Bloglara Dair Eleştiri
13 Ekim 2012, 13.30 A- A+
Eşli oyun oynarken, aynı ip’den, yani aynı yerden internete bağlanan kişiler, karşılıklı oynayabilsin diye izin veriyoruz. Bunu yaparken de amacımız; arkadaş olanlar, aynı ortamda bulunanlar, aynı masada oyun oynama zevkini tatsınlar isteyişimizdi. Ama bizim iyi niyetle yaptığımız ve sunduğumuz bu özellik zaman zaman bazı kişiler tarafından suistimal edilmeye başlandı. Aynı kişiler, sanki farklı kişilermiş gibi, karşılıklı oturup oynuyorlar, yani bir nevi hile yapıyorlar. Sonuç ne peki? Bizim hizmet için sunduğumuz bir özellik, suistimal ediliyor ve kötüye kullanılıyor.
Bu girişi neden yaptığıma gelince. Bloglarda son zamanlarda beni rahatsız eden bir durum oluşmaya başladı. Bu yazıyı yazma amacım da, bu rahatsızlıkla ilgili sizin görüşlerinizi almak, sizin doğrunuz ne onu öğrenmek.
Daha önce bir kaç blogumda, blogları neye göre onayladığımızı anlatmıştım ama tekrar özet geçmenin yararlı olacağını düşünüyorum. Öncelikle belirtmek istiyorum ki, hiç bir blog, bizim hoşumuza gidiyor diye onay almıyor, hoşumuza gitmediği için de redlenmiyor. Bir çok blog var, okuyucu olarak okumaktan zevk almadığımız ama onayladığımız ya da tam tersi. Biz blogların özgün olmasını, başka yerden alıntı olmamasını, kişiye ait olmasını, hatta kişiye aitse bile, sadece bizde ya da en önce bizde yayınlanmasını istiyoruz. En önemli değerlendirme kriterimiz de bu. Onun dışında baktığımız şey de, içeriğinde, dini, siyasi ve futbol tartışması yaratacak ifadeler var mı? Bunlar çok hassas konular olduğu için tartışma çıkmasını istemiyoruz.
Zaman zaman blogların onaylanma süreleri değişiyor. Bu, blogları değerlendiren arkadaşlarımızın, yoğunluğuna göre değişiyor. Bazen 5 dk da onaylanıp, bazen de 2 gün sonra onaylanan bloglar oluyor. Bundan dolayı da, kimi yazarlara torpil yaptığımız, kimisini sevmediğimiz için beklettiğimiz gibi iddialar oluyor ki, hiç alakası yok.
Bazen de şöyle birşey oluyor. Blogların onayına direk ben bakmıyorum. Onaylama görevi olan arkadaşlar, okudukları blogda şüpheye düşüyorlar. İçeriği siyasi bir göndermeye sahip olabiliyor veya kullanılan bir ifadeyi sıkıntılı görüyorlar ve böyle durumda, diğer blogları değerlendirip, şüpheye düştükleri blogun onayını bırakıyorlar ve benim okumamı, uygunsa onaylayacaklarını söylüyorlar. Yani, sizin blogunuzdan sonra yazılıp onaylanmış ama sizinkine hala bir işlem yapılmamışsa, nedeni bu. İşleyişimiz kısacası bu. Kimseye torpil geçtiğimiz, kayırdığımız yok, bunu gönül rahatlığıyla söyleyebiliyorum. Hata yapılmıyor mu, yapılıyor, yanlış değerlendiriyoruz, bazen hakaretleri fark edemiyoruz, bazen üstü kapalı göndermeleri sonradan fark ediyoruz, fark ettiğimizde de gerekeni yapıyoruz.
Epey uzun açıklamadan sonra beni rahatsız eden durumu anlatayım. Ama ondan önce de kendimle ilgili bir kaç kelam edeyim. Ben sosyal hayatımda, küfürden, argodan kaçınan biri değilim. Duyunca, “hiii ne dedi” demem, rahatça da kullanırım. Ancak bu demek değil ki, her yerde, her ortamda rahatça kullanıyorum. Mesela bir arkadaşım, bir şey anlattığında, o olayla ilgili küfürlü bir yorum yaparken, babam benzer bir şey anlattığında, “Bittabi babacığım, mamafih, bu husus da görüşlerimi şu şekilde, izin verirseniz, anlatmayı arzu ederim” diye kuruyorum cümlelerimi.
Hala bana rahatsızlık veren durumu yazmamışım, şimdi fark ettim, yazıyorum. Bloglarda son zamanlarda, argo, küfür içeren yazı ve yorumlara çok fazla rastlar olduk. Olduk diyorum, eskiden de vardı ama bu konuda kurallarımız daha katıydı, biraz gevşettik. Yerinde ve güzel kullanılınca, rahatsız etmediği için de izin vermeyi tercih ettik. Ama ortaya çıkan durum, bizim çok farklı bir düşünce ile aynı ip’den kaşılıklı oynamaya izin verip de, bu durumu suistimal edenlerin durumuna dönüştü.
Bloglarda, piçler, boklar, allah belalarını versinler, klası gitti orası kaldılar uçuşmaya başladı. Diyeceksiniz ki, e kardeşim onay veren sizsiniz, şimdi de şikayet mi ediyorsunuz. Evet ediyoruz. Tutarsızsınız diyebilirsiniz ama durum ne yazık ki bu. Çünkü aşağı tükürsek sakal, yukarı tükürsek bıyık durumunu almaya başladı.
Bir kaç blog önce mizahi bir şekilde bahsettiğim; "tuvalette çıkarttığınız sesleri bile yazabilirsiniz bloga" cümlem, nedense kesilip, biçilip yanlış algılanmış durumda. Çünkü o cümlenin devamında, “ama kendinize özel blogunuz varsa” vardı.
Biz bloglar için, zevkle takip edilir bir yer olması için çalıştığımızı düşünürken, galiba ipin ucunu kaçırmaya başladık. Daha doğrusu böyle bir hisse kapılmaya başladım. Yazanlara, içerik konusunda daha fazla özgürlük verdikçe, o özgürlüğün, okuyucuları kaçırmaya sebep olduğunu düşünmeye başladım, son zamanlarda okuduklarımla.
Bunların dışında bir de, blog kısırları ortaya çıktı. Bloglara fotoğraf ve video eklemeye izin verdik vereli, bir fotoğraf ya da video ekleyip, altına da 3-5 benzer cümle yazıp, bu da benim blogum denen, bloglar türemeye başladı. Ya da çok klasik, herkes tarafından bilinen, aslında düşünce içermeyen, kuru laf kalabalığı içeren bloglar. Örneğin; sigara çok zararlıdır, öyle zararlıdır ki, off, off, çok pis zararlıdır. Akciğerleri bitirir, kalp krizi riskini arttırır, nefes darlığı yapar. Aman içmeyin!
Şimdi bu minvalde bir blogu onaylasan bir türlü onaylamasan bir türlü. İçeriğinde ne bir bilgi kırıntısı, ne kişinin kendi düşüncesi, ne konuya özel, az bilinen bir bilgi var. Ama yazı mı derseniz yazı, blog mu blog, onaylıyoruz ama onaylayıp, blogda diğer yayınlanmış bloglara haksızlık yapıyormuşuz gibi geliyor.
Tüm bu yazdıklarımı, ey ahali, benim düşüncelerim bunlar, hadi bakalım böyle yazanları taşlamaya başlayın demek için yazmadım. Sizin düşüncelerinizi öğrenmek istiyorum, siz ne istiyorsunuz? Devamlı blog ve yorum yazan arkadaşların fikirleri değerli olduğu gibi, devamlı blog okuyup, sadece okuyucu kalan, yorum yazmaya üşenen arkadaşlar, 2 kelime de olsa, fikirlerini yazarlarsa güzel olur. Ama ricam, ben şöyle bi blog yazmıştım, o neden yayınlanmadı gibi, bize şu an hiç bir yarar getirmeyecek, manasız konulara girmeyin. Sizin fikrinizi soruyorum, siz ne düşünüyorsunuz?
Hatta bununla ilgili facebook sayfamıza bir de anket ekledim, üşenmezseniz, şu link’e tıklayıp, bir de oy verirseniz, daha net bir sonuç ortaya çıkar; http://www.facebook.com/questions1635962876285/ Haydi, pamuk eller klavyeye, yazın yorumlarınızı ama küfür etmeden :)
Ha bir de! Benim "pembe eşofmanla" ilgili espirimin artık her blogda kullanılması, sizin için de kabak tadı vermedi mi? Demin kapı çaldı, bir baktım, değişik bir tip, hayrola dedim, gına geldi abi dediiler (Küfürün yanında, böyle iğrenç espiriler de yasaklanmalı bence blogda ama ben hariç)
Bu girişi neden yaptığıma gelince. Bloglarda son zamanlarda beni rahatsız eden bir durum oluşmaya başladı. Bu yazıyı yazma amacım da, bu rahatsızlıkla ilgili sizin görüşlerinizi almak, sizin doğrunuz ne onu öğrenmek.
Daha önce bir kaç blogumda, blogları neye göre onayladığımızı anlatmıştım ama tekrar özet geçmenin yararlı olacağını düşünüyorum. Öncelikle belirtmek istiyorum ki, hiç bir blog, bizim hoşumuza gidiyor diye onay almıyor, hoşumuza gitmediği için de redlenmiyor. Bir çok blog var, okuyucu olarak okumaktan zevk almadığımız ama onayladığımız ya da tam tersi. Biz blogların özgün olmasını, başka yerden alıntı olmamasını, kişiye ait olmasını, hatta kişiye aitse bile, sadece bizde ya da en önce bizde yayınlanmasını istiyoruz. En önemli değerlendirme kriterimiz de bu. Onun dışında baktığımız şey de, içeriğinde, dini, siyasi ve futbol tartışması yaratacak ifadeler var mı? Bunlar çok hassas konular olduğu için tartışma çıkmasını istemiyoruz.
Zaman zaman blogların onaylanma süreleri değişiyor. Bu, blogları değerlendiren arkadaşlarımızın, yoğunluğuna göre değişiyor. Bazen 5 dk da onaylanıp, bazen de 2 gün sonra onaylanan bloglar oluyor. Bundan dolayı da, kimi yazarlara torpil yaptığımız, kimisini sevmediğimiz için beklettiğimiz gibi iddialar oluyor ki, hiç alakası yok.
Bazen de şöyle birşey oluyor. Blogların onayına direk ben bakmıyorum. Onaylama görevi olan arkadaşlar, okudukları blogda şüpheye düşüyorlar. İçeriği siyasi bir göndermeye sahip olabiliyor veya kullanılan bir ifadeyi sıkıntılı görüyorlar ve böyle durumda, diğer blogları değerlendirip, şüpheye düştükleri blogun onayını bırakıyorlar ve benim okumamı, uygunsa onaylayacaklarını söylüyorlar. Yani, sizin blogunuzdan sonra yazılıp onaylanmış ama sizinkine hala bir işlem yapılmamışsa, nedeni bu. İşleyişimiz kısacası bu. Kimseye torpil geçtiğimiz, kayırdığımız yok, bunu gönül rahatlığıyla söyleyebiliyorum. Hata yapılmıyor mu, yapılıyor, yanlış değerlendiriyoruz, bazen hakaretleri fark edemiyoruz, bazen üstü kapalı göndermeleri sonradan fark ediyoruz, fark ettiğimizde de gerekeni yapıyoruz.
Epey uzun açıklamadan sonra beni rahatsız eden durumu anlatayım. Ama ondan önce de kendimle ilgili bir kaç kelam edeyim. Ben sosyal hayatımda, küfürden, argodan kaçınan biri değilim. Duyunca, “hiii ne dedi” demem, rahatça da kullanırım. Ancak bu demek değil ki, her yerde, her ortamda rahatça kullanıyorum. Mesela bir arkadaşım, bir şey anlattığında, o olayla ilgili küfürlü bir yorum yaparken, babam benzer bir şey anlattığında, “Bittabi babacığım, mamafih, bu husus da görüşlerimi şu şekilde, izin verirseniz, anlatmayı arzu ederim” diye kuruyorum cümlelerimi.
Hala bana rahatsızlık veren durumu yazmamışım, şimdi fark ettim, yazıyorum. Bloglarda son zamanlarda, argo, küfür içeren yazı ve yorumlara çok fazla rastlar olduk. Olduk diyorum, eskiden de vardı ama bu konuda kurallarımız daha katıydı, biraz gevşettik. Yerinde ve güzel kullanılınca, rahatsız etmediği için de izin vermeyi tercih ettik. Ama ortaya çıkan durum, bizim çok farklı bir düşünce ile aynı ip’den kaşılıklı oynamaya izin verip de, bu durumu suistimal edenlerin durumuna dönüştü.
Bloglarda, piçler, boklar, allah belalarını versinler, klası gitti orası kaldılar uçuşmaya başladı. Diyeceksiniz ki, e kardeşim onay veren sizsiniz, şimdi de şikayet mi ediyorsunuz. Evet ediyoruz. Tutarsızsınız diyebilirsiniz ama durum ne yazık ki bu. Çünkü aşağı tükürsek sakal, yukarı tükürsek bıyık durumunu almaya başladı.
Bir kaç blog önce mizahi bir şekilde bahsettiğim; "tuvalette çıkarttığınız sesleri bile yazabilirsiniz bloga" cümlem, nedense kesilip, biçilip yanlış algılanmış durumda. Çünkü o cümlenin devamında, “ama kendinize özel blogunuz varsa” vardı.
Biz bloglar için, zevkle takip edilir bir yer olması için çalıştığımızı düşünürken, galiba ipin ucunu kaçırmaya başladık. Daha doğrusu böyle bir hisse kapılmaya başladım. Yazanlara, içerik konusunda daha fazla özgürlük verdikçe, o özgürlüğün, okuyucuları kaçırmaya sebep olduğunu düşünmeye başladım, son zamanlarda okuduklarımla.
Bunların dışında bir de, blog kısırları ortaya çıktı. Bloglara fotoğraf ve video eklemeye izin verdik vereli, bir fotoğraf ya da video ekleyip, altına da 3-5 benzer cümle yazıp, bu da benim blogum denen, bloglar türemeye başladı. Ya da çok klasik, herkes tarafından bilinen, aslında düşünce içermeyen, kuru laf kalabalığı içeren bloglar. Örneğin; sigara çok zararlıdır, öyle zararlıdır ki, off, off, çok pis zararlıdır. Akciğerleri bitirir, kalp krizi riskini arttırır, nefes darlığı yapar. Aman içmeyin!
Şimdi bu minvalde bir blogu onaylasan bir türlü onaylamasan bir türlü. İçeriğinde ne bir bilgi kırıntısı, ne kişinin kendi düşüncesi, ne konuya özel, az bilinen bir bilgi var. Ama yazı mı derseniz yazı, blog mu blog, onaylıyoruz ama onaylayıp, blogda diğer yayınlanmış bloglara haksızlık yapıyormuşuz gibi geliyor.
Tüm bu yazdıklarımı, ey ahali, benim düşüncelerim bunlar, hadi bakalım böyle yazanları taşlamaya başlayın demek için yazmadım. Sizin düşüncelerinizi öğrenmek istiyorum, siz ne istiyorsunuz? Devamlı blog ve yorum yazan arkadaşların fikirleri değerli olduğu gibi, devamlı blog okuyup, sadece okuyucu kalan, yorum yazmaya üşenen arkadaşlar, 2 kelime de olsa, fikirlerini yazarlarsa güzel olur. Ama ricam, ben şöyle bi blog yazmıştım, o neden yayınlanmadı gibi, bize şu an hiç bir yarar getirmeyecek, manasız konulara girmeyin. Sizin fikrinizi soruyorum, siz ne düşünüyorsunuz?
Hatta bununla ilgili facebook sayfamıza bir de anket ekledim, üşenmezseniz, şu link’e tıklayıp, bir de oy verirseniz, daha net bir sonuç ortaya çıkar; http://www.facebook.com/questions1635962876285/ Haydi, pamuk eller klavyeye, yazın yorumlarınızı ama küfür etmeden :)
Ha bir de! Benim "pembe eşofmanla" ilgili espirimin artık her blogda kullanılması, sizin için de kabak tadı vermedi mi? Demin kapı çaldı, bir baktım, değişik bir tip, hayrola dedim, gına geldi abi dediiler (Küfürün yanında, böyle iğrenç espiriler de yasaklanmalı bence blogda ama ben hariç)
YORUMLAR