KADER KUYUSU!..
24 Aralık 2012, 16.11 A- A+
1-İsveç’te umutsuz hastalığa yakalananlar insanlar; doktorlar bunlar için çok değişik bir şey yapıyorlar. Bir cennet hazırlıyorlar adeta. Hasta orada ölümü bekliyor. İhtiyacı olan her şey karşılanıyor. Ölümü bekleyen bir kişi ne ister?...
2-Bazı gelişmiş ülkelerde ise; Hastaneye uzak yerden gelen, hasta yakınlarına konaklama, yol parası kısacası her türlü imkân sağlanıyor. (Türkiye’de hazırlık aşamasındaymış!..) İnsana saygı; hastaya saygı, hasta hakları, hastane hakları, Doktora saygı, çevreye saygı, yani kısacası saygıyı hak eden her şeye saygı sağlandığı zaman gelişmişlik payesi alabiliriz!..
Yazar Mehmed Uzun; İsveç’te kanser hastalığına yakalanıyor. Doktorlar bu metodu uygulamak için teklifte bulunuyorlar. Mehmed Uzun kesinlikle kabul etmiyor; ‘’ben öleceğim ama kendi memleketimde ölmek istiyorum’’ diyor. Hatta iddia ediyor; ‘’oraya gidersem daha fazla yaşayacağım’’ diye. Doktorlar kesinlikle uçakla seyahate izin vermemelerine rağmen, dostları gidip alıp, Diyarbakır’a götürüyorlar. Çevrede tanıdık, tanıdık olmayan uzman ne kadar doktor varsa toplanıyor. Her türlü gayreti umuda çevirmek için çaba gösteriyorlar. Yöredeki; şifalı bilinen bütün otlar deneniyor. Mehmed Uzun iddiasında haklı çıkıyor, bir süre sonra iyileşme gösteriyor. Öyle ki dostlarıyla tatile bile çıkıyor. Gelin görün ki; ne onun geçici direnci, nede dostların çabası ölümünü engelleyemiyorlar. Mehmed Uzun kısa iyileşme sürecini tamamlayıp, vefat ediyor.
İsveç’teki olaydan yola çıkarak: Acaba Türkiye’de olsa ne yapılır? Bırakın ölümü bekleyen hastaya yalancı cenneti kurmak, hasta içindeki gazı çıkaramadığı için doktorlara meydan dayağı çekenleri, her gün BBG evi gibi seyrediyoruz. Eceliyle ölen 85 yaşındaki adamın, ölümünden doktor sorumlu tutulup, kurşunlanıyor...
Filozoflar da bu konunun meşruiyetini tartışmışlar. Kimisi iyileşmesi mümkün olmayan hastaların, ölümünün acısına son verilmesi iyi olacağını düşünülmüş. Kimisi de sakat doğanların bile devlete yük olacağı konusunda devletçi bakış açısını desteklemişler. Burada bireyden çok devletin çıkarları öne çıkarılmak istenmiş!
Hipokrat’ın yemininde “Talep olsa dahi hiç kimseye öldürücü zehir vermemeye veya tavsiye etmemeye” söz verilmiştir.
Dünya savaşın da; Hitler, “Yaşaması faydasız ve bünyesi bozuk insan toplumdan atılmalıdır.” Hangi sosyal yapı bu mantığı desteklemektedir?
“Hasta toplum için bir parazittir. Belirli bir durumdan sonra daha uzun yaşaması uygun değildir” diyen alman düşünür Nietzsche. Bir Nietzsche hayranı olarak bunu söylememesini yeğlerdim..:) Kırbaçlanmakta olan bir ata sarıldığı ve ağlayarak onu korumaya çalışıyor. Bu denli de insancıl yapıya sahiptir. Ve 10 sene boyunca düşünce yetisini kaybedip, bitkisel denebilecek şekilde yaşam sürdürüyor.
Bilim adamı Stephen Hawking: Kuantum fiziği ve kara deliklerle ilgili iddialarıyla, bugün yaşayan bilim adamları arasında dünyada en çok tanınan isimdir. Ve ne yazık ki bugün tekerlekli sandalyeye mahkûmdur.
Sadece sizin görüşlerinize sunuyorum...
YORUMLAR
Kimyacı: “Adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçlamış”;
Fizikçi: “Adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş”;
Jeolog: “Burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan, herhangi bir deprem anında sobanın taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangın olasılığını azaltmayı amaçlamış”;
Matematikçi: “Sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış”;
Antropolog: “Adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha hafif biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarı kurmuş.” der.
Bu sırada ev sahibi içeri girer ve ona sobanın yukarda olmasının nedenini sorarlar. Adam cevap verir:
“Boru yetmedi de efendim!”
İNSANLARI ANLAMAK ZORDUR... HERKES KENDİ MERKEZİNDEN BAKAR, DOĞAL OLARAK "KENDİ MERKEZLİ" GÖRÜR... NE KADAR FARKLI BAKARSAK BAKALIM, ORTAK PAYDAMIZ İNSAN OLMAKTIR VE İNSANIN İNSANLIĞA İNSAN OLMAKLA GETİRDİĞİ BİR BORCU VARDIR, HOŞGÖRÜ VE ADALETTİR.
Saygılar..