bilge'ye. Ek olan de'yi ayıran biriydim sonuçta. Bir gün beni anlayabilirlerse inşallah diğer safhalara da geçeriz diyordum. Tamam hepimiz biraz narsistiz ama narsist paranoyaya kaptırıp gitmek için çok kısa hayat. Şuraya harcadığım enerjiyle eşitlik yolunda  kaç tane kafa karıştırırdım.:)
En son sosyal medyada dolandırıcı-trol-şifacıların peşine düştüm. Muazzam bir kara delik olduğunu fark edince ondan da vaz geçtim. Biz yapay zeka nedir ne değildir derken bunlar onu kullanıp yüzlerce sahte profil oluşturmuşlar  gerçek profillerle etkileşime girip ağlar yaratmışlar. Kimse de fark etmiyor.

Kurumsallaşalım diyorsun. Vay arkadaş vizyon sahibi olmak başka bir şey. Heyran oldum:)))
Ama bak baştan uyarayım emir almam-emir vermem, herhangi bir cinsiyetcilik, ırkçılık, öjenik davranış faaliyet görürsem kurumu başımıza yıkarım. Yağmasam da gürlerim:p

Bak hele, tanımadığım biri özel mesaj atmış. Reklamım işe yaradı diye bende bir sevinç bir heyecan sorma gitsin. Ellerimi ovuşturup mesajı açtım ki bir de ne göreyim, mesajda ne yazsa beğenirsin!

"iyide bukadar bilgi ile gamyunda okey oynamak!"

Şimdi bu adam bana mı hakaret etti gamyuna mı?..
Beni mi gamyuna layık görmedi gamyunu mu bana?..
'Bu kadar bilgi ile' yapabileceklerimiz neler mesela?

Çıkamadım işin içinden bir türlü. Çelişkilerin korkulu rüyası, uyumun efendisi Cezbe, sen bir el atıver hele. 


25 Nisan 2024, 18.56
Bi defa bunu diyen erkek madem, öldür gitsin .dddddddd Sen başka türlü rahat edemezsin.
——

smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi smile Resmi


Hah 50’ye kadar yazdım. Gelir gelir bakarım artık .dddddd
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın