Bloglara Dair Eleştiri
13 Ekim 2012, 13.30 A- A+
Eşli oyun oynarken, aynı ip’den, yani aynı yerden internete bağlanan kişiler, karşılıklı oynayabilsin diye izin veriyoruz. Bunu yaparken de amacımız; arkadaş olanlar, aynı ortamda bulunanlar, aynı masada oyun oynama zevkini tatsınlar isteyişimizdi. Ama bizim iyi niyetle yaptığımız ve sunduğumuz bu özellik zaman zaman bazı kişiler tarafından suistimal edilmeye başlandı. Aynı kişiler, sanki farklı kişilermiş gibi, karşılıklı oturup oynuyorlar, yani bir nevi hile yapıyorlar. Sonuç ne peki? Bizim hizmet için sunduğumuz bir özellik, suistimal ediliyor ve kötüye kullanılıyor.
Bu girişi neden yaptığıma gelince. Bloglarda son zamanlarda beni rahatsız eden bir durum oluşmaya başladı. Bu yazıyı yazma amacım da, bu rahatsızlıkla ilgili sizin görüşlerinizi almak, sizin doğrunuz ne onu öğrenmek.
Daha önce bir kaç blogumda, blogları neye göre onayladığımızı anlatmıştım ama tekrar özet geçmenin yararlı olacağını düşünüyorum. Öncelikle belirtmek istiyorum ki, hiç bir blog, bizim hoşumuza gidiyor diye onay almıyor, hoşumuza gitmediği için de redlenmiyor. Bir çok blog var, okuyucu olarak okumaktan zevk almadığımız ama onayladığımız ya da tam tersi. Biz blogların özgün olmasını, başka yerden alıntı olmamasını, kişiye ait olmasını, hatta kişiye aitse bile, sadece bizde ya da en önce bizde yayınlanmasını istiyoruz. En önemli değerlendirme kriterimiz de bu. Onun dışında baktığımız şey de, içeriğinde, dini, siyasi ve futbol tartışması yaratacak ifadeler var mı? Bunlar çok hassas konular olduğu için tartışma çıkmasını istemiyoruz.
Zaman zaman blogların onaylanma süreleri değişiyor. Bu, blogları değerlendiren arkadaşlarımızın, yoğunluğuna göre değişiyor. Bazen 5 dk da onaylanıp, bazen de 2 gün sonra onaylanan bloglar oluyor. Bundan dolayı da, kimi yazarlara torpil yaptığımız, kimisini sevmediğimiz için beklettiğimiz gibi iddialar oluyor ki, hiç alakası yok.
Bazen de şöyle birşey oluyor. Blogların onayına direk ben bakmıyorum. Onaylama görevi olan arkadaşlar, okudukları blogda şüpheye düşüyorlar. İçeriği siyasi bir göndermeye sahip olabiliyor veya kullanılan bir ifadeyi sıkıntılı görüyorlar ve böyle durumda, diğer blogları değerlendirip, şüpheye düştükleri blogun onayını bırakıyorlar ve benim okumamı, uygunsa onaylayacaklarını söylüyorlar. Yani, sizin blogunuzdan sonra yazılıp onaylanmış ama sizinkine hala bir işlem yapılmamışsa, nedeni bu. İşleyişimiz kısacası bu. Kimseye torpil geçtiğimiz, kayırdığımız yok, bunu gönül rahatlığıyla söyleyebiliyorum. Hata yapılmıyor mu, yapılıyor, yanlış değerlendiriyoruz, bazen hakaretleri fark edemiyoruz, bazen üstü kapalı göndermeleri sonradan fark ediyoruz, fark ettiğimizde de gerekeni yapıyoruz.
Epey uzun açıklamadan sonra beni rahatsız eden durumu anlatayım. Ama ondan önce de kendimle ilgili bir kaç kelam edeyim. Ben sosyal hayatımda, küfürden, argodan kaçınan biri değilim. Duyunca, “hiii ne dedi” demem, rahatça da kullanırım. Ancak bu demek değil ki, her yerde, her ortamda rahatça kullanıyorum. Mesela bir arkadaşım, bir şey anlattığında, o olayla ilgili küfürlü bir yorum yaparken, babam benzer bir şey anlattığında, “Bittabi babacığım, mamafih, bu husus da görüşlerimi şu şekilde, izin verirseniz, anlatmayı arzu ederim” diye kuruyorum cümlelerimi.
Hala bana rahatsızlık veren durumu yazmamışım, şimdi fark ettim, yazıyorum. Bloglarda son zamanlarda, argo, küfür içeren yazı ve yorumlara çok fazla rastlar olduk. Olduk diyorum, eskiden de vardı ama bu konuda kurallarımız daha katıydı, biraz gevşettik. Yerinde ve güzel kullanılınca, rahatsız etmediği için de izin vermeyi tercih ettik. Ama ortaya çıkan durum, bizim çok farklı bir düşünce ile aynı ip’den kaşılıklı oynamaya izin verip de, bu durumu suistimal edenlerin durumuna dönüştü.
Bloglarda, piçler, boklar, allah belalarını versinler, klası gitti orası kaldılar uçuşmaya başladı. Diyeceksiniz ki, e kardeşim onay veren sizsiniz, şimdi de şikayet mi ediyorsunuz. Evet ediyoruz. Tutarsızsınız diyebilirsiniz ama durum ne yazık ki bu. Çünkü aşağı tükürsek sakal, yukarı tükürsek bıyık durumunu almaya başladı.
Bir kaç blog önce mizahi bir şekilde bahsettiğim; "tuvalette çıkarttığınız sesleri bile yazabilirsiniz bloga" cümlem, nedense kesilip, biçilip yanlış algılanmış durumda. Çünkü o cümlenin devamında, “ama kendinize özel blogunuz varsa” vardı.
Biz bloglar için, zevkle takip edilir bir yer olması için çalıştığımızı düşünürken, galiba ipin ucunu kaçırmaya başladık. Daha doğrusu böyle bir hisse kapılmaya başladım. Yazanlara, içerik konusunda daha fazla özgürlük verdikçe, o özgürlüğün, okuyucuları kaçırmaya sebep olduğunu düşünmeye başladım, son zamanlarda okuduklarımla.
Bunların dışında bir de, blog kısırları ortaya çıktı. Bloglara fotoğraf ve video eklemeye izin verdik vereli, bir fotoğraf ya da video ekleyip, altına da 3-5 benzer cümle yazıp, bu da benim blogum denen, bloglar türemeye başladı. Ya da çok klasik, herkes tarafından bilinen, aslında düşünce içermeyen, kuru laf kalabalığı içeren bloglar. Örneğin; sigara çok zararlıdır, öyle zararlıdır ki, off, off, çok pis zararlıdır. Akciğerleri bitirir, kalp krizi riskini arttırır, nefes darlığı yapar. Aman içmeyin!
Şimdi bu minvalde bir blogu onaylasan bir türlü onaylamasan bir türlü. İçeriğinde ne bir bilgi kırıntısı, ne kişinin kendi düşüncesi, ne konuya özel, az bilinen bir bilgi var. Ama yazı mı derseniz yazı, blog mu blog, onaylıyoruz ama onaylayıp, blogda diğer yayınlanmış bloglara haksızlık yapıyormuşuz gibi geliyor.
Tüm bu yazdıklarımı, ey ahali, benim düşüncelerim bunlar, hadi bakalım böyle yazanları taşlamaya başlayın demek için yazmadım. Sizin düşüncelerinizi öğrenmek istiyorum, siz ne istiyorsunuz? Devamlı blog ve yorum yazan arkadaşların fikirleri değerli olduğu gibi, devamlı blog okuyup, sadece okuyucu kalan, yorum yazmaya üşenen arkadaşlar, 2 kelime de olsa, fikirlerini yazarlarsa güzel olur. Ama ricam, ben şöyle bi blog yazmıştım, o neden yayınlanmadı gibi, bize şu an hiç bir yarar getirmeyecek, manasız konulara girmeyin. Sizin fikrinizi soruyorum, siz ne düşünüyorsunuz?
Hatta bununla ilgili facebook sayfamıza bir de anket ekledim, üşenmezseniz, şu link’e tıklayıp, bir de oy verirseniz, daha net bir sonuç ortaya çıkar; http://www.facebook.com/questions1635962876285/ Haydi, pamuk eller klavyeye, yazın yorumlarınızı ama küfür etmeden :)
Ha bir de! Benim "pembe eşofmanla" ilgili espirimin artık her blogda kullanılması, sizin için de kabak tadı vermedi mi? Demin kapı çaldı, bir baktım, değişik bir tip, hayrola dedim, gına geldi abi dediiler (Küfürün yanında, böyle iğrenç espiriler de yasaklanmalı bence blogda ama ben hariç)
Bu girişi neden yaptığıma gelince. Bloglarda son zamanlarda beni rahatsız eden bir durum oluşmaya başladı. Bu yazıyı yazma amacım da, bu rahatsızlıkla ilgili sizin görüşlerinizi almak, sizin doğrunuz ne onu öğrenmek.
Daha önce bir kaç blogumda, blogları neye göre onayladığımızı anlatmıştım ama tekrar özet geçmenin yararlı olacağını düşünüyorum. Öncelikle belirtmek istiyorum ki, hiç bir blog, bizim hoşumuza gidiyor diye onay almıyor, hoşumuza gitmediği için de redlenmiyor. Bir çok blog var, okuyucu olarak okumaktan zevk almadığımız ama onayladığımız ya da tam tersi. Biz blogların özgün olmasını, başka yerden alıntı olmamasını, kişiye ait olmasını, hatta kişiye aitse bile, sadece bizde ya da en önce bizde yayınlanmasını istiyoruz. En önemli değerlendirme kriterimiz de bu. Onun dışında baktığımız şey de, içeriğinde, dini, siyasi ve futbol tartışması yaratacak ifadeler var mı? Bunlar çok hassas konular olduğu için tartışma çıkmasını istemiyoruz.
Zaman zaman blogların onaylanma süreleri değişiyor. Bu, blogları değerlendiren arkadaşlarımızın, yoğunluğuna göre değişiyor. Bazen 5 dk da onaylanıp, bazen de 2 gün sonra onaylanan bloglar oluyor. Bundan dolayı da, kimi yazarlara torpil yaptığımız, kimisini sevmediğimiz için beklettiğimiz gibi iddialar oluyor ki, hiç alakası yok.
Bazen de şöyle birşey oluyor. Blogların onayına direk ben bakmıyorum. Onaylama görevi olan arkadaşlar, okudukları blogda şüpheye düşüyorlar. İçeriği siyasi bir göndermeye sahip olabiliyor veya kullanılan bir ifadeyi sıkıntılı görüyorlar ve böyle durumda, diğer blogları değerlendirip, şüpheye düştükleri blogun onayını bırakıyorlar ve benim okumamı, uygunsa onaylayacaklarını söylüyorlar. Yani, sizin blogunuzdan sonra yazılıp onaylanmış ama sizinkine hala bir işlem yapılmamışsa, nedeni bu. İşleyişimiz kısacası bu. Kimseye torpil geçtiğimiz, kayırdığımız yok, bunu gönül rahatlığıyla söyleyebiliyorum. Hata yapılmıyor mu, yapılıyor, yanlış değerlendiriyoruz, bazen hakaretleri fark edemiyoruz, bazen üstü kapalı göndermeleri sonradan fark ediyoruz, fark ettiğimizde de gerekeni yapıyoruz.
Epey uzun açıklamadan sonra beni rahatsız eden durumu anlatayım. Ama ondan önce de kendimle ilgili bir kaç kelam edeyim. Ben sosyal hayatımda, küfürden, argodan kaçınan biri değilim. Duyunca, “hiii ne dedi” demem, rahatça da kullanırım. Ancak bu demek değil ki, her yerde, her ortamda rahatça kullanıyorum. Mesela bir arkadaşım, bir şey anlattığında, o olayla ilgili küfürlü bir yorum yaparken, babam benzer bir şey anlattığında, “Bittabi babacığım, mamafih, bu husus da görüşlerimi şu şekilde, izin verirseniz, anlatmayı arzu ederim” diye kuruyorum cümlelerimi.
Hala bana rahatsızlık veren durumu yazmamışım, şimdi fark ettim, yazıyorum. Bloglarda son zamanlarda, argo, küfür içeren yazı ve yorumlara çok fazla rastlar olduk. Olduk diyorum, eskiden de vardı ama bu konuda kurallarımız daha katıydı, biraz gevşettik. Yerinde ve güzel kullanılınca, rahatsız etmediği için de izin vermeyi tercih ettik. Ama ortaya çıkan durum, bizim çok farklı bir düşünce ile aynı ip’den kaşılıklı oynamaya izin verip de, bu durumu suistimal edenlerin durumuna dönüştü.
Bloglarda, piçler, boklar, allah belalarını versinler, klası gitti orası kaldılar uçuşmaya başladı. Diyeceksiniz ki, e kardeşim onay veren sizsiniz, şimdi de şikayet mi ediyorsunuz. Evet ediyoruz. Tutarsızsınız diyebilirsiniz ama durum ne yazık ki bu. Çünkü aşağı tükürsek sakal, yukarı tükürsek bıyık durumunu almaya başladı.
Bir kaç blog önce mizahi bir şekilde bahsettiğim; "tuvalette çıkarttığınız sesleri bile yazabilirsiniz bloga" cümlem, nedense kesilip, biçilip yanlış algılanmış durumda. Çünkü o cümlenin devamında, “ama kendinize özel blogunuz varsa” vardı.
Biz bloglar için, zevkle takip edilir bir yer olması için çalıştığımızı düşünürken, galiba ipin ucunu kaçırmaya başladık. Daha doğrusu böyle bir hisse kapılmaya başladım. Yazanlara, içerik konusunda daha fazla özgürlük verdikçe, o özgürlüğün, okuyucuları kaçırmaya sebep olduğunu düşünmeye başladım, son zamanlarda okuduklarımla.
Bunların dışında bir de, blog kısırları ortaya çıktı. Bloglara fotoğraf ve video eklemeye izin verdik vereli, bir fotoğraf ya da video ekleyip, altına da 3-5 benzer cümle yazıp, bu da benim blogum denen, bloglar türemeye başladı. Ya da çok klasik, herkes tarafından bilinen, aslında düşünce içermeyen, kuru laf kalabalığı içeren bloglar. Örneğin; sigara çok zararlıdır, öyle zararlıdır ki, off, off, çok pis zararlıdır. Akciğerleri bitirir, kalp krizi riskini arttırır, nefes darlığı yapar. Aman içmeyin!
Şimdi bu minvalde bir blogu onaylasan bir türlü onaylamasan bir türlü. İçeriğinde ne bir bilgi kırıntısı, ne kişinin kendi düşüncesi, ne konuya özel, az bilinen bir bilgi var. Ama yazı mı derseniz yazı, blog mu blog, onaylıyoruz ama onaylayıp, blogda diğer yayınlanmış bloglara haksızlık yapıyormuşuz gibi geliyor.
Tüm bu yazdıklarımı, ey ahali, benim düşüncelerim bunlar, hadi bakalım böyle yazanları taşlamaya başlayın demek için yazmadım. Sizin düşüncelerinizi öğrenmek istiyorum, siz ne istiyorsunuz? Devamlı blog ve yorum yazan arkadaşların fikirleri değerli olduğu gibi, devamlı blog okuyup, sadece okuyucu kalan, yorum yazmaya üşenen arkadaşlar, 2 kelime de olsa, fikirlerini yazarlarsa güzel olur. Ama ricam, ben şöyle bi blog yazmıştım, o neden yayınlanmadı gibi, bize şu an hiç bir yarar getirmeyecek, manasız konulara girmeyin. Sizin fikrinizi soruyorum, siz ne düşünüyorsunuz?
Hatta bununla ilgili facebook sayfamıza bir de anket ekledim, üşenmezseniz, şu link’e tıklayıp, bir de oy verirseniz, daha net bir sonuç ortaya çıkar; http://www.facebook.com/questions1635962876285/ Haydi, pamuk eller klavyeye, yazın yorumlarınızı ama küfür etmeden :)
Ha bir de! Benim "pembe eşofmanla" ilgili espirimin artık her blogda kullanılması, sizin için de kabak tadı vermedi mi? Demin kapı çaldı, bir baktım, değişik bir tip, hayrola dedim, gına geldi abi dediiler (Küfürün yanında, böyle iğrenç espiriler de yasaklanmalı bence blogda ama ben hariç)
YORUMLAR
Son aylarda blog köşesinde kayda değer gelişmeler oldu. Hepside güzel ilerlemelerdi. Resim-face-gif derken videolar da eklenmeye başlandı. İçerik zenginleşti. Görsellik arttı. Daha bir okunası oldu bloglar. Bunun yanı sıra trt 1 formatından çıkarılan yazılar, daha az sansürle güzelleşti de güzelleşti. Daha özgürleşti blog portal. Günlük hayatımızda kullandığımız argo kelimelerin bazılarına onay çıkması bu yeniliklere bir ekti. Bunlara kısaca gmsnn farkı diyoruz...
Kendisinin önderliğini yaptığı blog tazeliğini korurken, altında yapılan yorumlarda herkes beğenici olmuş alkışlamıştı. Normal üye buna benzer bir sey yazınca neden eleştiri oklarına maruz kalıyor. Çifte standart değil midir bu ?
Argo da hayata dairdir arkadaşlar... Günlük hayatımızda kullanıyorsak burda da yazabilmeliyiz bence. Gereken ölçüyü kaçırmamak şartı ile tabi. Gerçi ölçüyü kaçırmakta pek mümkün değil. Direk yayına girmiyor. Önce okunuyor, ince elenip sık dokunuyor hatta...
Örneğin bankodasınız zamanınızı vermiş 9. ele gelmişsiniz oyunda. ve tek alıyorsunuz oyunu. O sıra bağlantı azizlik yapıyor düşüyorsunuz. 1 dakika sonra geliyorsunuz ki ne masa kalmış ne oyuncu. Hepsi kaçmış. Hiç içinizden hayy... demiyor musunuz :) Yada pişti turnuvasındasınız. Oyunu garantilemiş, bir üst tura geçmek üzeresiniz. Son kağıtlarda rakip masayı terk ediyor. Bakıyorsunuz salonda duruyor. Yazıyosunuz gelsenize yerinize...! Yok gelmicem diyor sırıtıyor haince. İç sesiniz kulaklarını çınlatmıyor mu karşınızdakinin kulaklarını. 4 dakika bekliyorsunuz son kağıt için. Hak ediyor daha fazlasını bile hak ediyor düşündüklerinizin. Dile getiriyorsunuz bazen sitenin izin verdiği çerçevede :) Sonra otobüsü kaçırınca da lanet olsun off !!! demiyor muyuz ? Ben diyorum vallahi....
Hep şöyle düşünmüşümdür. Ne geldiyse başımıza kısıtlamalardan geldi. 2012 yılında yaşıyoruz. Bazı şeyleri aşalım artık. İsteyen istediğini yazabilisin.Cinsellik tabu olmaktan çıksın. Wcye gitmek yeme içme gibi doğal.Ayıp tabir edilecek bir şey yok. Hepsi bir sisteme bağlı o kadar... Mause'un bağımsızlığı bizim elimizde. Okumak istemiyorsak kapatırız sayfayı biter...
gmsnn hamiş: yazan- sessiz takipçi ama tembel olmayan biri... )
işte günün en güzel sözü helal olsun bilge güneş helal olsun
Öncelikle bana çok geçmiş olsun.Fena halde üşütmüşüm, değil bloga gelmek, çorba bile yapacak taakatim yoktu. Zaten gamyun üyeleri paylaşıma gelince her biri ''nobele ben aday olmalıyım ve almalıyım '' havasındalar. Ama icraata gelince bir tas çorbayı paylaşmanın uzağındalar :))
Ben paylaşımın sonundan başlayayım yorumuma. Öncelikle seni kutluyorum gmsnn.Şu benim yine bloğun uzağında olduğum 72 saatte bloga düşmüş Trapper'in ''pembe eşofmanlı kız '' paylaşımına dikkat çekip duyarlılık gösterdiğin için . Pembe renk tüm dünya da kanserle mücadelenin simgesi.Özellikle de meme kanserinin.Duyarlılığının odağı memeye işaret ediyor olmasını başkaları tartışsın.Ben duyarlılığında tutuklu kaldım sadece :))
Harbi güncel bir konuya değinmişsin.Mali şube polisleri erotik shoplara baskın düzenlediği gün, sende eş zamanlı olarak bu konuyu dile getirerek, gamyunu reel hayatımızın bounusu olarak sunmaya devam ediyorsun.:) Paylaşımının içeriği ile ilgili bende şikayetlerimi dile getirdim zaman zaman.O yüzden kendimi tekrarlamıcam ama kanaat önderi !! sıfatıyla fikir beyan etmemiz isteniyorsa:)) Bu cümle hoşuma gitti 23 nisanda bir günlüğüne de olsa bu sıfatla var olmak isterim gamyunda :)), neyse devam edeyim; fikir beyan etmem gerekirse ; Ben gamyun bloğunda kendimi güçlü hissediyorum.Pekii neden gamyun bloğunda? Farkı ne diğer bloglardan? Farkı gamyunun uyguladığı kendi filtresi.Bize sunulan imkanlar içinde güçlüyüm.Ama sıkıştığında küfre başvuranların var olduğu bloglarda sadece küfredenlerin deşarj oldukları bir objeden ibaretim.Kendim ise reklamı sevmediğim için küfretmiyorum :)
Torpil olayına gelince ; bir kaç gün önce yaptığım bir yorumdan dolayı ( alkollüydüm yorum yaparken) 68 yıl yasak yedim, hiç bir şekilde kollanmadığıma işaret eder sanırım bu yasak. Kırmızı kablo yerine maviyi kesince Gamyun mülküne zarar vermekten içeri düştüm.:)) Ayrıca sebeb_i yasak ta göstermiştirki bünyem alkolü kaldırmıyor.:))))Neyse içerde geçirdiğim 72 saati kaleme alıcam zaten:))Nasıl mı çıktım? Cebren deli raporu verdi, gmsnn' de şartlı salıverdi:)
not: Doğru söyle ben içerdeyken '' tülayyyy geri dönnnn, nolur geri dön tülayyyyyy'' sendromu yaşadın mı?:)))))))
Paylaşımın içeriğine dair çıkarılması gereken sonuç: Hayat hepimize öğretmiştir: Elimize , dilimize, belimize sahip olmamız gereğini. Hayatımızın bounusu durumundaki Gamyun'da ise , sadece elimize hakim olmamız gereği ön plana çıkmıştır.Bu gerek ; yasakçılık algısı ile değil, bizlerdeki seviye salgısı ile ilişkilidir.. argo salyasını partner seçmeden, blogda konularla salsa yapabilmektir en büyük özgürlük :)
Küfür!, hakaret!, aşağılama!, beddua!... kaba ve saygısızca davranışlar. Nerede kaldı saygı, nerde o büyüklerin yanında bacak bacak üstüne atmayan insanlar. Apaçık argo kelimeler kullanılıp bunun adına da güncel yaşam yakıştırmasını koyup sıradanlaştırılıyor. Çok yazık. Blog köşesi için elit diyoruz, belli kaliteye ulaştı diyoruz, fıkra ve alıntıdan uzaklaştı aman ne kadar güzel diyoruz. Bu’mudur yani. Kalite, saygı ve elitlik. Son zamanlarda yazılan bloglar son derece saygısızca. Bazı yazarlar ekran karşısında ki okuyucuları kendileri ile bir sanıyorlar sanırım. Her kişi farklı anlayışta, farklı yetişmiş. Güncel yaşantımızda sinir haliyle mutlaka ki kötü kelimeler kullanıyor olabiliriz. Ama bu ortam sinir yansımasını hak etmeyen, büyük kitleye hitap eden bir ortam. Bunu bilip bu saygınlıkta yazı yazılması taraftarıyım.
Kendim adıma Argo, küfür, hakaret, beddua içerikli yazıların KESİNLİKLE YAYIMLANMAMASINI isterim. Paylaşılacak o kadar güzellikler, eğitici öğretici konular varken bu kadar basitleştirilmesin, saygınlığı yitirilmesin diyorum.
çorba yok ama sana bir geçmiş olsun dieği var. -Her yönden:)-
Nedir bu ya? Hastalıktan kurtulamadın. Nazara geliyorsun galiba.:)
Cezbe,
kırılacak bir şey yazdığımızı düşünmüyorum zaten. Makyavelizmi çağrıştıran amacın için de kutlarım.
İlgililere,
"Pembe eşofman " konusunda bizim kapıyı henüz çalmadı Gına.:)
Ek bilgi: Blog düzenlemede ( bu konuda beni en iyi blog yazanlar anlayacaktır ) benim gibi simetri hastalığına varacak kadar sorun yaşayanlar, blogunu defalarca düzenlemeye alır. Yok burası, yok şurası derken yazı farkında olmadan yayınlanır. Yayınlandıktan sonra düzenlenmesi tarafımdan bilinçli olarak yapılmamıştır. Ayrıca benden sonra kalan bloglar benim düzenlememden değil, onaya geç kalındığından arada kaynamışlardır. Bu da biline.
Siz Trt izleyenler ( benim için hala Trt'dir o. Hiç sevmedim yanındaki 1'i ) için yabancı dilimin türkçesi alt yazı olarak geçecektir sansürlü olarak. Bir düşüneyim bakalım nerede argo kullandım. Hii "arada kaynamış" dedim, kötü ettim kötü. Tez sansür vurula !(Bu arada trt kanalının sadık izleyicilerindenim...)
Bloglar arasi kardeslik saglanmali...
Mesela bir blogdan diger bloga kopru kurulmali, boylece baglarda kuvvetlenmis olur.
Blog sInIrI ihlali ceza gerektirsin, kim kimin bloguna hebelebelubele yapmissa, kellesi ucurulsun.
"Ayaginda kundura" sarkisinin dizeleri "Blogunda yorumu" kelimeleriyle yer degistirilsin, tum cihana yayilsin.
Blog kostebekligi son bulsun, mesela acilan cukurlara harc doldurulsun, ilk denemede kafalari yarilsin.
En cok yorumu alana bir milyon dolarlik fistik verilsin, bu durumda geneloplar zengin olsun fakirlik son bulsun.
Algida yanilgi yasayip, yanlis yorumlayip, yanlis dusundurenlerin kafasina kafasina vurulsun.
Birakalim geyigi..
Simdi ben yazacam yine olay olacak ama olsun yinede yazacam!
Kimi blog kosesinin canlandigini dusunuyor, kimi blog kosesinin %100 ilgi gordugunu dusunuyor, kimi dusunecegi bir sey olmadigindan azicik ucundan geveliyor..
Dunya ortalamasina bakarsak ulkemiz en az kitap okuyan bir ulke, dolayisiyla bu da okuma aliskanligimizin ne denli dusuk oldugunu gosteriyor.
Hal boyleyken blog kosesinin ilgi gormedigi gercegini ortaya cikariyor.
Tamam okuyan var yok demiyorum, ama ayni anda kirk bine yakin kisi varken sitede, ortalama bin-ikibin kisi okuyorsa bloglari, demekki dusundugumuz gibi degil.
Once insanlari yazmaya, yazanlarida o yazan kisilere yorum yapmaya tesfik etmeliyiz.
"Aman ben bu herifin bloguna yorum yapmiyim da karizmam cizilmesin"
"Fatmagul, zuleyhagul, nejlagul'un bloglarina yorum yaptim yeter bu kadar, erkeklere gerek yok"
Yukaridaki mantigi sergilemek, blog yazan kisilerin niyetinide gosteriyor aslinda.
Evet, bende yorum yazmiyorum cogu insana, ama bunun sebebi belli; defalarca bunu dile getirdim, "lutfen yeni blog yazanlara yorum yazip destek olalim, kotude yazsa bir sekilde ozelden de olsa onlara dogru yolu gosterelim ve de ozendirelim" dedim ama dinletemedim kendimi...Tamam, alti istu gazeteci kimligi tasidigini iddaa eden bir adamiz, ama konu blog ise, blog kosesi ise, hepimizin birlesmesi gereken tek nokta oldugunuda bilmeliyiz!
Ben boyle ogrendim en azindan, "belkide ogrendigim sey yanlistir bilemiyorum" diyecegim ama hepimiz biliyoruz bu gercegi!
Okuyucu olacak ki yazalim; okunmuyorsa, sadece kendimiz okuyacaksak ne anlami var?
Blog kosesinde satasmalar oldu, savaslar cikti; birbirine zit gidenler, laf sokanlar, hakaret edenler, ozelden tehdit mesaji gonderenler oldu, hatta deger verdigi kisilerin yaptigi seyleri hazmedemeyip doldukca dolan ve sonunda dayanamayip kendini siteden yasaklatanlarda oldu.
Simdi bos verin "su olsun, bu olsun" lari da...Mademki yazmayi ve de okumayi seviyoruz, o halde insanlari tesfik etmeyi deneyin.
"su olsun bu olsun" demek yerine elbirligi ile insanlari tesfik edelim bi sekilde mukafatini aliriz nasil olsa...
Yorumlarda "su olsun bu olsun" diyenler var...Emin olun yonetim su ve bu'yu biz soylemeden dusunmus, o sira onu hayata gecirme asamasina erismis vaziyetinde oldugundan, "iste budur!" dedirtmeyen fikirlerin hepsi bos gelmektedir bilginize...
Uyelereydi...
Resim video ozelligi koydunuz, blogun altina facebook, twitter, googleplus'u isteyen yayinlasin diye eklediniz mukemmel oldu, tamam ilgileniyorsunuz, onada diyecek yok, ama o koseninde gamyunun bir parcasi oldugunu, ne denli onemli bir yerde oldugunu hepimize gostermek adina, bazi seyleri yapmak gerekir diye dusunuyorum..
Oyun esnasinda sayfanin saginda solunda ortasinda reklamlar var, e olsun da mutlaka, ama minik bir koseye bloglarla ilgili de bir banner koyulsa?
Mesela blog okuyana, o blogu twitter'de, facede orada burada yayinlayana minnacik bir fistik verilse, face'de veya twitte'rde yayinlanan o blogu gamyundan bihaber diger kisilerde okusa nasil olur?
Sadece blog icerigi olan sayfalarin onune bile gecebilecek potansiyel varken, ayni yerde saymasak?
Blog kosesi b.k, kaka kelimeleriyle sarsilmaz, elbetteki bazi seylere sansur olmali, ama internet ozgurlukse, ozguruz ikimizde..
Neyse... dagilmasin konu.
Oylesi hafif kelimelerden sanirim kimse rahatsiz olmaz, olan ise blogun butunlugunu dusunmeden olmustur diyor ben.
En son ne zaman blog yarismasi yapildi mesela?
Bunu duzenli bir sekilde ay'da bir defa yapmak hos olmaz mi?
Birseyler vermez mi?
Mc Donalds'da alisveris yaparken bile sag duvarda, sol duvarda "ay'in elemanini gorebiliyorsak, burada da ay'in blogu, ay'in yorumunu gorebilmeliyiz.
Karnim acikti ben gidiyorum..
Yonetimeydi..
Şimdi ben bu kadar zılgıt yemiş iken, ve hatta o blogun şans eseri aradan kaçmış olduğunu da öğrendikten sonra :) aşkla ilgili söz vermiş olduğum yazıyı zinhar eklemem. Şöyle biraz zaman geçsin yaptığm fenalıklar unutulsun :) Malum kraliyet ailesi takip ediyormuş blog sayfalarını :) maazallah recm edilme tehlikesi bile söz konusu ," vayyy ordaki esas kız sen misin" vs denilebilir. Çünkü ben de dahil pek seviyoruz hikayeyi yazana, hikayedeki kahramanı yakıştırmayı. Kağıt Kesiği' den sonra arkadaşlarımdan "A4 n'aber şeklinde" hitaplar almıştım mesela :)
Bir arkadaş yazmış," yazıya yorum gelince uyarı gelsin" diye. Şiddetle katılıyorum. Yazdıktan sonra, yorum var mı diye gidip bakarken, görüntülenme sayısı yükseliyor çünkü. Ben kendi adıma utanıyorum biraz bundan.
Son olarak gülücüklerimiz ne güzel yüzümüzden, ne de cümlelerimizin sonundan düşmesin :) düşürülmesin. Hayırdualarım hepinizle olsun :)
***Ben büyüklerimin yanında bacak bacak üstüne atmam :)
yine gündemi yakından takip eden bir yazı olmuş sayın gmsnnn opum ,emeğinize sağlık.
blog bölümümüz,gamyundaki tüm üyelerin toplandığı rahatça duygu ve düşüncelerini paylaştığı bir yer olmaktan ziyade gamyunun kalbi olmuş durumdadır.bu nedenle de blog bölümümüz daha çok önemlidir.
örneğin,geçenlerde sayın cebren opumuz ile ilgili çok güzel ve hepimizin okuduğumuzda sayın cebren opumuzu ayakta alkışladığımız bir yazı vardı.lakin yorumlara baktık; üyenin biri yazmış '' size kapak olsun '' diye sonra başka bir üye yazmış, '' yalakalar '' diye...peki hoş bir görüntümüydü bu?bence blog bölümümüze yakışmayan bir durum oluştu.işte bu türlü durumların önüne geçmek için bence blog yazarının sınırlı ölçüde argo kelimeleri kullanmasına izin verilmelidir.ama yorumculara bu hakkı vermemek gerekir.ikinci bir neden;bizim blog yazarlarımız hassas insanlardır,duygusal insanlardır,saygısızlığı sevmeyen insanlardır.bir kere küsüp gittiler onları geri döndürmek kolay olmadı.ama geri döndüklerinde ise blog bölümümüz eski güzel günlerine kavuşmuş oldu.tekrar onları kaybetmemek adına özellikle yorumcuların saygısızlık içeren kelimelerinin geçtiği yorumlarının onaylanmaması gerektiği düşüncesindeyim.
diğer konu ise,sizin de belirttiğiniz gibi eşli oyunda bir üyenin iki nickini karşılıklı oynama hakkının olmasıdır.tamam ,önce öğrendiğimde çok güzel bir uygulama dedim ne güzel düşünmüş genel oplarımız dedim.lakin uygulamada maalesef üye kardeslerimizin bu hakkı hile amaçlı kullanmayı tercih ettiklerini görünce bu uygulamanın eksik taraflarının olduğu da ortaya çıkmış oldu.mesela,üye çok rahat iki nickini tekli oyunda karşılıklı alabiliyor ya da uzaktan yardımla ip adresi farklılığıyla yanyana bile nicklerini aynı masada oturtturabiliyor.bu sorunun önüne nasıl geçecez derseniz;öncelikle aynı ip adresiyle sadece eşli oyunda oynayabilmeli üye,diğer durumlarda ise tabiki hile yasağı ile cezalandırılmalı.bir diğer önlem ise,sadece şikayet gelen üyeleri sisteme takip ettirmek yerine gamyunda oyuna giren tüm üyelerin sistem tarafından izlenmesi ya da takip edilmesiyle bu sorunu yüzde 60-70 azaltabiliriz.tabiiki bunlar sadece benim gözlemlediklerim ve de kendimce çıkardığım sonuçlardır.amacımız gamyunumuzun her zaman en iyi ve en doğru oyun sitesi olma ünvanını yıllarca sürdürebilmesini sağlamaktır.bunun için de hepimiz üzerimize düşen vazifeleri gamyunumuz için yapmak zorundayız.
saygılarımla........
ama inşallah düzelince bende döneceğim aranıza..
sevgiler..
Selamlar, aynı IP puanlı oyun kaldırılması gerekiyor bence. Çünkü hile yapılıyor. İllede oynamak isteyenler puansız oyun ayarında o zevki yaşayabilirler kanımca.
Bloglara gelince;
1- Resimli blog olayı güzel oldu ama her zamanki gibi suyunu çıkarttılar. Resimleremi yazı yazılıyor yazılara mı resim ekleniyor karmakarışık bir hal aldı.
2- Bloglarda, Bu yazıma yorum yapılabilsin seçeneğinin yanında karizma ayarı olan panel eklense (0-100-200-gibi yada ayarlanabilir olsa mesela) Sanırım çakma rumuzlara olan yorumlar azalır.
Ayrıca ; Günlük Blog yazma sınırı 2 normal üyelerde yorum sınırıda eşit olsun (hatta hiç blog yazmayan yayınlanmayan üyelere yazmaya teşvik amaçlı blog yazarsan onay alırsa 5 yorum hakkı doğsun yayınlanan bloglara gibi...
3- Küfür çağrışımlı , argo yazılara gelince ; hayatın içinde olan bir şey küfür etmeyen biri bile her an duyabilir. ( araç kullanırken, yolda karşıdan karşıya geçerken, maç izlenen bir kahvehane önünden geçerken...)
Televizyonlardaki uyarıcı işaretler gibi konu başlığının yanına görevliler tarafından yada üyeler tarafından bir şimşek işareti gibi mesela
o zaman okumak veya görmek istemeyen pas geçer.
5- Billboard tarzı bloglar yayınlanmasın bence...
Teşvik etmek ; İsteklendirmek, özendirmek
Billboard; demir ve alüminyumdan imal edilen, araç ve yaya trafiğinin yoğun olduğu yollar ya da kavşaklara konumlandırılan ve yaygın olarak kullanılan açık hava reklam araçlarıdır.
Bloglarda emeği geçen herkese teşekkürler.
Bloglarımın neden onaylanmadığını hala anlamış değilin.Eleştiriyse ,evet bu eleştiri.Okulda sus,sokakta sus,sus sus sus alışkanlık olmuş sanırım.Aslında biryerlere dokunan sözcüklerde yok,özellikle de dikkat ediyorm ama.Sanırım okunmadan ,mış gibi yapılmışlar.