Cinayet mi?
01 Haziran 2012, 15.44 A- A+Yaz geldi geliyor derken işte güzel bir gün daha. Hava sıcacık… Haziran ayını çok severim. Ne üşütür ne pişirir. Tam güneşe alışırsınız birden hava kapar ve yağmur yağmaya başlar. Ardından gelen toprak kokusu…
Artan sıcaklıklarla fazlalık kıyafetlerde raflardaki yerlerini alır. Kışın bizleri lahanaya çeviren montlar, kabanlar, atkılar, kazaklar hepsinden kurtuluruz. Şimdi tatil planları ve plaj modası var sırada.
Dışarı çıkarken artık ne giysem derdi de azalır. Bir şort bir askılı body tamam. Hazırsın işte. Tak kocaman güneş gözlüklerini. Şapkanı da unutma, başına güneş geçmesin!
Yazın hafifliğine inat, ağırlaşan fikirler bu sene daha bir arttı. Bir tek biz kalmıştık siyasal konulara alet edilmeyen bizlerde eklendik. Ohh ne alaa!
Bu ülkede yaşayıp gündemden haberi olmayan yoktur sanırım. Gece bir programa denk geldim. Sakallı bir amcam (İlahiyatçı yazar bilmem kim…kimdir? Nedir? İlgilenmiyorum! Kişiler anlattıkları ve anlattıklarının mantığa uygunluğu ile ancak önem arz ederler!) efenim konu ‘’ kürtaj cinayettir!’’ kavramı…
Dinlediklerim karşısında kanımın donmaması imkansız!
Kadının tecavüzcüsünden de olsa hamile kalmışsa eğer kürtaj yaptırması cinayet! MİŞ.
Özellikle şartellerimi attıran en büyük gaf buydu! Ne demek yaa? Bir insan kendi iradesi dışında, istemeden- zorlaaa! Başka bir insan müsfettesi tarafından tecavüze uğruyor. O şerefsizin yaptığı ‘’günah’’ mevzu bahis değil! Ancak kadın eğer hamile kalıp ve bu bebeği aldırıyorsa bu bir cinayet…
Hatta bir beyefendi şöyle diyor: ‘’O bebeğin günahı yoktur. ‘Biyolojik babanın!’ suçu, günahsız bir yavruya yüklenemez. Anne onu doğurur, istemiyorsa eğer yetiştirme yurduna verilir. Yaşama hakkı olan bir insanın bu hakkı elinden alınamaz!’’ MIŞ.
Tabi burada kadının neler hissettiğinin bir önemi yok! Neler yaşadığının ve yaşayacağının da! Hatta kadın, tevacüzcüsü ile evlense ne iyi olur dimi. Bebek anasız babasız kalmaz!...
Ki görmediğimiz ya da duymadığımız şeyler değil bu örnekler.
Kadının bedenine ilişkin tasarruf hakkı olduğu halde bu hak bile elimizden alınmaya çalışılıyor!
Kaldı ki hukuk insanına göre kişiliğin kabulü ancak sağ doğumla mümkündür. İnsan hakları evrensel beyannamesi doğumla başlar. Doğumla temel haklar kazanılır. İnsan hakları Avrupa Sözleşmesi’ nde cenin maddedeki herkes kavramına girmez. Ayrıca cenin anneden ayrı yaşayabilme kabiliyetine sahip olmadıkça çocuk veya insan değildir. Yani olmayan bir şey öldürülemez!
Zannetmiyorum, hiçbir kadın elini kolunu sallaya sallaya keyfiyetle kürtaj yaptırsın. Kendini hazır hissetmiyor oluşu bile bu durumu haklı gösterir ve hiçbir Allah’ın kulunu da ilgilendirmez!
Gelelim bir diğer konuya, kültürümüzde her ne kadar eşitlikten söz edilse de kadınlar olarak ikincil vatandaş kategorisine konduğumuz yadsınamaz bir gerçek. Rahatlıkla her türlü hakkımız gasp edilmeye çalışılıyor.
Konuya yaz aylarının gelmesiyle başlamıştım. Şimdi nerden nereye geldi diyorsunuzdur. Hemen buna da açıklık kazandırayım.
Hani malum yaz geldi giysiler inceldi. Görsellik arttı. Erkeklere ek malzeme...
Geçenlerde bir yazı okumuştum. Bayanların giyim kuşamlarını eleştirip erkeklerin sapkın hareketlerini mecburi ve anlamlı kılan türden. Yorum yapmadım, yapmaya gerek bile duymadım çünkü.
Efenim kadınlar kendilerine çeki düzen vermeliler-MİŞ.
Nedense erkeklerin çoğu kadını, ilk dakikada yanında ikinci dakikada koynunda hayal ederler. Neymiş efendim mini etek giymiş, dekolteli bluzu varmış, bilmem ne de bilmem neyi varmış, gözünün üzerinde kaşı varmış!...
Bahane çok ne de olsa. Kadına bakmanın, nahoş yakıştırmalarda bulunmanın, taciz etmenin ve daha birçok insanlığa yakışmayacak harekette bulunmanın nedeni de bahanesi de çok. Kendilerini haklı göstermenin kılıfları tonla…
Senin iraden yok mu kardeşim? Fıtrattan bahsedenlerin fıtratına ne oldu? Görmenin elinde olduğu gibi görmemen de elinde değil mi?
Yok mu şu sözde muhafazakarlar, en bol çene de onlarda. Bir tek onlar inançlı bir tek onlar biliyorlar. Ahh kadınlar tek suç sizin. Ne diye şort giyip çıkıyorsunuz? Ne diye makyaj yapıyorsunuz? Ne diye yaşıyorsunuz? Diyecekler neredeyse!
Herkes işine baksın, kendine baksın! Bu ülkede kadın olmak zor evet hem de çok zor!
Mini etek mi giyeceğim? Başörtüsü mü takacağım? Sezaryenle mi, normal doğum mu yapacağım? Kürtaj mı yaptıracağım?
Buna ben karar veririm. Hiçbir Allah’ın kulunu da ilgilendirmez!
YORUMLAR
Bu meseleyi ben de esefle takip ettim.Kürtajın yasaklandığı ülkelerde anne ölümlerinin hızla arttığı evrensel bir gerçek.Bu yasak istenmeyen gebelikleri merdiven altı tabir edilen muayenehanelerde,her türlü tıbbı eğitim ve donanımdan yoksun ellerde sonlandırmaya itecektir kadınları.Ya da kendi kendilerine bu işe bir son vermeye çalışırken canlarından olacaklar.
Tecavüz sonucu gerçekleşen bir hamileliğin sonlandırılmasını cinayet kabul eden zihniyeti Allah'a havale ediyorum.Ellerini çeksinler üstümüzden...Harika bir konuya değindiniz.Sonsuz teşekkürler....
Bu hocalar neden böyle cogaldı ki. Mantar gibi türediler. Herkes ahkam keser oldu. Kadınsal bir konuyu erkekler konuşup tartışıyor. Bize ne düşündüğümüzü soran yok. Sabah kahvaltı esnasında denk geldim. İzleyici mail atmış soruyor. Hocam kocam beni dövüp sokaga atıyor ne yapayım ???
-Hoca: allttan alın o bıyıgını alta buruyosa siz üste kıvırın. O üste buruyorsa, siz alta yapın. Bu zihniyetlerle yürüyoruz. YAZIKK
kadının ayrı bi vatandaş gibi muamele görmesini geç. erkeğin egemenliğini geç. cahil toplumun cahil kalmaya devam etmesini geç. bilinçsiz insanın bilinçlenememesini geç. özgür iradelerimizin elimizden alınmasını geç. düşüncelerimizin önüne duvar, ağzımıza fermuar çekilmesini geç. sığ beyinler tarafından azıcık aklımızın olduğu zavallı beyinlerimizin yıkanmasını geç. her şeyi geçin ya, her şeyi. bi allahın kulu ya, bi allahın kulu çıkıp sorsun o sakallıya "en kötü ihtimalle" yurda verilen o yavrucağa sen mi sevgi, şevkat göstereceksin? sen mi analık babalık edeceksin ta yürekten? terbiyeyi ahlakı sen mi öğreteceksin ona? kendisini korumayı, ileride herhangi başına gelebilecek kötü bi durumda kendini savunmayı sen mi öğreteceksin ona? eğitimini de geçtim. o yavrunun manevi ihtiyaçlarını kim karşılayacak?
-zoraki annesi mi yoksa tecavüzcü babası mı? o da olmadı kendisini istemeyip yüzünden, varlığından bi haber olan babası mı?
şu erkekler, kadınların işlerine burunlarını sokmaktan vazgeçseler artık ! analığı, kadınlığı, dişiliği onlara öğretmeye çalışmaktan vazgeçip adam olmayı deneseler !!! hani var ya, her erkeğin olması gereken bir durum: "adamlık". ha ondan bahsediyorum işte, adam olsunlar yeter bu dünyaya. fazla mı feministçe sözlerim ? hayır, hayır. sadece olması gereken düzeni anlattım. kadın; kadınlığını da, analığını da bilir erkek adam olduğu müddetçe.
Kimse keyfi küretajı zaten savunmuyor. Ancak karısı yada kızı tecavüzcünün çocuğunu doğurmak zorunda kalsa yine böyle konuşurmuydu bu bol keseden laf edenler ???
Her hangi bir tıbbi işlemde yasal onam alınıyor kadından ve erkekten. Bedeninde istemediği bir bebeği büyütmek için kadından kim onam aldı ?
4 Hafta saçmalığı zaten ayrı olay, ultrason hemen çoğu zaman gebelik tarihini 2 hafta büyük gösteriyor. Kadın gebe olduğunu anladığında zaten küretaj zamanını geçirmiş olacak.
Bosna üzerinden hesap yapılması ayrı bir yersizlik. Orada kadınlar tecavuz sonrası bebekleri doğursunlar diye özellikle kamplarda hapislerde tutuldular. Kendilerini öldürmesinler düşük yapmasınlar diye.
ALLAH aşkına bu adamların başka işi gücü yokmu? Yine neyi kamufle etmek için kadınları kullanıyorlar. Gündem saptırıyorlar.
Neymiş sakat olan doğuracakmış. Devlet bakarmış. Ailesinin baktığı hasta yada sakat çocuklara destek oldunuzmu ki doğacakların derdine düştünüz ???
Delirmemek işten değil. Devlet güvencesinde olan çocukları bir konuştursalar bakalım neler dökülecek...
Kadınlar durmadan doğursunlar çalışamasınlar eve kapansınlar istenen bu !
Millet üç beş çocuk yapsın sakat - tecavüz sonrası ... onlarla uğraşsın kafa çalıştırmasın etliye sütlüye dokunmasın...
Milletin doğurduğu yada doğuracağı çocuklara takılana kadar;
İŞSİZLİĞİ BİTİRSİNLER,
KADINI EVE HAPSETMEK YERİNE BAKABİLECEĞİ VE KİMDEN ÇOCUK YAPACAĞINA KENDİ KARAR VERMESİNE İZİN VERSİNLER,
BELLİ BİR KESİME YAPTIKLARI ÇOÇUK YARDIMINI HERKEZE VERSİNLER,
ÇALIŞAN KADINLARIN SOSYAL DURUMLARINI DÜZELTSİNLER,
İNSANLAR O ZAMAN ÜÇ TE BEŞTE DOĞURUR KİMSEYE SORMAZLAR !!!
KÜRETAJI SESZERYANI TARTIŞANLAR;
Kadın doğum uzmanı, sosyal bilimci, psikolog vs. uzmanlarmı?
Bir annenin evladına kıyması mümkünmü? Küretaj savunulurmu? Fakirlikten çocuklarına bakamayan anne üç çocuğu ile ankaranın ortasında açlıktan öldüğünde bu konuşanlar neredeydi? (olay çok eski değil)
Ailesine bakamayınca evi terkeden erkekler azmı?
Bosnadaki kadınların neler çektiğini bilmeden bu konuya onları malzeme yapmak ne büyük bir işkence !
Çaresizlik içinde hayatını riske atarak küretaj olmak zorunda olan kadınların ne çektiğini kim biliyor?
Çoktandır kadınlar toparlanmıştı. Artık üç kuruşa başlık parası diye bilinmeyen yerlere ve kişilere kızlar satılmıyordu. Birileri kadınların maduriyetine açlık çekiyor gibi !!!
İsteyen doğursun istemeyenede kimse karışmasın.
Sezeryan Kadın hayatı için ve bebeğin sağlığı için gerekliyse yapılmalı. Zorla normal doğum yaptıracağız diye bebekleri oksijensiz bırakmanın, gereksiz ağrı yaşatmanın, zorla doğum yaptırırken anne ve bebeğe kalıcı hasarlar vermenin savunması olamaz. Bıraksınlar doktorlar işini yapsın. Kadınlarda çocukları için sorun yoksa ve istemiyorlarsa sezeryanla doğurabilirler. Cinsel hayat evliliğin yürümesinde önemli değilmi ?
AYYYYYYYYYYYYYYYYYYY BUNALDIM YETER. ALLAHIM SABIR VER BİZ KADINLARA.
Kusura bakmayın ‘’ Hizir_ ‘’ sizinle asla aynı fikirde değilim. Erkek olarak ne de güzel tek solukta hazır hissetmiyorsa korunacak efendim diyebiliyorsunuz. Hem neden korunmak zorunda olan kadın ? pek tabi erkekte korunabilir. Ayrıca korunduğu halde hamilelik yaşayan kadınlarda var.
Ayrıca çok merak ediyorum tecavüz olayı kızınızın ya da eşinizin başına gelse ve gebe kalınsa, o canlının dünyaya gelip gelmeme durumunun insaniyetinden bahsedebilir miydiniz?
Arkasına sığınılan bir şey yok kürtaj konusunda! Tekrar altı çizilsin ki ilahi metinlere takıklar bu konuyu saptırmakta 1 numara- daha anlaşılır olması için açıklayalım. Ensest ilişki tecavüz veya olağanüstü durumlarda kürtaj yapılması sizin onayınızı gerektirmez.
Gelelim katılmadığım bir diğer yorumcu arkadaşımıza ne tesadüftür ki o da erkek. ‘’erdem86’’ elbette kadın kendi kendine gebe kalamaz. Gebe kalan kadının tecavüzcüsünü çağırıp kardeşim gel bakalım bu bebeği alacağız ne diyorsun? Kabul ediyorsan 1 etmiyorsan 2 kez tıkla mı diyecekler?
Bırakın arkadaşım elbette yaşanılan olaylar hoş değil. Hangi insan evladı canından kanından bir parçadan vaz geçmek ister? Kimse durduk yere kürtaj yaptırmaz.
Tekrar söylüyorum kararı verecek olan bellidir. Hiç kimseyi ilgilendirmez!
Ve evet herkes işine baksın! Hariçten gazel okumayı bırakın!
Mini etek mi giyeceğim? Başörtüsü mü takacağım? Sezaryenle mi, normal doğum mu yapacağım? Kürtaj mı yaptıracağım?
Buna ben karar veririm. Hiçbir Allah’ın kulunu da ilgilendirmez!
bravo.. bu haberi ilk duyduğumda haberlerde kocaman bir YUHHHHHH çektim.bu kadar da olmaz dedim.kadınların özeline bu kadar da inilmez... bazı arkadaşlar kadın korunsun demişler.ama bilmiyorlar ki bazı bünyelerin korunma yöntemlerine uygun olmadığını.neden hep kadınlar çekiyor inanın bende anlamıyorum.bir düşünelim ; korunma yöntemlerinden hala haberi olmayan nice kadınlar var. ee ozman her sene bir çocuk dünyaya getirsinsiler. yazıkk çok yazıkk .. yazık olan kadına mı ?? yoksa bakılamıyacak çocuklara mı ?
yeterin artık bırakın kadınları rahat.size nee !!!! ister kürtaj yaptırı ister doğurur. ayrıca hiç bi kadın kürtaj olmak istemez.bunun sağlık açısından ne kadar tehlikeli olduğunu bilir.erkekler de biraz dikkat etsin.herşeyi kadına yüklemesin.
tebrikler kraliçe...
Ne insan hakları evrensel beyannemesi ve başka bir şeyin tanımı beni germez. iki hücre birleştikten sonra o bir insandır.Bu olana kadar engelleyebiliyorsan ne ala olmuyorsa doğmalı derim, tecavüzler istisna. Tacize uğrayan bir kadın doğurmak mecburiyetinde bırakılamaz kendi seçimi olmadığından. Aksi halde ya korunacaksın ya doğacak.
Şimdi bu aslında sinek kısmıdır. İşin bir de bataklık kısmı var kurutulmadıkça daha çok cinayetler işlenecek. Bir kere cinsel konularda bilinçlenmek bilinçlendirmek yok, adam-kadın utandığından kontrol yöntemlerini uygulayamıyor ama bir şekilde düşürüp çöpe atabiliyor bir canlıyı. Neden utanıyor: böyle görmüş böyle öğrenmiş.Çünkü cinsellik ayıp günah. Şiddeti de öğrenmiş ama. Cinselliğin tabu olduğu bir yerde şiddet ekmek gibi kutsal çünkü.
Gelelim yasaya, cinayetleri zerre umursamadıklarına bahse girerim. Kürtajların büyük kısmının evli olmayan bireylerce gerçekleştiğini düşünürsek yine bir ahlak bekçiliği vardır desem abartmış olmam. İnsanların açlık sınırında yaşadığı ülkede aldığı maaşla geçinemeyen dert yanan politikacılarımız varken başka şey düşünemiyor insan.
Gerçekten samimi olduklarını bilsem bu konuda desteklerdim ama değiller. olsalar yasa koymadan önce cinselliği tabu olmaktan çıkarıp insanları doğum kontrol konusunda bilinçlendirme yoluna giderler. Ve bazı yorumlarda da belirtildiği üzre insanları sağlıksız yöntemlere itecekler.
Son olarak Hükümetin yeni çılgın projesi "Çin gibi olmak" sanırım :)
açıkçası sizinki üzüm yemek değil bağcıyı dövmek.
Hukuki durumlar,insan hakları evrensel beyannemesi,insan hakları Avrupa sözleşmesi ya da ismi afilli duran kurumların hiçbiri VİCDAN karşısında duramazlar.Bildiğiniz üzere ülkemizde özellikle Doğu illerinde birçok doğmuş çocuğun doğum kaydı,nüfus kağıdı bile yok,yani hukuki normlara göre o çocuklarda olmayan statüsünde,kimsenin haberi olmadan canlarına kıyılsa farkedilmezler bile.Yani benim vicdanım, cenin anneden ayrı yaşama kabiliyetine sahip olmasada oraya düştükten sonra çocuk ya da insan olarak kabul ediyor.
Günümüzde ciddi anlamda elini kolunu sallaya sallaya kürtaj yaptırmaya giden kadınlar mevcut,vücudu bozulmasın diye kürtaj yaptıran kadınlar,kariyerlerinin zarar göreceği düşüncesiyle kürtaj yaptıran kadınlar,''zaten 3-5 tane var,1 tane daha istemem'' diyerek kürtaj yaptıran kadınlar var ve ben bunları ''kişisel tercih'' bünyesinde değerlendirirsem vicdanen rahatsızlık duyarım.bilgegüneş'in belirttiği üzere cinselliğin tabu olarak görüldüğü ve cinsel eğitimin yetersiz olduğu ülkemizde,''kürtaj hakkım elimden alınamaz'' söylemleri atılacağına daha çok bilinçlenip bu durumun bertaraf edilmesi yolunun seçilmesi hem daha akılcıldır,hem de anne adaylarını dibi olmayan bir ikilemin içine girmekten kurtarır.
Dünyanın bazı ülkelerinde kürtaj kanunlarla tamamen yasak hale getirilmiştir.Bazı ülkelerde de ilk paragraf da bahsettiğim gibi sınırlayıcı durumlar vardır.Anne veya fetüsün sağlığının tehlikede olduğu durumlarda,tecavüz ve ensest sonucu oluşan hamileliklerde kürtajı yasal ve makul hale getiren sebepler olarak görülüyor ve ben kendi adıma da sınırlı kürtaj tarafındayım.Dünya üzerinde 73 ülkede kürtaj serbest iken,68 ülkede kürtaj yasak durumda.
Konu detaylı ve önemli olunca yorumumu uzatmak durumunda kaldım.Son olarak,bu konunun gündeme oturma amacına değinmek isterim.Mevcut hükümetin bu konuyu bilinçli olarak gündeme taşıdığını düşünüyorum.Talihsizce yapılan ULUDERE benzetmesi de zaten gerçek amacın biraz gündem değiştirmek biraz da nabız yoklamak olduğunu açıkça göstermekte.Tek tip vatandaş yaratma modelinin bir halkası ve samimiyetten uzak.Bu kadar kapsamlı ve güncel bir konuyu kaleme aldığın için sana sonsuz teşekkürler.Herkesin söyleyecekleri vardı,fırsat verdin,ellerine sağlık...
birsey daha eklemek istiyorum bu konuya herkesin belirttigi bir nokta yokluk gecim SIKINTISI fakirlik subu nasil bakilcakmis cocuklara rabbim o cocugun kismetini verir yiyecek ekmegi varsa yasar yoksa ya dogumda ya dogduktan sonra alir yanina zaten zalimlerin eline birakmaz sebiyi anlamadigim okadar fakir yoksul cocuk bakamiyo ama nefsindende cinselligindende taviz vermiyo baksennn. insan oglu herseyi istiyo iste nefsini korlesin ama akilli okumus iki tane cocugu olsun iki cocuktan sonra nasilki afedersiniz ama hayvanlar hadim ediliyorsa evli ciftlerde yeter bukadar cocuk artik iliskiye girmiyelim desinler madem korunmasini bilemiyolar bunu yapabilecek yurek yok kimsede ama minnacik savunmasiz yuregi elleriyle oldurecek cesaret masallah var.egerki gene dustuyse o cocuk kiii okadar anne baba olmak istiyenlerin sabrini siniyan rabbim tup bebek pesinde kosan ebeveynler varken onlara nasip etmis nasil kiyabilirler?
rabbim azraili gorevlendiriyor git su gemiyi batir diye, azrail gidiyor gemiyi batiriyor ancak o sirada bir kadinin korkudan dogum yaptigini gorunce kiyamiyor ve onlari kurtariyor. yaradan soruyor gorevini yerine getirdinmi elbetteki biliyor ancak soruyor evet rabbim diyor herkes oldumu sorusuna sessiz kaliyor ve hayir rabbim diyor peki neden deyince azrail bir kadin vardi korkudan dogum yapiyordu zaten okadar aci cekiyorduki onlarin yasamasina izin verdim diyor. yaradan azraile senin o kurtardigin cocuk icin ben o gemiyi batirmani istedim o cocuk ilerde bana sirk kosucak ve pesinden bircok inanan kullarimida kendi gibi cehenneme surukliyecek diyor.
bundan ne cikariyoruz eger yaradan istemez ise zaten melegini yollar yasatmaz ama egerki istiyorsa intihar nasil bir gunahsa kurtajda oyle .yetiskin birini bicak altina yatirirsak kendini korumaya calisir yapmayin der yalvarir karsi koymaya calisir peki ya o gunahsiz nasil savunsun ben yasamak istiyorum rabbime kulluk etmek istiyorum desin?
Öncelikle ‘’erdem86’’ sizi cevapsız bırakmak istemem. Yorumuma sizinle başlayacağım. Mevzu benim konuyu işime geldiği gibi evirip çevirmem değil! Konunun özü zaten istem dışı-zoraki, olağan üstü durumlarda mecbur kalınan kürtajlar.
Sanırım siz sadece ‘’ Zannetmiyorum, hiçbir kadın elini kolunu sallaya sallaya keyfiyetle kürtaj yaptırsın. Kendini hazır hissetmiyor oluşu bile bu durumu haklı gösterir ve hiçbir Allah’ın kulunu da ilgilendirmez!’’ paragrafımdan yola çıkarak benim her durumda kürtaj yapılmasını savunduğumu zannettiniz. Burada anlatmak istediğim kadının kendi iradesidir. Aldırır ya da aldırmaz bu kişinin kendi vicdanıyla ilgilidir.
Çok güzel bir örnek vermişsiniz. Tecavüze uğrayanlara yönelik 72 saat hapından bahsetmişsiniz. Sağ olun benim içinde ayrıca bilgi oldu, müteşekkirim.
Ancak aklınıza gelmeyen durumlar ve yaşanan örnekler var. 10-12 yaşlarındaki kızlara babaları- abileri- amcaları cinsel istismarda bulunduğunda, bu küçük kadınlar korkularından seslerini bile çıkaramıyor. Maalesef ki sizin engin bilgilerinizin binde birine bile sahip değiller! Söyler misiniz bu ve bunun gibiler ne yapsın? Gerçi sanırım yine kendi işime gelen yönünden alıyorum konuyu. Evet çünkü karşıt görüşte olduğum tek konu buydu. Asıl mağdur edilen kadınların haklarını görmezden gelip, doğmamışın hakkının savunulması yanlış! Tek derdim ve savunduğum bu konu.
Umarım şuan yorumumu okuduğunuzda benim konuyla alakalı neyi savunup neyi savunmadığımı daha iyi algılayabilmişsinizdir.
‘’kumruum’’ öncelikle yorumunuzda takıldığım çok fazla detay var. Tek tek sizin değindiğiniz gibi benimde size yazacağım cevaplarım olacak.
İlk olarak sizin ve birkaç yorumcunun ortak fikri olan dinsel yönü ile tıbbı yönlerini ortak bir kalemde ele alacağım.
Bu bilgiler detaylı olarak, çeşitli kaynaklardan araştırılıp sizlere sunulmaktadır. Bunu da belirtmek istiyorum. Artık başlayabilirim.
Kısa ve öz olarak tıp yönünden kürtajın yapılması gereken durumlar; sakat doğumlar, enfeksiyon, annede ileri derece kalp yetmezliği, genetik hastalıklar, bebeğin anne karnında ölmesi vs..
Dini açıdan ise; yaptığım araştırmalar doğrultusunda örnek birkaç ayet ile giriş yapalım.
Başlangıçta anne babanın çocuk sahibi olup/olmamak konusunda iradeleriyle seçme hakkı vardır. Yani çocuk yapmak istemediklerinde gebeliği önleyici tedbirleri almalarına dinen izin verilmiştir. Ama korunmalarına rağmen gebelik meydana gelecek olsa, doğacak olan çocuğun yaşama hakkı elinden alamaya hiçbir kimsenin hakkı yoktur.
İnsan hayatının korunmasını, islam dini temel ilkelerden biri olarak kabul etmekle beraber, insanın en şerefli varlık olup, saygınlığını ve dokunulmazlığının muhafazası konusunda da ısrarlı durur.
Kur’an’da çocuk düşürme ile ilgili özel bir hüküm görülmemekle birlikte, Hz. Peygamber(sas), zamanında meydana gelen kasten çocuk düşürme olayları cinayet olarak adlandırılıp bunu işleyen veya sebebiyet verenlerin maddi tazminat ödemelerini emretmiştir. Bu durum gösterir ki ayetlerde geçen dini telkin ve emirler anne karnındaki çocuğun düşürülmesi veya aldırılması anne baba tarafından yapılmış olsa bile, olay cinayet olarak adlandırılıp suç sayılmıştır. Çocuk düşürmenin dini hükmü genel ilke olarak böyle olmakla beraber, sperm ve yumurtanın hangi evreden itibaren cenin sayılacağı, dinen, hukuken koruma altına ne zaman alınacağı ve ceninin bulunduğu safhaya göre çocuk düşürmenin cezasında, günahında bir farklılık olup olamayacağı islam hukukçuları arasında tartışılmalıdır.
Hz. Muhammed(sas), bir hadisinde cenine 120. Günden sonra ruh üfleneceğinden bahsetmiştir. (Buhârî, “Bed’ü’l-halk, 6). Ruhun üflenmesinin ilk kırk günden sonra olduğuna işaret eden hadislerde bulunmaktadır. (Müslim, “Kader”, 2, 4; Müsned, III, 397).
Kur’an-ı Kerim’in bu konudaki dolaylı ifadesi ve hadislerin ifade ettiği mana ve manadan ne kastediliyorsa şüphesiz ki o maksat haktır ve gerçektir. Ayrıca o yıllarda tıbbi bilgiler ceninin yaratılışı ve safha gelişimini izah edemediği için fakihlerin farklı ölçü ve görüşlerde hüküm vermelerine sebep olmuştur. İçlerinden bazı Hanefilerin de bulunduğu bir grup islam hukukçusu 120 günden önceki çocuk düşürmeyi, tam oluşmuş bir çocuk düşürme saymazken, bir grup maliki ve hanbeli islam hukukçuları da 40 günden önceki çocuk düşürmeyi, tam oluşmuş bir çocuk düşürme saymazlar. Bu görüşlerin toleranslı bir tavır sergilemeleri, ruhun üflenme safhasının kimilerine göre 40., kimilerine göre 120. Gününden itibaren meydana geldiğini ve ceninin canlılığını buna bağlamalarındandır.
Anne karnındaki Fetüs yani bebeğin 10. Haftadan sonra kalbi attığı için tıbben ve dinen kanıtları ile sunulmuştur.10. haftadan önceye kadar cansızdır, sadece bir hücre yığınıdır. 10 haftadan sonra kalbi atmaya başlar, böbrekleri fonksiyon görür, beyin elektriksel aktivitesi başlamış olur.
Buraya kadar yazdığım bölüm dinsel açıdan tam olarak bilinmeyenlerin ispatı niteliğinde olduğunu düşünüp, tereddüdü olanlarında bizzat üşenmeyip kendilerinin araştırıp kulaktan dolma bilgilerden ziyade/ doğru ve gerçek bilgilere ulaşmalarını rica ederim.
Henüz kumrum’un yorumunun cevabını bitiremedim üzgünüm devam edeceğim. ‘’birde makyaj dekolte falan bahsetmissiniz yazinizda ellbetteki herkes hurdur giyiminde herkesin kendi sorumlulugunda ancak bunlar neden yapiliyor kendini guzel hissetmek ve hisssettirmek icin degilmi ee bu durumdada guzel bulup asilaninda %yuz sucu yok bu % 50 olur evden cikarken ozenip bozenen kadinlarimizin aldiklari ikramiye oluyor’’ yapmayın Allah aşkına bu paragraflar bir bayandan çıkmamalıydı… (cinsiyetiniz konusunda yanıldıysam eğer şimdiden özür dilerim.) Merak ediyorum, ramazan ayında orucunuzu tutarken karşınızda yemek yiyen birinden bir lokma alsanız ve canım çekti ne deseniz ne olur? Mantığını kurduğunuzda öyle yakın bir örnek ki. Her ikisi de nefsin sınanması. Çünkü bunu yapmanın da öbürünü yapmak kadar inanç yönünden hatalı olduğunu biliyoruz. Ha buna da kadınlara erkeklerin nefsini sınama hakkını kim veriyor demeyin sakın. Gerçekten düşüp, bayılırım! Bu konu üzerine tekrar düşünmenizi istiyorum. Çünkü ucu öyle açık ki neredeyse her tecavüze uğrayanın fifty fifty haklı/haksız durumuna inandığınızı sanacağım. Ayrıca bakınınız ‘’abi12’’ nickli arkadaşımız oldukça çarpıcı bir örnek vermiş. Sanırım bu konuda daha fazla yazmama gerek yoktur.
Aile planlamasında karşılanamayan gereksinim oranları yoksullarla yoksul olmayanlar arasında büyük farklılık göstermektedir. UNDP raporlarına göre yoksul olmayanlarda karşılanamayan aile planlaması gereksinimi %5’in altındayken, bu oran yoksullarda %15’in üzerindedir. Bu nedenle ülkemiz için öncelik herkesin çağdaş aile planlaması yöntemlerine ücretsiz olarak erişebilmesini sağlamak olmalıdır.
1993 yılında kabul edilmiş olan 2827 sayılı Nüfus Planlaması Hakkında Kanun, çağdaş ilerici, akılcı, ailelerin gereksinimlerine yanıt veren, halkın sağlığına olumlu katkıları olan, toplumun yararına bir yasadır. Bu yasaya göre 10 haftaya kadar olan gebelikler isteğe bağlı olarak; 10 haftadan sonrakiler ise anne hayatını tehdit eden durumlar ya da bebeğin yaşamsal anomalilerinin olması durumunda ailelerin onayıyla sonlandırılabilmektedir. Bu yasa ile çok sayıda güvenli olmayan düşüğe bağlı anne ölümü önlenmiş ve ülkemizin anne ölüm hızı son otuz yıl içerisinde hızla düşmüştür. İstenmeyen bir gebeliğin sonlanması hakkı erkek egemen yaşam biçimine karşı kadının kendi bedeni üzerinde söz sahibi olmasının önemli bir aracıdır. Erkeğin kadın bedeni üzerindeki vesayetinin kaldırılması hakkıdır. Kürtajın yasal bir hak, bir seçim özgürlüğü olarak savunulması kadar, sosyal bir hak olarak savunulması da yaşamsaldır. Çünkü kadınlar için özgür, ücretsiz, ulaşılabilir, yasal bir kürtaj hakkı aynı zamanda yaşam hakkıdır!
Yani şuan ki yasa devam etmeli, kürtaj yasaklanmamalı…
Bunca fikre istinaden son olarak ‘’beymen33’’ nickli yorumcu arkadaşıma cevap vermek istiyorum. Son 1 yılda 100.000 kürtaj yapılmıştır. Doğrudur. 2008 TSNA sonuçlarına göre Türkiye’de kadınların beşte birinin kendiliğinden düşük, %22’nin ise isteyerek düşük yaptığı görülmüş. İsteyerek düşük yapanların %36’sı birden fazla düşük yapmıştır. Ülkemizde her 100 canlı doğuma karşılık 11 isteyerek düşük olmaktadır. Başka bir deyişle her yıl 100.000-140.000 dolayındaki kadın isteyerek düşük yapmaktadır. Bu rakamlar, Türkiye’de istenmeyen, planlanmamış gebeliklerin halen önemli bir sorun olduğunu ortaya koymaktadır. Türkiye’de aile planlaması ile ilgili büyük bir hizmet açığı bulunmaktadır.
Zaten bunları yukarıda detayları ile sıraladım. Bu arada doğum esnasında boynuma kordon dolandığından dolayı sezaryenle dünyaya gelmişim.
Tüm okuyan ve değerli yorumlarını esirgemeyen arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Oluşabilecek hararetli yorumlara rağmen bloğumu onaylayıp, bu uzun yorumumu okurken yorulacak olan operatör arkadaşlarımıza ayrıca teşekkürler.
Medeniyet seviyemizi sorgulama ölçümüz kadının bedensel haklarının sorgulanması kısırlığını aşamaması,kadının toplumdaki yeri üzerine duyarlılığımızı feodal kültürün erkek egemenliğine dayalı anlatışı ile ifade etme şeklinde kısır bir karabasana dönüştürmektedir.
Bu kısır duyarlılığın dışına çıkıp, kürtaj olayına bakarsak ortada istenmeyen bir hamilelik olduğunu görürüz. 21. yüzyıla gelmiş bir toplumda hala kürtaj gündem oluşturuyorsa, kişiler bedensel haklarının istenmeyen hamileliklere karşı koruyamıyorlar demektir.Oysa ki doğum kontrolünün tarihi 1400 yıl kadar geriye gitmektedir.Hz.Muhammed döneminde doğum kontrolünün AZİL yöntemi ile yapıldığı Buhari ve Tırmizi dahil 8 kaynaktan gelen hadislerden biliyoruz.Sonuçta kimliğimizi oluşturan değerler sistemimiz istenmeyen hamililiklerin oluşmasını ehgelleyememektedir. Belli bir kesimin bu değerlerin kadınlarının açık saçık giyinmesi( ki önümüzdeki günlerin yaz aylarına gebe olduğunu düşünürsek) ile zorlanıp aşıldığına dair bir muhafazakar arguman koymaları hamazetten öteye geçmemektedir.
Kadın ve erkeğin birbirlerine karşı cinsel disiplini her iki cins arasında AYRIM gözetmeksizin her iki tarafa da peşi sıra gelen cinayetlerde sorumluluk yüklemektedir.
Sonuç olarak, kürtajın bu şekilde gündem konusu oluşturabilmesi aslında, beynimizde sahip olduğumuz istenmeyen pek çok şeyin sonucudur.
Kişisel , duygusal ve vicdani yönden bakarsam, şunu görüyorum. Kimse, hele de bir 'kadın' bir 'anne' adayı, çocuğunu doğurmak yerine, bundan kurtulma yoluna gitmez(istisnalar kaideyi bozmaz) Doğasında yoktur kadının. Ancak, ekonomik, sosyal, kültürel ve bunun yanında bir sürü etken vardır, buna iten...Bu yüzden duygusal anlamda, karşı olsam da, mantıki olarak, kürtaja evet. Tabii ben burada , 2 hücre birleşmesi aşamasını çoktan geçmiş, her şeyi oluşmuş bir, canlıdan bahsetmiyorum. Dİğer yandan, kürtajı cinayet olarak, tek kelimeyle kabul eden zihniyetlerin, dünyaya gelmiş, emek verilmiş insanların, güç savaşlarında, toplu ya da tek tek yok edilmesine neden duyarlı olmadıkları da , ayrı bir sorudur?
Kürtaja evet, öncelikle 'beynimizde ki istenmeyen şeylerden kurtulmak için' kürtaja evet...Ondan sonra kadının bedensel haklarını çok daha istenilir şekilde değerlendirebiliriz.
Sevgili Buzlar Kraliçesi, seni tebrik ediyorum, düşündürücü, suskunluğu bozucu ve 12 den vurucu bu blog yazın için...