gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

İnsanyiyen...

14 Mayıs 2014, 03.47
A- A+
 
         Kömürün isyanı "insan cinayetleri"dir. Elmas olamamış, grafit bile olamamıştır çünkü... Kömür, insandan intikamını alır. Doğada seyrine bırakmadığımız her türlü şey gün gelir insandan intikamını alır.


         Karbonun insan hayatında çok önemi var. Doğada allotrop olarak üç şekilde bulunuyor. Uygun şartlar oluşursa önce kömür, sonra grafit, sonra da elmas olabiliyor. Kömür, çıkarılması aşamasında insanları yutup öldürüyor, soba zehirlenmeleri vs. nedenlerle yine insanları öldürüyor, elmas olup türlü şekillerde yine insan canına kastediyor. 


         Peki biz neden ısrar ediyoruz? İnsan ve madenin karşılaşmasında, yapılan kar-zarar hesapları hep madenden yana ağır basıyor. Yüz ton kömür, yüz gram elmas kaç insan hayatına tekabül ediyor? "Maden ocağı öldürmez, tedbirsizlik öldürür" safsatasını bıkmadık mı dinlemekten? İnsanın çıkarı söz konusu olduğunda; tedbirsizce davranarak başka canları hiçe saymayacak kadar ulvi bir yaratık olmadığını neden hala anlayamıyoruz? Kolay olanı, beleş olanı, akrebin zehrini bile bile akrep yuvalarında aratıyoruz insanlara. 


         Saat 03.50. Ölü sayısı 166. Madende 800'e yakın işçi varmış. 166 kişi... tek tek sayarken insanın neredeyse 3 dakikasını alıyor. İnsanlar saniyeler içerisinde ölüyor, insanlar ceset oluyor. 


         Gözlerimiz, o konuşan işçiyi nasıl unutacak? Kulaklarımızdan bu cümleyi kim silebilecek; 

        "Cesetler, kömür bantlarının üzerinde geldiler"

         Başımız sağolsun.

        

YORUMLAR

20 Mayıs 2014, 02.03

         Bak hala "müstehaktır diyen birine" diyorsun, tekrar dinleyip anlamayı dene o insanın dediğini. Bariz çarpıtmışlar söylenileni. Ve nasıl bir akıl tutulmasıysa seninki; öyle bir söylemle hemfikir olabilecek  kafa yapısına sahip olabileceğimi düşünüyorsun. Pess arkadaş pess!! Bozuk plak gibisiniz, baştan ayağa öylesiniz. Sen ve birkaç kişi, fazla değilsiniz yani, en azından burda fazla değilsiniz. Ben de sizleri birbirinize çok çok yakıştırıyorum. İçi boş yorumlar, "ne diyor" diye bakıyorsun "HİÇ" diyor, koskocaman bir "HİÇ". Asıl şuursuzluk tam da bu işte. Duyarlılığı hangi noktada kullanacağınızı bilemiyorsunuz. Duyarlılık bu konuda eleştiri getirene "siyaset yapıyorsun", isyanını dile getirene "lanet okuyorsun" noktasında gelişiyor sizde. Nasıl kafa yapılarınız varsa, nasıl bir itaat halinde iseniz böyle gelişiyor. YAZIK! Ben küfür etmem ayrıca, argoyu bile çok gerekmezse kullanmam. Sıkışınca tutun "Cezbe şöyle, Cezbe böyle" deyin. Sadece hak ettiğiniz cevabı alıyorsunuz benden, söylediklerim hakaret değil, kendimi savunuyorum ve size ayna tutuyorum, görebilene tabii... 


         FAZLAABİ;  teşekkür ederim. Yazı provokasyonu işte böyle bir şey, yerinde tespitleriniz. Bari bu yazıda yapmayın değil mi arkadaş, bari bu konuda yapmayın! Kurcaher; ne güzel yazmışsın. Yürürken konuşamayan insanlar, hatta mümkünse hiç konuşmayan insanlar olmamızı isteyen sığ düşünceler var. Gerçi aynı anda hem me'leyip, hem iftira atıp, hem de serbest saçmalayabiliyor bu bünyeler. Neyse...


         Tam o gece haberleri izlerken yazmıştım bu yazıyı, öyle dolmuştum ki bir şekilde paylaşmak,, acımı böyle azaltmak istedim. Kalp ve akıl birlikteliğiyle duyguma, düşünceme ortak olup yorum yapan bütün yorumcu arkadaşlara teşekkür ederim." Allah bir daha göstermesin" demiyorum sadece. Evet madenciliğin fıtratında madenci için ölüm tehlikesi her zaman vardır. Çünkü bir nevi doğaya meydan okuyorsunuz. Bu konu için bu kelime kullanılacaksa ancak bu tür kullanılabilir. Evet; Allah bir daha göstermesin ama bu kazaların yinelenmesi kaçınılmaz, Allah, insan hayatı üzerinde söz sahibi olanlara vicdan nasip etsin, tek duam budur. Hepimizin tekrar başı sağolsun.
20 Mayıs 2014, 10.25

 Yazıyı da, yorumları da okudum. Okudum da bazı arkadaşların zoru nedir anlamadım. Ne yapalım? Bir adaletsizlik gördüğümüzde, bir kıyıma şahit olduğumuzda susalım mı? Sadece rahmet dileyip köşemize mi çekilelim? Yaşanan vahşeti görmezden mi gelelim? Ne istiyorsunuz sizler?

  Neymiş efendim bu olay olmadan önce madenciler aklımıza mı geliyormuş...Ben Kozlu'lu bir babanın evladıyım. Ailemde maden göçüklerinde kaybettiklerim var. Belki Ayşe'den, Hasan'dan daha çok etkileniyorum bu kazalardan ama buna rağmen tüm hayatım madencilerin sorunlarını düşünerek geçmiyor. Sizler (duygu sömürüsü yapmakla, politize etmekle suçlayanlar) her gün 24 saat, kot taşlarken ciğerlerini kaybedenleri mi düşünüyorsunuz? Taşlanmış kot giymiyorsunuz değil mi? .Hiç durmadan 3 kuruşa çalıştırılan ve sakat kalan, ölen çocuk işçileri düşünüp, onların küçücük elleriyle ürettiği malları kullanmıyorsunuz değil mi? Bırakın yaaaa...İki yüzlülük bu...

  Evet eleştiriyorum. Önlemleri göz ardı edip işçileri sömüren işverenleri, buna fırsat veren iktidarı, bu yanlışa alkış tutanları eleştiriyorum. Bunun beni taraf yaptığını mı düşünüyorsunuz? Umrumda değilsiniz. Kapasiteniz ölçüsünde bakmaya devam edin yaşananlara. Babasız kalan o çocukların acısını kalbimde hissediyorum ve bu acıya neden olanlardan hesap sorulsun istiyorum. Kapana kısılmış halde, dakikalar sonra gelecek olan ölümü bilerek bekleyen o yürekli adamların acısını, korkusunu yüreğimde hissediyorum. Buna sebep olanlar,hesabını bu dünyada versinler istiyorum. Utanç içinde istifa etmesi gerekenlerin, ekranlara çıkıp hala konuşabiliyor olmalarından tiksiniyorum.

  Sayın Cezbe, kelimeleri seçerek, tertemiz, hiç bir yere çekilmeden okunması gereken, duygu sömürüsünden uzak bu yazınız için sizi tebrik ediyor ve yorumlar sebebiyle konunun geldiği noktadan büyük üzüntü duyduğumu bilmenizi istiyorum. Yazınız vesilesiyle tüm kayıplarımıza Allah'tan rahmet, kalan yakınlarına baş sağlığı diliyorum. Saygılarımla...

 

20 Mayıs 2014, 11.52
Seninle seviye tartışmasına hiç girmem..Ben ne söylersem söyleyeyim söylediklerim karşımdakinin anladığı kadar  ya..o sebepten  ...Ben ''her kim sorumluysa cezasını çeksin  sorumlular  bulunsun  ama ortalık toz dumanken bir durun'' demişken sen müstehak diyenlere ''İroni''diyorsun Artık  benim yazdıklarımı algılama şekline şaşırmıyorum..Anladıklarınla kalacaksın o zaman..  Önceki yorumumda yazmıştım susmakla ilgili...Bende susuyorum artık...
20 Mayıs 2014, 13.33

       gamyunda siyaset yasaktı  diye biliyordum. bazıları koyun dedikleri insanların arkasından şimdi timsah göz yaşı dökmesin.

 

20 Mayıs 2014, 14.24

Bu kader olamaz. "Önce tedbir, sonra tevekkül"..Zonguldak'taki maden ocaklarının girişinde de şöyle bir tabela vardır. "Arkadaşım önce tedbirini al, ona rağmen başına bir şey gelirse o zaman tevekkülünü  göster -Allah'a teslim ol, ona sığın, sonucu ondan bekle -. Ama tedbir medbir almadan olaya dalıp sonra da '"ne yapalım kader böyleymiş'" diye sızlanma" demek ister. (ekşisözlük)..  1000 den fazla çalışanı olan maden ocağında yapılması gerekenler yapılmamış, toplu katliam yaşanmasına izin verilmiş.  2010 yı­lın­da 131 ma­den­ci, 2011 yı­lın­da 85 ma­den­ci, 2012 yı­lın­da 88 ma­den­ci. Ve, şimdi Soma... Yarından endişe duyar hale geldik. Hangi kurumda, hangi kural ihlal ediliyor ve neler yaşanılacak. Daha kaç insan için gözyaşı dökeceğiz. Kimler nerelerden ne kadar rant elde ettiği için kaç yüreklere daha ateş düşecek. Rabbim esirgesin. Geçmiş dönemde Zonguldak maden kazasında dönemi bir yetkilisi "güzel öldüler" deme gibi bir gaflete düşmüştü. Şimdi Kader diyerek yükü üstlerinden atma çabasındalar.Taraf olmak mı, evet ben tarafım bu sözleri vicdansızca sarf edenlere karşıyım. Sorumluluklarını sorumsuzca,yüzsüzce yok sayanlara karşıyım. Tekmelere, tokatlara, ötekileştirmelere karşıyım. Susmalara, olanlara karşı tepkisizliklere karşıyım. Ve, olanları göz ardı edenlere çok daha fazla karşıyım.

Yazıyı birden fazla okudum. Acaba siyasi içerik var mı, var da ben mi anlamadım diye düşündüm. Bu portalı takip edenler birbirlerinin bakışlarını az çok biliyor ve ona göre yazılan yazılara yargısız, düşüncesizce yorum yapıyorlar. Yoksa da vardır düşüncesi ile ucundan bucağından bir ima yerleştiriyorlar. Fesatça yaklaşılmış ve gizli kelimeler altında konudan çok yazan kişiye karşı yorum yapılmış. Yok arkadaş yok işte, kimin yazdığının ne önemi var konuya bak onu düşün ona yaz. Cezbe, o ya da bu , benim için içerikti asıl olan. Ne oluyor Allah aşkına. Elbet üzülmüşlerdir keşke bunu masum kelimelerle, içtenlikle dile getirselermiş. Haksızlık olmuş, yakışmamış. Madenci torunu olarak içeriği yorumlarla saptıran kişileri kınıyorum. Birlik olmayı bırakın,yas tutmayı, acıyı paylaşmayı bile beceremeyen insanlar olmuşuz.

Gün geçtikçe değersizleşiyor ve yok ediliyoruz..

20 Mayıs 2014, 15.04
  Sevgili & ɦ¥ṖΛŦĩΛ,
ben de sizlere, varlığınıza teşekkürümle birlikte minnet duygumu da yolluyorum. Çünkü, şu çaresiz, sahipsiz, kırgın, küskün, isyankar, öfkeli zamanlarım(ız)da, tam da dediğiniz gibi " umut çiçeklerimin renkleri canlandı" bende de.
Bugün, siteye geldiğimde, baktım bir özel mesaj; birbirimizi -sizin gibi- sadece buraya yazılan arada bir mesajlardan bildiğimiz bir güzel arkadaşım yazmış, sizin gibi teşekkür için.
Öyle güzel bir cümle vardı ki içinde, bahar estirdi umuduma. Diyordu ki güzel mesajında,
" Bu arada bizler sahipsiz değiliz. Sizleri gördükçe biz birbirimize sahip çıkacağız."
Bu yüzdendir, aklın yolunun bir olduğunu vurgulayan tüm güzel insanlarım yanında, bugüne de umutla bakmayı sağladığınız içindir teşekkürümden önde koşan minnetim.
Var olun.

Yurt dışındaki anınız nasıl da çarpıcıydı. Hep kıskanır, gıptayla bakarım;  insanı için türlü vaatlerle idareye gelenlere güven duyarak yaşamlarındaki her rengi görebilen yaşayabilen, insan değerinin en yükseklerde olduğu yerlerin, sayılan, önemsenen, dinlenen insanların yaşamlarına.
Döner kendi ülkeme, insanıma bakarım; cennet ülkemizin bize dar edilip cehennemi yaşamaya mahkum kılınmamıza, huzurun elini eteğini bizden çekişine, gittikçe asık hale getirilmiş suratlarımıza, donuk bakışlarımıza, içimizdeki binlerce "Ah!"a bakıp hüzünlenirim. Sokaklara çıkıp "HEEYYYY! DUY BENİ! İNSANIM BEN! ALLAH'IN EN DEĞER VERDİĞİYİM!" diye bağırasım gelir sık sık.

Nasıl doğru, berrak bir cümle kurmuşsunuz: "Siyaset toplumların refahı için yapılır."
Hayatımızın her ama her alanında var ekonomi ve siyaset; soframızda, aile bütünlüğümüzde, aşımızda, işimizde, çocuğumuzun okulunda, sevdiğimizle paylaşacağımız hoş vakitlerde, yol kavgalarımızda, hatta uykumuzda gördüğümüz rüyalarımızda, kısacası soluk aldığımız her yerde.
Hal böyleyken, hele hele böylesi bir facia yaşanmışken "Sus siyaset yapma! Ölümü politika malzemesi yapma!" diye susturmaya çalışanların aklını, benim aklım hiç almıyor.
Sanki isyan eden dua edemez gibi bir zehir salınıyor ki, akıl veriyorlar aklımıza "Dua edin" diye. Vay canım vay! Sen demesen, hatırlatmasan biz ne bilelim duayı değil mi?(!)  Seni gidi herbişeyiçokbilen!
''her kim sorumluysa cezasını çeksin  sorumlular  bulunsun  ama ortalık toz dumanken bir durun dedim ben" diyor anka. Bırakın arkadaşım bu hamasi, bu beylik, bu içi boş, kalıp cümlelerin ardını artık. Atlarına binip Üsküdar'ı bırak dünyanın öbür ucuna bile rahvan adımla giderken el sallamayın o "HER KİM"lere naçizane önerim.
Ortalığı toz duman edene bir bakacaksın, o katiller tozu dumanı tepene yağdırırken ve öyle aciz dururken sen, bir bakmışsın ki toza gömülmüş, dumandan boğulmuşsun. O sorumlu olan "Her kim" ise, sen kıvranırken araziye uyuverir, yarattığı ve kendine biat edip öylece duranların yardımıyla yaratacağı yeni  tozların dumanların hesabına girişir, duran, susan insanların varlığına güvenerek. Bu kadar teslimiyet yakışmaz insan olana... Kendinizle birlikte bizi de öldürtüyorsunuz aynı tozla dumanla.

Ahu'cum, ne güzel ifade etmiş; tek dert, tek zulüm madenlerde yaşanmıyor ki bu ülkede. Her ama her emekte acı var. Biz nereye bakıp yanacağımıza, ağlayacağımıza, kahrolacağımıza şaşırdık artık...
Ve Cezbe'cim, yırt kendini parala, bak yine kafa aynı kafa. İnsana yakışan direnç sorgulama kaynaklıdır, ezber papağanın bilinçsiz halidir. Bak yine anlaşılamamışsın. Bu hesaplı direnç de başka türlü şey. Y. Özdil meselesini diyorum.
Belki hiç okumadılar yüzlerce yazısını, ya da okudular diş bilediler hep birlikte. Bunca iğrençlik, bunca pislik, bunca rezillik kol gezerken her yerde, o kokuşmuşluğa burun tıkayıp, göz kaçıranlar, mal bulmuş gibi takılıverdiler peşine ve kazığa geçirdikleri bir sözcükle idam mangaları kurmaya hazır hale geliverdiler. Eee haşmetli(!) öyle buyurdu. Hürraa peşine! Teşekkür etmeliler Y. Özdil'e aslında, şuncağız malzemeyi ellerine verdiği için.
Hatalıdır bence de Özdil. Ama benim hata gördüğüm yer, onlarınkinden çok farklı; bu kadar iç içeyken bu ahalinin halleriyle, onların kendini anlayabileceğine bu kadar güvendiği için, yaptığı kelime oyununu -en azından yazılmış yüzlerce yazısı ile de bariz olan-  meramını bileceklerinden emin olduğu için. Okuması kıt, muhakemesi gelişmemiş, düşüncesi olgunlaşmamış ve en neti, kayıtsız şartsız boyun eğmiş kitlelerin içinde olduğunu unutuverdiği için hatalıdır. Kızdım ben de ona.
(Şimdi "Bak Sat da hatalı bulmuş, kızmış" denirse hiç şaşırmam.)

Aklı hür, vicdanı zedesiz, kalbi lekesiz tüm arkadaşlarıma, verdikleri güç için gönül dolusu sevgi, minnet benden.
Cezbe sağ ol, yöneticilerim var olun. İçimizi döktük az da olsa sayelerinizde.
20 Mayıs 2014, 17.44
Digorun yorumu söylemek istediklerimin ve işin özünün ironik bir ifadesi olmuş, teşekkürler..

iletişim kanallarına (daha ziyade gazetelere) uzak kalamadım açıkcası...neyseki bir süre önce tepkisizlik kazandığımdan çok büyük acılarla ve üzüntülerle de yazmıyorum bu yorumu. şaşırmamıştım zaten

Esasında herşeyin özeti oldu "sedye kirlenmesin"... değersizleştirilen insan ve insan emeğinin doğurgularını yaşıyoruz.
Hükümete kızmıyorum
İşverene hiç kızmıyorum
Ben o "sedye kirlenmesin" diyen adama kızıyorum.

Bu ülkede sosyal haklar yok, sosyal politikalar büyük baş çıkar gruplarına hitap ediyor. Bu ülkede sendika yok, bu ülkede baskı grupları, sivil toplum örgütleri yok. Bu ülkenin medyası bile yok. 
 Birileri bu şekilde ölmeye devam ederken "başımız sağolmasın" artık...
21 Mayıs 2014, 03.33

         Yılmaz Özdil'den betersiniz siz. Bilge sen ve Sat sen. Arkadaşlarım, böyle cümleler kurmayınız zira kurduğunuz bu cümleler yol, su, elektrik olarak geriye dönebilir size. O işçiye umre için finansör olmuşlar, birlikte gitmeyi teklif etmişler. Evet çok çarpıcı yaptığı, çok erdemli bulundu bu yüzden. Bizler öyle büyüdük, iyi ki de öyle büyüdük, annelerimiz çamurlu çizmelerimizle geldiğimizde kapının önünde çıkarmamız gerektiğini öğretti bizlere. Bizler üzerimizdeki kirle, pisle temiz yerlere oturmamamız gerektiğini öğrendik. Bunun büyük etkisi vardır tabii o işçinin davranış biçiminde. Ama insani olarak ben kendi kendimden utandım onu izlerken. Çünkü bu tavır aslında içerisinde ezilmişliği de barındırıyor. Tuzu kuru olan hangi direkten dönmüş can çizmelerindeki pisin sedyeyi kirleteceğini düşünür? Hangimiz düşünürdük o pozisyonda sorarım size? Küflenmiş oksijen tüplerinin gereksiz kullanımında 400 lira ceza alan bir işçinin ne sebeple o kaygıya düştüğünün cevabını sadece "erdem" olarak biçimlendiremiyorum kafamda. Bu yüzden onu izlerken çok utandım, içinde bulunduğum konfordan bile çok çok utandım. Oysa sebep olanlar kanlı ellerini her bir tarafımıza sürmekten hiç mi hiç utanmıyorlar. Kan lekesi çıkmaz, o sağa sola sürüp temizlemeye çalıştıkları elleri temizlenmeyecek. 


         Sat; son bir gayretle, çırpınarak bir şeyleri anlatmam gerektiğini düşündüm. Dili dönen, aklı kesen herkes, bütün arkadaşlar sağolsunlar, sizler de emek verdiniz, çabaladınız bir şeyleri anlatabilmek için. Ahu, Sat, İzem, Hypatia ve diğer benimle beraber çırpınan arkadaşlar yazamadım hepinizin nickini teker teker kusura bakmayın, her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. 


         Türkiye'nin ücrasında yaşayan, cahil kalması kaderi olmuş, cahil bırakılmış insanların anlamama hali kabul edilebilir bir şey. Onların sorgulamadan kabullenişlerini anlayabiliyorum. Ama sizi anlayamıyorum. Burada ego savaşı vermiyorum, sizin verdiğiniz ego savaşını da hiç anlamıyorum. Size demişim ki; yanlış anlamışsınız konuşmayı. Zahmet edip bi bakıverin tekrar yani. Siz burda komik duruma düşünce benim içimin yağları erimiyor, ne ben, ne de anlatmaya çalışan insanlar "yeaa bunlar iyice rezil ettiler kendilerini" diye mutluluk duymuyor. Ben üzülüyorum arkadaşım üzülüyorum hallerinize. 


         Yılmaz Özdil ne demiş bakalım bir; Başbakan bu işçi ölümlerine dair "normaldir, literatürde iş kazası var" demiş. İşçilerin, işveren eliyle ve işleriyle tehdit edilerek mitinglere götürüldüğü ve buna karşılık başbakanın "bir işverenin istediği bir partinin yanında hareket etmesinin de normal olduğunu" söylemiş. Yılmaz Özdil bunları dile getirdikten sonra demiş ki; "ben başbakana katılıyorum, bütün bunlar normaldir, işçi ölümleri de normaldir ve hatta müstehaktır" 


         Konuşma böyle... Burada bu insan ne demek istiyor? Eğer senin normalin bu ise, her türlü şey normaldir ve ben desem ki "bu ölümler müstehaktır" o zaman bu söylem de normaldir. Bu; aslında hiç de normal olmadığını düşündüğü söylemleri dile getirerek ve kendi de aynı derecede akıl almaz ölçüde  anormalite içeren bir söylemde bulunarak eleştirdiği söylemin yanlışlığına vurgu yapıp pekiştirmesidir. Buna ironi mi dersiniz, başka bir söz sanatı mı, kelime oyunu mu her ne ise yaptığı odur. Mesele bundan ibaret. 



         Şimdı; bu konuşmayı eleştirilen noktaya nasıl çekiyorsunuz? Bunu anlayabilmek için edebi söz sanatlarını vs. biliyor olmak gerekmiyor, ben bir  okuyuşta, bir dinleyişte anlayabiliyorum. Sizin benden ne eksiğiniz var arkadaşlar? Bu konuşmayı bir başbakanın anlamamış olması ihtimali ne kadar vahimse, anladığı halde işine geldiği gibi yontup demagoji malzemesi yapması daha da vahimdir. Gerçekten anlamak isteyenler için izahını yazdım mevzunun. Şimdi ister anlamaya çalışın, ister aklınızı, fikrinizi, algınızı kiraladığınız ne diyorsa sorgulamadan ona inanıp itaat edin. Anlatmak adına benim elimden daha fazlası gelmiyor çünkü.


         
21 Mayıs 2014, 10.10
Şu güzel blog yazını en sonunda getirdin siyasetin içine soktun ya ..helal olsun sana. amacın bumuydu yoksa.... blog yazını okuduğum zaman helal olsun güzel bir konuyu dile getirmiş dedim ama en son kendi blog yazına yazdığın yorumu okuyunca bir çuval inciri...... ettin.  midem bulanmaya başladı...mevcut hükümet hiçmi iyi şeyler yapmadı bu yaptığı iyi şeylere bile kulp takmaya çalışan,çamur atmaya çalışan,kötüleyen bir yilmaz özdili savunarak artı hükümete çatarak olayı siyasete soktun ve bu güzel blog yazınıda KİRLETTİN ...

Senin şu anda yapacağın en doğru yol site yönetimine ricada bulunarak bu blog yazına yorumları kapattırmak olacaktır...

Yanlış yapmak sadece çalışan insanın hakkıdır.çalışmayan insanın yanlış yapmaya hakkı yoktur.çünkü çalışmıyorki yanlışı olsun
                                           ASI_KES27 Hayal gemisinin kaptanı
21 Mayıs 2014, 17.32
Sana öyle gelmiş Asi, sadece yazıyı oku, etkilenen her insan için (kömürü ellemeyelim kalsın kısmı hariç) bir duygu tercümanı gibi değil mi sence de? Yazı aslında kirlenmedi, işin içine siyasilerin aymazlıkları girdi ve isyan yorumları eklendi tek tek yazmayayım tekrarı olur bir çok yorumun. İş o dereceye vardı ki, acılı insanlara atılan tokatlar, tekmeler girdi devreye, hatta bir hafta kimseyi tekmeleyemez anlamına gelen koruma raporları girdi devreye takip etmiyor musun da anlamıyorsun olayın gidişatındaki durumu? Yanlış yapma hakkı mı? Sen buna yanlış yapma hakkı mı diyorsun!!?? Bazı yerlere yakışıyordu hayal gemisinde kaptan olmak ama bu konu çok çok ciddi çok...
AtayaG.
21 Mayıs 2014, 19.23
sevgili ataya acılı insanlara atılan tokatlar ve tekmeler için yanlış yapmak haktır cümlesini bu olaylar için kullanmadım.elbetteki kınıyorum atılan tokat ve tekmeleri..bu konu ince konu yapılan hata affedilemez tabiki.....ben ülke geneli için bu cümleyi kullandım.bu ülke yararına yapılan hizmetler çoğunluktaysa e bunun yanında yapılan bazi hizmetler yanlışşsa bu yanlış o çalışanın hakkıdır manasındaydı bu cümlem. yanlışı yapmaktan çok o yanlışı düzeltmeye gitmemek daha kötüsü  çok çalışanın hatası olur az çalışanın az hatası olur hiç çalışmayanın hiç hatası olmaz.

 sen mutfakta 50 tabak yıkıyorsan tabakları kırma gibi bir hatan olmayabilir ama daha çok çalışıp 100 tabak yıkıyorsan bir tabak kırma yüzdesi çoğalır. yani çalışanın hakkıdır bazi hataları ve yanlışları yapmak. bunu tekme tokat işine kesinlikle bağlamıyorum o ayrı bir mesele....eğer çalışmayan yanlış yaparsa ben onu suçlu olarak görürüm.yani ataya mutfaktaki bulaşıkları yıkasın zahmet çeksin sen hiç bişi yapma gel mutfağa yıkanan tabaklardan   bir tanesini kır suçlusun suçluu:)) o tabaklardan kırma hakkına ataya sahiptir sen değil:))) ülkenin başındakiler harıl harıl çalışsın (çalıştıklarınada inanıyorum ben)..bazi yerlerde yanlışları olsun sen gel o yanlışından dolayı ortalığı birbirine kat.. insaf,insaf

fazlabi blog yazısına siyaseti yorumcuların çoğu soktu. blog yazarınında yazdığı blog yazısında siyaset yok ama son yorumunda siyaset yaparak noktaladı. madem siyası olmayan bir yazı yazdın o yazıya siyasi bir yorum yaparak noktalaman yanlış  ve herşeyi alt üst ettin.çünkü bu blog yazısının yazarı sensin 
Acılı olan o insanların acısı bu şekilde olay çıkartarak,eylem yaparak,kavga ederek,tekme atarak,tokatlayarak ülkenin başbakanını yuhlayarak diğer liderleri yuhlayarak mı paylaşılır. benim bildiğm acı paylaşmak  küskünü,dargını bir araya gelirler birbirlerine sarılarak paylaşılır. inanınki olaylar çıkartarak o insanların acılarını paylaşmak bence o insanlara daha çok acı vermiştir.
                                                     ASI_KES27 Hayal gemisinin kaptanı
21 Mayıs 2014, 23.37
Bazılarına 100 kere, 1000 kere anlatsan da nafile Cezbe.
Baksana, ne gündemden haberi var arkadaşın, ne olan bitenden.
Kendini gemi kaptanı zanneden arkadaştan söz ediyorum.
Cümleye bak:
"Acılı olan o insanların acısı bu şekilde olay çıkartarak,eylem yaparak,kavga ederek,tekme atarak,tokatlayarak ülkenin başbakanını yuhlayarak diğer liderleri yuhlayarak mı paylaşılır."
 Vay canına!..
Tekmeyi, tokatı atanı da sevgili başbakanının karşıtı sanıyor.
Bir bellediği var, o da bir acı yaşandığı, onda da katledilen yüzlerce insan için kırılan tabak çanakla örnek veriyor.
Değer bu kadar; ha insan ölmüş, ha tabak kırılmış.(!) Yeter ki haşmetmeapa zeval gelmesin.(!)
Hayal kurmak serbest. Hayal bu, gemisi de olur elbet de bazıları kaptan değil, o gemiye miço dahi olamaz...

Sen anlatmaktan vaz geçme, mutlaka anlayan olacaktır.
22 Mayıs 2014, 03.16

         Vallahi şuraya geldim yorum yazmaya sırf FAZLABİ'ye kusura bakmayın demek için Satcım. Teşekkür FAZLABİ verdiğiniz desteğe. Sahiden hiç yorum yazmayı düşünmüyordum sizin yorum olmasa. Çünkü kepenkleri tamamen indirmişlere diyecek tek kelimem yok artık. Umut görürsem cevap vermeye karar verdim. O yazdığım Türkçe meal de önyargısız olarak bir şeyleri anlayabilmeye çabalayanlar için. Yoksa o kadar yazmışım çizmişim hala aynı terane, ne diyeyim daha söz tükendi yani. Bir de alttan alma çabası var ki süper olmuş. Ben bir tarafından bile tutmam, ne alttan, ne üstten, ne de hiçbir tarafından. 


         Şunu da yazayım da gitmeden. Evet, yazıyı yazarken berbat haldeydim. Tedbirlerle ve neden tedbir olamadıklarıyla alakalı kısmı tam ifade etmemişim, edememişim. Yanlış anlamış bazı arkadaşlar da ilk yorumlarda, haklılar tek kelam etmedim bu yüzden, eksik ifade etmişim çünkü. Bu bir iç dökme, hani yazarsınız ya "çok daraldım, çok sıkıldım" o tür bir yazı. Yoksa, evet bu kömüre alternatif enerji kaynakları bulunmalı. Bu işten tamamen vazgeçilmeli. İnsanın kılına zarar verecek her türlü şeyden vazgeçilmeli. "Hayatın gerçekleri" demeyin. Bunlar doğal hayatın gerçekleri değil, bunlar bu b.ktan dünya düzeninin gerçekleri. "Tüket, öl" işte bu. Bu değişince hayatın gerçekleri de değişecek. Yoksa bütün bu insan ölümleri devam edecek. Sadece daha çok gelişmiş ülkeler, daha az gelişmiş ülkelerin sırtına basarak onların insanlarını öldürecekler bu defa bu işleri yaptırırken. Geniş açıdan bakarsanız durum budur.  
22 Mayıs 2014, 09.47
sat _agraha...sen demekki savunmasını yaptığın bir liderin emrindeki kişi yanlış yapınca o kişiyi suçlamayacaksın öylemii ..yani başbakanın emrinde olan bir şahis tekme atacak ben ona haklısın dicem. sende diceksinki tekmeyi atanıda başbakanın karşıtı sanıyor. başbakanın emrindeki adamdır diye o kişiyi savunacağımımı zannediyorsun. sende öyle bir zihniyet varsa bilemem. ben haksızlık yapan herkese söylediğim bir cümledir.ister başbakanın karşıtı olsun ister yandaşı olsun haksızlık yaptımı tepkimi veririm.

ne gibi bir yanlış var benim o insanların acısını tekme atarak olaylar çıkararak ,yuhalayarak acılarını paylaşmanın yanlış olduğunu demekte......neresi yanlış bunun  bu şekilde acımı paylaşılır.yüreklerdeki acı biraz dinsin o zaman bazi tepkilerini gösterirsin. yahu o acılı insanlar daha cenazelerini defnetmemişler yapılan olaylara bak.hiçmi vicdan yok.... o acılı insanlara hiçmi saygınız yok...

17 ağustos depreminde binlerce insan öldü o zamanki hükümete şimdiki hükümete yapılan saldırının onda bir yapılmadı neden? maden ocağının en büyük sorumlusu madeni işleten sorumsuz patron ve baziları... hükümetin suçu yok değil onunda var.  17 ağustos depreminin sorumluları burdaki gibi birkaç kişi değil yüzlerce müteahhit sorumludur.ne oldu ,ne gibi işlem yapıldı onlar için bir tek gölcükteki müteahhite hesap kesildi..

ne gibi eylemler yapıldı,o zamanın hükümetine ne gibi saldırılar yapıldı. yoksa o depremde yıkılan çürük binaların sorumlusu değilmiydi hükümet. hep müteahhitlermi sorumluydu.. o zamanki hükümetin o çürük binaların yapılmasında ne gibi kontroller yapıldıki,ne gibi önlemler alındıki hiç hiç...şimdi  o kontroller yapılıyor her yapılan binadan beton numuneleri alınıyor. haaa demek oluyorki burada o saldırıları yapanların ölenlerin yakınlarının acısını paylaşmak değil. onların amacı başka.gezi parkındada aynı şeyler oldu ağaçları bahane ettiler sonrasında ağaç bahanesi bitti  özgürlüğü bahane ettiler. ve sonunda anlaşıldıki ne ağaç ne özgürlük amaçları hükümeti devirmek.  
 bana hikaye okuma sat_agraha  çok dinledik hikayelerinizi...bu ülke en parlak dönemlerini ATATTÜRK ten sonra menderes döneminde sonra ozal döneminde şimdi tayyip döneminde yaşıyor.ne hikmetse parlak dönemlerin yaşandığın zamanların lideri menderes asıldı  turgut ozalı zehirlediler iddiası..yani o iyi zamanlarin liderlerini yok ettiler şimdide tayyibi yok etmeye çalışıyorlar. BEN ANLATMAKTAN VAZGEÇMEM TABİKİ BENİ ANLAYANLAR OLUR  AMA SENN BENİ ANLAYAMAZSIN  ÇÜNKÜ SEN BİR HİKAYE YAZMIŞSIN O HİKAYENİN DIŞINA ÇIKMAZSIN. bundan sonra cevap yazsanız bile size cevap vermicem  senin o dede korkut masallarını dinlemek istemediğimden

                                ASI_KES27 Evet bildiğin gibi hayal gemisinin kaptanı
25 Mayıs 2014, 04.24
  Ladin arkadaşımız  tarafım demiş...  Evet  bende tarafım  diyorum..Zulüm  yapanın  karşısındayım. İnsanın  özgür iradesiyle  kendisini ifade etmesine  karşı olanlara da,halkına  bu derce şiddet  gösteren  güvenlik güçlerine emir verenlere de,acısı  olan insanların  tepkilerine  tekme ile karşılık verenlere de,Soma da ki faciadan 1 hafta  önce muhalefetin verdiği Soma önergesini  sırf  gündem değiştirme  bahanesine sığınarak inceleme gereği görmeden  reddeden siyasilere de,bu önergeyi kayda değer  görüp değerlendirmeyip  sonucunda  301  kişinin acı felaketine göz yumanlara da,sorumlu olan şirketi  yeterince denetlemeyenlere  de  karşıyım işte...                                                                                                                                   Digor ,Sat- Agraha ,Fazlabi ,Hypatia ,Ataya ve  duyarlı  olan  diğer  arkadaşlara  ,özellikle de cezbe  size teşekkür ediyorum. Söylemek istediklerim  çoğunu  sizler  söylediniz. Ama  Sevda çiçeği   bende size soruyorum  .Şahsen çok merak ettim.  Siz  bu zamana kadar  sürekli madencileri ve sorunlarını mı  düşünüyordunuz?  Onlar için neler yapmıştınız acaba?  Ben de   enteresan buldum sorularınızı...Vatandaşın görevi midir  madencilerin  ve madenlerin sorunlarıyla ilgilenmek  her şey yolunda olduktan sonra  ? Yaşanan  acı karşısında  ne olduysa oldu öldüler gittiler demeli  miydik  sizce ?O zaman daha  mı  insanca davranmış olacaktık ?             17 Ağustos  depremiyle  bu günü karşılaştırmak  ne kadar akılcı  oldu  anlamadım. Diyelim ki o zaman sorgulamadık  yanlış yaptık.  Aynı yanlışı devam mı ettirmeliyiz.Hayat yaşandıkça edinilen tecrübelerle  insan kendini geliştiremiyorsa  ,istediğiniz kadar  gökdelen , park  bina yapın  bu yüzüne sürekli makyaj yapıp zihnini geliştirememiş insana benzer. Korkmayın sorgulamaktan .Başkalarını sürekli eleştirerek  kendiniz gibi düşünmüyor  diye yargılamaya da kalkmayın.                    
14 Mayıs 2018, 04.30
Ne çok şey değişmiş o günden bu güne. Hiçbir problem kalmamış konuyla ilgili. Demek ki; ders olmuş yüksekteki zatlara. Tüm tazminatlar ödenmiş, tüm davalar sonuçlanmış. Artık, tek bir maden işçisi bile ölmüyor yerin altında. Yaşasın!
Peki bize? Ders oluyor mu, bütün bu olması gereken ama olmayanlar bize? Yovvvv ne münasebet! Devammmm.............
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın