gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

KADER KUYUSU!..

24 Aralık 2012, 16.11
A- A+

 

1-İsveç’te umutsuz hastalığa yakalananlar insanlar; doktorlar bunlar için çok değişik bir şey yapıyorlar.  Bir cennet hazırlıyorlar adeta. Hasta orada ölümü bekliyor. İhtiyacı olan her şey karşılanıyor. Ölümü bekleyen bir kişi ne ister?...

2-Bazı gelişmiş ülkelerde ise; Hastaneye uzak yerden gelen, hasta yakınlarına konaklama, yol parası kısacası her türlü imkân sağlanıyor. (Türkiye’de hazırlık aşamasındaymış!..) İnsana saygı; hastaya saygı, hasta hakları, hastane hakları, Doktora saygı, çevreye saygı, yani kısacası saygıyı hak eden her şeye saygı sağlandığı zaman gelişmişlik payesi alabiliriz!.. 

Yazar Mehmed Uzun; İsveç’te kanser hastalığına yakalanıyor. Doktorlar bu metodu uygulamak için teklifte bulunuyorlar. Mehmed Uzun kesinlikle kabul etmiyor; ‘’ben öleceğim ama kendi memleketimde ölmek istiyorum’’ diyor. Hatta iddia ediyor; ‘’oraya gidersem daha fazla yaşayacağım’’ diye. Doktorlar kesinlikle uçakla seyahate izin vermemelerine rağmen, dostları gidip alıp, Diyarbakır’a götürüyorlar. Çevrede tanıdık, tanıdık olmayan uzman ne kadar doktor varsa toplanıyor. Her türlü gayreti umuda çevirmek için çaba gösteriyorlar. Yöredeki; şifalı bilinen bütün otlar deneniyor. Mehmed Uzun iddiasında haklı çıkıyor, bir süre sonra iyileşme gösteriyor. Öyle ki dostlarıyla tatile bile çıkıyor. Gelin görün ki; ne onun geçici direnci, nede dostların çabası ölümünü engelleyemiyorlar. Mehmed Uzun kısa iyileşme sürecini tamamlayıp, vefat ediyor.

İsveç’teki olaydan yola çıkarak: Acaba Türkiye’de olsa ne yapılır? Bırakın ölümü bekleyen hastaya yalancı cenneti kurmak, hasta içindeki gazı çıkaramadığı için doktorlara meydan dayağı çekenleri, her gün BBG evi gibi seyrediyoruz. Eceliyle ölen 85 yaşındaki adamın, ölümünden doktor sorumlu tutulup, kurşunlanıyor...

Filozoflar da bu konunun meşruiyetini tartışmışlar. Kimisi iyileşmesi mümkün olmayan hastaların, ölümünün acısına son verilmesi iyi olacağını düşünülmüş. Kimisi de sakat doğanların bile devlete yük olacağı konusunda devletçi bakış açısını desteklemişler. Burada bireyden çok devletin çıkarları öne çıkarılmak istenmiş!

Hipokrat’ın yemininde “Talep olsa dahi hiç kimseye öldürücü zehir vermemeye veya tavsiye etmemeye” söz verilmiştir.

Dünya savaşın da; Hitler, “Yaşaması faydasız ve bünyesi bozuk insan toplumdan atılmalıdır.” Hangi sosyal yapı bu mantığı desteklemektedir?

 “Hasta toplum için bir parazittir. Belirli bir durumdan sonra daha uzun yaşaması uygun değildir” diyen alman düşünür Nietzsche. Bir Nietzsche hayranı olarak bunu söylememesini yeğlerdim..:) Kırbaçlanmakta olan bir ata sarıldığı ve ağlayarak onu korumaya çalışıyor. Bu denli de insancıl yapıya sahiptir. Ve 10 sene boyunca düşünce yetisini kaybedip, bitkisel denebilecek şekilde yaşam sürdürüyor.

 Bilim adamı Stephen Hawking: Kuantum fiziği ve kara deliklerle ilgili iddialarıyla, bugün yaşayan bilim adamları arasında dünyada en çok tanınan isimdir. Ve ne yazık ki bugün tekerlekli sandalyeye mahkûmdur.

Sadece sizin görüşlerinize sunuyorum...  

YORUMLAR

24 Aralık 2012, 20.24

2-Bazı gelişmiş ülkelerde ise; Hastaneye uzak yerden gelen, hasta yakınlarına konaklama, yol parası kısacası her türlü imkân sağlanıyor. (Türkiye’de hazırlık aşamasındaymış!..) İnsana saygı; hastaya saygı, hasta hakları, hastane hakları, Doktora saygı, çevreye saygı, yani kısacası saygıyı hak eden her şeye saygı sağlandığı zaman gelişmişlik payesi alabiliriz!.. 


Bulunduğum şehirde böyle bir uygulamanın var olduğunu biliyorum. İlk gördüğümde de çok sevinmiştim. Nietzsche e gelince; "İlahi adalet" diyorum. At kırbaçlanmasın diye kendini atın önüne atan birinin, söz konusu "insan" olduğunda "parazit" yakıştırması yapması "insancıl" lık ile bağdaştırılması da çok ilginç.. Sonuçta hastalanıp, kendisinin de parazit olmasını başka türlü yorumlayamıyorum.

Allah' a gerek yok! Diyerek, büyük patlamanın, (big bang) fizik kanunlarının kaçınılmaz bir sonucu olduğunu söylediği için (ne yazık ki! diyemiyorum) tekerlekli sandalyeye mahkum olmasının bende bir anlam ifade etmediğini söylüyorum.

24 Aralık 2012, 20.59
mehmet uzununda bende bır sey ıfade etmedıgını söyluyorum
24 Aralık 2012, 22.28
 Öncelikle   şunu belirteyim: '' Bilimi, aklın  süzgecinden  geçirmeden; direk maneviyatla ilişkilendirmeye   karşıyım...  Hele de   tedbirsiz   tevekkül   edenlere ''  diyerek  devam edeyim...

 İlim  ve maneviyatın  kesiştiği  ince  çizgi   bir çok  düşünürü,  bilim ve din adamlarını  akıl  ofsaytına düşürmüştür.Paylaşımda adı  geçen  Nietszche' de  bunlardın  sadece birtanesidir.

  '' Tanrı  öldü , ben mesihim.''  diyen biriyle  fikir  bazında   ortak bir  yönümün olamayacağının    bilincindeyim.Zaten  Nietzcshe'nin sık sık kendi  görüşleriyle bile  çelişen  düşüncelerinin temelinde,   beynindeki rahatsızlığın yattığına  ölüm sebebi belgediR.

   Uzaya ve  zamanda  yolculuğa merakımla ilgili çok   yazılar okudum.Ve   her kalem beni  Stephan  Hawking'e  götürdü.

  Stephan  Hawking;    işte   benim hayranı olduğum  insan.Söylendiği gibi  Yaradanı inkar etmemiş ,  tam tersi  ''mutlak  yaradanın  varlığına'' inandığı gibi,  yaratılışın  bir   tekillik olduğunu da   ispat etmiştir.Ona  göre Allah; peşpeşe yaratılışların bir halkası  olmazdı ..Yani evrenin oluşumundan hemen önce  oluşmuş bir  yaratık değildi Allah.

 İlk parağrafımda belirttiğim  gibi  bilimi;  ofsayda   düşmeden   Allah'a kadar  götürmüş  ve  Kuran_ı en üst seviye de doğrular niteliktedir  tezleri ve söylemleri.

  Şehir  Hastanelerine  karşıt  görüşler için söyleyecek sözüm yok.Olumlu adımlara,  gögsümüzdeki  rozetle  yorum yaparsak , öküzün altında  penguen de  var deriz.Önemli olan ve  olması  gereken doğru olanı alkışlayabilmektir.

   Mehmet Uzun'u  tanımıyorum.Haa   Uzun Mehmet   derseniz  ruhu şad  olsun.Sayesinde  bugün    ülkemin 7 bölgesi de  kömür   kullanarak emeğinden   nasipleniyor.

24 Aralık 2012, 22.32
eyvallah beymen arkadasım kitabın ortasından konusmussunuz
24 Aralık 2012, 23.17
Sevgili  DIGOR.....
Nietzsche  ile ilgili birşeyler biliyordum da; yazından sonra merak edip biraz daha
 bilgilendim....Çok da fazla onunla hemfikir olmam mümkün değil...Ona göre ; Tanrı ölmüştür.
 İnsanlar dünyada yapayalnız kalmıştır.  Bu yüzden insanlar Tanrıdan bekledikleri umut ve
 istekleri bir kenara bırakıp; kendilerini dünyaya adamalılarmış. Böylelikle düşünce ile yaşam
 arasında bağ kurulması daha uygun olacakmış.... mış....mış......mış...... 

Iııııııhhhhhhhh! bana ters.......
ELLERİNE YÜREĞİNE SAĞLIK..................................
24 Aralık 2012, 23.38

Aslında bir şey var yazının içinde; nedense kimse onu vurgulamadı.(Ötenazi) beymen sağ olsun yazıyı aldı kömür ocaklarına götürdü. Mehmed(t) Uzun, İsterseniz googlede takip edin Diyarbakırlı olması tanınmamasından etken! 30 dile kitapları çevrilerek, insanlar okuyarak nasipleniyorlar!:) 

25 Aralık 2012, 00.35

Doğrudur..Stephan Hawking, dünya' nın başlangıcının Big Bang ile başladığını ama Big Bang' in da bir nedeni olduğunu söyleyerek bir "tanrı" nın varlığına işaret etmiştir.


Doğrudur..Evreni yoktan var edene inanmış, hatta yıldızları, gezegenleri yaratan bir güce inanıyorum demiş. Ama onun inandığı "güç", göremeyen, bilemeyen, duyamayan bir "güç"..Ve o, gücün adına "yer çekimi" demiş.


Ve sonra ne diyor Hawking; kütle çekim diye bir kanun vardır ve evren kendini hiç yoktan yaratabilir. Ve bunun içinde bir yaratıcıya ihtiyaç yoktur. Yani bizlerin şeksiz şüphesiz inandığı "Allah'a" o, başka bir isim veriyor ve son olarakta "ben tanrıya inanmıyorum" diyor.
Fizik = Tanrı.....Stephan Hawking
25 Aralık 2012, 00.48
bahsi gecen kimliklerle fazla bi rbilgim yok o yuzden  o konuda yorum yapmiyacagim.  aslinda okuyup gecicektimde icim el vermedi, nedir turkiyemin insanlarinda avrupaya gelismis ulkelere karsi bu  ozen anlamadim su var bu var boyle yapiyorlar soyle:)  ya yapsinlar bir zahmet hani gencler hizli yasamayi sevenler derya hizli yasa genc ol diye heh bu yabancilar kestirme yolu bilmez  ayaklarina  tas takilmasin diye iki kilo birsey kaldirmaya korkar beli agirmasin diye  yabancilar agir iste  calisip iyi para alinca  usulsuz kazaniyor diye sikayeteder  evet insanina deger veriyor egerki yabanci degilsen vatandasiysan , e oda olsun git gide nesli tukeniyor anne baba asil  milleti ne kadari kaldi ya yabancilarla evlilikler veya melezlikler asil biz atalarimizdan ovunerek elhamdulillah muslumanim ve turkum, he gurcu kizi kafa karistirir aslim oyle evet ama bircok kisinin sordugu gibi gocmen degilim  babamin dedesi degerli ataturkumzle umuz omuza savasmis ve gazi madalyasi olan bir miletiz yani osmanli zamanindada oldugummuz yerde ermenilerle komsuyduk cumhuriyetle onlar gitti biz yerimizdeyiz ve ben turk oldugum icinde turkiyemlede, turk insaniylada onur ve seref duyuyorum. su gelismis ulkelere hayranliginizi  sadece size degil bu genel olarak konusuyorum cunki cok uzuluyorum su avrupa acik ceza evi tatsiz tuzsuz sadece rutin yasanan birer mekan hepsi bu evet imkanlar cok karga misali nere gidersen git sensin baskasi degil.ulkemin turkiyemin noksanlarini gorebilmek veya son yillarda  avrupalilarin bile  duddagini ucurtan gelisimi farkedebilmeniz icin sizi bbir yilligina davet ediyorum avrupaya:)) bir ay tatil bunalmazsiniz ama bir yil kalirsaniz istte anlarsiniz yasadiginiz topraklarin kiymetini; bircok  donusler gocler geriye donus yapiyo tr min insani hala avrupa diyo avrupa oldu arkadaslar oldu eskiden  asya ulkeleriydi guclu olan avrupaya gecti bu guc ama yine alicak  bu gucu dogu ulkeleri az kaldi hele su bassiz  ulkelerinde savastan sag saglim bir an evel  kurtulmalarida gerceklessin . neyse cok yazmisim affiniza siginiyorum yollasammi yollamasammi diye dusundum ancak yolucam avrupaya bu ozen noel   cam agaci subu  benzemeye calisgtiklari cok aci bizlerse benzememek icin mucadele verip noelin neden kutlandigini hz isanin allahin oglu olmadigini evlatlarimiza anlatabilmek icin cirpiniyoruz tr  min insanlari yerlestiriyor bas kosesine agaci hindi yiyor o gece  ayni   baska din mensuplari gibi hayda bu yilda tr de neden kimlerin kutladigini aciklamak zorunda kaldik;  birakalim elaleme ozenmeyi yeterki kendimizi kulturumuzu dinimizi  vatanimizi koruyabilelim   ay gene devam ediyorum nasil bozulmussa sinirlerim ozur  dilerim hepinizden.
25 Aralık 2012, 04.34
http://www.ntvmsnbc.com/idsmile Resmi128703/ 

İnsanların inançlarından bana ne diyorum Hawking in iki çıkarımını da mesnetsiz buluyorum.
Bu da başka bir sorunumuz. Ya bilimsel verileri dinle kanıtlamaya çalışmak ya da dini biimsel verilerle kanıtlamaya çalışmak. Bilime dinin gözünden bakarsak bilim denmez ona. Aynı şekilde Dine bilim penceresinden bakmak eleştirilebileceğini gösterir bu da dine aykırıdır. İnandığı için inanır insan o kadar...

Vurun Nietzsche ye bakalım. Kaç kitabını okuduk ne kadar tanıyoruz. Keza darwin de aynı, türlerin kökenini okumadan daha, bir dışlama bir taşlama kurama...Çağımızın genetiğine ışık tuttuğunu bilmeden saldıralım. Hep bir ortaçağ zihniyeti hep bir dışlama. Önce bir oku  sonra ister al ister alma...Böyle gidersek değil öss ye din sorularının girmesi üniversiteye besmele çekmeden almayacaklar..

Hastalara gelirsek... Allah şifa versin ...
25 Aralık 2012, 09.16

  Neden konuyu  oralara götürdüm acaba  Digor     sence?  Ülkemin 7 bölgesinin altını çizerek  bölgesel milliyetçiliğe   neden  gönderme yaptım  sence?  Eğer ki  sunduğun paylaşım-lar-da  mesaj vermeye  çalışıyorsan bunu arındırılmış  kişi  ve  olaylarla  yapman  gerekmez mi?Aksi durumlar   propaganda,  provoke barındırır  içinde  ki   bu da  blogun amacı  dışında  seyrine yol açar.  Görüşlerimize sunmuşsun,  fikrimi belirttim.10  parağrafta  4  ayrı başlık işledim yorumumda.Ama  nedense  sadece   Mehmet uzun yorumuma takılmışsın.Bu da  paylaşımı, neyin  değil; kimin üstüne inşaa  ettiğinin    resmidir.

 Zülal;  Einstein'in sınırlı  teorilerine  hapsolmamış  bu adam.Ve bilim  dünyasında  bu  güne kadar atılan en büyük adımın  altında   Stephen  Hawking  imzası varken neden aldığı  ödüller  sınırlıdır?Bunu araştırmanı tavsiye ederim.  Dünyasallık değil,  evrensellik  işlevi ile  zaten kopmuştur diğer dinlerden kendisi.Bu  yüzdende  inançsız  göstermişlerdir.Kimbilebilir içindeki dini. Araştırmanı tavsiye  ederim.

25 Aralık 2012, 09.45
Bilge;  Allah aşkına çağımıza  nasıl ışık  tuttuğunu   yazda bilgilenelim.Bugün insanlığa bıraktığı  hangi  mirasın üstünde   medeniyet  ve  ilim  inşaa  etmişiz  çok merak ediyorum o  Nietzsche'nin. Günümüzün asıl hastalığı ;inançları yüzünden  insanların ortaçağ  zihniyetine mahkum edilmeleridir.Şimdiden teşekkür ederim vereceğin bilgiler için.Sabırsızlıkla bekliyorum.
25 Aralık 2012, 09.52

Mehmet Uzun’u size anlatmak gibi bir derdim de yok zaten! Ben daha çok onun hastalığı üzerinde yola çıkarak böyle bir yazı yazdım. Düşünüldüğü gibi yazının hiçbir karesinde provoke ya da propaganda yoktur. Haa birileri yazı yı provoke etmek istiyorsa o başka! Bundan önce yapıldığı gibi!. Alaycı bakış ta başka bir şey!

25 Aralık 2012, 10.14
arkadaşlar, kılavuzu nietzche olanın burnu hoş koku almaz. hawkinge gelince, ben onun yazdıklarını okuyamıyorum ağır geliyo ama oturduğu o teknolojik sandalyeden almak için kaç mavi kapak toplamak lazım onu merak ediyorum.
25 Aralık 2012, 10.21
cedi_ sana tavsiyem; sen bu ağır işlerle ilgilenme git bir yerde fare kovala!
25 Aralık 2012, 14.33
proveke bu ülkede aynı acıdan muzdarıp insanlar varken illa mehmet uzunmus o kimmis 30 dile cevrilmiste kim okumus kitapların çok merak ettim
25 Aralık 2012, 16.57
Şuuru tam anlamıyla yerinde her hastanın ötenazi talebine saygı duyulması gerekir diye düşünüyorum. Tartışılabilir tabii, benim düşüncemdir sonuçta.

Bilim ve din konusunda bilge'nin her yazdığına imza atarım.
-Hastalandıktan sonra yazıldığı söylenenleri hariç tutarak- yığınla söylemi olan birinin, bir yerlerden bellenmiş tek veya birkaç cümlesiyle yargılanması da çok garip ve trajikomik geliyor bana...:)
Bunca söylemi olan bir felsefecinin, üzerine yığınla deney yapılmış ve hala yapılmakta olan bilimsel teorilerin, o teorilerin kazandırdıklarının ilk ağızdan öğrenilmeden; asıllarının okunup üzerinde düşünülmeden sarfedilen "Anlat da aydınlanalım, yaz da bilgilenelim" cümleleri gibi örneğin...-beymen'cim-
Bu cümleleri edenler, zaten ya en baştan ikna veya verilecek bilgiyi reddedecek olmaya hazırlıklılardır, dertleri kafa bulmaktır:), ya da olası yanlış bilgilendirmeyi hazır lokma olarak yutacak olanlardır.;)
Her iki durumun da sonucu aydınlığa çıkarmaz. Elbette şüpheci tavır yadsınamaz ama bunun için ilk önce, kendi dersimizi kaynağından çalışmak gerekir. Zira, bana anlatacak olandaki gibi bir aklım var ve edineceğim en doğru fikir, kendi aklımın üreteceğidir.
Aksi takdirde, bir insanın hastalığı konusunda "mavi kapak"la alakalı dalga geçme densizliği bile rahatlıkla yapılabilinir.

Meselenin özü burada zaten; -mutlaka kendi yorumunu ekleyecek- birilerinin aktarımıyla öğrenmeye çalışmakla aydınlık olmaz.
Hazırcılık, yanlış çıkarımların ve nesillere geçen büyük hastalıkların doğurduğu karanlıkların özüdür ve biz bıkmadan yaşamaktayız bu durumları, bilimde de, inançlarda da, vs.de de ne yazık ki... Esas hastalık buradadır bence diyerek, şu cümlene:
"Günümüzün asıl hastalığı ;inançları yüzünden  insanların ortaçağ  zihniyetine mahkum edilmeleridir."
bir de şu şekilde baksak nasıl olur acaba?:
Hazırcılık nedeniyle kendilerini Ortaçağ zihniyetine teslim etmiş olanların, sadece sıkı sıkıya sarıldıkları dini inançlarının ellerinde kalması şaşılacak şey değildir. -Büyük olasılıkla o konudaki bilgiyi de başka ağızlardan edinmişlerdir alışkanlıkla.-

Teşekkürler Digor, güzel anlatılmış düşündürücü paylaşımdı.
-Bu tip konularda polemik çıkması normaldir, olumludur da.:)-

25 Aralık 2012, 18.09

  Sat_Agraha'cımm;    hangi  teorisinin yada mirasının  üzerinde  zıplayıp   densizlik yada    nankörlük etmişiz bu   yüksek şahsiyetin.İnsanlığa   ne sunmuş?Hangi  deneyler yapılıyor bu şahsın ortaya attığı  fikirler  üzerine? Aydınlanmak istiyorum.Bilgiye açım.

  Nasıl  bir   yol  haritası  belirleyeceğiz  düşüncelerini ilke  edinip.  Hasta  olmadan önceki  ve  hasta  olduktan sonraki   halleri  diye  mi? Yani adamın kendiyle  çelişmesini;    hastalığına  bağlıcaz  öylemi ? Hasta olmadan  söylediği  şu  söze ne dersin'' erkeklerin  yüreğinin   özünde   sertlik vardır,  kadınların  yüreğinin  özü   kötüdür'' 

  Bu zatı muhterem,   insanların  inaçlarıyla  dalga  geçecek ve bunun adı inanç,  düşünce  özgürlüğü olucak.Ben  düşüncelerimi yazdığımda  ortaçağ  zihniyeti  taşıyacağım,  yetmicek   adamı  reddediyorum  diye , ilimi reddetmiş    sayılacağım... kör  bir yaklaşım  ve  tembelliğin göstergesi olacağım.Çok aydın bir  bakış bu  Sat_Agraha!  Yaradanı reddedenlerden  çok ona sarılanların dışlanıyor  olması, bu zatın en büyük mirasıdır  ... diye düşündüğüm an tembelliktende  kurtulup   var olan   aklım  ve   gören gözlerimle     yorumumuda  yapmış olurum . Mevlana'ya ,  Yunus  Emre'lerin sözlerine  gönül  verenlerin  Nietsczhe  çelişkisi   polemik kaldırmayacak kadar nettir.

 

25 Aralık 2012, 22.35
Hep demişimdir; 'bence'den sonrası zararlıdır diye -belki kendime demişimdir hatırlamıyorum :)-. Benceler çürütülmeye çalışıldıkça hiçbir yere varamaz hiçbir düşünce. Sonuçlar faydasız olur.

Benim "bence"m Orta Çağ'lara kadar gidiyor ne olacak şimdi... ??? 

Bir de Yunan felsefesine b*k atanlar olmuyor mu -araştırınca bulabilirsiniz-, halt etmişler efenim halt etmişler. Sokratesin kullandığı yöntem -Sokrates'çi İroni- çok akıllıcaymış gerçekten şimdi düşününce... Nedir bu Sokrates'çi İroni ?. Ezberden yazarsam kafa karıştırırım, iyisi mi siz bir zahmet...
26 Aralık 2012, 00.43
   Aslında Agraha söylemem gerekeni söylemişti ve yazmayacaktım ama sen inatla tuttuğun yolda gittiğinden biraz ucundan gireyim dedim.
    Bir insanın yaptıklarının söylediklerinin değerini anlamak için yaşadığı çağa mekana bakmalı.Yani 21. yy da bütün düşünceler pişip ağzınıza düşerken birilerini bu zamana göre değersizleştirmek çok yersiz. Aslında  felsefe nedir  neye yarar üzerine yoğunlaşaydın biraz ben bu açıklamaları hiç yapmayacaktım. Denirse ki "ben adamın eserlerini hatim ettim ama alacak bir şey bulamadım" anlarım. Ama çıkıpta "şunu şunu diyen birini ya da şuna şuna inanan birini zaten sallamam ben" denmesi dar görüşlülüktür
  Ya en basitinden bir insanı bütün düşünceleriyle kabul etme zorunluluğunu neden hissediyoruz.kimse mükemmel değil çelişkileriyle osuyla busuyla insan ... Ya hep ya hiç bizi anca futbolda keser, bari buralara sıçratılmasın... Ne demiş? İnsan gücünün farkına varsın demiş.Kaderci zihniyetten uzaklaşsın demiş. Kötü mü etmiş? Bu gün bu kadar rahat ifade edebiliyorsan düşüncelerini zamanında birileri taşın altına elini koydu diyedir (kafasını kılıcın önüne koyanlara girmiyorum bile)

 Atıyorum 10 tane ateistin tutup " beymen Allah a inanıyor daha da yorumlarını fikirlerini ciddiye almam" demeleri gibi bir şey bu... sen bunu bir düşün yine de... var sende o potansiyel...
26 Aralık 2012, 02.17
           nişe yi bende okudum. ancak kaile almadım açıkçası. aklıma uyan yanları kalbime uymadı çünkü .hayat birilerinin hesab yada kitabıyla yaşanmıyor açıkçası. ( birde nişe o dnem den etkilenen filozofların görüşlerinin özünde  gelişmemiş ülke insanları 2. sınıftır düşüncesi hakimdir . örneğin ingiltere nin sömürgelerinn arka yüzü hiçte iç açıcı değildir. ön kısmındaki hoş ve kokoş ingiliz hanım beylerinin eğlentisi arkasındaysa acı ,yokluk , hastalıkla kıvranan yerli halk vardır)bu yüzden onların görüşleriyle yaşamıma  yön vermiyorum. aslına bakarsan köydeki fatma teyzeyle aynı düşünüyorum artık. dialektik mantığını okuduktan sonra  duvarlara çarparak yaşadım uzun süre . ve bu mantıktan kurtulmak içinse yıllarca fatma ( fatma teyzeler derken bu ismi çok severm bu yüzden bu ismi kullandım ) teyzelerle haşir neşir oldum . -hoş hala düzelmiş sayılmam smile Resmi  avrupalı filozofların maddiyatçı yanlarınıda sevmiyorum. sonuçta insan ruh ve bedenden oluşmuştur. ne bedeni ,nede ruhu inkar edemzsiniz. ikisi birlikte insandır.
              buraya yorum yaparken aslında birazda bildiklerimizden deneyimlerimizden bişeyler katmamız normal . digorun haklı olduğu noktalarda var. zaten digor kafasında çözemediğini bize sunmuş gibi gözüktü bana . bir propaganda amacı taşıdığını san mıyorum.ötenazi ye gelince bana etik gelmiyor.canlıya saygı şart.her türlüsüne .sağlıklı olana ise sağlıksız olanı korumak kollamak görevi düşer . benim inancıma göre bu hastanın şefatine nail olmaktır.(ha bu arada 12 yıl anneme 15 yılda kayın pederime yatalak kendis,i bakıyorum  ) bunu hastalarla yorulmuş biri olarak yazıyorum. hasta bakmak kazanç, hastanın hastalığa şükrü ve sabrı ise yüksek bir değer .çünkü verilmiş yaşam hakkına her türlü şekilde saygıdır bu.  mehmed uzunun tercihi ise çok akıllıca, sunulmuş yapay cennette olmaktansa her an yanımda olan ve sevgilerini ileten dostlarımla olmayı tercih ederim.
not :avrupalı filozoflara sunduğum eleştiri yanında beğenilerimde vardır .gerçekçi yaklaşımları ve toplumu bireyleri ve değerleriyle yüzleşmelerini ve bu medeni cesaretlerini çok beğenirim.
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın