Sevgili
& ɦ¥ṖΛŦĩΛ,
ben
de sizlere, varlığınıza teşekkürümle birlikte minnet duygumu da
yolluyorum. Çünkü, şu çaresiz, sahipsiz, kırgın, küskün, isyankar,
öfkeli zamanlarım(ız)da, tam da dediğiniz gibi " umut çiçeklerimin
renkleri canlandı" bende de.
Bugün, siteye geldiğimde, baktım bir
özel mesaj; birbirimizi -sizin gibi- sadece buraya yazılan arada bir
mesajlardan bildiğimiz bir güzel arkadaşım yazmış, sizin gibi teşekkür
için.
Öyle güzel bir cümle vardı ki içinde, bahar estirdi umuduma. Diyordu ki güzel mesajında,
" Bu arada bizler sahipsiz değiliz. Sizleri gördükçe biz birbirimize sahip çıkacağız."
Bu
yüzdendir, aklın yolunun bir olduğunu vurgulayan tüm güzel insanlarım
yanında, bugüne de umutla bakmayı sağladığınız içindir teşekkürümden
önde koşan minnetim.
Var olun.
Yurt dışındaki anınız nasıl da
çarpıcıydı. Hep kıskanır, gıptayla bakarım; insanı için türlü vaatlerle
idareye gelenlere güven duyarak yaşamlarındaki her rengi görebilen
yaşayabilen, insan değerinin en yükseklerde olduğu yerlerin, sayılan,
önemsenen, dinlenen insanların yaşamlarına.
Döner kendi ülkeme,
insanıma bakarım; cennet ülkemizin bize dar edilip cehennemi yaşamaya
mahkum kılınmamıza, huzurun elini eteğini bizden çekişine, gittikçe asık
hale getirilmiş suratlarımıza, donuk bakışlarımıza, içimizdeki binlerce
"Ah!"a bakıp hüzünlenirim. Sokaklara çıkıp "HEEYYYY! DUY BENİ! İNSANIM
BEN! ALLAH'IN EN DEĞER VERDİĞİYİM!" diye bağırasım gelir sık sık.
Nasıl doğru, berrak bir cümle kurmuşsunuz: "Siyaset toplumların refahı için yapılır."
Hayatımızın
her ama her alanında var ekonomi ve siyaset; soframızda, aile
bütünlüğümüzde, aşımızda, işimizde, çocuğumuzun okulunda, sevdiğimizle
paylaşacağımız hoş vakitlerde, yol kavgalarımızda, hatta uykumuzda
gördüğümüz rüyalarımızda, kısacası soluk aldığımız her yerde.
Hal
böyleyken, hele hele böylesi bir facia yaşanmışken "Sus siyaset yapma!
Ölümü politika malzemesi yapma!" diye susturmaya çalışanların aklını,
benim aklım hiç almıyor.
Sanki isyan eden dua edemez gibi bir zehir
salınıyor ki, akıl veriyorlar aklımıza "Dua edin" diye. Vay canım vay!
Sen demesen, hatırlatmasan biz ne bilelim duayı değil mi?(!) Seni gidi
herbişeyiçokbilen!
''her kim sorumluysa cezasını çeksin sorumlular
bulunsun ama ortalık toz dumanken bir durun dedim ben" diyor anka.
Bırakın arkadaşım bu hamasi, bu beylik, bu içi boş, kalıp cümlelerin
ardını artık. Atlarına binip Üsküdar'ı bırak dünyanın öbür ucuna bile
rahvan adımla giderken el sallamayın o "HER KİM"lere naçizane önerim.
Ortalığı
toz duman edene bir bakacaksın, o katiller tozu dumanı tepene
yağdırırken ve öyle aciz dururken sen, bir bakmışsın ki toza gömülmüş,
dumandan boğulmuşsun. O sorumlu olan "Her kim" ise, sen kıvranırken
araziye uyuverir, yarattığı ve kendine biat edip öylece duranların
yardımıyla yaratacağı yeni tozların dumanların hesabına girişir, duran,
susan insanların varlığına güvenerek. Bu kadar teslimiyet yakışmaz
insan olana... Kendinizle birlikte bizi de öldürtüyorsunuz aynı tozla dumanla.
Ahu'cum, ne güzel ifade etmiş; tek dert, tek zulüm madenlerde yaşanmıyor ki bu ülkede. Her ama her emekte acı var. Biz nereye bakıp yanacağımıza, ağlayacağımıza, kahrolacağımıza şaşırdık artık...
Ve
Cezbe'cim, yırt kendini parala, bak yine kafa aynı kafa. İnsana yakışan
direnç sorgulama kaynaklıdır, ezber papağanın bilinçsiz halidir. Bak
yine anlaşılamamışsın. Bu hesaplı direnç de başka türlü şey. Y. Özdil
meselesini diyorum.
Belki hiç okumadılar yüzlerce yazısını, ya da
okudular diş bilediler hep birlikte. Bunca iğrençlik, bunca pislik,
bunca rezillik kol gezerken her yerde, o kokuşmuşluğa burun tıkayıp, göz
kaçıranlar, mal bulmuş gibi takılıverdiler peşine ve kazığa
geçirdikleri bir sözcükle idam mangaları kurmaya hazır hale
geliverdiler. Eee haşmetli(!) öyle buyurdu. Hürraa peşine! Teşekkür
etmeliler Y. Özdil'e aslında, şuncağız malzemeyi ellerine verdiği için.
Hatalıdır
bence de Özdil. Ama benim hata gördüğüm yer, onlarınkinden çok farklı;
bu kadar iç içeyken bu ahalinin halleriyle, onların kendini
anlayabileceğine bu kadar güvendiği için, yaptığı kelime oyununu -en
azından yazılmış yüzlerce yazısı ile de bariz olan- meramını
bileceklerinden emin olduğu için. Okuması kıt, muhakemesi gelişmemiş,
düşüncesi olgunlaşmamış ve en neti, kayıtsız şartsız boyun eğmiş
kitlelerin içinde olduğunu unutuverdiği için hatalıdır. Kızdım ben de ona.
(Şimdi "Bak Sat da hatalı bulmuş, kızmış" denirse hiç şaşırmam.)
Aklı hür, vicdanı zedesiz, kalbi lekesiz tüm arkadaşlarıma, verdikleri güç için gönül dolusu sevgi, minnet benden.
Cezbe sağ ol, yöneticilerim var olun. İçimizi döktük az da olsa sayelerinizde.
YORUMLAR
Yazıyı da, yorumları da okudum. Okudum da bazı arkadaşların zoru nedir anlamadım. Ne yapalım? Bir adaletsizlik gördüğümüzde, bir kıyıma şahit olduğumuzda susalım mı? Sadece rahmet dileyip köşemize mi çekilelim? Yaşanan vahşeti görmezden mi gelelim? Ne istiyorsunuz sizler?
Neymiş efendim bu olay olmadan önce madenciler aklımıza mı geliyormuş...Ben Kozlu'lu bir babanın evladıyım. Ailemde maden göçüklerinde kaybettiklerim var. Belki Ayşe'den, Hasan'dan daha çok etkileniyorum bu kazalardan ama buna rağmen tüm hayatım madencilerin sorunlarını düşünerek geçmiyor. Sizler (duygu sömürüsü yapmakla, politize etmekle suçlayanlar) her gün 24 saat, kot taşlarken ciğerlerini kaybedenleri mi düşünüyorsunuz? Taşlanmış kot giymiyorsunuz değil mi? .Hiç durmadan 3 kuruşa çalıştırılan ve sakat kalan, ölen çocuk işçileri düşünüp, onların küçücük elleriyle ürettiği malları kullanmıyorsunuz değil mi? Bırakın yaaaa...İki yüzlülük bu...
Evet eleştiriyorum. Önlemleri göz ardı edip işçileri sömüren işverenleri, buna fırsat veren iktidarı, bu yanlışa alkış tutanları eleştiriyorum. Bunun beni taraf yaptığını mı düşünüyorsunuz? Umrumda değilsiniz. Kapasiteniz ölçüsünde bakmaya devam edin yaşananlara. Babasız kalan o çocukların acısını kalbimde hissediyorum ve bu acıya neden olanlardan hesap sorulsun istiyorum. Kapana kısılmış halde, dakikalar sonra gelecek olan ölümü bilerek bekleyen o yürekli adamların acısını, korkusunu yüreğimde hissediyorum. Buna sebep olanlar,hesabını bu dünyada versinler istiyorum. Utanç içinde istifa etmesi gerekenlerin, ekranlara çıkıp hala konuşabiliyor olmalarından tiksiniyorum.
Sayın Cezbe, kelimeleri seçerek, tertemiz, hiç bir yere çekilmeden okunması gereken, duygu sömürüsünden uzak bu yazınız için sizi tebrik ediyor ve yorumlar sebebiyle konunun geldiği noktadan büyük üzüntü duyduğumu bilmenizi istiyorum. Yazınız vesilesiyle tüm kayıplarımıza Allah'tan rahmet, kalan yakınlarına baş sağlığı diliyorum. Saygılarımla...
gamyunda siyaset yasaktı diye biliyordum. bazıları koyun dedikleri insanların arkasından şimdi timsah göz yaşı dökmesin.
Bu kader olamaz. "Önce tedbir, sonra tevekkül"..Zonguldak'taki maden ocaklarının girişinde de şöyle bir tabela vardır. "Arkadaşım önce tedbirini al, ona rağmen başına bir şey gelirse o zaman tevekkülünü göster -Allah'a teslim ol, ona sığın, sonucu ondan bekle -. Ama tedbir medbir almadan olaya dalıp sonra da '"ne yapalım kader böyleymiş'" diye sızlanma" demek ister. (ekşisözlük).. 1000 den fazla çalışanı olan maden ocağında yapılması gerekenler yapılmamış, toplu katliam yaşanmasına izin verilmiş. 2010 yılında 131 madenci, 2011 yılında 85 madenci, 2012 yılında 88 madenci. Ve, şimdi Soma... Yarından endişe duyar hale geldik. Hangi kurumda, hangi kural ihlal ediliyor ve neler yaşanılacak. Daha kaç insan için gözyaşı dökeceğiz. Kimler nerelerden ne kadar rant elde ettiği için kaç yüreklere daha ateş düşecek. Rabbim esirgesin. Geçmiş dönemde Zonguldak maden kazasında dönemi bir yetkilisi "güzel öldüler" deme gibi bir gaflete düşmüştü. Şimdi Kader diyerek yükü üstlerinden atma çabasındalar.Taraf olmak mı, evet ben tarafım bu sözleri vicdansızca sarf edenlere karşıyım. Sorumluluklarını sorumsuzca,yüzsüzce yok sayanlara karşıyım. Tekmelere, tokatlara, ötekileştirmelere karşıyım. Susmalara, olanlara karşı tepkisizliklere karşıyım. Ve, olanları göz ardı edenlere çok daha fazla karşıyım.
Yazıyı birden fazla okudum. Acaba siyasi içerik var mı, var da ben mi anlamadım diye düşündüm. Bu portalı takip edenler birbirlerinin bakışlarını az çok biliyor ve ona göre yazılan yazılara yargısız, düşüncesizce yorum yapıyorlar. Yoksa da vardır düşüncesi ile ucundan bucağından bir ima yerleştiriyorlar. Fesatça yaklaşılmış ve gizli kelimeler altında konudan çok yazan kişiye karşı yorum yapılmış. Yok arkadaş yok işte, kimin yazdığının ne önemi var konuya bak onu düşün ona yaz. Cezbe, o ya da bu , benim için içerikti asıl olan. Ne oluyor Allah aşkına. Elbet üzülmüşlerdir keşke bunu masum kelimelerle, içtenlikle dile getirselermiş. Haksızlık olmuş, yakışmamış. Madenci torunu olarak içeriği yorumlarla saptıran kişileri kınıyorum. Birlik olmayı bırakın,yas tutmayı, acıyı paylaşmayı bile beceremeyen insanlar olmuşuz.
Gün geçtikçe değersizleşiyor ve yok ediliyoruz..
ben de sizlere, varlığınıza teşekkürümle birlikte minnet duygumu da yolluyorum. Çünkü, şu çaresiz, sahipsiz, kırgın, küskün, isyankar, öfkeli zamanlarım(ız)da, tam da dediğiniz gibi " umut çiçeklerimin renkleri canlandı" bende de.
Bugün, siteye geldiğimde, baktım bir özel mesaj; birbirimizi -sizin gibi- sadece buraya yazılan arada bir mesajlardan bildiğimiz bir güzel arkadaşım yazmış, sizin gibi teşekkür için.
Öyle güzel bir cümle vardı ki içinde, bahar estirdi umuduma. Diyordu ki güzel mesajında,
" Bu arada bizler sahipsiz değiliz. Sizleri gördükçe biz birbirimize sahip çıkacağız."
Bu yüzdendir, aklın yolunun bir olduğunu vurgulayan tüm güzel insanlarım yanında, bugüne de umutla bakmayı sağladığınız içindir teşekkürümden önde koşan minnetim.
Var olun.
Yurt dışındaki anınız nasıl da çarpıcıydı. Hep kıskanır, gıptayla bakarım; insanı için türlü vaatlerle idareye gelenlere güven duyarak yaşamlarındaki her rengi görebilen yaşayabilen, insan değerinin en yükseklerde olduğu yerlerin, sayılan, önemsenen, dinlenen insanların yaşamlarına.
Döner kendi ülkeme, insanıma bakarım; cennet ülkemizin bize dar edilip cehennemi yaşamaya mahkum kılınmamıza, huzurun elini eteğini bizden çekişine, gittikçe asık hale getirilmiş suratlarımıza, donuk bakışlarımıza, içimizdeki binlerce "Ah!"a bakıp hüzünlenirim. Sokaklara çıkıp "HEEYYYY! DUY BENİ! İNSANIM BEN! ALLAH'IN EN DEĞER VERDİĞİYİM!" diye bağırasım gelir sık sık.
Nasıl doğru, berrak bir cümle kurmuşsunuz: "Siyaset toplumların refahı için yapılır."
Hayatımızın her ama her alanında var ekonomi ve siyaset; soframızda, aile bütünlüğümüzde, aşımızda, işimizde, çocuğumuzun okulunda, sevdiğimizle paylaşacağımız hoş vakitlerde, yol kavgalarımızda, hatta uykumuzda gördüğümüz rüyalarımızda, kısacası soluk aldığımız her yerde.
Hal böyleyken, hele hele böylesi bir facia yaşanmışken "Sus siyaset yapma! Ölümü politika malzemesi yapma!" diye susturmaya çalışanların aklını, benim aklım hiç almıyor.
Sanki isyan eden dua edemez gibi bir zehir salınıyor ki, akıl veriyorlar aklımıza "Dua edin" diye. Vay canım vay! Sen demesen, hatırlatmasan biz ne bilelim duayı değil mi?(!) Seni gidi herbişeyiçokbilen!
''her kim sorumluysa cezasını çeksin sorumlular bulunsun ama ortalık toz dumanken bir durun dedim ben" diyor anka. Bırakın arkadaşım bu hamasi, bu beylik, bu içi boş, kalıp cümlelerin ardını artık. Atlarına binip Üsküdar'ı bırak dünyanın öbür ucuna bile rahvan adımla giderken el sallamayın o "HER KİM"lere naçizane önerim.
Ortalığı toz duman edene bir bakacaksın, o katiller tozu dumanı tepene yağdırırken ve öyle aciz dururken sen, bir bakmışsın ki toza gömülmüş, dumandan boğulmuşsun. O sorumlu olan "Her kim" ise, sen kıvranırken araziye uyuverir, yarattığı ve kendine biat edip öylece duranların yardımıyla yaratacağı yeni tozların dumanların hesabına girişir, duran, susan insanların varlığına güvenerek. Bu kadar teslimiyet yakışmaz insan olana... Kendinizle birlikte bizi de öldürtüyorsunuz aynı tozla dumanla.
Ahu'cum, ne güzel ifade etmiş; tek dert, tek zulüm madenlerde yaşanmıyor ki bu ülkede. Her ama her emekte acı var. Biz nereye bakıp yanacağımıza, ağlayacağımıza, kahrolacağımıza şaşırdık artık...
Ve Cezbe'cim, yırt kendini parala, bak yine kafa aynı kafa. İnsana yakışan direnç sorgulama kaynaklıdır, ezber papağanın bilinçsiz halidir. Bak yine anlaşılamamışsın. Bu hesaplı direnç de başka türlü şey. Y. Özdil meselesini diyorum.
Belki hiç okumadılar yüzlerce yazısını, ya da okudular diş bilediler hep birlikte. Bunca iğrençlik, bunca pislik, bunca rezillik kol gezerken her yerde, o kokuşmuşluğa burun tıkayıp, göz kaçıranlar, mal bulmuş gibi takılıverdiler peşine ve kazığa geçirdikleri bir sözcükle idam mangaları kurmaya hazır hale geliverdiler. Eee haşmetli(!) öyle buyurdu. Hürraa peşine! Teşekkür etmeliler Y. Özdil'e aslında, şuncağız malzemeyi ellerine verdiği için.
Hatalıdır bence de Özdil. Ama benim hata gördüğüm yer, onlarınkinden çok farklı; bu kadar iç içeyken bu ahalinin halleriyle, onların kendini anlayabileceğine bu kadar güvendiği için, yaptığı kelime oyununu -en azından yazılmış yüzlerce yazısı ile de bariz olan- meramını bileceklerinden emin olduğu için. Okuması kıt, muhakemesi gelişmemiş, düşüncesi olgunlaşmamış ve en neti, kayıtsız şartsız boyun eğmiş kitlelerin içinde olduğunu unutuverdiği için hatalıdır. Kızdım ben de ona.
(Şimdi "Bak Sat da hatalı bulmuş, kızmış" denirse hiç şaşırmam.)
Aklı hür, vicdanı zedesiz, kalbi lekesiz tüm arkadaşlarıma, verdikleri güç için gönül dolusu sevgi, minnet benden.
Cezbe sağ ol, yöneticilerim var olun. İçimizi döktük az da olsa sayelerinizde.
iletişim kanallarına (daha ziyade gazetelere) uzak kalamadım açıkcası...neyseki bir süre önce tepkisizlik kazandığımdan çok büyük acılarla ve üzüntülerle de yazmıyorum bu yorumu. şaşırmamıştım zaten
Esasında herşeyin özeti oldu "sedye kirlenmesin"... değersizleştirilen insan ve insan emeğinin doğurgularını yaşıyoruz.
Hükümete kızmıyorum
İşverene hiç kızmıyorum
Ben o "sedye kirlenmesin" diyen adama kızıyorum.
Bu ülkede sosyal haklar yok, sosyal politikalar büyük baş çıkar gruplarına hitap ediyor. Bu ülkede sendika yok, bu ülkede baskı grupları, sivil toplum örgütleri yok. Bu ülkenin medyası bile yok.
Birileri bu şekilde ölmeye devam ederken "başımız sağolmasın" artık...
Senin şu anda yapacağın en doğru yol site yönetimine ricada bulunarak bu blog yazına yorumları kapattırmak olacaktır...
Yanlış yapmak sadece çalışan insanın hakkıdır.çalışmayan insanın yanlış yapmaya hakkı yoktur.çünkü çalışmıyorki yanlışı olsun
ASI_KES27 Hayal gemisinin kaptanı
sen mutfakta 50 tabak yıkıyorsan tabakları kırma gibi bir hatan olmayabilir ama daha çok çalışıp 100 tabak yıkıyorsan bir tabak kırma yüzdesi çoğalır. yani çalışanın hakkıdır bazi hataları ve yanlışları yapmak. bunu tekme tokat işine kesinlikle bağlamıyorum o ayrı bir mesele....eğer çalışmayan yanlış yaparsa ben onu suçlu olarak görürüm.yani ataya mutfaktaki bulaşıkları yıkasın zahmet çeksin sen hiç bişi yapma gel mutfağa yıkanan tabaklardan bir tanesini kır suçlusun suçluu:)) o tabaklardan kırma hakkına ataya sahiptir sen değil:))) ülkenin başındakiler harıl harıl çalışsın (çalıştıklarınada inanıyorum ben)..bazi yerlerde yanlışları olsun sen gel o yanlışından dolayı ortalığı birbirine kat.. insaf,insaf
fazlabi blog yazısına siyaseti yorumcuların çoğu soktu. blog yazarınında yazdığı blog yazısında siyaset yok ama son yorumunda siyaset yaparak noktaladı. madem siyası olmayan bir yazı yazdın o yazıya siyasi bir yorum yaparak noktalaman yanlış ve herşeyi alt üst ettin.çünkü bu blog yazısının yazarı sensin
Acılı olan o insanların acısı bu şekilde olay çıkartarak,eylem yaparak,kavga ederek,tekme atarak,tokatlayarak ülkenin başbakanını yuhlayarak diğer liderleri yuhlayarak mı paylaşılır. benim bildiğm acı paylaşmak küskünü,dargını bir araya gelirler birbirlerine sarılarak paylaşılır. inanınki olaylar çıkartarak o insanların acılarını paylaşmak bence o insanlara daha çok acı vermiştir.
ASI_KES27 Hayal gemisinin kaptanı
Baksana, ne gündemden haberi var arkadaşın, ne olan bitenden.
Kendini gemi kaptanı zanneden arkadaştan söz ediyorum.
Cümleye bak:
"Acılı olan o insanların acısı bu şekilde olay çıkartarak,eylem yaparak,kavga ederek,tekme atarak,tokatlayarak ülkenin başbakanını yuhlayarak diğer liderleri yuhlayarak mı paylaşılır."
Vay canına!..
Tekmeyi, tokatı atanı da sevgili başbakanının karşıtı sanıyor.
Bir bellediği var, o da bir acı yaşandığı, onda da katledilen yüzlerce insan için kırılan tabak çanakla örnek veriyor.
Değer bu kadar; ha insan ölmüş, ha tabak kırılmış.(!) Yeter ki haşmetmeapa zeval gelmesin.(!)
Hayal kurmak serbest. Hayal bu, gemisi de olur elbet de bazıları kaptan değil, o gemiye miço dahi olamaz...
Sen anlatmaktan vaz geçme, mutlaka anlayan olacaktır.
ne gibi bir yanlış var benim o insanların acısını tekme atarak olaylar çıkararak ,yuhalayarak acılarını paylaşmanın yanlış olduğunu demekte......neresi yanlış bunun bu şekilde acımı paylaşılır.yüreklerdeki acı biraz dinsin o zaman bazi tepkilerini gösterirsin. yahu o acılı insanlar daha cenazelerini defnetmemişler yapılan olaylara bak.hiçmi vicdan yok.... o acılı insanlara hiçmi saygınız yok...
17 ağustos depreminde binlerce insan öldü o zamanki hükümete şimdiki hükümete yapılan saldırının onda bir yapılmadı neden? maden ocağının en büyük sorumlusu madeni işleten sorumsuz patron ve baziları... hükümetin suçu yok değil onunda var. 17 ağustos depreminin sorumluları burdaki gibi birkaç kişi değil yüzlerce müteahhit sorumludur.ne oldu ,ne gibi işlem yapıldı onlar için bir tek gölcükteki müteahhite hesap kesildi..
ne gibi eylemler yapıldı,o zamanın hükümetine ne gibi saldırılar yapıldı. yoksa o depremde yıkılan çürük binaların sorumlusu değilmiydi hükümet. hep müteahhitlermi sorumluydu.. o zamanki hükümetin o çürük binaların yapılmasında ne gibi kontroller yapıldıki,ne gibi önlemler alındıki hiç hiç...şimdi o kontroller yapılıyor her yapılan binadan beton numuneleri alınıyor. haaa demek oluyorki burada o saldırıları yapanların ölenlerin yakınlarının acısını paylaşmak değil. onların amacı başka.gezi parkındada aynı şeyler oldu ağaçları bahane ettiler sonrasında ağaç bahanesi bitti özgürlüğü bahane ettiler. ve sonunda anlaşıldıki ne ağaç ne özgürlük amaçları hükümeti devirmek.
bana hikaye okuma sat_agraha çok dinledik hikayelerinizi...bu ülke en parlak dönemlerini ATATTÜRK ten sonra menderes döneminde sonra ozal döneminde şimdi tayyip döneminde yaşıyor.ne hikmetse parlak dönemlerin yaşandığın zamanların lideri menderes asıldı turgut ozalı zehirlediler iddiası..yani o iyi zamanlarin liderlerini yok ettiler şimdide tayyibi yok etmeye çalışıyorlar. BEN ANLATMAKTAN VAZGEÇMEM TABİKİ BENİ ANLAYANLAR OLUR AMA SENN BENİ ANLAYAMAZSIN ÇÜNKÜ SEN BİR HİKAYE YAZMIŞSIN O HİKAYENİN DIŞINA ÇIKMAZSIN. bundan sonra cevap yazsanız bile size cevap vermicem senin o dede korkut masallarını dinlemek istemediğimden
ASI_KES27 Evet bildiğin gibi hayal gemisinin kaptanı
Peki bize? Ders oluyor mu, bütün bu olması gereken ama olmayanlar bize? Yovvvv ne münasebet! Devammmm.............