Cinayet mi?
01 Haziran 2012, 15.44 A- A+Yaz geldi geliyor derken işte güzel bir gün daha. Hava sıcacık… Haziran ayını çok severim. Ne üşütür ne pişirir. Tam güneşe alışırsınız birden hava kapar ve yağmur yağmaya başlar. Ardından gelen toprak kokusu…
Artan sıcaklıklarla fazlalık kıyafetlerde raflardaki yerlerini alır. Kışın bizleri lahanaya çeviren montlar, kabanlar, atkılar, kazaklar hepsinden kurtuluruz. Şimdi tatil planları ve plaj modası var sırada.
Dışarı çıkarken artık ne giysem derdi de azalır. Bir şort bir askılı body tamam. Hazırsın işte. Tak kocaman güneş gözlüklerini. Şapkanı da unutma, başına güneş geçmesin!
Yazın hafifliğine inat, ağırlaşan fikirler bu sene daha bir arttı. Bir tek biz kalmıştık siyasal konulara alet edilmeyen bizlerde eklendik. Ohh ne alaa!
Bu ülkede yaşayıp gündemden haberi olmayan yoktur sanırım. Gece bir programa denk geldim. Sakallı bir amcam (İlahiyatçı yazar bilmem kim…kimdir? Nedir? İlgilenmiyorum! Kişiler anlattıkları ve anlattıklarının mantığa uygunluğu ile ancak önem arz ederler!) efenim konu ‘’ kürtaj cinayettir!’’ kavramı…
Dinlediklerim karşısında kanımın donmaması imkansız!
Kadının tecavüzcüsünden de olsa hamile kalmışsa eğer kürtaj yaptırması cinayet! MİŞ.
Özellikle şartellerimi attıran en büyük gaf buydu! Ne demek yaa? Bir insan kendi iradesi dışında, istemeden- zorlaaa! Başka bir insan müsfettesi tarafından tecavüze uğruyor. O şerefsizin yaptığı ‘’günah’’ mevzu bahis değil! Ancak kadın eğer hamile kalıp ve bu bebeği aldırıyorsa bu bir cinayet…
Hatta bir beyefendi şöyle diyor: ‘’O bebeğin günahı yoktur. ‘Biyolojik babanın!’ suçu, günahsız bir yavruya yüklenemez. Anne onu doğurur, istemiyorsa eğer yetiştirme yurduna verilir. Yaşama hakkı olan bir insanın bu hakkı elinden alınamaz!’’ MIŞ.
Tabi burada kadının neler hissettiğinin bir önemi yok! Neler yaşadığının ve yaşayacağının da! Hatta kadın, tevacüzcüsü ile evlense ne iyi olur dimi. Bebek anasız babasız kalmaz!...
Ki görmediğimiz ya da duymadığımız şeyler değil bu örnekler.
Kadının bedenine ilişkin tasarruf hakkı olduğu halde bu hak bile elimizden alınmaya çalışılıyor!
Kaldı ki hukuk insanına göre kişiliğin kabulü ancak sağ doğumla mümkündür. İnsan hakları evrensel beyannamesi doğumla başlar. Doğumla temel haklar kazanılır. İnsan hakları Avrupa Sözleşmesi’ nde cenin maddedeki herkes kavramına girmez. Ayrıca cenin anneden ayrı yaşayabilme kabiliyetine sahip olmadıkça çocuk veya insan değildir. Yani olmayan bir şey öldürülemez!
Zannetmiyorum, hiçbir kadın elini kolunu sallaya sallaya keyfiyetle kürtaj yaptırsın. Kendini hazır hissetmiyor oluşu bile bu durumu haklı gösterir ve hiçbir Allah’ın kulunu da ilgilendirmez!
Gelelim bir diğer konuya, kültürümüzde her ne kadar eşitlikten söz edilse de kadınlar olarak ikincil vatandaş kategorisine konduğumuz yadsınamaz bir gerçek. Rahatlıkla her türlü hakkımız gasp edilmeye çalışılıyor.
Konuya yaz aylarının gelmesiyle başlamıştım. Şimdi nerden nereye geldi diyorsunuzdur. Hemen buna da açıklık kazandırayım.
Hani malum yaz geldi giysiler inceldi. Görsellik arttı. Erkeklere ek malzeme...
Geçenlerde bir yazı okumuştum. Bayanların giyim kuşamlarını eleştirip erkeklerin sapkın hareketlerini mecburi ve anlamlı kılan türden. Yorum yapmadım, yapmaya gerek bile duymadım çünkü.
Efenim kadınlar kendilerine çeki düzen vermeliler-MİŞ.
Nedense erkeklerin çoğu kadını, ilk dakikada yanında ikinci dakikada koynunda hayal ederler. Neymiş efendim mini etek giymiş, dekolteli bluzu varmış, bilmem ne de bilmem neyi varmış, gözünün üzerinde kaşı varmış!...
Bahane çok ne de olsa. Kadına bakmanın, nahoş yakıştırmalarda bulunmanın, taciz etmenin ve daha birçok insanlığa yakışmayacak harekette bulunmanın nedeni de bahanesi de çok. Kendilerini haklı göstermenin kılıfları tonla…
Senin iraden yok mu kardeşim? Fıtrattan bahsedenlerin fıtratına ne oldu? Görmenin elinde olduğu gibi görmemen de elinde değil mi?
Yok mu şu sözde muhafazakarlar, en bol çene de onlarda. Bir tek onlar inançlı bir tek onlar biliyorlar. Ahh kadınlar tek suç sizin. Ne diye şort giyip çıkıyorsunuz? Ne diye makyaj yapıyorsunuz? Ne diye yaşıyorsunuz? Diyecekler neredeyse!
Herkes işine baksın, kendine baksın! Bu ülkede kadın olmak zor evet hem de çok zor!
Mini etek mi giyeceğim? Başörtüsü mü takacağım? Sezaryenle mi, normal doğum mu yapacağım? Kürtaj mı yaptıracağım?
Buna ben karar veririm. Hiçbir Allah’ın kulunu da ilgilendirmez!
YORUMLAR
Bu kısıtlama ile bir can kurtulmayacak hatta iki can gidecek. Ha tuzu kuru olanlara hava hoş şişirirler bazı meyilli doktorların cebini yine ulaşırlar amaçlarına. Ya parası olmayanlar? Onlar ne yapacak? Ben söyleyeyim. Her yolu deneyecekler. Ölmek pahasına hem de. Alt yapısı olmadan yapılan her yenilik yarardan çok zarar getirir.
Ne gariptir ki hem mevcut kısıtlamaya rağmen 2. sırayı alan bir kürtaj istatistiği var deniyor hem de yeni kısıtlamalarla kürtajın önüne geçileceği düşünülüyor. Bu düpedüz yanlı tutumdur. Akıl var mantık var. Duygusal davranmanın alemi yok
Karşı olmak adına cinayeti savunmanın yanlışlığını eleştirirken; yandaş olmak adına, yapılan hataları ve eksiklikleri görmemenin, her yapılana koşulsuz alkış tutmanın farkı nedir?
---Bunların psikologları var sosyologları var bu bataklık nasıl kurutulur bilmiyorlar mı? Biliyorlar da işlerine mi gelmiyor acaba? E tabi türkiye nüfusu iyi bir pazar kimse bu tüketici pazarın küçülmesini ucuz insan gücünün azalmasını istemez değil mi?---
Yanlış anlaşılmasın ben hala kürtaja karşıyım. Bir kaç korunma yöntemi denemek, işi şansa bırakmamak, bir can almaktan daha mı sıkıcı, daha mı zor? tabi bu soru bilinçli olanlara gitsin, bilinçsiz olanların sorularını hükümete havale ediyorum. Ayrıca bu konu kadını olduğu kadar erkeği de ilgilendirir. Kadının doğuruyor olması onu tek başına hak sahibi yapmaz.
Bana sorarsanız çözümüm tektir aslında, kürtajı tamamen ortadan da kaldırır yani. Herkesi kısırlaştırsınlar hem dünya da kurutlur. Böyle giderse yok olcak ki zaten :)
iki konudaki yanlış anlaşılmamı düzeltmek için yazıyorum sana.
İlki tamamen benim yanlışım, bir sözcüğü yanlış yazışımdan kaynaklı.
"Nasıl yaftalarsınız kadını "Cahil" diye kafadan?!" yazmışım, oysa ki oradaki "Cahil" değil "Cani" niyetiyle yazılmıştı. Zaten sözcüğün gelişine bakarsan orada cehaletten söz edilmediğini de açıkça görürsün.
Sanırım algım o noktada seçicilik yapmış, tüm bu tartışmaların kökünde cehalet yattığı için.
Caniyi, cahil diye yazınca sen de haklı olarak " Kadını cahil gören zihniyetimi merak ediyorsun." diyerek açıklama yapmışsın.
Oysa ki seni sadece yazı ve yorumlarından tandığım için bu konuda tam bir fikrim olmasa da öyle bir zihniyete sahip olmadığın yönündeydi. Zaten yorumunu seni tanıdığm kadarıyla yadırgadığımı yazmıştım bu yüzden.
Ama bu konuya -kadın cehaleti- dair yazdıklarına da yanıt vereyim: Ben kadın tarihçesini iyi bilirim merak etme. "Git bak" demene gerek yok yani.:)
"...özellikle cahil kadının kullandığı oylarla iktidara gelece..." demişsin ya, lütfen gerçekleri iyi görelim; bu ülkede iktidarları seçenler, neredeyse %80 gibi bir oranla erkeklerdir.
O cahil dediğin cahil bırakılmış kadınların oyları da erkeklerinin denetimindedir çünkü. Hatta bazı yerlerde, kadın oy kullanmaya bile yollanmaz, "efendisi" onun yerine mühürü basar."Kadın kısmı anlamaz ya hani, adamı ne demişse ona oy vermek zorundadır, hele bir vermesindir!.." Sanırım biliyorsundur sen de.
Bu memleketteki tüm olumsuzluların hep kadının sırtına haksızca yüklendiği bir gerçek. Bilinçli olanlarınız bari bundan vaz geçsin artık.
Neyse, konuyu yayıp çarpıtmadan burada keselim.
İkinci yanlış anlaşılmama gelince, çocukluk anın, yazdığın zaman bana çok masum, saf ve çok sevimli gelmişti. Asla art niyetim olmaksızın tartışmayı yumuşatmak adına minik bir şakaydı sadece, samimiyetime güven.
Sandığın gibi berbat bir amacım olamaz da olmaz da. O kadar sığ biri değilim.
Bunca yorumumdan, hepimizin benzerlerini yaşadığımız masum anılarımızı "Kullanmak" gibi bir çirkinliğe girmeyeceğimi, şaka yaptığımı espirili kişiliğinin anlayacağını ve samimiyetime inanacağını sanarak yazmış yanına da gülücük koymuştum.
Seni severim ben, yorumlarını da.- Bu konudakine katılmıyorum ama.-
Yanlış anlaşılmadan ötürü kırmışım belli ki, tüm kalbimle özür dilerim senden. Seni kırmayı asla istemem, bilesin.
Üzerine basarak tekrar söylüyorum: Sadece şakaydı, anlayacağına güvendiklerime yaptıklarımdan biriydi.
Anlaşılan, zekasına en güvendiklerimiz bile espiri yeteneğini kaybetmeye başladı toplumda. Genel bir alınganlık üzerimizde hakimiyet kuruyor yavaş yavaş. Üzücü...
Ve yine sandığın gibi ve veya misilleme gibi hınçla kullanarak değerlendirdiğin ilk yorumum kendi özel hayatımla alakalı değil biline.
- Onu yazarak rahatladın mı bilmem ama ben şaka olarak kabul ediyorum ve unutacağım bunu. Bu yüzden özür de beklemiyorum senden.:)-
İlk yorumum, gazetelerin 3. sayfalarından yola çıkarak derlenmiş Türkiye gerçekleridir.
Hiç tanıdık gelmedi mi sana da?
Ben kesin genellemelerden kaçınırım.
Bu yüzden, "Ama her erkek senin tanıdığın gibi mi?" cümlesi bana yabancı ve muhatabım değil. O yüzden yorumumda sık sık "Bazı erkekler" ibaresini kullandım.
Bazı kadınlardan daha fazla kadına değer veren erkekler var, biliyorum.
İyi ki varlar. Hep var olsunlar...
Sevgiler
Konuyla alakalı olarak son diyeceğim özet cümle:
Bu yasa dayatmasına karşı çıkanlar dahil tüm kadınlar için küretaj işlemi en son çaredir.
Hiç bir kadın bu işleme mutlu mesut karar vermez, işlemden sonra mutlu mesut olmaz.
Tek inançlı, tek vicdanlı sizmişsiniz gibi davranmaktan vaz geçin ve saldırmak yerine biraz empati yapmayı deneyerek tekrar düşünün lütfen.
Özürünü algida ile kabul ederim.Seçme hakkı benim olacak.:)) Bende hepinizi seviyorum. Tüm fikirler değerlidir. Ve bende özür diliyorum kırıcı olduysam.
Gamyun yönetimini de kutluyorum ve hatta dün yorumumu kürtajla alan cebreni bile :) Oysa ben yorumumu zaten düşük yapcaktım portala :))
Bilgegünes; son satırındaki dahiane fikrine bayıldım:) Başım kel mi? bendede var öyle fikirler.Bende diyorum ki; tecavüzüde serbest bıraksınlar, merdivenaltı gizli kapaklı olacağına aleni olsun ki belki cazibesini kaybeder ve azalır :))
Sevgiyle kalın .